“Tektif”
28 mayıs 2024 yeni şafak
Bazı durumlar vardır. İletişim de çalışmaz, ilişki de… İstediğinizi yapın, hedef kitle bildiğini okur…
Askerlik yapanlar hatırlar; eratın, eğitim dışında giydiği ‘tek tip’ adı verilen bir tür üniforma vardı… Üniforma da zaten tek tip demek değil mi?.. Fakat, erata hiç kimse “tek tip” dedirtemezdi… Varsa, yoksa “tektif”… Tektif aşağı, tektif yukarı…
Müzik dünyasından da örnekler verelim…
1975 yılında Eurovision’a Türkiye adına katılan şarkıyı, Allah selamet versin Ali Rıza Binboğa söylüyordu… Parçanın bir yeri şöyleydi: “Özgürlük ve barış tüm insanların özlemi olacak yarınlarda…”
Yani, yarınlarda faşizm gelecek, hiç kimse özgür olamayacak, barışa hasret kalacaksınız deniliyordu… İyi mi?!
Ancak bizim solcular, sözlerin içinde ‘özgürlük’ ve ‘barış’ kelimeleri geçiyor diye şarkıyı bir anda sol söylemin bayrağı hâline getirmişlerdi.
Yüzlerce kere yazıldı, çizildi: “Aman ağalar! Etmeyin, eylemeyin; şu sözleri değiştiriverin…” Kimselerin umurunda olmadı… Sol, faşist söyleme sahip çıkmaya devam etti.
Bir de Yeşim Salkım’ın ünlü parçası vardır… Son olarak 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı vesilesiyle pek çok sanatçının katıldığı yeni bir düzenlemeyle, Atatürk’ün gözlerine gönderme yapılarak seslendirildi: Deli Mavi… Şarkının bir bölümünde şöyle deniliyor:
“Son bakışın duruyor gözümde / Bir alev gibi deli mavi / Son gülüşün duruyor yüzümde / Çok sevenlerin deli hâli…
Söz, sana yemin, sana söz / Kör olayım, yalansa / Değmedi, değmez / Gözüme başka renkte iki göz…”
Ne anlama geliyor? Bizim için önemli olan gözünün mavi olmasıdır, gözü maviyse herkes ‘gözüme değebilir’… Yani kastedilen o mavi gözlünün başka bir ‘benzersiz, tekil’ özelliği yoktur…
Bir de Tülay Özer’in yine 70’lerde meşhur ettiği parça için halkımız, “İkimiz bir fidanız” der dururdu… Öyle ki bugün Google’da arattığınızda karşınıza doğrusu buymuş gibi binlerce sonuç çıkıyor… Oysa şarkının sözleri açık: “İkimiz bir fidanın güller açan dalıyız.” Yani dalız, fidan değil… Anlaşılan o ki; halkımızın kulağına “İkimiz bir fidanız” daha iyi gelmiş… Budur!
Bu durum bana, başta Genel Başkanları olmak üzere CHP sözcülerinin yaklaşımını hatırlatıyor… Örneğin, PKK iltisaklı HDP/DEM konusunda aldıkları tavır: “Selahattin Demirtaş niçin hapiste?..”, “Ayn-el Arab (Kobani) davasında hukuk yok, karar siyasi…”, “Sırtımızı AB’ye ve ABD’ye yaslayacağız” gibi söylemler bir yanda… Buna belediye seçimlerinde kadrolaşma konusunda DEM ile organik iş birliğine gitme gibi Türkiye’nin bölünmez bütünlüğüne halel getirecek her türden girişimleri de ekleyebiliriz… Buna rağmen “Özgürlük… Barış… Evrensel… Küresel… Hukuk devleti… Bireysel hak ve özgürlükler… Nepotizm… Liyakat…” gibi soyut, kendi gerçeklikleriyle örtüşmeyen kavramların arkasına saklanıp ülkemizde birinci parti hâline gelirken İstanbul’da ise 11 puan fark attılar…
Kıssadan hisse; sizin ne dediğiniz, hakikat değil, halkın ne anladığı, gerçekliktir şartları belirleyen…
Günün sözü
“Düşündüğünüz, söylemek istediğiniz, söylediğinizi sandığınız, söylediğiniz, karşınızdakinin duymak istediği, duyduğu, anlamak istediği, anladığını sandığı ve anladığı arasında farklar vardır. Dolayısıyla insanların birbirini yanlış anlaması için en az dokuz ihtimal var.”
