Paket iyi de ‘kampanya’ nerede?..
14 mayıs 2024 yeni şafak
Tekrar, öğrenmenin en önemi araçlarından biridir… O nedenle gelin bir kez daha hatırlayalım:
İletişimin bir tek amacı vardır: İkna…
İkna’nın da yine tek bir hedefi vardır: Değişim…
Hedef kitlede bir değişim arzuluyorsanız, onu mutlaka ikna etmeniz lazım… “O ürünü alma, bu ürünü al…”, “Bu partiye değil, bizim partiye oy ver…”, “Onu değil, bunu yap” vs.
İkna’nın ise iki ayağı vardır: Vaat ve Güven… Ortaya koyduğunuz vaadi hayata geçireceğinize ilişkin uyandırdığınız güvenin oranı, ikna düzeyini belirleyecektir…
Gelelim değişime… Onun da iki ayağı vardır: Hedefindeki kitlenin İhtiyaçları ve Talepleri… Ancak bu iki ayağa uygun vaatler ve tesis edilmiş güven, değişimi sağlayabilir…
Konumuz, Kamuda Tasarruf Paketi… Strateji ve Bütçe Başkanlığının verilerine göre; kamuda çalışan sayısı 5.238.424… Bir ailenin yakın ekosistemi 4 kişi desek, kamu çalışanlarını ilgilendirecek herhangi bir karar en azında 20 milyon kişiyi doğrudan geri kalanını da dolaylı olarak etkileyecektir…
Paketi, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz ile Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek birlikte mükemmel bir şekilde sundular. İçeriği de hayli radikal, ilginç ve inandırıcıydı… Paketin arkasında çok ciddi bir ekip çalışması olduğu besbelli… Sürece emeği geçen tüm taraflara ne kadar şükran duyulsa yeridir.
Yeterli midir… Tabii ki hayır… Şimşek her ne kadar olayı herkesin anlayacağı bir tarzda ifade etmeye çalışmış olsa da geniş kitlelerin ikna olmaları ve değişimin bir parçası hâline gelmeleri pek öyle kolay değil…
Bir de tabii ki ‘karşı’ olan, eleştiren, tavır koyan çıkacaktır doğal olarak… İşte iki ciddi örnek:
İstanbul Erkek Lisesinden kardeşim Muzaffer Egeli yazmış: “Bu açıklanan ‘Kamuda Tasarruf’ Paketi iyi, ama küçük bir adım. Çok küçük. Kamudaki asıl büyük delik ‘Hazine'nin kasalarına döşenmiş boşaltma hatları’ gibi otomatik olarak paramızı emen ‘enteresan’ BOT (yap-işlet-devret) projelerindeki absürt ciro garantileri, hazine teminatları, otomatik fiyat ayarlamaları, bunlar gibi unsurlardır. Bu boşaltma hatları 10-15 senedir kaynakları fütursuzca ‘yandaş’ gruplara aktarmaktadırlar. Hükûmet bunlara biraz gem vurabilse, işte o zaman gerçek tasarruf olur diye düşünüyorum.”
Mahfi Eğilmez ise X’teki mesajında başka bir hususa değiniyor: “Kamu kesimi için hazırlanan tasarruf paketini hızlıca gözden geçirdim. Doğru önlemler var. Bununla birlikte tasarruf önlemleri saray harcamalarını, uçaklarını, konvoylarını, korumalarını kapsamadığı sürece fazlaca işe yaramaz. Koyanların uymadığı kurallara kimse uymaz.”
Bu ve benzeri görüşler TV programlarında tartışma konusu olacak ve kafaların karışmasının engellenmesi giderek zorlanacaktır… Oysa yapılması gerekeni her iletişimci bilir…
Büyükçe bir kampanya planlamalıdır… Bakanlıklar tek tek, Hazine ve Maliye Bakanlığı koordinasyonunda, hep birlikte en az 3-4 ay sürecek stratejik iletişim ve eylem planı oluşturmalı, yalın ifadeli infografikler ve çok sayıda kamu spotlarıyla olay en küçük tereddüde mahal vermeyecek şekilde, 6 yaşındaki çocuğun anlayacağı ve halkın ikna olacağı bir yaklaşımla kitlelere anlatılma, tasarruf fikrinin satın alınması sağlanmalıdır.
