Potansiyel, ‘bakan’ın gözündedir…
01 Haziran 2024 z raporu
Bir ayakkabı firması, uluslararası alanda satışlarını artırmanın arayışındaymış… Patron, bu işin uzmanı çalışanlarından birini pazar araştırması için Afrika’ya göndermiş... Çalışan, Afrika dönüşünde patrona raporunu sunmuş: “Efendim, Afrika’da hiç kimse ayakkabı giymiyor, ayakkabıya ihtiyaç duymuyorlar, alacak durumları da yok. Orada ayakkabı satmamız mümkün değil.”
Patron dinlemiş, teşekkür etmiş ve bu kez başka bir çalışanı yine Afrika’ya göndermiş. İkinci çalışan da döndükten sonra ilk iş soluğu patronun yanında almış. Bu kez durum farklıymış: “Efendim, Afrika’da hiç kimsenin ayakkabısı yok! Onları ayakkabı giymeye alıştırdık mı, milyonlarca ayakkabı satabiliriz. Afrika pazarında devasa bir potansiyel var!”
Çoğu zaman olaylara ve olgulara birden fazla bakış açısı ile yaklaşmak gerekebilir…
WIN International, dünya çapında 39 ülkeden 33 bin 866 katılımcının görüşlerini alarak artan yaşam maliyetinin toplumsal yaşama etkilerini analiz etmek üzere bir araştırma yapmış. Araştırmanın Türkiye ayağı, WIN Grubu’nun global ortağı BAREM tarafından yürütülmüş. Gelelim sonuçlara…
“Rahat” bir yaşam sürdüğünü belirtenlerin oranı Türkiye’de yüzde 21. Bu alanda yüzde 56’lık oranla ilk sırada yer alan İsveç’i, Hollanda (yüzde 54), Paraguay (yüzde 53) ve Almanya (yüzde 50) takip etmiş.
Geçinmekte zorlananların en yoğunlukta olduğu ülkeler şöyleymiş: Arjantin (yüzde 78), Şili (yüzde 64) ve Laos (yüzde 64). Türkiye’de ise katılımcıların yüzde 56’sı geçinmekte zorlanıp ay sonunu getirmekte güçlük çektiğini söylemiş; yüzde 22’si de “Ne rahat olduğunu ne de zorlandığını” belirtmiş.
Bölgesel olarak incelendiğinde ise; Avrupalılar (yüzde 32) ve Asya-Pasifik bölgesindekiler (yüzde 29), Orta Doğu (yüzde 15), Amerika (yüzde 23) ve Afrika (yüzde 25) kıtalarına kıyasla “rahat yaşadıklarını” belirtmişler.
Kim rahat, kim zorlanıyor belli olduğuna göre araştırmacılar bir de bu konudaki bireysel önlemleri anlamak istemişler ve koşullarını iyileştirmek amacıyla ne derece maliyet düşürücü önlemler aldığını araştırmışlar. Buna göre; küresel ortalamanın yüzde 42’si geçen ay giderlerini kıstığını söylemiş; yüzde 30’u da artan yaşam maliyetine yanıt olarak gelecek aylarda harcamaları aktif olarak azaltma niyeti olduğunu ifade etmiş. Bazı harcamalarını kestiğini belirtenlerin en yoğunlukta olduğu ülkelerin başında Arjantin (yüzde 62), Yunanistan (yüzde 61) ve İrlanda (yüzde 60) gelirken, harcamalarını azaltma planı olmayanların en çok olduğu ülkeler Nijerya (yüzde 39), Hong Kong (yüzde 36) ve Finlandiya (yüzde 35) imiş.
Türkiye’de durum şöyleymiş; ülkemizin yüzde 34’ü geçen aylarda harcamalarını kestiğini, bir diğer yüzde 34’lük kısmı da gelecek aylarda harcamalarını azaltmayı düşündüğünü söylemiş. Araştırmacılar bunu “Yüzde 68’lik bir kitle harcama kesintisi içinde” olarak ortaya koymuşlar. Öte yandan yüzde 24’lük kesim, harcamalarında herhangi bir değişiklik yapmayı planlamıyormuş.
