Standart hareketlerle bir yere kadar…
13 temmuz 2024 yeni şafak
Cuma sabahları TVNET Ekonomi Şefi Semra Karabaş hanımefendinin “Parapolitik” programına katılıyoruz. Adı üstünde, para ve politika konuşuluyor. Dünkü yayında Semra Hanım sordu: “Merkez Bankamızın iletişimini nasıl buluyorsunuz?”
Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi’nden Dr. Ceyhun Çiçekçi ile hemfikirdik: “Standart hareketler konusunda Merkez Bankası Başkanı da Hazine ve Maliye Bakanı da gayet başarılı…”
Ancak bizim yazıları takip edenler bilir; iletişim aksiyonlarını biraz da buz pateni, jimnastik ve pek çok dans yarışmasındaki puanlama sistemiyle değerlendirmenin doğru olduğunu düşünürüz. Yani; teknik (standart) hareketler ile artistik hareketler eksenlerinde…
Standart hareketler, tabii ki gerekli ve işin ‘olmazsa olmazı’… Ancak şampiyon olmaya yetmiyorlar…
İletişimin özü olan ‘ikna ve değişim’ sürecinde ancak ‘yeterli’ olan sağlandığı takdirde hedefe ulaşılır. Yeterliliği sağlayacak olan da artistik hareketlerdir; standart hareketler değil…
Türkiye’deki pandemi gibi, deprem gibi beklenmedik etkenler sonunda yaşanan kritik durumlarda iletişim konusunda geçerli olan kavramlardan biri, biraz da “total war”dan (topyekûn savaş) türetilen, “total communication” yaklaşımdır. Terimin klasik kullanımından farklı olarak burada önerilen şudur: -Türkiye ekonomisi örneğinde- bütün bakanların, bürokratların OVP ve enflasyonla mücadeleyi eksene oturtarak, emekli ve memur maaşlarından asgari ücrete, gıda fiyatlarına ve makro düzeydeki başarıların reel sektöre nasıl adapte olacağına kadar ortak mesaj ve ifade biçimleriyle yönetecekleri, hedefi, yöntemi belli stratejik iletişim çalışmalarıdır. Bu da sadece standart hareketlerle başarılamaz.
2006-2014 arasında ABD Merkez Bankası (Federal Reserv - Fed) başkanlığı yapan Ben Bernanke’nin 2015 yılında yayınlanmış bir blog yazısının (https://shorturl.at/naNFv) giriş cümlesi şöyle: “Fed’de çalışırken, para politikasının yüzde 98’inin konuşma, yüzde 2’sinin eylem olduğunu gözlemledim.”
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, yıllık cari açığın Mayıs’ta 25,2 milyar dolarla Haziran 2022’den sonraki en düşük seviyesine gerilediğini ifade etti.
Yılın ilk 5 ayında portföy girişinin 19,1 milyar dolara ulaştığına dikkati çeken Şimşek, “Bankacılık ve reel sektörün uzun dönem dış borç çevirme oranları, geçen sene Ocak-Mayıs dönemindeki yüzde 97 ve yüzde 73 seviyesinden bu yılın aynı döneminde sırasıyla yüzde 160 ve yüzde 123’e yükseldi” dedi. Hazine ve Maliye Bakanı, cari açığın millî gelire oranının ikinci çeyrekte yüzde 2,5’in altına gerilemesini beklediklerini belirtti.
TÜİK Başkanı, Merkez Bankası Başkanı, Cumhurbaşkanı Yardımcısı benzer açıklamalar yaptılar, yapıyorlar… Bu açıklamalar Bernanke’nin sözünü ettiği yüzde 2’lik dilime giriyor… Yüzde 98’in yönetimi ise sanki bir tek kişinin omuzlarına bırakılmış; Sayın Cumhurbaşkanı’nın…
Günün sözü
“Diğer çocuklar daha yetenekliydiler ama ben daha fazla odaklanmıştım.”
Nadia Comaneci
İletişim Aklı 41
İletişim Aklı, ‘ilişki ve iletişim yönetimi’ arasındaki bağlantının ‘slogan ve mesaj’ için de geçerli olduğunu bilir. Biri diğerini ikame edemez ve biri diğerine göre etkili veya daha az etkili değildir. Her ikisinin de yeri ve koşulları vardır.
Gözümüze takılanlar…
Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi’nden Dr. Ceyhun Çiçekçi ile hemfikirdik: “Standart hareketler konusunda Merkez Bankası Başkanı da Hazine ve Maliye Bakanı da gayet başarılı…”
Ancak bizim yazıları takip edenler bilir; iletişim aksiyonlarını biraz da buz pateni, jimnastik ve pek çok dans yarışmasındaki puanlama sistemiyle değerlendirmenin doğru olduğunu düşünürüz. Yani; teknik (standart) hareketler ile artistik hareketler eksenlerinde…
Standart hareketler, tabii ki gerekli ve işin ‘olmazsa olmazı’… Ancak şampiyon olmaya yetmiyorlar…
İletişimin özü olan ‘ikna ve değişim’ sürecinde ancak ‘yeterli’ olan sağlandığı takdirde hedefe ulaşılır. Yeterliliği sağlayacak olan da artistik hareketlerdir; standart hareketler değil…
Türkiye’deki pandemi gibi, deprem gibi beklenmedik etkenler sonunda yaşanan kritik durumlarda iletişim konusunda geçerli olan kavramlardan biri, biraz da “total war”dan (topyekûn savaş) türetilen, “total communication” yaklaşımdır. Terimin klasik kullanımından farklı olarak burada önerilen şudur: -Türkiye ekonomisi örneğinde- bütün bakanların, bürokratların OVP ve enflasyonla mücadeleyi eksene oturtarak, emekli ve memur maaşlarından asgari ücrete, gıda fiyatlarına ve makro düzeydeki başarıların reel sektöre nasıl adapte olacağına kadar ortak mesaj ve ifade biçimleriyle yönetecekleri, hedefi, yöntemi belli stratejik iletişim çalışmalarıdır. Bu da sadece standart hareketlerle başarılamaz.
