İki gün önce tarihe geçtik. Bir kez daha…
19 mayıs 2025 yeni şafak
İGA İstanbul Havalimanı, havacılık tarihinde yeni bir sayfa açtı. 17 Nisan itibarıyla “Üçlü Bağımsız Pist Operasyonu”nu devreye alarak Avrupa’da bu sistemi başarıyla hayata geçiren ‘ilk havalimanı’ oldu.
Saatlik hava trafik kapasitesinin 120’den 148’e çıkmasıyla; yalnızca İstanbul’un değil, Avrupa hava sahasının genelindeki trafik yönetimi de daha hızlı, güvenli ve verimli hâle geliyormuş. Saatte 28 ek uçuş kapasitesi demek olan bu dönüşüm, hava yolu şirketleri için daha kısa bekleme süreleri, yolcular için daha az gecikme ve çevre için daha az karbon emisyonu demekmiş…
Ulaştırma Bakanı Abdulkadir Uraloğlu törendeydi… Üç uçağın aynı anda iniş ya da kalkış yapması anlamına gelen ve operasyonel mükemmellik gerektiren bu işi anlattı… Bakan Bey “İGA İstanbul Havalimanı trafik hacmiyle olduğu kadar operasyonel kapasite ve teknik yeterlilik açısından da küresel havacılığın en üst ligine yükseldi... İstanbul’un kıtaları birleştiren stratejik konumu, bu yeni yetenekle birleştiğinde, havalimanımız küresel havacılık lojistiğinde daha kritik bir rol üstlenecek” dedi.
Almaata, Amsterdam ve Kayseri’ye gidecek üç THY uçağının aynı anda kalkışı için ilk talimatı da Bakan Bey verdi… O sırada ajanslar ve bazı TV kanalları canlı yayındaydılar… Heyecan dolu bir andı…
İlk kez İstanbul Havalimanı hava trafik kontrol (ATC) kulesine çıktım… Bir ‘uzay üssü’ teknolojisi ile karşılaştım. Günlük 1500 civarı uçağın inip kalktığı, son derece karmaşık bir ortamı tereyağından kıl çeker gibi yönetiyorlar… Uçaktan korkarım, ancak ATC Kulesi bana inanılmaz bir güven verdi…
Benzer bir güven ve gurura konuşmacıların ifadelerinde rastlamak mümkündü… İGA İstanbul Havalimanı Yönetim Kurulu Üyesi Mehmet Kalyoncu, THY Yönetim Kurulu & İcra Komitesi Başkanı Prof. Dr. Ahmet Bolat, DHMİ Genel Müdürü Enes Çakmak ve nihayet Sayın Bakan’ın konuşmalarında, Türkiye’nin bazılarının hazmedemediği boyutta ortalamanın, vasatlığın üzerine nasıl çıktığını bir kez daha yaşadık.
Ülkemize hayırlı ve uğurlu olsun!..
Türk devletleri… Atılım ve düş kırıklığı
Türk Devletleri Teşkilatı’nın (TDT) üyeleri Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan ve gözlemci üyesi Türkmenistan; Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’ne (GKRY) büyükelçi atadılar. Yani, Rum Kesimi’ni tanıdılar… Yani, Türkiye’ye “işgalci” denilmesini, dolaylı da olsa kabul ettiler…
KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar şunları söylemiş: “Türk devletleri, Rum tarafıyla ilişkilerine biraz daha dikkat etmeli. AB'yle ilişkileri olabilir. Avrupa Birliği, bir birlik fakat nüfusu 800 bin olan Rumların egemenliğinde değil. Türk devletleri Rum ile de ilişki kurabilirler fakat dikkat etmeleri gerekir çünkü Kıbrıs Rum Kesimi'nin oynadığı oyun bambaşkadır.”
Ülkemiz, kendisi gibi coğrafi, kültürel ya da tarihi bağlarımız olan ülkelerin de birbirine ve bağımsızlıklarına sahip çıkmalarını savunuyor… Bu bağlamda Türk Devletleri Teşkilatı son derece kıymetlidir… Ancak, GKRY’ye büyükelçi atamaları büyük bir düş kırıklığı da oluşturmuştur.
TDT üye ülkeleri arasında bugüne kadar çeşitli iş birliklerine şahit olduk. Son olarak da Türk dünyası arasında pazarlama, reklam ve medya alanlarındaki iş birliğini güçlendirmek üzere “Türk Dünyası Pazarlama, Reklam ve Medya Birliği” (TÜREK) kuruldu. İmza töreninde Ticaret Bakanı Ömer Bolat, Türk dünyası ülkelerindeki reklam sektörüne ilişkin verileri paylaşmış. Türk dünyasının yıllık reklam pazarının büyüklüğü 6 milyar avrosu Türkiye’den olmak üzere 7 milyar avro imiş (Azerbaycan 104 milyon avro, Özbekistan 136 milyon avro, Kazakistan 631 milyon avro, Kırgızistan 52 milyon avro, Türkmenistan 112 milyon avro).