Sylviane Herpin
İletişim Aklı (5):
Gözümüze takılanlar…
Askerlik yapanlar hatırlar; eratın, eğitim dışında giydiği ‘tek tip’ adı verilen bir tür üniforma vardı… Üniforma da zaten tek tip demek değil mi?.. Fakat, erata hiç kimse “tek tip” dedirtemezdi… Varsa, yoksa “tektif”… Tektif aşağı, tektif yukarı…
Müzik dünyasından da örnekler verelim…
1975 yılında Eurovision’a Türkiye adına katılan şarkıyı, Allah selamet versin Ali Rıza Binboğa söylüyordu… Parçanın bir yeri şöyleydi: “Özgürlük ve barış tüm insanların özlemi olacak yarınlarda…”
Yani, yarınlarda faşizm gelecek, hiç kimse özgür olamayacak, barışa hasret kalacaksınız deniliyordu… İyi mi?!
Ancak bizim solcular, sözlerin içinde ‘özgürlük’ ve ‘barış’ kelimeleri geçiyor diye şarkıyı bir anda sol söylemin bayrağı hâline getirmişlerdi.
Yüzlerce kere yazıldı, çizildi: “Aman ağalar! Etmeyin, eylemeyin; şu sözleri değiştiriverin…” Kimselerin umurunda olmadı… Sol, faşist söyleme sahip çıkmaya devam etti.
Bir de Yeşim Salkım’ın ünlü parçası vardır… Son olarak 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı vesilesiyle pek çok sanatçının katıldığı yeni bir düzenlemeyle, Atatürk’ün gözlerine gönderme yapılarak seslendirildi: Deli Mavi… Şarkının bir bölümünde şöyle deniliyor:
“Son bakışın duruyor gözümde / Bir alev gibi deli mavi / Son gülüşün duruyor yüzümde / Çok sevenlerin deli hâli…
Söz, sana yemin, sana söz / Kör olayım, yalansa / Değmedi, değmez / Gözüme başka renkte iki göz…”
Ne anlama geliyor? Bizim için önemli olan gözünün mavi olmasıdır, gözü maviyse herkes ‘gözüme değebilir’… Yani kastedilen o mavi gözlünün başka bir ‘benzersiz, tekil’ özelliği yoktur…
Bir de Tülay Özer’in yine 70’lerde meşhur ettiği parça için halkımız, “İkimiz bir fidanız” der dururdu… Öyle ki bugün Google’da arattığınızda karşınıza doğrusu buymuş gibi binlerce sonuç çıkıyor… Oysa şarkının sözleri açık: “İkimiz bir fidanın güller açan dalıyız.” Yani dalız, fidan değil… Anlaşılan o ki; halkımızın kulağına “İkimiz bir fidanız” daha iyi gelmiş… Budur!
Bu durum bana, başta Genel Başkanları olmak üzere CHP sözcülerinin yaklaşımını hatırlatıyor… Örneğin, PKK iltisaklı HDP/DEM konusunda aldıkları tavır: “Selahattin Demirtaş niçin hapiste?..”, “Ayn-el Arab (Kobani) davasında hukuk yok, karar siyasi…”, “Sırtımızı AB’ye ve ABD’ye yaslayacağız” gibi söylemler bir yanda… Buna belediye seçimlerinde kadrolaşma konusunda DEM ile organik iş birliğine gitme gibi Türkiye’nin bölünmez bütünlüğüne halel getirecek her türden girişimleri de ekleyebiliriz… Buna rağmen “Özgürlük… Barış… Evrensel… Küresel… Hukuk devleti… Bireysel hak ve özgürlükler… Nepotizm… Liyakat…” gibi soyut, kendi gerçeklikleriyle örtüşmeyen kavramların arkasına saklanıp ülkemizde birinci parti hâline gelirken İstanbul’da ise 11 puan fark attılar…
Kıssadan hisse; sizin ne dediğiniz, hakikat değil, halkın ne anladığı, gerçekliktir şartları belirleyen…
Günün sözü
“Düşündüğünüz, söylemek istediğiniz, söylediğinizi sandığınız, söylediğiniz, karşınızdakinin duymak istediği, duyduğu, anlamak istediği, anladığını sandığı ve anladığı arasında farklar vardır. Dolayısıyla insanların birbirini yanlış anlaması için en az dokuz ihtimal var.”
