Tortu…
28 eylül 2024 yeni şafak
Kültür sözcüğünün, bizde de Batı dillerinde de pek çok farklı anlamı vardır… Kökeni ise Latince’ye, tarım terminolojisine dayanır… Anlamı, ekip biçmek, toprak işlemekten gelir… Belki de ‘öz Türkçe’ denen ve kimsenin kullanmadığı ucubede ‘ekin’ ya da ‘hars’ diye karşılanmaya çalışılması da ondandır…
İlk bakışta, bir toplumun terbiye ve eğitimini (öğrenimini değil) ya da eğitim yoluyla elde edilen töre ve simgelerini ifade eden anlamından uzakmış gibi görünse de; tarım alanındaki ‘kültür’ kavramının sosyoloji alanına aktarımını anlamak mümkün olabilir…
İnanç, töre, alışkanlıklar, gündelik yaşam pratikleri ve şartlar çerçevesinde toprağa (topluma) ekilenlerin karşılığı, sonucudur kültür… Toplumlar ne kadar köklüyse, devlet bu alana ne kadar yatırım yaptıysa sonuçlar o kadar rafine olacaktır. Çünkü kültürün taşıyıcısı ve koruyucusu devlettir…
Sadece Osmanlı İmparatorluğu geçmişi 623 yıl olan, Cumhuriyet tarihi 100 yılı aşmış bu kültürü en incelikli, en yüksek seviyede tecrübe etmek ve tüm dünyaya örnek kılmak, başta devlet ve onun tüm unsurlarının görevidir.
Peki bu konuda ne kadar başarılıyız?
Türkiye’de 20 yılda 100 yıllık yatırımı hayata geçiren Sayın Cumhurbaşkanı liderliğindeki kadrolar, pek çok alanda ülkemize çağ atlattılar. Kültür ve sanatta ise diğer alanlardaki ivmeyi yakaladığımız söylenebilir mi?..
Bu sorunun yanıtı Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından en az üç kere verilmiştir… Bir; 2018 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığı Özel Ödülleri Töreni’ndeki konuşmasından: “Varlığımızı korumak ve geleceğe taşımak için, kültür ve sanatın gücüne, etkisine, kapsayıcılığına ihtiyacımız var. […] Tarihteki kadim medeniyetlerin ve büyük devletlerin ortak özellikleri, kültür ve sanat alanında önemli değerler üretmeleri…”
İki; 7 Eylül 2019, Odunpazarı Modern Müzesi Açılış Töreni’nden: “Türkiye, geçtiğimiz 17 yılda her alanda tarihinin en büyük dönüşümlerine, en büyük reformlarına, en büyük yatırımlarına, en büyük eserlerine, en büyük hizmetlerine kavuşmuştur. Bununla birlikte iki konuda nispeten hedeflerimizin gerisinde kaldık. Biri insan yetiştirme olan eğitim, diğeri ise insanı zenginleştirme olan kültür ve sanattır.”
Üç; 20 Aralık 2023, Cumhurbaşkanlığı Kültür Sanat Büyük Ödülleri Töreni’nden: “Siyasetten edebiyata, sanattan zanaata her alanda yapabilenin istemediği, bilenin yapmadığı, yapanın bilmediği garip bir tabloyla karşı karşıyayız. Önümüzdeki dönemde gençlerimizi bu doğrultuda harekete geçirmek için daha çok mekanizmayı çevreye alacak, kendileriyle daha yakın mesai içinde olacağız. Dar kadrocu ve hizipçi anlayışın yerini daha çoğulcu, daha kuşatıcı, daha özgürlükçü, daha liyakatli bir yaklaşım almadan hedeflerimize varamayız.”
