Kötü haber’
23 temmuz 2024 yeni şafak
Türkçe’de ‘bağlantısallık’ ile karşılanması teklif ediliyor; İngilizcesini anlamak neredeyse daha kolay: “Connectivity…” İşte bu ‘bağlantısallık’ gereği eğer işin içinde bir şeytanlık yoksa, farklı dünya görüşlerinin savunulduğu sosyal medya grupları içinde yer almak “echo chambers” (yankı odaları) dışına çıkmak için son derece önemli.
Bizim de dâhil olduğumuz bu yankı odası vasıflı Whatsapp gruplarından, içinde iş insanları ve yöneticilerin olan birine, Moody’s’in Türkiye’nin kredi notunu 2 kademe yükselterek B3’ten B1’e çekmesini “Kötü haber arkadaşlar!” notuyla yollamıştım. Beni yüzde 100 haklı çıkaran ve ülkemizdeki olumlu gelişmelere üzülen ciddi bir kesim olduğunu bir kez daha gördük. Fakat iş, durumu tanımlamakla bitmiyor… Herkese ulaşılması, hakikatin tüm kesimlere anlatılması gerekiyor… Şeytan yine şeytanlığını yapacaktır ama onun tuzağına düşenlerin sayısı mutlaka azalacaktır.
Keşke Hazine ve Maliye Bakanlığı, bu tür olumlu gelişmelerin ve iyiye giden makro ekonomik göstergelerin iletişimini, daha etkili sonuçlara ulaşmak için ‘marketing communication mix’ (pazarlama iletişimi karması) ilke ve yöntemleri ışığında diğer Bakanlıklarla beraber ele alsa…
Nitekim, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası devreye girdi ve Temmuz ayı “Piyasa Katılımcıları Anketi”nin olumlu sonuçlarını açıkladı… Buna göre; TÜFE beklentisi yüzde 43,52’den yüzde 42,95’e gerilemiş. Yıl sonu dolar/TL beklentisi ise 37,37 TL seviyesine inmiş.
‘Uçurum’
İletişim yönetiminde bazı durumlar vardır ki; hakikat (truth) ile gerçeklik (reality) arasındaki ayrım yüzünden başınız durduk yerde belaya girer…
Hakikat: Türkiye’de başıboş bazı sokak köpekleri sorun mudur? Evet, sorundur. Yetkililerin çeşitli biçimlerde bu sorunu çözmesi gerekmekte midir? Evet, gerekmektedir. Peki, bir numaralı sorumlu kimdir? Tabii ki yerel yönetimler, en başta da belediyeler…
Gerçeklik: Sorumluluğu hükûmet üzerine alıyor. Muhalefetin hemen “katliam yasası” diye damgalayarak toplumun geniş kesimlerinin merhamet duygusunu sömürdüğü kampanya, hükûmetin hiç hak etmediği bir pozisyona itilmesine neden oluyor.
Hakikat: Futbol sektörü temsilcilerinin kendi aralarından demokratik usullerle seçtiği bir başkan ve yönetim kurulu tarafından idare edilen bir futbol federasyonu (TFF) var.
Gerçeklik: TFF Başkanı seçimi konusunda hükûmetin “doğrudan müdahalesi olduğu” iddiası karşılık buluyor. Hükûmetin işaret ettiği söylenen aday değil de rakibi seçilince de “Hükûmet kaybetti” algısı yaratılıyor.
Hakikat: Türkiye’de vergi adaletinin sağlanması ve kayıt dışının engellenmesi şart. Bunun için kanun değişiklikleri hazırlanıyor.
Gerçeklik: Gerekli ‘sosyal paydaş yaklaşımı’ uygulanmadığı ve farklı kitlelerin geniş mutabakatı sağlanamadığı için muhalefet tarafından üretilen “Fakirden alınıp zengine veriliyor” algısı yaygınlık kazanıyor.
Siyasi iletişimin en önemli görevi; hakikat ile gerçeklik arasındaki uçurumu kapatmaya çalışmaktır.
