Pazarlama iletişimi ‘dur durak’ bilmez…
Marketing Türkiye 01 Aralık 2024
Michelin, AUTO BILD’in tüm testlerini başarıyla geçerek “Yılın En İyi Kış Lastiği Üreticisi” seçilmiş ve bu başarısını yeni kış kampanyası “Güvenle Sür, Kazan” ile kutlayarak sürücülere avantajlı fırsatlar sunuyormuş. Bunu da gönderdikleri bir basın bülteniyle anlatmışlar.
Almanca’da bir söz vardır; “Auf den Lorbeeren ausruhen…” Yani, “Defne dalları üzerinde yatıp uzanmak”… Defne dalları malum, başarıları sembolize ediyor… Michelin de dünyanın en nitelikli lastiklerini üreten markalardan biri olarak biliniyor. Pazar payları malum… Buna rağmen, Pazarlama İletişimi’ne asılmaktan hiç geri durmuyorlar, defne yapraklarının üzerinde uyuyup kalmayan Coca-Cola gibi, Arçelik gibi… Aklı olan firmalar zaten bu işi böyle yaparlar… Yoksa, duraksayanın vay hâline, tıpkı bisiklet sürmek gibidir; durursan düşersin… Tanınmak yeterli değildir, itibarı sürekli beslemek gerekir…
Ödül var, ödülcük var…
Bazı kelimelerin, kavramların ya da olguların adından gelen bir cazibesi vardır… Onu duyan bazı pervaneler de büyülenmiş gibi o ışığa doğru uçarlar… Dikkatli olunmazsa sonları malum… “Ödül” kelimesi ya da etkinliği de bunlardan biri…
Adı ‘ödül’ olunca, kimin verdiğine, itibarına, kaç kişi ya da kurumun ödül aldığına bakmadan “Biz de o ödülden” aldık diye hemen iletişim hamlelerine sarılanlar var… Hâlâ devam etse de eskisi kadar yüksek sesle iletişimi yapılmayan Stevie bunlardan biriydi… Her yıl tonla ödül dağıtırlar, firmalar için sonuç da okyanusta bir kum tanesi ile eş değer sayılmak olurdu…
Tabii bu, bütün ödüller böyledir ya da zaman ve para kaybıdır anlamına gelmesin. Örneğin, İGA İstanbul Havalimanı’nın, 115 yıllık tarihiyle seyahat yayıncılığının en prestijli dergilerinden Condé Nast Traveler okuyucuları tarafından “Dünyanın En İyi Havalimanı” seçilmesi önemlidir, dahası itibarlıdır. Tıpkı dijital pazarlama ajansı Boosmart’ın, Kasım ayı başında Google’ın düzenlediği en prestijli etkinliklerden Google Agency Excellence Awards’tan iki ödülle dönmesi gibi…
Tecrübe ve bilgiyi buluşturan kitaplar
İş yaşamında 50. yılını kutlayan Bülent Eczacıbaşı, yeni denemelerini “Biraz Daha Düşününce” adlı kitabında bir araya getirmiş. Yapı Kredi Yayınları’ndan çıkan kitapta Eczacıbaşı’nın 2023-24 yıllarında yazdığı, ilk kez yayınlanan 40 kısa denemesi yer alıyormuş.
Aksoy Holding Kurucu Başkanı ve Turcas Petrol Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Aksoy’un yaşam öyküsünü konu alan “Hayat Problem Çözmekmiş” adlı kitabı ise Ekonomi Gazetesi’nin kültür-sanat ve yaşam dergisi “Kitap” tarafından “Yılın İş Dünyası Biyografi Kitabı Özel Ödülü”ne layık görülmüş. Bizce yaşamak, tercih etmektir; tercih etmek de çelişki çözmek. Yaşamayı beceremeyenler için Aksoy’un “Hayat Problem Çözmekmiş” kitabı önemli dersler içeriyor.
Her iki eser içinse son sözümüzü özetleyeyim; bilgiden yoksun tecrübe, yavandır ve çok sınırlıdır… Bu iki kitabı bilgi ve tecrübenin buluşması olarak değerlendirip başucunda bulundurmakta yarar vardır.
Yaptın da oldu mu?..