Son bir iki hafta içinde muhalif mahfillerde, ‘yankı odaları’nda, özellikle de Saraçhane medyasında hallaç pamuğu gibi atılan üç kriz alanından, karşı ateşten de söz edelim… Yaylım ateşinden…
Türkiye’yi bir zamanlar “develerle gezilen” ülke algılamasına hapseden, bugün ise İslamofobi refleksiyle her türlü geri kalmışlıkla özdeşleştirmeye çalışanların, kendilerine malzeme toplamalarına müsaade edildiğine üzülerek şahit oluyoruz…
Türkiye’nin Doha Büyükelçisi ve elçilik çalışanlarının gayriresmî, spor giyim kuşamlarıyla ‘hariciye kültürü’ne uymadıkları gerekçesiyle alay edildiği fotoğraf medyada dolaşıyor… Gençlik ve Spor Bakanı’nın Kayseri’deki açılış sırasında “Derya, derya… Gel abi yelle…” diyerek davetlilere mangal yaptığı videosu hemen onun ardından düştü sosyal medyaya… En son da muhalifliğiyle meşhur bir gazetecinin BDDK Başkan Yardımcısı’nın düğününe sızması ve “Kurumun denetimi altında olan banka ve özel finans kuruluşlarının yöneticilerine düğün davetiyesi gönderildi” diye yazarak, düğünün de zaten bir tür ast üst ilişkisi içinde oldukları kurum yöneticilerinden ‘takı ve para toplamak’ için yapıldığını ifade etmesi geldi…
‘Algılama’ boyutunda iddiaların doğru olup olmaması, ortalıkta dolaşan videoların, fotoğrafların gerçeği yansıtıp yansıtmaması hiç önemli değildir. Elfyn Thomas’ın (University of Wales Institute Cardiff) dile getirdiği gibi “Algılar gerçektir, çünkü insanlar ona inanırlar…”
İletişim yönetimi boyutunda sorulması gereken ise şudur: Bu üç krizin kahramanları krizlerini nasıl yönettiler? Hangi iletişim aksiyonlarını aldılar? Kendileri, AK Parti ve hükûmet nezdinde oluşan hasarın giderilmesi için hangi yollara başvurdular?
Bizim gördüğümüz herhangi bir hareket yok. O zaman bu krizler, geçip gitseler bile bir tortuyu bırakırlar… Başta Sayın Cumhurbaşkanı’nın ve Türkiye’nin gelecek tasarımı için canla başla çalışma azmindeki kadroların hiç hak etmedikleri bir tortuyu…
Gözümüze takılanlar…
İlk bakışta, bir toplumun terbiye ve eğitimini (öğrenimini değil) ya da eğitim yoluyla elde edilen töre ve simgelerini ifade eden anlamından uzakmış gibi görünse de; tarım alanındaki ‘kültür’ kavramının sosyoloji alanına aktarımını anlamak mümkün olabilir…
İnanç, töre, alışkanlıklar, gündelik yaşam pratikleri ve şartlar çerçevesinde toprağa (topluma) ekilenlerin karşılığı, sonucudur kültür… Toplumlar ne kadar köklüyse, devlet bu alana ne kadar yatırım yaptıysa sonuçlar o kadar rafine olacaktır. Çünkü kültürün taşıyıcısı ve koruyucusu devlettir…
Sadece Osmanlı İmparatorluğu geçmişi 623 yıl olan, Cumhuriyet tarihi 100 yılı aşmış bu kültürü en incelikli, en yüksek seviyede tecrübe etmek ve tüm dünyaya örnek kılmak, başta devlet ve onun tüm unsurlarının görevidir.
Peki bu konuda ne kadar başarılıyız?
Türkiye’de 20 yılda 100 yıllık yatırımı hayata geçiren Sayın Cumhurbaşkanı liderliğindeki kadrolar, pek çok alanda ülkemize çağ atlattılar. Kültür ve sanatta ise diğer alanlardaki ivmeyi yakaladığımız söylenebilir mi?..
Bu sorunun yanıtı Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından en az üç kere verilmiştir… Bir; 2018 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığı Özel Ödülleri Töreni’ndeki konuşmasından: “Varlığımızı korumak ve geleceğe taşımak için, kültür ve sanatın gücüne, etkisine, kapsayıcılığına ihtiyacımız var. […] Tarihteki kadim medeniyetlerin ve büyük devletlerin ortak özellikleri, kültür ve sanat alanında önemli değerler üretmeleri…”
İki; 7 Eylül 2019, Odunpazarı Modern Müzesi Açılış Töreni’nden: “Türkiye, geçtiğimiz 17 yılda her alanda tarihinin en büyük dönüşümlerine, en büyük reformlarına, en büyük yatırımlarına, en büyük eserlerine, en büyük hizmetlerine kavuşmuştur. Bununla birlikte iki konuda nispeten hedeflerimizin gerisinde kaldık. Biri insan yetiştirme olan eğitim, diğeri ise insanı zenginleştirme olan kültür ve sanattır.”
Üç; 20 Aralık 2023, Cumhurbaşkanlığı Kültür Sanat Büyük Ödülleri Töreni’nden: “Siyasetten edebiyata, sanattan zanaata her alanda yapabilenin istemediği, bilenin yapmadığı, yapanın bilmediği garip bir tabloyla karşı karşıyayız. Önümüzdeki dönemde gençlerimizi bu doğrultuda harekete geçirmek için daha çok mekanizmayı çevreye alacak, kendileriyle daha yakın mesai içinde olacağız. Dar kadrocu ve hizipçi anlayışın yerini daha çoğulcu, daha kuşatıcı, daha özgürlükçü, daha liyakatli bir yaklaşım almadan hedeflerimize varamayız.”
