Türkiye Ateş Altında...
03 eylül 2024 yeni şafak
Bazıları dışarıdan... Bazıları da içeriden... Kurcalayıp duruyorlar. Durum hep aynı; Selçuklu’dan bu yana aynı... Selçuklu da Bizans’la boğuşmaktan çok, Bizans’ın yerleştirdiği fitne odaklarıyla uğraşırdı... Amaç; dışarıda Türkiye’nin tezlerinin çürütülmesi, içeride ise kaos çıkarılması...
Son işaret fişeği, FETÖ’nün 15 Temmuz’a ilişkin kullandığı ifade edilen “Kapadokya” mesajının 30 Ağustos’ta CIA tarafından X’te paylaştıkları bir fotoğrafla yeniden gündeme gelmesiyle yakılmış olabilir mi?..
Üst üste yaşadığımız şu üç olayın birbirleriyle hiç mi bağlantısı yok acaba?..
Ne yaptın teğmenim!
Kara Harp Okulu’nda düzenlenen diploma töreninde TSK tarihinde bir ilk yaşandı; Kara, Hava ve Deniz Harp Okulları’nın birincileri kadın teğmenlerdi... Gurur tablomuz pekişirken başka bir şey daha oldu.
Tören sona erdikten ve Sayın Cumhurbaşkanı alanı terk ettikten sonra, bir gelenek olarak genç teğmenler tören alanının ortasında buluşuyorlar; TSK mensuplarının bildiği gibi kendi aralarında özel bir kutlama yapıyorlar, kılıçlarını tokuşturuyorlar... Ancak bu kez fazlası yaşanıyor...
Resmî törende ant içen 960 mezun teğmenden 300-400’ü yaklaşık bir saat sonra yeniden toplanıyorlar ve bu kez 15 Temmuz alçak darbe girişimi sonrasında kaldırılan Subaylık Yemini’ni “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” sloganları atarak okuyorlar... Mezunların bu hareketi ‘mesaj’ olarak yorumlanıyor ve büyük tepki topluyor... İş, bu 300-400 teğmeni ordudan ‘ihraç etme’ önerisine kadar varıyor...
Ortada bir disiplinsizlik var mı? Var! Peki bunu gidermenin yolu, disiplinsiz hareket edenleri uzaklaştırmak mıdır; yoksa disiplini sağlamakla yükümlü olanlara bu sorumluluklarını hatırlatmak mı?..
Kalıcı çözümü; süreci yönetmekte mi aramalı; yoksa sadece insanları cezalandırmakta mı?.. Örneğin; askeri lise, hatta orta okulları tekrar açmayı mı düşünmeliyiz...
Kusurları, kabahatleri soruşturulmakla beraber düşünülmemesi gereken tek şey var; bu genç subayların tamamını kaybetmek...
Özel’in “gerizekâlı” krizi
Bir sokak röportajında Instagram’ın kapatılmasını eleştirirken seçmene “gerizekâlı” diyen ve hakaretleri nedeniyle tutuklanan, ardından da tahliye edilen Dilruba Kayserilioğlu, CHP Genel Başkanı Özgür Özel ile birlikte 93. İzmir Enternasyonal Fuarı’nın açılışına katılıyor. Özel, Dilruba Hanım’ı protokolde ağırlıyor, yanında oturtuyor. Buyrun bir toplumsal gerilim konusu daha...
Dilruba Hanım’ın ‘baş tacı’ edilme görüntüsü, röportajda söylediklerinden bağımsız ‘o-ku-na-maz’... Özel’in ise bu davranışıyla ‘ifade özgürlüğü’ savunmasının arkasına saklanması mümkün olamaz. Hakaretin tutuklama gerekçesi olmaması gerektiğini savunmak başkadır; bir siyasi parti seçmenine, bir gruba, ülke vatandaşlarına hakaret eden birini ödüllendirircesine yanında taşımak, hatta ‘Cumhuriyet kadını’ ilan etmek, siyasette küfrün yaygınlaşmasına çanak tutmak bambaşka... Özel, bu yaptığıyla tutuklama meselesine karşı çıkan tezini de zayıflatır... Belki de istediği odur, çatışmanın sürmesi... Kim bilir...
Bazı savaşlar cephede kazanılmıyor...
