Kimler ‘tarafsızlığı’ savunur…
03 ekim 2024 yeni şafak
İsrail, “Arz-ı Mev’ûd” (Vadedilmiş Topraklar), yani Filistin, Lübnan, Irak, Suriye ve Türkiye’nin güneyinin kendisine ‘hak’ olduğu inancıyla Orta Doğu’yu yangın yerine çevirdi. ABD’yi de arkasına almış ilerliyor… Peki bu ilerleyişin kapımıza dayanma ihtimalini göz ardı etmeyen Türkiye ne diyor; ne düşünüyor?
Adım adım gidelim… Ülkemizin iç ve dış her türlü meselesinde sorumluluğu olan, bütün konuları, sorunları, süreçleri aynı anda takip eden ve yöneten kimdir?.. Sayın Cumhurbaşkanı ve Cumhur İttifakı… Onların davranış ve açıklamaları, muhalefetin tutumunu da içereceğinden Türkiye resmini gayet net ortaya koyacaktır.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, TBMM’nin 28. Dönem 3. Yasama Yılı açılışında Meclis kürsüsünden milletin vekillerine ve hepimize şöyle hitap ediyor: “Vadedilmiş topraklar hezeyanıyla hareket eden İsrail yönetiminin, Filistin ve Lübnan’dan sonra gözünü dikeceği yer bizim vatan topraklarımız olacaktır… İsrail saldırganlığı Türkiye’yi de içine almaktadır. Vatanımız, milletimiz, bağımsızlığımız için bu devlet terörüne elimizdeki her imkânla karşı duracağız.”
Bunu sadece bizim Cumhurbaşkanımız söylemiyor. İsrail, attığı her adımda, yaptığı her açıklamada niyetini, gidişatını hiç saklamadan belli ediyor…
TBMM açılış resepsiyonunda, “Sayın Cumhurbaşkanımız bugün muhtemel gelişmeler üzerinde kararlı bir şekilde duruyor. Türk milletini de bu manada uyarıyor, dikkatli duyarlı olmalarını tavsiye ediyor” diyen Meclis Genel Kurulu’nda DEM Parti sıralarına giderek tokalaşan Devlet Bahçeli bu davranışıyla ilgili ise şunları ifade ediyor: “Yeni bir döneme giriyoruz. Dünyada barış isterken kendi ülkemizde barışı sağlamak lazım diye düşünüyorum.”
O hâlde Erdoğan ve Cumhur İttifakı’nın bu hususta bugüne kadar söylediklerini ve özellikle iç kamuoyuna ‘ana mesajı’ ilettikleri 1 Ekim’deki TBMM açılışını bir bütün olarak ele alıp ‘söylem analizi’ yapmayı denersek sonuç ne çıkıyor: Birlik, birlik, birlik!
Peki Saraçhane medyasının TV’lerindeki ‘zihnen vaftizli’ yorumcular ne diyor; neyi savunuyor: “Türkiye tarafsız olmalı… AKePe’nin ‘savaş yanlısı’ söylemi Türkiye Cumhuriyeti’nin temelini teşkil eden ‘Yurtta Sulh Cihanda Sulh’ ilkesine terstir. Hem Suriye’ye girilmesi hem de bölgede alınan pozisyon ülkemiz için tehlikelidir.”
İnsana “Tut kelin perçeminden” dedirten bu sözlerin biz neresinden tutsak… Yönetmen Francis Ford Coppola’nın meşhur “Baba” (The Godfather,) filminde Don Vito Corleone, oğlu Michael Corleone’ye der ki; “Sana düşmanımızla uzlaşma teklifini kim getirirse, hain odur. Bunu unutma.”
Barış ancak doğrudan tehdidin olmadığı, her türlü melanetin savrulabileceği güce sahip olunduğu durum ve ittifaklarda geçerlidir. Aksi, ABD gibi İsrail’in her türlü davranışına arka çıkmak, çanak tutmak anlamına gelir…
Bizimkiler Orta Doğu’yu hallaç pamuğu gibi atan İsrail’le barışmak cabası, bir de sırtlarını millî bağımsızlığımızın bir numaralı düşmanı ABD ve AB’ye yaslama konusunda ellerinden geleni artlarına koymuyorlar.
Allahtan ülkenin millî bağımsızlığına ve bölünmez bütünlüğüne duyarlı bir Anadolu irfanı ve ortak ruhi şekillenmemiz var… Kimsenin endişesi olmasın…
Günün sözü
"Bölüşürsek tok oluruz; bölünürsek yok oluruz.”
Yunus Emre
Gözümüze takılanlar…
Adım adım gidelim… Ülkemizin iç ve dış her türlü meselesinde sorumluluğu olan, bütün konuları, sorunları, süreçleri aynı anda takip eden ve yöneten kimdir?.. Sayın Cumhurbaşkanı ve Cumhur İttifakı… Onların davranış ve açıklamaları, muhalefetin tutumunu da içereceğinden Türkiye resmini gayet net ortaya koyacaktır.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, TBMM’nin 28. Dönem 3. Yasama Yılı açılışında Meclis kürsüsünden milletin vekillerine ve hepimize şöyle hitap ediyor: “Vadedilmiş topraklar hezeyanıyla hareket eden İsrail yönetiminin, Filistin ve Lübnan’dan sonra gözünü dikeceği yer bizim vatan topraklarımız olacaktır… İsrail saldırganlığı Türkiye’yi de içine almaktadır. Vatanımız, milletimiz, bağımsızlığımız için bu devlet terörüne elimizdeki her imkânla karşı duracağız.”
