Ali Saydam
  • TV Yayını
  • Basından
  • Hayatımı Zenginleştirenler
  • Yazılarım
    • Yeni Şafak Gazetesi
    • Marketing Türkiye
    • Z Raporu / Derin Ekonomi
    • TIMREPORT
    • Sabah Gazetesi
    • Akşam Gazetesi
    • Akşam Kitap Eki
    • Diğer
  • Kitaplarım
    • Algılama Yönetimi
    • Eş ve Müşteri Nasıl Kaybedilir?
    • İktidar Yalnızlıktır
    • Vazgeçmek Özgürlüktür
    • Perception Management
    • How to Lose Wives and Clients
    • Wahrnehmungs Management
    • Türkiye Perspektifinden Kamu Diplomasisi >
      • 16.03.2015 – Ortak Akıl Çalıştayı – UN RO-RO
      • 21.03.2015 – Ortak Akıl Çalıştayı – Ttec
      • 27.05.2015 - Media Relations - Yeşilay & AB - Staff Training Program
      • Siyasal İletişim Yönetimi - Marmara Belediyeler Birliği / Uludağ
      • Oradaydim Orada Olacagim
  • Biyografi
  • Galeri
    • Video Galeri
  • İletişim
  • Eng

Kaşınanı kaşırlar…

​20 şubat 2025 yeni şafak

HÜDA PAR, 15-16 Şubat’ta Diyarbakır’da bir çalıştay düzenledi. Adını “Kürt Meselesine İnsani Çözüm” koymuşlar…
Olmuş, bitmiş, bir de ‘sonuç bildirgesi’ yayınlamışlar, 15 maddelik… Merak edenler okuyabilirler… Biz sadece tamamının altına imzamızı koyacağımız Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Sayın Mehmet Uçum’un konuya ilişkin itirazını paylaşmak istiyoruz:
 “Terör diyemeyen, terör örgütüne karşı çıkamayan bu grup iki millet, iki vatandaşlık, iki eğitim dili, hatta iki resmî dil ve iki ülke diyerek Türkiye düşmanlığını ve bölünme niyetlerini ortaya döktüler.
Cumhur İttifakından nefret edenlerin ve Ak Partili görünenlerin de içinde yer aldığı ama insani olmadığı kesin, bu ‘bölünme çözümü çalıştayı’ Terörsüz Türkiye için başlatılan yeni döneme ihanettir.
Hele İslam’ı istismar ederek referans yapan ve bu bölünme projesine dayanak üretme çabaları ile Cumhuriyet’in esaslarına düşmanlıkları ise tam bir alçaklıktır.
Ne yaparsanız yapın Terörsüz Türkiye pazarlıksız, kayıtsız ve şartsız gerçekleşecektir.
Terörsüz Türkiye’ye geçildiğinde de Millî Devletin esaslarını; Cumhuriyet, Üniter Yapı, Türk Milleti, Türk Vatandaşlığı ve Türkçeyi, Türk Bayrağını ve İstiklal Marşını kimse tartışmaya açamayacaktır.
Cumhuriyetle kazanılan Millî Devleti tartışmaya açmak ve beka sorunu çıkarmak kimsenin haddi değildir. Buna asla geçit verilmeyecektir. Tam tersine Terörsüz Türkiye, Millî Devleti daha da güçlendirecek adımların atılmasını sağlayacak ve yurtsever demokrasimizi güçlendirecektir.”
 
Bir ihtimal daha var…
Uluslararası Şeffaflık Örgütü’nün (Transparency International) yayınladığı “2024 Yolsuzluk Algı Endeksi” sonuçlarına göre Türkiye 34 puan alarak, 180 ülke arasında 107’nci sırada yer almış.
Endeks, kamu sektöründeki yolsuzluk düzeyine ilişkin iş insanları ve ülke uzmanlarının algılarını içeren farklı veri kaynaklarının bir araya getirilmesiyle oluşturuluyormuş. “2024 Yolsuzluk Algı Endeksi”, son iki yılda yolsuzluk algısını ölçen 12 kuruma ait 13 farklı veri kaynağı kullanılarak hazırlanmış.
2013’ten bu yana 16 puan kaybeden ülkemizin geçen yıl aldığı 34 puanı bu yıl da korumasında, ekonomik reformlar ile FATF gri listesinden çıkarılması gibi gelişmelerin etkili olduğu düşünülüyormuş. Puan yükseltilememesinde ise şu hususların etkisinden bahsedilmiş:
  • Bağımsız bir yolsuzlukla mücadele kurumunun bulunmaması,
  • Denetim mekanizmalarındaki zayıflamalar,
  • Reform eksiklikleri
Burada üç ihtimal söz konusu olabilir…
1. Türkiye’de hukukun üstünlüğünün tesis edilemediğini ifade eden Uluslararası Demokrasi ve Seçim Yardımı Enstitüsü’nün 2023 “Demokrasinin Küresel Durumu” raporu ile Dünya Adalet Projesi’nin “Hukukun Üstünlüğü Endeksi” gibi Yolsuzluk Algı Endeksi verilerinin de yanlı ve ülkemizi karalamak için ortaya konduğunu iddia edebiliriz.
2. Bu tespitlerin gerçekleri yansıtmadığına eminseniz; kamu diplomasisi projeleri geliştirerek hem ülke dışında insanları ve kurumları hem de ülke içinde yüzde 70-80 arası oranlarda “Türkiye’nin adalet sistemine güvenmiyorum” diyen halkımızı ikna edersiniz…
3. Eğer tespitlerin doğru bir yanı varsa, bir yandan yapısal reformlarla düzenlemelere gider, öte yandan ikinci maddedeki projeleri devreye alırsınız…
Bir ihtimal daha vardır ki; onu hiç tavsiye etmeyiz: Kafayı kuma gömmek, gerçeklerle yüzleşmekten kaçmak…
 
‘Ev genci’
“Ev genci” diyorlar…  Ne istihdamda olan ne de eğitim-öğretim sürecine devam eden (NEET - Not in Education, Employment, or Training) gençler için kullanılıyor.
İstanbul Okan Üniversitesi Hastanesi Psikiyatri Bölümünden Prof. Dr. Işıl Göğcegöz, ev gençlerinin sayılarının artmasının en önemli sosyal nedenleri olarak; istihdam sorunu, yetersiz mesleki yönlendirme ve kültürel nedenler ile bu bireylerin aileleri tarafından desteklenmesini (koruyucu kollayıcı ebeveynlik) sıralamış.
Psikolojik nedenleri arasında ise bu kişilerin sorumluluk alamamaları ve zorlanmaya karşı hassasiyet, beklentilerinin yüksek olması, bazı kişilik özellikleri gösteriliyormuş. Ayrıca bu gençlerde depresif bozukluk, anksiyete bozukluğunun yanı sıra, oyun, internet, kumar bağımlılığı gibi birçok psikiyatrik hastalıklar daha sık görülebiliyormuş… O nedenle fark edilerek gerekli tedaviyi almaları önemliymiş…
Bize sorarsanız; Türkiye hiçbir zaman bu kadar sosyal şımarıklığı kaldırabilecek bir ülke olmadı. Yalnızca ekonomik nedenlerden de bahsetmiyoruz… Fiziki, psikolojik rahatsızlıklardan mustarip olanları kastetmiyoruz elbette ama beklentisini karşılayacak iş bulamadı diye, çalışma ortamını sevmedi diye, maaşını az bulduğu için çalışmayıp evde yatıp oyun oynayan genci bu toplum affetmez… Bunun sonu yalnızlık, bunun sonu dışlanmadır… 
www.alisaydam.com - 2014