Peki tüm bu veriden ne anlamalıyız… Bir bakalım…
Araştırmaya göre ülkemizin yalnızca yüzde 21’i rahat geçindiğini belirtmiş, öyle değil mi? Rahat geçimde lider İsveç’te ise bu oran yüzde 56… “Allah’ım biz öldük, bittik. El âlem ne güzel yaşıyor” demeden önce iyice bir anlayalım… 85 milyonluk Türkiye nüfusunun yüzde 21’i, 17 milyon kişi demek… İsveç’in nüfusu ise yaklaşık 10,5 milyon; bu da yüzde 56’sının 5 milyon 880 bin kişi olduğu anlamına geliyor… Nüfusa vurduğumuzda Hollanda’da 9 milyon 558 bin kişi, Paraguay’da 3 milyon 593 bin kişi rahat geçiniyormuş.
Bir de şuna bakalım: Türkiye’de bütçe kesintisi yapacaklarını söyleyenler yüzde 68; bu da satış hedefi olan firmalar için yüzde 32’lik bir potansiyel olduğunu ortaya koyuyor… Onu da nüfus bazında görmek istersek sonuç; 27 milyon 200 bin kişi…
Başka bir deyişle ürün satmak, yeni pazar olanakları aramak isteyen markalar için Türkiye’de en az 17 milyonluk kesin gözle bakılabilecek, 27 milyonluk da çok ciddi potansiyeli olan bir kitle var. Buna karşılık İsveç’te ya da Hollanda da ‘iş yapmak’ isteyenler için hedef kitle aşağı yukarı 10 milyon civarında... Nüfusunun yarısından çoğu refah içinde, ben ille de yatırımı Paraguay’a yapacağım diyenler ise en fazla 3,5 milyona, yani Türkiye’dekinin en fazla 5’te 1’ine ulaşmaya razı demektir…
Dönelim yazımızın girişindeki fıkraya…
Doğru; Türkiye’nin içinden geçtiği ciddi ekonomik sorunlar var… Ancak bizimkisi zorlukları olduğu kadar aynı zamanda bir ‘olanaklar ülkesi’… Bunu vurgulayalım istedik…
Patron dinlemiş, teşekkür etmiş ve bu kez başka bir çalışanı yine Afrika’ya göndermiş. İkinci çalışan da döndükten sonra ilk iş soluğu patronun yanında almış. Bu kez durum farklıymış: “Efendim, Afrika’da hiç kimsenin ayakkabısı yok! Onları ayakkabı giymeye alıştırdık mı, milyonlarca ayakkabı satabiliriz. Afrika pazarında devasa bir potansiyel var!”
Çoğu zaman olaylara ve olgulara birden fazla bakış açısı ile yaklaşmak gerekebilir…
WIN International, dünya çapında 39 ülkeden 33 bin 866 katılımcının görüşlerini alarak artan yaşam maliyetinin toplumsal yaşama etkilerini analiz etmek üzere bir araştırma yapmış. Araştırmanın Türkiye ayağı, WIN Grubu’nun global ortağı BAREM tarafından yürütülmüş. Gelelim sonuçlara…
“Rahat” bir yaşam sürdüğünü belirtenlerin oranı Türkiye’de yüzde 21. Bu alanda yüzde 56’lık oranla ilk sırada yer alan İsveç’i, Hollanda (yüzde 54), Paraguay (yüzde 53) ve Almanya (yüzde 50) takip etmiş.
Geçinmekte zorlananların en yoğunlukta olduğu ülkeler şöyleymiş: Arjantin (yüzde 78), Şili (yüzde 64) ve Laos (yüzde 64). Türkiye’de ise katılımcıların yüzde 56’sı geçinmekte zorlanıp ay sonunu getirmekte güçlük çektiğini söylemiş; yüzde 22’si de “Ne rahat olduğunu ne de zorlandığını” belirtmiş.
