“Parayı takip et”
01 kasım 2024 z raporu
Başlıktaki ifadeyi zaman zaman kullanırız… Richard Nixon’ın başkanlığını sona erdiren, ABD tarihinin en büyük skandalı Watergate’in anlatıldığı “All The President’s Men” filmindeki muhbirin, skandalı açığa çıkaran gazeteciye ünlü tavsiyesidir: “Parayı takip et yeter...”
Savaşın çeşitli boyutları var… Tabii ki en önemlisi ‘insani’ boyutu… Amerika’nın taş taş üstünde bırakmadığı Musul’da 276 günde 11 bin kişi hayatını kaybetmişti.
Bu kez İsrail’in, ABD ordusundaki uzmanların desteğiyle Gazze’ya karşı yürüttüğü kıyamın sadece ilk 17 gününde 5 binden fazla çocuk, kadın ve sivil öldürüldü.
Savaşın bir diğer boyutu da elbette ki ‘hukuki’ olanı… Her türlü savaş hukukunu -ya da insancıl hukuku- ayaklar altına alan İsrail, son olarak da 40 bin sivile silah dağıtıp, işlenecek cinayetlerin bir bedeli -cezai sorumluluğu- olmayacağını ilan etti…
Savaşın toplumsal boyutu da var… Yerinden yurdundan edilen insanlar, dağılan aileler… Yetim ve öksüz, hatta kimsesiz kalan çocuklar…
Şu sıralar pek tartışılmayan ekonomik boyutu da var ki; aslında her şeyin sebebi sayılabileceğinden belki de konuşulması gereken ilk konuydu…
Bir numaralı ekonomik mesele, tüm emperyal güçlerin ortak çıkar noktası olan; bölgedeki fosil yakıt rezervleri üzerindeki hakimiyet tabii ki… Doğu Akdeniz’in kontrolü ve Türkiye’nin bölgede giderek artan gücünün bir şekilde sınırlandırılması…
Hemen arkasından neyin geldiğini, hangi saiklerin neyi tetiklediğini anlamak için parayı ve rakamları takip etmek yeterli…
Önce 2022’de en çok savunma(!) harcaması yapan dünyanın 10 ülkesine bakalım: ABD: 877 milyar dolar, Çin: 292 milyar dolar, Rusya: 86,4 milyar dolar, Hindistan: 81,4 milyar dolar, Suudi Arabistan: 75 milyar dolar, İngiltere: 68,5 milyar dolar, Almanya: 55,7 milyar dolar, Fransa: 53,6 milyar dolar, Güney Kore: 46,3 milyar dolar, Japonya: 46 milyar dolar…
Peki Türkiye aynı dönemde ne kadar harcama yapmış: 10,6 milyar dolar…
Bir de savunma bütçelerinin, 2014-2023 arasındaki Gayrisafi Yurt içi Hasıla’ya oranlarındaki artışa göz atalım:
ABD, 2024 planları içinde özel sektörden satın alacağı mühimmat için 170 milyar dolar ayırmış. Dağılım şöyle:
Lockheed Martin tarafından üretilen 550 adet AGM-158 JASSM Seyir Füzesi için 951 milyon dolar; Raytheon tarafından üretilen 831 adet AMRAAM Görüş Ötesi Hava Hava Füzesi için 928 milyon dolar; Lockheed Martin’den 5.016 GMLRS roketi satın almak için 886 milyon dolar; Lockheed Martin’den 91 adet LRASM Gemisavar Füzesi alımı için 639 milyon dolar; Stinger’ın M-Shorad adı verilen yeni bir versiyonunu satın almak için 400 milyon dolar; Lockheed Martin’den 78 adet MK-48 gelişmiş torpido tedariki için 308 milyon dolar; Raytheon-Lockheed tarafından üretilen 541 adet Javelin Tanksavar Füzesi satın almak için 199 milyon dolar; Lockheed Martin’den 28 ilave HIMARS ÇNRA Silah Sistemi satın almak için 179 milyon dolar.
Pentagon’un ArGe bütçesinden en büyük payı ise Northrop Grumman alıyormuş. Şirket; Sentinel Kıtalararası Balistik Füzesi için 3,7 milyar dolar, B-21 Bombardıman Uçağı için 3 milyar dolar ve F-22 savaş uçağının yerini almak üzere tasarlanan “Yeni Nesil Hava Hakimiyeti” programı için 2,3 milyar dolar bütçe elde edecekmiş. Bloomberg News’ın yayınladığı resmî P-1 özet belgesine göre; ABD Savunma Bakanlığı, 32,8 milyar doları yeni gemi inşası olmak üzere Donanma ve Deniz Kuvvetleri için 76,8 milyar dolar; ABD Uzay Kuvvetleri’ni de içeren Hava Kuvvetleri için 61 milyar dolar ve Ordu (Kara Kuvvetleri) için 24,4 milyar dolar talep edecekmiş.