Bunu sadece bizim Cumhurbaşkanımız söylemiyor. İsrail, attığı her adımda, yaptığı her açıklamada niyetini, gidişatını hiç saklamadan belli ediyor…
TBMM açılış resepsiyonunda, “Sayın Cumhurbaşkanımız bugün muhtemel gelişmeler üzerinde kararlı bir şekilde duruyor. Türk milletini de bu manada uyarıyor, dikkatli duyarlı olmalarını tavsiye ediyor” diyen Meclis Genel Kurulu’nda DEM Parti sıralarına giderek tokalaşan Devlet Bahçeli bu davranışıyla ilgili ise şunları ifade ediyor: “Yeni bir döneme giriyoruz. Dünyada barış isterken kendi ülkemizde barışı sağlamak lazım diye düşünüyorum.”
O hâlde Erdoğan ve Cumhur İttifakı’nın bu hususta bugüne kadar söylediklerini ve özellikle iç kamuoyuna ‘ana mesajı’ ilettikleri 1 Ekim’deki TBMM açılışını bir bütün olarak ele alıp ‘söylem analizi’ yapmayı denersek sonuç ne çıkıyor: Birlik, birlik, birlik!
Peki Saraçhane medyasının TV’lerindeki ‘zihnen vaftizli’ yorumcular ne diyor; neyi savunuyor: “Türkiye tarafsız olmalı… AKePe’nin ‘savaş yanlısı’ söylemi Türkiye Cumhuriyeti’nin temelini teşkil eden ‘Yurtta Sulh Cihanda Sulh’ ilkesine terstir. Hem Suriye’ye girilmesi hem de bölgede alınan pozisyon ülkemiz için tehlikelidir.”
İnsana “Tut kelin perçeminden” dedirten bu sözlerin biz neresinden tutsak… Yönetmen Francis Ford Coppola’nın meşhur “Baba” (The Godfather,) filminde Don Vito Corleone, oğlu Michael Corleone’ye der ki; “Sana düşmanımızla uzlaşma teklifini kim getirirse, hain odur. Bunu unutma.”
Barış ancak doğrudan tehdidin olmadığı, her türlü melanetin savrulabileceği güce sahip olunduğu durum ve ittifaklarda geçerlidir. Aksi, ABD gibi İsrail’in her türlü davranışına arka çıkmak, çanak tutmak anlamına gelir…
Bizimkiler Orta Doğu’yu hallaç pamuğu gibi atan İsrail’le barışmak cabası, bir de sırtlarını millî bağımsızlığımızın bir numaralı düşmanı ABD ve AB’ye yaslama konusunda ellerinden geleni artlarına koymuyorlar.
Allahtan ülkenin millî bağımsızlığına ve bölünmez bütünlüğüne duyarlı bir Anadolu irfanı ve ortak ruhi şekillenmemiz var… Kimsenin endişesi olmasın…
Günün sözü
"Bölüşürsek tok oluruz; bölünürsek yok oluruz.”
Yunus Emre
Gözümüze takılanlar…
- Bir tek Jose Mourinho kalmıştı… O da bir küçük hareketle Türkiye’yi bu sefer dünya futbol gündeminin ortasına oturtmayı başardı. Hem de ne oturtmak… Sen al bilgisayarı, koy VAR’a bağlı ekranın önüne “O gol ofsayt değildi” de! Ülkemizle ilgili kaos tezviratına bir katre de sen ekle!.. Şu hakem meselesini çözemedikçe bu tür teatral numaralarla sık sık karşılaşacağız… Hakemler, 41 kritere dayanan algoritma ile atanıyormuş. Geçiniz bunları… Niye eski usul bir havuz oluşturup Kulüpler Birliği’ne kura çektirerek hakemleri belirlemezler… Mevcut uygulamanın “Her hakem aynı nitelikte değil” demeye geldiğini ve TFF’nin kendi ayağına sıktığı anlamını doğurduğunu da mı fark etmezler acaba…
- Derimod’un kişiye özel kampanya ve indirimler sunan, puan kazandıran üyelik programı Derimod Club 10. yılı geride bırakmış ve bu vesileyle yeni sezonda da geçerli olacak “Katlanan İndirimler” kampanyasını duyurmuş (Funda Afşar, Golin). Toplumlar nezdinde 5, 10, 15, 25, 50 ve tabii 100 yıl gibi rakamlar anlamlıdır; bu nedenle iletişim çalışmalarında da kullanılırlar. Firma da bu kampanyasıyla 10 yıl gibi hedef kitle nezdinde anlamlı olabilecek bir eşiğe dikkat çekmek ve etkiyi artırmak için pazarlamanın promosyon aksiyonundan faydalanmış. Akıllıca…
- Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) Teknofest ekibi ve ODTÜ Teknokent firmaları, TEKNOFEST 2024’e katılmak üzere yola çıkmış; ayrıca ISSD firması tarafından geliştirilen Türkiye’nin ilk yüzde 100 yerli elektrikli mini otomobili MANGO CAR ziyaretçilerin beğenisine sunulacakmış. (Levent Uyanıker). Festival’de TEMSA, mobilitenin elektrifikasyonu vizyonunu ziyaretçilerle paylaşacakmış (Mehmet Halıcı, Momentum). İlk kez 2018 yılında düzenlenen “Havacılık, Uzay ve Teknoloji Festivali” (TEKNOFEST), bugün Adana’da başladı ve 6 Ekim’e kadar devam edecek. Henüz altı yıldır düzenlenmesine rağmen toplumsal hayatı, iş ve teknoloji dünyasını ve elbette gençliği derinden etkilemeyi başarmış TEKNOFEST, Türkiye’nin ve gençliğinin geleceği için en önemli temel taşlardan biridir…