Bölgesel olarak incelendiğinde ise; Avrupalılar (yüzde 32) ve Asya-Pasifik bölgesindekiler (yüzde 29), Orta Doğu (yüzde 15), Amerika (yüzde 23) ve Afrika (yüzde 25) kıtalarına kıyasla “rahat yaşadıklarını” belirtmişler.
Kim rahat, kim zorlanıyor belli olduğuna göre araştırmacılar bir de bu konudaki bireysel önlemleri anlamak istemişler ve koşullarını iyileştirmek amacıyla ne derece maliyet düşürücü önlemler aldığını araştırmışlar. Buna göre; küresel ortalamanın yüzde 42’si geçen ay giderlerini kıstığını söylemiş; yüzde 30’u da artan yaşam maliyetine yanıt olarak gelecek aylarda harcamaları aktif olarak azaltma niyeti olduğunu ifade etmiş. Bazı harcamalarını kestiğini belirtenlerin en yoğunlukta olduğu ülkelerin başında Arjantin (yüzde 62), Yunanistan (yüzde 61) ve İrlanda (yüzde 60) gelirken, harcamalarını azaltma planı olmayanların en çok olduğu ülkeler Nijerya (yüzde 39), Hong Kong (yüzde 36) ve Finlandiya (yüzde 35) imiş.
Türkiye’de durum şöyleymiş; ülkemizin yüzde 34’ü geçen aylarda harcamalarını kestiğini, bir diğer yüzde 34’lük kısmı da gelecek aylarda harcamalarını azaltmayı düşündüğünü söylemiş. Araştırmacılar bunu “Yüzde 68’lik bir kitle harcama kesintisi içinde” olarak ortaya koymuşlar. Öte yandan yüzde 24’lük kesim, harcamalarında herhangi bir değişiklik yapmayı planlamıyormuş.
Peki tüm bu veriden ne anlamalıyız… Bir bakalım…
Araştırmaya göre ülkemizin yalnızca yüzde 21’i rahat geçindiğini belirtmiş, öyle değil mi? Rahat geçimde lider İsveç’te ise bu oran yüzde 56… “Allah’ım biz öldük, bittik. El âlem ne güzel yaşıyor” demeden önce iyice bir anlayalım… 85 milyonluk Türkiye nüfusunun yüzde 21’i, 17 milyon kişi demek… İsveç’in nüfusu ise yaklaşık 10,5 milyon; bu da yüzde 56’sının 5 milyon 880 bin kişi olduğu anlamına geliyor… Nüfusa vurduğumuzda Hollanda’da 9 milyon 558 bin kişi, Paraguay’da 3 milyon 593 bin kişi rahat geçiniyormuş.
Bir de şuna bakalım: Türkiye’de bütçe kesintisi yapacaklarını söyleyenler yüzde 68; bu da satış hedefi olan firmalar için yüzde 32’lik bir potansiyel olduğunu ortaya koyuyor… Onu da nüfus bazında görmek istersek sonuç; 27 milyon 200 bin kişi…
Başka bir deyişle ürün satmak, yeni pazar olanakları aramak isteyen markalar için Türkiye’de en az 17 milyonluk kesin gözle bakılabilecek, 27 milyonluk da çok ciddi potansiyeli olan bir kitle var. Buna karşılık İsveç’te ya da Hollanda da ‘iş yapmak’ isteyenler için hedef kitle aşağı yukarı 10 milyon civarında... Nüfusunun yarısından çoğu refah içinde, ben ille de yatırımı Paraguay’a yapacağım diyenler ise en fazla 3,5 milyona, yani Türkiye’dekinin en fazla 5’te 1’ine ulaşmaya razı demektir…
Dönelim yazımızın girişindeki fıkraya…
Doğru; Türkiye’nin içinden geçtiği ciddi ekonomik sorunlar var… Ancak bizimkisi zorlukları olduğu kadar aynı zamanda bir ‘olanaklar ülkesi’… Bunu vurgulayalım istedik…