Bir haber de İngiltere Başbakanlık Ofisi’nden: “Önümüzdeki iki yıl içinde Savunma Bakanlığı’na önemli mühimmat stoklarının yenilenmesine ve desteklenmesine, Birleşik Krallık’ın nükleer girişiminin modernleştirilmesine ve AUKUS denizaltı programının bir sonraki aşamasının finanse edilmesine yardımcı olmak için 5 milyar sterlin daha sağlanacak.”
Dikkate değer bulduğumuz bir başka tabloda da 2023’te NATO ülkelerinin savunma harcamaları belirtiliyor. İlginç olan NATO ortalamasının üstündeki ülkeleri birlikte değerlendirdiğimizde Rusya’yı çevrelediklerinin açıkça görülmesi…
Bu bilgilerin hepsi açık kaynaklardan alınmıştır. Savaşın ekonomik boyutunun nerelere, hangi şirketlere, şahıslara uzandığını görmek için küçük bir internet turu atmak bile yeterli olabiliyor. Dileyen internete girer, daha da fazlasını bulur…
Dünya barışı, demokrasi, insan hakları, koruma mekanizmaları, BM’ler, NATO’lar bir yanda dururken söz konusu savunma(!) harcamalarını nasıl anlamalıyız diye düşünüyorsanız; A. Çehov’un “Eğer ilk sahnede duvarda bir silah asılıysa, oyunun sonunda mutlaka patlar” sözü buna yanıt olabilir…
Silah tacirleri ile rüya tacirlerinin (Hollywood) iş birliği de o harcanan paraların yerini bulabilmesi için uluslararası toplumu hazırlayan, yani durumu meşru kılan sonuçlar vermeye devam edecektir.
Yine de tüm bunlara rağmen insanlık tek bir gerçeğe sırtını yaslayabilir; ülkelerini savunanlar, dışarıdan gelen saldırganlara (agresörlere) karşı eninde sonunda galip gelmişler, ülkelerinden kovmuşlardır.
Savaşın çeşitli boyutları var… Tabii ki en önemlisi ‘insani’ boyutu… Amerika’nın taş taş üstünde bırakmadığı Musul’da 276 günde 11 bin kişi hayatını kaybetmişti.
Bu kez İsrail’in, ABD ordusundaki uzmanların desteğiyle Gazze’ya karşı yürüttüğü kıyamın sadece ilk 17 gününde 5 binden fazla çocuk, kadın ve sivil öldürüldü.
Savaşın bir diğer boyutu da elbette ki ‘hukuki’ olanı… Her türlü savaş hukukunu -ya da insancıl hukuku- ayaklar altına alan İsrail, son olarak da 40 bin sivile silah dağıtıp, işlenecek cinayetlerin bir bedeli -cezai sorumluluğu- olmayacağını ilan etti…
Savaşın toplumsal boyutu da var… Yerinden yurdundan edilen insanlar, dağılan aileler… Yetim ve öksüz, hatta kimsesiz kalan çocuklar…
Şu sıralar pek tartışılmayan ekonomik boyutu da var ki; aslında her şeyin sebebi sayılabileceğinden belki de konuşulması gereken ilk konuydu…
Bir numaralı ekonomik mesele, tüm emperyal güçlerin ortak çıkar noktası olan; bölgedeki fosil yakıt rezervleri üzerindeki hakimiyet tabii ki… Doğu Akdeniz’in kontrolü ve Türkiye’nin bölgede giderek artan gücünün bir şekilde sınırlandırılması…
Hemen arkasından neyin geldiğini, hangi saiklerin neyi tetiklediğini anlamak için parayı ve rakamları takip etmek yeterli…
Önce 2022’de en çok savunma(!) harcaması yapan dünyanın 10 ülkesine bakalım: ABD: 877 milyar dolar, Çin: 292 milyar dolar, Rusya: 86,4 milyar dolar, Hindistan: 81,4 milyar dolar, Suudi Arabistan: 75 milyar dolar, İngiltere: 68,5 milyar dolar, Almanya: 55,7 milyar dolar, Fransa: 53,6 milyar dolar, Güney Kore: 46,3 milyar dolar, Japonya: 46 milyar dolar…
Peki Türkiye aynı dönemde ne kadar harcama yapmış: 10,6 milyar dolar…