Buna göre pazarlama, reklam ve medya alanında ciddi bir güç ortaya koyan Türk dünyası için TÜREK’in değerli bir adım olduğu kanaatindeyiz.
Türkiye’den Reklam ve Pazarlama İletişimi Derneği (REPİD) ile Açıkhava ve Endüstriyel Reklamcılar Derneği (ARED), Azerbaycan’dan ise Reklam ve Pazarlamanın Geliştirilmesine Destek Kamu Birliği (RMID) tarafından kurulan TÜREK’in merkez ofisi İstanbul’da olacak ve sözcülüğünü ilk iki yıl Türkiye üstlenecekmiş. Ardından sırasıyla Azerbaycan, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Kırgızistan, Özbekistan ve Türkmenistan bu görevi yürüteceklermiş.
175 milyon nüfusla toplam 1,8 trilyon dolar gayrisafi yurt içi hasılaya (GSYH), 1,2 trilyon dolar dış ticaret hacmine sahip Türk Devletleri Teşkilatı üye ülkeleri, bölgesel, kültürel yakınlıklarını, dil ve inanç birliklerini sağlamlaştıracak, geliştirecek her çalışmanın, her ortaklığın faydasını göreceklerdir. Yeter ki birbirimizi kollamaya devam edelim!..
Sayı önemlidir…
Atık pillerin geri dönüşümüyle ekonomiye kazandırılması ve çevrenin korunması amacıyla bir kampanya başlatan VARTA, 4 ayda 491 kg atık pil toplamış. 16 ilin katıldığı kampanyada her 10 adet atık pil için bağışçılar adına bir fidan dikilmiş, böylece fidan bağışı sayısı 749 olmuş.
VARTA’yı tebrik ederiz, hem ekonomi hem de çevre için çok değerli bir Kurumsal Sosyal Sorumluluk (KSS) projesine imza atmış…
KSS’lerin en önemli özelliği, bir yandan fayda sağlarken diğer yandan sahiplenen firmanın itibarına katkı sunmasıdır. Malumunuz itibar, öyle kolay inşa edilmez… KSS’lerin bu anlamda beklentiyi karşılaması için firmanın faaliyet gösterdiği bir alandaki sorunun çözümüne katkı sağlaması gerekir.
Burada aklımıza takılan tek husus 749 adet fidan bağışıdır… İnsanda “Atılan taşın ürkütülen kurbağaya değmediği” hissiyatı uyanıyorsa, başka bir deyişle yapılan işin algılaması zayıfsa, “Dağ fare doğurabilir”… Aman dikkat!..
Saatlik hava trafik kapasitesinin 120’den 148’e çıkmasıyla; yalnızca İstanbul’un değil, Avrupa hava sahasının genelindeki trafik yönetimi de daha hızlı, güvenli ve verimli hâle geliyormuş. Saatte 28 ek uçuş kapasitesi demek olan bu dönüşüm, hava yolu şirketleri için daha kısa bekleme süreleri, yolcular için daha az gecikme ve çevre için daha az karbon emisyonu demekmiş…
Ulaştırma Bakanı Abdulkadir Uraloğlu törendeydi… Üç uçağın aynı anda iniş ya da kalkış yapması anlamına gelen ve operasyonel mükemmellik gerektiren bu işi anlattı… Bakan Bey “İGA İstanbul Havalimanı trafik hacmiyle olduğu kadar operasyonel kapasite ve teknik yeterlilik açısından da küresel havacılığın en üst ligine yükseldi... İstanbul’un kıtaları birleştiren stratejik konumu, bu yeni yetenekle birleştiğinde, havalimanımız küresel havacılık lojistiğinde daha kritik bir rol üstlenecek” dedi.
Almaata, Amsterdam ve Kayseri’ye gidecek üç THY uçağının aynı anda kalkışı için ilk talimatı da Bakan Bey verdi… O sırada ajanslar ve bazı TV kanalları canlı yayındaydılar… Heyecan dolu bir andı…
İlk kez İstanbul Havalimanı hava trafik kontrol (ATC) kulesine çıktım… Bir ‘uzay üssü’ teknolojisi ile karşılaştım. Günlük 1500 civarı uçağın inip kalktığı, son derece karmaşık bir ortamı tereyağından kıl çeker gibi yönetiyorlar… Uçaktan korkarım, ancak ATC Kulesi bana inanılmaz bir güven verdi…
Benzer bir güven ve gurura konuşmacıların ifadelerinde rastlamak mümkündü… İGA İstanbul Havalimanı Yönetim Kurulu Üyesi Mehmet Kalyoncu, THY Yönetim Kurulu & İcra Komitesi Başkanı Prof. Dr. Ahmet Bolat, DHMİ Genel Müdürü Enes Çakmak ve nihayet Sayın Bakan’ın konuşmalarında, Türkiye’nin bazılarının hazmedemediği boyutta ortalamanın, vasatlığın üzerine nasıl çıktığını bir kez daha yaşadık.