Sylviane Herpin
İletişim Aklı (5):
- İletişim Aklı, Müslüman mahallesinde salyangoz satılmayacağını bilir. İlk işi hedef kitlesini tanımaktır, ardından onun kültür ve değerleriyle çatışmayan bir dil benimsemek.
- İletişim Aklı, ‘imaj’ gibi gelip geçici heveslerle vakit kaybetmez. Kalıcı, değerler üzerinde yükselen bir ‘itibar’ inşa etmek ve onu korumak üzere çalışır.
- İletişim Aklı, mesajın yerine ulaşması ve istenen etkiyi sağlamanın kolay olmadığını, zaman aldığını bilir; yolunda istikrarla yürür.
Gözümüze takılanlar…
- Yapay zekânın büyük bir teknolojik imkân olduğu açık… Ancak, “muhteşemliği” iddiasının tek yönlü ve abartılı olduğu kanaatindeyiz. Bazı arkadaşlar, KADEM’in düzenlediği ‘Yapay Zekâ ve Kadın’ temalı webinarını izlemişler. Serinin ilk konuğu İbn Haldun Üniversitesi Felsefe Bölümü Başkanı Doç. Dr. Enis Doko imiş. Verdiği uygulama örnekleri çok çarpıcı: Amazon, işe alımlarda yapay zekâ kullanmaktan vazgeçmiş; çünkü eşit özelliklere sahip olsalar da daha çok erkeklerin işe alındığını fark etmişler… Apple’ın kredi uygulamasında da benzer bir sonuç ortaya çıkmış. Yapay Zekâ, aynı kredi puanına sahip erkek ve kadınlar arasında daha yüksek kredileri erkeklere vermiş. Enis Hoca bu durumu, yapay zekânın verili dataya göre analiz yapabilmesine bağlamış. O güne kadar erkeklerin daha fazla istihdam edilmesi ya da daha fazla kredi başvurusu yapmaları yapay zekâ tarafından bir kriter olarak ele alınmış ve analizde kullanılmış olabilirmiş. Doğunun ahlakı, şefkati, maneviyatını Batı’nın piyasaya sürdüğü uygulamalarda bulamayacağımız bir hakikat. O nedenle insanlığın faydasına çalışacak, hakkaniyet için gerekli kriterlere sahip bir yapay zekâ uygulamasını üretmek en çok Türkiye’ye yakışacak!..
- Cornetto, her yıl gençlerin çok severek dinlediği sanatçılarla iş birliği yapıyormuş. Bu kez de Sefo ile anlaşarak “Aç Kalbini Yaza” diyerek “Yanıbaşımda” şarkısına klip çekmişler (Yeraz Mor, Golin). Halkın nabzını tutmak, hedef kitlesine uygun bir iletişim kampanyası tasarlamak isteyenler popüler müziğin izini sürerler… Müzik beğenisi, hedef kitle ve ona nasıl ulaşılacağı ile ilgili çok şey söyler.
- Daçka Akademi, yaz okullarına ev sahipliği yapmaya hazırlanıyormuş. Basketbol, voleybol, masa tenisi, futbol, drama, dans, yüzme, atletik performans çalışmaları, satranç, mental performans arttırıcı çalışmaların yer aldığı program hakkında 0(542) 399-1914 numaralı WhatsApp Hattı’ndan bilgi edinilebilirmiş (Yiğit Alper, Darüşşafaka Basketbol Kİ). 161 yıldır çocuklarımıza ve ülkemizin geleceğine büyük katkılar sunan Darüşşafaka’nın faaliyetlerini yakından takip etmekte yarar var.