2006-2014 arasında ABD Merkez Bankası (Federal Reserv - Fed) başkanlığı yapan Ben Bernanke’nin 2015 yılında yayınlanmış bir blog yazısının (https://shorturl.at/naNFv) giriş cümlesi şöyle: “Fed’de çalışırken, para politikasının yüzde 98’inin konuşma, yüzde 2’sinin eylem olduğunu gözlemledim.”
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, yıllık cari açığın Mayıs’ta 25,2 milyar dolarla Haziran 2022’den sonraki en düşük seviyesine gerilediğini ifade etti.
Yılın ilk 5 ayında portföy girişinin 19,1 milyar dolara ulaştığına dikkati çeken Şimşek, “Bankacılık ve reel sektörün uzun dönem dış borç çevirme oranları, geçen sene Ocak-Mayıs dönemindeki yüzde 97 ve yüzde 73 seviyesinden bu yılın aynı döneminde sırasıyla yüzde 160 ve yüzde 123’e yükseldi” dedi. Hazine ve Maliye Bakanı, cari açığın millî gelire oranının ikinci çeyrekte yüzde 2,5’in altına gerilemesini beklediklerini belirtti.
TÜİK Başkanı, Merkez Bankası Başkanı, Cumhurbaşkanı Yardımcısı benzer açıklamalar yaptılar, yapıyorlar… Bu açıklamalar Bernanke’nin sözünü ettiği yüzde 2’lik dilime giriyor… Yüzde 98’in yönetimi ise sanki bir tek kişinin omuzlarına bırakılmış; Sayın Cumhurbaşkanı’nın…
Günün sözü
“Diğer çocuklar daha yetenekliydiler ama ben daha fazla odaklanmıştım.”
Nadia Comaneci
İletişim Aklı 41
İletişim Aklı, ‘ilişki ve iletişim yönetimi’ arasındaki bağlantının ‘slogan ve mesaj’ için de geçerli olduğunu bilir. Biri diğerini ikame edemez ve biri diğerine göre etkili veya daha az etkili değildir. Her ikisinin de yeri ve koşulları vardır.
Gözümüze takılanlar…
- Konservatuar mezunu gençlere istihdam sağlama amacıyla kurulan Olten Sanat Vakfı bünyesindeki Olten Filarmoni Orkestrası’nın Sanat Koordinatörü Akgün Çavuş’un bir çağrısı olmuş: “Birçok ülke, sanatçılarının yetişmesi için onlara yurt dışında eğitim imkânı tanıyor ve devlet desteği sağlıyor. Devletimizin bu konuda desteğinin artması ve özellikle Harika Çocuklar Yasası’nın yeniden gündeme getirilmesi büyük önem taşıyor.” (Gülçin Ertunç, Brand İstanbul) Harika Çocuklar Yasası, 1948 yılında müzik alanında özel yetenekli çocuklar olan İdil Biret ve Suna Kan’ın yurt dışına devlet bursuyla gönderilip yetiştirilmeleri için özel olarak çıkarılan 5245 sayılı ile bu yasanın daha geniş kapsamlısı olan ve güzel sanatların her alanında özel yetenekli çocukların belirlenip devlet bursuyla yurt dışında eğitim görmelerine olanak veren 1956 tarihli 6660 sayılı yasanın kamuoyunda bilinen adıymış. Yürürlükte olsa da işletilmediği ifade edilen bu Yasa’nın hatırlanması hem gençlerimiz hem de ülkemizin yumuşak güç faaliyetleri için çok faydalı olabilir.
- Kozmetik markası Avon, parfümlerini tanıtmak için şöyle bir ifade kullanmış: “Avon’un Kokularıyla, Bu Yaz En Tatlı Anılara Yolculuk Başlasın” (Kübra Aydın, Aristo)… Halk geneline hitap eden bir firmanın ‘kokular, anılar ve duygular’ arasındaki bağı iletişiminde kullandığını sonunda gördük. Duygulara hitap eden iletişim çalışmalarının diğerlerinden katbekat etkili olduğunu söyler dururuz. Kokular ise uzun süredir pazarlama iletişiminde çeşitli şekillerde kullanılır. Ancak parfüm markaları, kokuları da kendilerini de cazibe ve çekicilik vaadine hapsetmiş, birbirinin aynı reklamları piyasaya sürmekten vazgeçmezler. Oysa araştırmalar, koku ile hafıza arasındaki bağın görsel hafızadan dahi güçlü olduğunu ortaya kokuyor. Yani, koku ile çağrışım yapılabilecek, hatırlanabilecek yüzlerce duygu ve anı var…
- Güzel haber diye buna denir! Altınbaş Üniversitesi, Princeton Üniversitesi ve Harvard Üniversitesi’nin uluslararası akademik iş birliğiyle, İstanbul’un kuruluş mitolojileri belgeselle anlatılacakmış. İstanbul, Türkiye’nin en büyük markasıdır; kamu diplomasisinin dinamosu yumuşak güç (soft power) çalışmaları için en zengin kaynaktır. Kadim şehrimizin ABD’nin en itibarlı üniversiteleri ortaklığında bir yapımla anlatılması ve işin merkezinde ise bizim bir kurumumuzun yer alması çok önemli. Bu iş layıkıyla ve de İstanbul’a, Türkiye’nin tezlerine uygun biçimde kotarılırsa ülkemiz için çok değerli bir hizmet olacaktır.