Ülkemize hayırlı ve uğurlu olsun!..
Türk devletleri… Atılım ve düş kırıklığı
Türk Devletleri Teşkilatı’nın (TDT) üyeleri Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan ve gözlemci üyesi Türkmenistan; Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’ne (GKRY) büyükelçi atadılar. Yani, Rum Kesimi’ni tanıdılar… Yani, Türkiye’ye “işgalci” denilmesini, dolaylı da olsa kabul ettiler…
KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar şunları söylemiş: “Türk devletleri, Rum tarafıyla ilişkilerine biraz daha dikkat etmeli. AB'yle ilişkileri olabilir. Avrupa Birliği, bir birlik fakat nüfusu 800 bin olan Rumların egemenliğinde değil. Türk devletleri Rum ile de ilişki kurabilirler fakat dikkat etmeleri gerekir çünkü Kıbrıs Rum Kesimi'nin oynadığı oyun bambaşkadır.”
Ülkemiz, kendisi gibi coğrafi, kültürel ya da tarihi bağlarımız olan ülkelerin de birbirine ve bağımsızlıklarına sahip çıkmalarını savunuyor… Bu bağlamda Türk Devletleri Teşkilatı son derece kıymetlidir… Ancak, GKRY’ye büyükelçi atamaları büyük bir düş kırıklığı da oluşturmuştur.
TDT üye ülkeleri arasında bugüne kadar çeşitli iş birliklerine şahit olduk. Son olarak da Türk dünyası arasında pazarlama, reklam ve medya alanlarındaki iş birliğini güçlendirmek üzere “Türk Dünyası Pazarlama, Reklam ve Medya Birliği” (TÜREK) kuruldu. İmza töreninde Ticaret Bakanı Ömer Bolat, Türk dünyası ülkelerindeki reklam sektörüne ilişkin verileri paylaşmış. Türk dünyasının yıllık reklam pazarının büyüklüğü 6 milyar avrosu Türkiye’den olmak üzere 7 milyar avro imiş (Azerbaycan 104 milyon avro, Özbekistan 136 milyon avro, Kazakistan 631 milyon avro, Kırgızistan 52 milyon avro, Türkmenistan 112 milyon avro).
Buna göre pazarlama, reklam ve medya alanında ciddi bir güç ortaya koyan Türk dünyası için TÜREK’in değerli bir adım olduğu kanaatindeyiz.
Türkiye’den Reklam ve Pazarlama İletişimi Derneği (REPİD) ile Açıkhava ve Endüstriyel Reklamcılar Derneği (ARED), Azerbaycan’dan ise Reklam ve Pazarlamanın Geliştirilmesine Destek Kamu Birliği (RMID) tarafından kurulan TÜREK’in merkez ofisi İstanbul’da olacak ve sözcülüğünü ilk iki yıl Türkiye üstlenecekmiş. Ardından sırasıyla Azerbaycan, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Kırgızistan, Özbekistan ve Türkmenistan bu görevi yürüteceklermiş.
175 milyon nüfusla toplam 1,8 trilyon dolar gayrisafi yurt içi hasılaya (GSYH), 1,2 trilyon dolar dış ticaret hacmine sahip Türk Devletleri Teşkilatı üye ülkeleri, bölgesel, kültürel yakınlıklarını, dil ve inanç birliklerini sağlamlaştıracak, geliştirecek her çalışmanın, her ortaklığın faydasını göreceklerdir. Yeter ki birbirimizi kollamaya devam edelim!..
Sayı önemlidir…
Atık pillerin geri dönüşümüyle ekonomiye kazandırılması ve çevrenin korunması amacıyla bir kampanya başlatan VARTA, 4 ayda 491 kg atık pil toplamış. 16 ilin katıldığı kampanyada her 10 adet atık pil için bağışçılar adına bir fidan dikilmiş, böylece fidan bağışı sayısı 749 olmuş.
VARTA’yı tebrik ederiz, hem ekonomi hem de çevre için çok değerli bir Kurumsal Sosyal Sorumluluk (KSS) projesine imza atmış…
KSS’lerin en önemli özelliği, bir yandan fayda sağlarken diğer yandan sahiplenen firmanın itibarına katkı sunmasıdır. Malumunuz itibar, öyle kolay inşa edilmez… KSS’lerin bu anlamda beklentiyi karşılaması için firmanın faaliyet gösterdiği bir alandaki sorunun çözümüne katkı sağlaması gerekir.
Burada aklımıza takılan tek husus 749 adet fidan bağışıdır… İnsanda “Atılan taşın ürkütülen kurbağaya değmediği” hissiyatı uyanıyorsa, başka bir deyişle yapılan işin algılaması zayıfsa, “Dağ fare doğurabilir”… Aman dikkat!..