Günün sözü
“Ben hakikatten yanayım, kimin dile getirdiğine bakmam. Ben adaletten yanayım, kimin savunduğuna ya da karşı çıktığına bakmam.”
Malcolm X
İletişim Aklı 45
İletişim Aklı, iştigal ettiği alanın hayatın ta kendisi olduğunun bilincindedir. Ruhunun tekâmülü için çaba harcamadan akademik bilginin bir işe yaramayacağını, ilişki yönetimini layıkıyla yerine getiremezse ruhunun tekâmül edemeyeceğini bilir. Bu üç alanda gelişim ve denge, bireysel hedeflerinin başında gelir.
Gözümüze takılanlar…
Bizim de dâhil olduğumuz bu yankı odası vasıflı Whatsapp gruplarından, içinde iş insanları ve yöneticilerin olan birine, Moody’s’in Türkiye’nin kredi notunu 2 kademe yükselterek B3’ten B1’e çekmesini “Kötü haber arkadaşlar!” notuyla yollamıştım. Beni yüzde 100 haklı çıkaran ve ülkemizdeki olumlu gelişmelere üzülen ciddi bir kesim olduğunu bir kez daha gördük. Fakat iş, durumu tanımlamakla bitmiyor… Herkese ulaşılması, hakikatin tüm kesimlere anlatılması gerekiyor… Şeytan yine şeytanlığını yapacaktır ama onun tuzağına düşenlerin sayısı mutlaka azalacaktır.
Keşke Hazine ve Maliye Bakanlığı, bu tür olumlu gelişmelerin ve iyiye giden makro ekonomik göstergelerin iletişimini, daha etkili sonuçlara ulaşmak için ‘marketing communication mix’ (pazarlama iletişimi karması) ilke ve yöntemleri ışığında diğer Bakanlıklarla beraber ele alsa…
Nitekim, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası devreye girdi ve Temmuz ayı “Piyasa Katılımcıları Anketi”nin olumlu sonuçlarını açıkladı… Buna göre; TÜFE beklentisi yüzde 43,52’den yüzde 42,95’e gerilemiş. Yıl sonu dolar/TL beklentisi ise 37,37 TL seviyesine inmiş.
‘Uçurum’
İletişim yönetiminde bazı durumlar vardır ki; hakikat (truth) ile gerçeklik (reality) arasındaki ayrım yüzünden başınız durduk yerde belaya girer…
Hakikat: Türkiye’de başıboş bazı sokak köpekleri sorun mudur? Evet, sorundur. Yetkililerin çeşitli biçimlerde bu sorunu çözmesi gerekmekte midir? Evet, gerekmektedir. Peki, bir numaralı sorumlu kimdir? Tabii ki yerel yönetimler, en başta da belediyeler…
Gerçeklik: Sorumluluğu hükûmet üzerine alıyor. Muhalefetin hemen “katliam yasası” diye damgalayarak toplumun geniş kesimlerinin merhamet duygusunu sömürdüğü kampanya, hükûmetin hiç hak etmediği bir pozisyona itilmesine neden oluyor.
Hakikat: Futbol sektörü temsilcilerinin kendi aralarından demokratik usullerle seçtiği bir başkan ve yönetim kurulu tarafından idare edilen bir futbol federasyonu (TFF) var.
Gerçeklik: TFF Başkanı seçimi konusunda hükûmetin “doğrudan müdahalesi olduğu” iddiası karşılık buluyor. Hükûmetin işaret ettiği söylenen aday değil de rakibi seçilince de “Hükûmet kaybetti” algısı yaratılıyor.
Hakikat: Türkiye’de vergi adaletinin sağlanması ve kayıt dışının engellenmesi şart. Bunun için kanun değişiklikleri hazırlanıyor.
Gerçeklik: Gerekli ‘sosyal paydaş yaklaşımı’ uygulanmadığı ve farklı kitlelerin geniş mutabakatı sağlanamadığı için muhalefet tarafından üretilen “Fakirden alınıp zengine veriliyor” algısı yaygınlık kazanıyor.