Köfteci Yusuf vakası malum… Krizin eşiğine geldiler. Ancak döndüler… Hasar yok, dükkanlar tıklım tıklım… Geçenlerde bir taksici arkadaşla önünden geçtiğimiz şubesine bakakaldık… Taksici; “Valla malum olaydan önce burası, bu saatte bu kadar kalabalık olmazdı” bile dedi…
Bu krizin ‘köftesini’ yemek isteyenlerse sıraya girmişler… İlk hamleyi Köfteci Ramiz yapmış, sosyal medya hesabından “1928'den bugüne, yüzde yüz dana etinden günlük ürettiğimiz ürünlerimizle Türkiye'de ve 7 ülkeyle yurt dışında toplam 130 şubede hizmetinizdeyiz” diye paylaşımda bulunmuştu. ‘Taşlama’ yollu bir iletişim aksiyonu almıştı… Yaptı da oldu mu? Olmadı… Bir rüzgâr estiremedi…
Şimdi bir de niyeti hiç de öyle olmasa da Köfteci Ramiz’in ‘rakip yönelimli iletişim’ yolunu izliyormuş gibi algılanma tehlikesiyle karşı karşıya olan Usta Dönerci’nin kampanyası var; “Ne Yediğini Bilirsin”… Keşke biraz daha bekleseler ya da başka bir slogan seçselermiş…
Almanca’da bir söz vardır; “Auf den Lorbeeren ausruhen…” Yani, “Defne dalları üzerinde yatıp uzanmak”… Defne dalları malum, başarıları sembolize ediyor… Michelin de dünyanın en nitelikli lastiklerini üreten markalardan biri olarak biliniyor. Pazar payları malum… Buna rağmen, Pazarlama İletişimi’ne asılmaktan hiç geri durmuyorlar, defne yapraklarının üzerinde uyuyup kalmayan Coca-Cola gibi, Arçelik gibi… Aklı olan firmalar zaten bu işi böyle yaparlar… Yoksa, duraksayanın vay hâline, tıpkı bisiklet sürmek gibidir; durursan düşersin… Tanınmak yeterli değildir, itibarı sürekli beslemek gerekir…
Ödül var, ödülcük var…
Bazı kelimelerin, kavramların ya da olguların adından gelen bir cazibesi vardır… Onu duyan bazı pervaneler de büyülenmiş gibi o ışığa doğru uçarlar… Dikkatli olunmazsa sonları malum… “Ödül” kelimesi ya da etkinliği de bunlardan biri…
Adı ‘ödül’ olunca, kimin verdiğine, itibarına, kaç kişi ya da kurumun ödül aldığına bakmadan “Biz de o ödülden” aldık diye hemen iletişim hamlelerine sarılanlar var… Hâlâ devam etse de eskisi kadar yüksek sesle iletişimi yapılmayan Stevie bunlardan biriydi… Her yıl tonla ödül dağıtırlar, firmalar için sonuç da okyanusta bir kum tanesi ile eş değer sayılmak olurdu…
Tabii bu, bütün ödüller böyledir ya da zaman ve para kaybıdır anlamına gelmesin. Örneğin, İGA İstanbul Havalimanı’nın, 115 yıllık tarihiyle seyahat yayıncılığının en prestijli dergilerinden Condé Nast Traveler okuyucuları tarafından “Dünyanın En İyi Havalimanı” seçilmesi önemlidir, dahası itibarlıdır. Tıpkı dijital pazarlama ajansı Boosmart’ın, Kasım ayı başında Google’ın düzenlediği en prestijli etkinliklerden Google Agency Excellence Awards’tan iki ödülle dönmesi gibi…
Tecrübe ve bilgiyi buluşturan kitaplar
İş yaşamında 50. yılını kutlayan Bülent Eczacıbaşı, yeni denemelerini “Biraz Daha Düşününce” adlı kitabında bir araya getirmiş. Yapı Kredi Yayınları’ndan çıkan kitapta Eczacıbaşı’nın 2023-24 yıllarında yazdığı, ilk kez yayınlanan 40 kısa denemesi yer alıyormuş.
Aksoy Holding Kurucu Başkanı ve Turcas Petrol Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Aksoy’un yaşam öyküsünü konu alan “Hayat Problem Çözmekmiş” adlı kitabı ise Ekonomi Gazetesi’nin kültür-sanat ve yaşam dergisi “Kitap” tarafından “Yılın İş Dünyası Biyografi Kitabı Özel Ödülü”ne layık görülmüş. Bizce yaşamak, tercih etmektir; tercih etmek de çelişki çözmek. Yaşamayı beceremeyenler için Aksoy’un “Hayat Problem Çözmekmiş” kitabı önemli dersler içeriyor.
Her iki eser içinse son sözümüzü özetleyeyim; bilgiden yoksun tecrübe, yavandır ve çok sınırlıdır… Bu iki kitabı bilgi ve tecrübenin buluşması olarak değerlendirip başucunda bulundurmakta yarar vardır.
Yaptın da oldu mu?..
Köfteci Yusuf vakası malum… Krizin eşiğine geldiler. Ancak döndüler… Hasar yok, dükkanlar tıklım tıklım… Geçenlerde bir taksici arkadaşla önünden geçtiğimiz şubesine bakakaldık… Taksici; “Valla malum olaydan önce burası, bu saatte bu kadar kalabalık olmazdı” bile dedi…
Bu krizin ‘köftesini’ yemek isteyenlerse sıraya girmişler… İlk hamleyi Köfteci Ramiz yapmış, sosyal medya hesabından “1928'den bugüne, yüzde yüz dana etinden günlük ürettiğimiz ürünlerimizle Türkiye'de ve 7 ülkeyle yurt dışında toplam 130 şubede hizmetinizdeyiz” diye paylaşımda bulunmuştu. ‘Taşlama’ yollu bir iletişim aksiyonu almıştı… Yaptı da oldu mu? Olmadı… Bir rüzgâr estiremedi…
Şimdi bir de niyeti hiç de öyle olmasa da Köfteci Ramiz’in ‘rakip yönelimli iletişim’ yolunu izliyormuş gibi algılanma tehlikesiyle karşı karşıya olan Usta Dönerci’nin kampanyası var; “Ne Yediğini Bilirsin”… Keşke biraz daha bekleseler ya da başka bir slogan seçselermiş…