Bir de savunma bütçelerinin, 2014-2023 arasındaki Gayrisafi Yurt içi Hasıla’ya oranlarındaki artışa göz atalım:
ABD, 2024 planları içinde özel sektörden satın alacağı mühimmat için 170 milyar dolar ayırmış. Dağılım şöyle:
Lockheed Martin tarafından üretilen 550 adet AGM-158 JASSM Seyir Füzesi için 951 milyon dolar; Raytheon tarafından üretilen 831 adet AMRAAM Görüş Ötesi Hava Hava Füzesi için 928 milyon dolar; Lockheed Martin’den 5.016 GMLRS roketi satın almak için 886 milyon dolar; Lockheed Martin’den 91 adet LRASM Gemisavar Füzesi alımı için 639 milyon dolar; Stinger’ın M-Shorad adı verilen yeni bir versiyonunu satın almak için 400 milyon dolar; Lockheed Martin’den 78 adet MK-48 gelişmiş torpido tedariki için 308 milyon dolar; Raytheon-Lockheed tarafından üretilen 541 adet Javelin Tanksavar Füzesi satın almak için 199 milyon dolar; Lockheed Martin’den 28 ilave HIMARS ÇNRA Silah Sistemi satın almak için 179 milyon dolar.
Pentagon’un ArGe bütçesinden en büyük payı ise Northrop Grumman alıyormuş. Şirket; Sentinel Kıtalararası Balistik Füzesi için 3,7 milyar dolar, B-21 Bombardıman Uçağı için 3 milyar dolar ve F-22 savaş uçağının yerini almak üzere tasarlanan “Yeni Nesil Hava Hakimiyeti” programı için 2,3 milyar dolar bütçe elde edecekmiş. Bloomberg News’ın yayınladığı resmî P-1 özet belgesine göre; ABD Savunma Bakanlığı, 32,8 milyar doları yeni gemi inşası olmak üzere Donanma ve Deniz Kuvvetleri için 76,8 milyar dolar; ABD Uzay Kuvvetleri’ni de içeren Hava Kuvvetleri için 61 milyar dolar ve Ordu (Kara Kuvvetleri) için 24,4 milyar dolar talep edecekmiş.
Bir haber de İngiltere Başbakanlık Ofisi’nden: “Önümüzdeki iki yıl içinde Savunma Bakanlığı’na önemli mühimmat stoklarının yenilenmesine ve desteklenmesine, Birleşik Krallık’ın nükleer girişiminin modernleştirilmesine ve AUKUS denizaltı programının bir sonraki aşamasının finanse edilmesine yardımcı olmak için 5 milyar sterlin daha sağlanacak.”
Dikkate değer bulduğumuz bir başka tabloda da 2023’te NATO ülkelerinin savunma harcamaları belirtiliyor. İlginç olan NATO ortalamasının üstündeki ülkeleri birlikte değerlendirdiğimizde Rusya’yı çevrelediklerinin açıkça görülmesi…
Bu bilgilerin hepsi açık kaynaklardan alınmıştır. Savaşın ekonomik boyutunun nerelere, hangi şirketlere, şahıslara uzandığını görmek için küçük bir internet turu atmak bile yeterli olabiliyor. Dileyen internete girer, daha da fazlasını bulur…
Dünya barışı, demokrasi, insan hakları, koruma mekanizmaları, BM’ler, NATO’lar bir yanda dururken söz konusu savunma(!) harcamalarını nasıl anlamalıyız diye düşünüyorsanız; A. Çehov’un “Eğer ilk sahnede duvarda bir silah asılıysa, oyunun sonunda mutlaka patlar” sözü buna yanıt olabilir…
Silah tacirleri ile rüya tacirlerinin (Hollywood) iş birliği de o harcanan paraların yerini bulabilmesi için uluslararası toplumu hazırlayan, yani durumu meşru kılan sonuçlar vermeye devam edecektir.
Yine de tüm bunlara rağmen insanlık tek bir gerçeğe sırtını yaslayabilir; ülkelerini savunanlar, dışarıdan gelen saldırganlara (agresörlere) karşı eninde sonunda galip gelmişler, ülkelerinden kovmuşlardır.