Siyasi iletişimin en önemli görevi; hakikat ile gerçeklik arasındaki uçurumu kapatmaya çalışmaktır.
Günün sözü
“Ben hakikatten yanayım, kimin dile getirdiğine bakmam. Ben adaletten yanayım, kimin savunduğuna ya da karşı çıktığına bakmam.”
Malcolm X
İletişim Aklı 45
İletişim Aklı, iştigal ettiği alanın hayatın ta kendisi olduğunun bilincindedir. Ruhunun tekâmülü için çaba harcamadan akademik bilginin bir işe yaramayacağını, ilişki yönetimini layıkıyla yerine getiremezse ruhunun tekâmül edemeyeceğini bilir. Bu üç alanda gelişim ve denge, bireysel hedeflerinin başında gelir.
Gözümüze takılanlar…
- Galataport İstanbul, Easy Point iş birliğiyle ile alışverişte kolaylık sağlayan bir uygulamayı Türkiye’de ilk kez hayata geçiriyormuş. Müşteriler, anlaşmalı mağazalarda yaptıkları alışverişlerin poşetlerini Galataport İstanbul mobil uygulaması üzerinden tek bir noktaya gönderecek ve toplu olarak teslim alabileceklermiş. Hizmet bedeli, poşet başına 5 euro (180 lira) imiş. (Eda Türkmen Akça, Nuvo Collectif). Dijitalleşme vasıtasıyla günlük alışkanlıklarımızı, hayatımızı kolaylaştıran uygulamalar, markaları rekabette öne çıkarmak için gayet akıllıca olabilir. Ancak, müşteri tercihlerini etkileyen en önemli faktörün fiyat ve bir poşetin taşınması için 180 lira verecek hedef kitlenin son derece kısıtlı olduğunu unutmamak kaydıyla…
- “Ara Güler’in İzinde: Fotoğrafçının Mirasına Bir Bakış” sergisi, Katar Müzeleri ile Doğuş Grubu tarafından kurulan Ara Güler Müzesi iş birliği ile 9 Ağustos’ta Museum of Islamic Art’ta açılacakmış. 1928 yılında İstanbul’da doğan Ara Güler, 70 yıllık kariyerinde Türkiye Cumhuriyeti tarihinin neredeyse tamamına tanıklık etmiş. Güler’in klasik İstanbul kareleri, arkeoloji fotoğrafları ve dünya çapında önemli kişilerin portrelerinin yer aldığı serginin; yalnızca Güler’in gözünün ustalığını değil, aynı zamanda onun Türkiye’nin kültürel mirasını yansıtma konusundaki derin bağlılığını da vurguladığı ifade ediliyor (Fatih Kalkan, Lobby). 2011 yılında Kültür Sanat Büyük Ödülü’nü alan, yaşarken hem resmî kurumlar hem de halk tarafından kıymeti bilinen isimlerden olan Güler ve mirası, Türkiye’nin önemli markalarından sayılabilir. Cumhurbaşkanlığı organizasyonuyla 2019 yılında dünya başkentlerini gezen bir başka Ara Güler sergisi gibi bu sergi de Güler’in mirasının sahiplenilerek ülkemizin ‘yumuşak güç’ (soft power) alanına katkı yapabilecek şekilde tanıtılması çok kıymetli…
- İGA İstanbul Havalimanı, her ay 16 milyondan fazla okura ulaşan Travel and Leisure dergisinin okurlarının oylarıyla “Dünyanın en iyi havalimanı” seçilmiş! Havalimanı, daha 15 gün önce Avrupa Havalimanları Konseyi 34. Yıllık Genel Kongresi’ne ev sahipliği yaparak havacılık sektörünün dünya çapındaki liderlerini İstanbul’da bir araya getirmişti. Burada da “40 milyon yolcu üzerinde” kategorisinde “Avrupa'nın En İyi Havalimanı” ödülü yine İGA İstanbul Havalimanı layık görülmüştü. “Yeni havalimanına ne gerek var” diyenlerin kulakları çınlasın…