Son bir iki hafta içinde muhalif mahfillerde, ‘yankı odaları’nda, özellikle de Saraçhane medyasında hallaç pamuğu gibi atılan üç kriz alanından, karşı ateşten de söz edelim… Yaylım ateşinden…
Türkiye’yi bir zamanlar “develerle gezilen” ülke algılamasına hapseden, bugün ise İslamofobi refleksiyle her türlü geri kalmışlıkla özdeşleştirmeye çalışanların, kendilerine malzeme toplamalarına müsaade edildiğine üzülerek şahit oluyoruz…
Türkiye’nin Doha Büyükelçisi ve elçilik çalışanlarının gayriresmî, spor giyim kuşamlarıyla ‘hariciye kültürü’ne uymadıkları gerekçesiyle alay edildiği fotoğraf medyada dolaşıyor… Gençlik ve Spor Bakanı’nın Kayseri’deki açılış sırasında “Derya, derya… Gel abi yelle…” diyerek davetlilere mangal yaptığı videosu hemen onun ardından düştü sosyal medyaya… En son da muhalifliğiyle meşhur bir gazetecinin BDDK Başkan Yardımcısı’nın düğününe sızması ve “Kurumun denetimi altında olan banka ve özel finans kuruluşlarının yöneticilerine düğün davetiyesi gönderildi” diye yazarak, düğünün de zaten bir tür ast üst ilişkisi içinde oldukları kurum yöneticilerinden ‘takı ve para toplamak’ için yapıldığını ifade etmesi geldi…
‘Algılama’ boyutunda iddiaların doğru olup olmaması, ortalıkta dolaşan videoların, fotoğrafların gerçeği yansıtıp yansıtmaması hiç önemli değildir. Elfyn Thomas’ın (University of Wales Institute Cardiff) dile getirdiği gibi “Algılar gerçektir, çünkü insanlar ona inanırlar…”
İletişim yönetimi boyutunda sorulması gereken ise şudur: Bu üç krizin kahramanları krizlerini nasıl yönettiler? Hangi iletişim aksiyonlarını aldılar? Kendileri, AK Parti ve hükûmet nezdinde oluşan hasarın giderilmesi için hangi yollara başvurdular?
Bizim gördüğümüz herhangi bir hareket yok. O zaman bu krizler, geçip gitseler bile bir tortuyu bırakırlar… Başta Sayın Cumhurbaşkanı’nın ve Türkiye’nin gelecek tasarımı için canla başla çalışma azmindeki kadroların hiç hak etmedikleri bir tortuyu…
Gözümüze takılanlar…
- Perşembe günü bir basın toplantısına davetliydik. Bağımsız Uluslararası Danışmanlık Şirketi FTI’ın Türkiye temsilcisi ‘İstanbul Ekonomi’ tarafından hazırlanan “İGA İstanbul Havalimanı Ekonomik Etki Analizi” sonuçları basınla paylaşıldı. Medyada geniş bir şekilde yer alan rapora göre; 2023 sonu itibarıyla İGA, faal olduğu ekosistemde 330 bin kişiye istihdam sağlayıp, ülke ekonomisine 24,2 milyar dolarlık katma değer getirirken, GSYH’nın %2,2’sini oluşturup, ‘tetikleyici’ etki olarak da 5 milyar dolarlık etki yaratmış. İstanbul Ekonomi’nin yönetici ortağı Sinan Ülgen’in 2030 yılı ile ilgili şu öngörüleri ifade etti: Etkilediği tüm sektörlerle birlikte 472 bin kişiye istihdam, ülke ekonomisine millî gelirin yüzde 3,25’ine denk gelen 44 milyar dolarlık katma değer ve 8,5 milyar dolarlık ‘tetikleyici’ etki. İGA İstanbul Havalimanı CEO’su Selahattin Bilgen ise Peter Drucker’ın ünlü sözünü düstur olarak kabul ettiklerini söyledi: “Ölçemediğiniz hiçbir şeyi kontrol edemez, kontrol edemediğiniz hiçbir şeyi yönetemezsiniz.” Bütün strateji ve planlarını ölçümlemeler sonucu ve iş hedeflerine uygun olarak tasarladıklarını vurguladı. Altı yıl gibi bir sürede, pandemiye rağmen, bütün hedeflerine ulaştıklarını belirten Bilgen, çok kısa süre içinde küresel havacılık sektöründeki ‘liderliklerine’ yeni alanlar ekleyeceklerini vurguladı.