Ortada iletişim fırsatı vardır, hem de özel sektöre bile örnek olacak bir fırsat… Okyanusu geçip derede boğulmanın âlemi yoktur…
Günün sözü
‘‘Eğer ihtiyacınız olmayan şeyleri satın alırsanız, çok geçmeden ihtiyacınız olan şeyleri satmak zorunda kalırsınız.”
Warren Buffet
Gözümüze takılanlar…
İletişimin bir tek amacı vardır: İkna…
İkna’nın da yine tek bir hedefi vardır: Değişim…
Hedef kitlede bir değişim arzuluyorsanız, onu mutlaka ikna etmeniz lazım… “O ürünü alma, bu ürünü al…”, “Bu partiye değil, bizim partiye oy ver…”, “Onu değil, bunu yap” vs.
İkna’nın ise iki ayağı vardır: Vaat ve Güven… Ortaya koyduğunuz vaadi hayata geçireceğinize ilişkin uyandırdığınız güvenin oranı, ikna düzeyini belirleyecektir…
Gelelim değişime… Onun da iki ayağı vardır: Hedefindeki kitlenin İhtiyaçları ve Talepleri… Ancak bu iki ayağa uygun vaatler ve tesis edilmiş güven, değişimi sağlayabilir…
Konumuz, Kamuda Tasarruf Paketi… Strateji ve Bütçe Başkanlığının verilerine göre; kamuda çalışan sayısı 5.238.424… Bir ailenin yakın ekosistemi 4 kişi desek, kamu çalışanlarını ilgilendirecek herhangi bir karar en azında 20 milyon kişiyi doğrudan geri kalanını da dolaylı olarak etkileyecektir…
Paketi, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz ile Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek birlikte mükemmel bir şekilde sundular. İçeriği de hayli radikal, ilginç ve inandırıcıydı… Paketin arkasında çok ciddi bir ekip çalışması olduğu besbelli… Sürece emeği geçen tüm taraflara ne kadar şükran duyulsa yeridir.
Yeterli midir… Tabii ki hayır… Şimşek her ne kadar olayı herkesin anlayacağı bir tarzda ifade etmeye çalışmış olsa da geniş kitlelerin ikna olmaları ve değişimin bir parçası hâline gelmeleri pek öyle kolay değil…
Bir de tabii ki ‘karşı’ olan, eleştiren, tavır koyan çıkacaktır doğal olarak… İşte iki ciddi örnek:
İstanbul Erkek Lisesinden kardeşim Muzaffer Egeli yazmış: “Bu açıklanan ‘Kamuda Tasarruf’ Paketi iyi, ama küçük bir adım. Çok küçük. Kamudaki asıl büyük delik ‘Hazine'nin kasalarına döşenmiş boşaltma hatları’ gibi otomatik olarak paramızı emen ‘enteresan’ BOT (yap-işlet-devret) projelerindeki absürt ciro garantileri, hazine teminatları, otomatik fiyat ayarlamaları, bunlar gibi unsurlardır. Bu boşaltma hatları 10-15 senedir kaynakları fütursuzca ‘yandaş’ gruplara aktarmaktadırlar. Hükûmet bunlara biraz gem vurabilse, işte o zaman gerçek tasarruf olur diye düşünüyorum.”
Mahfi Eğilmez ise X’teki mesajında başka bir hususa değiniyor: “Kamu kesimi için hazırlanan tasarruf paketini hızlıca gözden geçirdim. Doğru önlemler var. Bununla birlikte tasarruf önlemleri saray harcamalarını, uçaklarını, konvoylarını, korumalarını kapsamadığı sürece fazlaca işe yaramaz. Koyanların uymadığı kurallara kimse uymaz.”
Bu ve benzeri görüşler TV programlarında tartışma konusu olacak ve kafaların karışmasının engellenmesi giderek zorlanacaktır… Oysa yapılması gerekeni her iletişimci bilir…
Büyükçe bir kampanya planlamalıdır… Bakanlıklar tek tek, Hazine ve Maliye Bakanlığı koordinasyonunda, hep birlikte en az 3-4 ay sürecek stratejik iletişim ve eylem planı oluşturmalı, yalın ifadeli infografikler ve çok sayıda kamu spotlarıyla olay en küçük tereddüde mahal vermeyecek şekilde, 6 yaşındaki çocuğun anlayacağı ve halkın ikna olacağı bir yaklaşımla kitlelere anlatılma, tasarruf fikrinin satın alınması sağlanmalıdır.
Ortada iletişim fırsatı vardır, hem de özel sektöre bile örnek olacak bir fırsat… Okyanusu geçip derede boğulmanın âlemi yoktur…
Günün sözü
‘‘Eğer ihtiyacınız olmayan şeyleri satın alırsanız, çok geçmeden ihtiyacınız olan şeyleri satmak zorunda kalırsınız.”
Warren Buffet
Gözümüze takılanlar…
- 100 bin lira maaşla çalışacak çoban bulamayan Elazığlı hayvan yetiştiricisinin isyanını duymayan kalmadı. Kahramanmaraş’ta günde 1500 liraya bahçede çalışacak eleman arayan bağcının veya İstanbul Hazır Giyim İhracatçıları Birliği Başkan Yardımcısı Mustafa Paşahan’ın, “İki ay önce 200 kişi almak için ilan verdik. Bu sürede sadece 7 kişi istihdam edebildik” açıklamaları son birkaç günün gündemi… Bunun gibi haberlerin sıklığı gittikçe artmaya başladı. İşsizlik verilerini değerlendiren, tesis yönetimi hizmetleri sunan Allservise Yönetim Kurulu Başkanı Ebru Akyüz, konuyu şöyle değerlendirmiş: “Maalesef ki öncelikli neden iş bulamamaktan değil, iş beğenmemekten kaynaklanıyor. Özellikle yeni nesilde iş hayatına ve disiplinine adaptasyonda sorun olduğu gibi aidiyet, sorumluluk alma gibi davranış biçimleri olmadığı için işi beğenmeme, işten çıkış gibi sorunlarla çok karşılaşıyoruz. İşe giriş-çıkış oranları bir ayın içerisinde %40-50’yi buluyor.”
- Bir web sitesinde, reklamlarda neden mizahın artık daha az kullanıldığına dair yazı gözümüze takıldı… Makalenin yazarı, Orlando Wood’un 2021 yılında yayınlanan “Look Out” adlı kitabına atıfla şöyle bir çıkarımda bulunuyor: “Kaygı arttı, mizah azaldı”. Emin değiliz… Sebebi şu; ne zaman bir karar/hüküm cümlesi duysak aklımızda hemen “Kime göre, neye göre” benzeri sorular uçuşur… Mesela “mizah azaldı” tespiti Batılı bir yazar Wood’a ait olduğuna göre Türkiye’nin gerçeğini yansıttığına dair bir kanıtımız yok demektir… Ayrıca mizahın azalmasını kaygının artışına bağlayan verinin nasıl elde edildiği de sorgulanmalıdır… Her toplumun kendine has bir ‘ortak ruhi şekillenmesi’ söz konusudur. Toplumsal davranış ve tercihler bu şekillenme ışığında ortaya çıkar. O nedenle, tıpkı siyaset ve sosyoloji çalışmalarında olduğu gibi iletişimde de önce içinde bulunduğumuz toplumu ve hedef kitleyi temel almalı, sonra da onu doğru yöntemlerle anlamaya, analiz etmeye yönelmeliyiz.
- Apple, yeni iPad Pro’yu tanıttığı son reklam filmi “Crush!” için özür diledi. Yaratıcılığın analog ifade biçimlerini temsil eden çeşitli nesnelerin parçalanarak son model bir iPad’e dönüştürüldüğü film, sosyal medyada yoğun eleştiriyle karşılaşmıştı. İletişimin bir numaralı altın kuralıdır: “Hedef kitlenin kültür ve değerleriyle didişmeyeceksin…” Dünya devi Apple bile zaman zaman ‘ilginçlik’ tuzağına düşüp işte böyle daha ilk kuralda çuvallayabiliyor. Ancak, pazarlamadan sorumlu başkan yardımcısı Tor Myhren’ın vakit kaybetmeden yayınladığı özür ve elbette bugüne kadar inşa ettikleri güçlü itibar, Apple’ın uğrayabileceği hasarı minimumda tutmuştur…