Bu ay içinde Netflix’te yeni bir dizi yayınlanacakmış... Türkiye’nin soydaşlarını korumak için ‘garantör’ sıfatıyla başlattığı Kıbrıs Barış Harekâtı’nı yerden yere vuran, Rum kara propagandasına hizmet eden, Türk askerini ‘zalim işgalciler’ olarak gösteren “Famagusta” adlı yapım... Fragmanına bir göz attık; görüntüler belgeseli andırıyor, yani izleyicide gerçeklik hissini artıracak bir estetik anlayışa da sahip... Her şey, tam da Kıbrıs Rum Kesimi’nin, dahası Yunanistan’ın olmasını isteyeceği gibi...
Bizden tepkiler, güçlü itirazlar gecikmedi. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Dışişleri Bakanlığı, AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik peş peşe açıklamalarda bulundu; RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin “Takipteyiz” dedi...
Burada yapılması gereken ve yapılacak iki şey var... İlkine çoktan başlanmalıydı aslında... Türkiye’nin tezlerini anlatacak iletişim hamleleri... Kamu diplomasisin birer aracı olan sinema filmleriyle, dizilerle, benzer kültür sanat aktiviteleriyle hakikat, içeride ve dışarıda anlatılmalı.
İkincisi, Netflix’i ilgilendiriyor... Platform sus pus... Oysa Türkiye’de milyonlarca abonesi olan bir kuruluş olarak krizin eşiğinde... Ki krizlerde zamanı doğru kullanmak ‘kritik başarı faktörü’dür... “Aman canım Netflix’e mi üzüleceğiz” diye düşünenler için bu açıklamanın içeriğinin ne olması gerektiğinin altını çizelim... Mesela diziyi yalnızca Yunanistan’da gösterilecek biçimde sınırlandırdıklarını, Türkiye’nin hassasiyetlerine ve tarihine saygılı olduklarını belirtebilirler... Kriz tamamen ortadan kalkmaz ama belki hasarı bir miktar azaltmaları mümkün olabilir...
Günün sözü
“En iyi savunma saldırıdır.”
Carls von Clausewitz
Gözümüze takılanlar…
Son işaret fişeği, FETÖ’nün 15 Temmuz’a ilişkin kullandığı ifade edilen “Kapadokya” mesajının 30 Ağustos’ta CIA tarafından X’te paylaştıkları bir fotoğrafla yeniden gündeme gelmesiyle yakılmış olabilir mi?..
Üst üste yaşadığımız şu üç olayın birbirleriyle hiç mi bağlantısı yok acaba?..
Ne yaptın teğmenim!
Kara Harp Okulu’nda düzenlenen diploma töreninde TSK tarihinde bir ilk yaşandı; Kara, Hava ve Deniz Harp Okulları’nın birincileri kadın teğmenlerdi... Gurur tablomuz pekişirken başka bir şey daha oldu.
Tören sona erdikten ve Sayın Cumhurbaşkanı alanı terk ettikten sonra, bir gelenek olarak genç teğmenler tören alanının ortasında buluşuyorlar; TSK mensuplarının bildiği gibi kendi aralarında özel bir kutlama yapıyorlar, kılıçlarını tokuşturuyorlar... Ancak bu kez fazlası yaşanıyor...
Resmî törende ant içen 960 mezun teğmenden 300-400’ü yaklaşık bir saat sonra yeniden toplanıyorlar ve bu kez 15 Temmuz alçak darbe girişimi sonrasında kaldırılan Subaylık Yemini’ni “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” sloganları atarak okuyorlar... Mezunların bu hareketi ‘mesaj’ olarak yorumlanıyor ve büyük tepki topluyor... İş, bu 300-400 teğmeni ordudan ‘ihraç etme’ önerisine kadar varıyor...
Ortada bir disiplinsizlik var mı? Var! Peki bunu gidermenin yolu, disiplinsiz hareket edenleri uzaklaştırmak mıdır; yoksa disiplini sağlamakla yükümlü olanlara bu sorumluluklarını hatırlatmak mı?..
Kalıcı çözümü; süreci yönetmekte mi aramalı; yoksa sadece insanları cezalandırmakta mı?.. Örneğin; askeri lise, hatta orta okulları tekrar açmayı mı düşünmeliyiz...
Kusurları, kabahatleri soruşturulmakla beraber düşünülmemesi gereken tek şey var; bu genç subayların tamamını kaybetmek...
Özel’in “gerizekâlı” krizi
Bir sokak röportajında Instagram’ın kapatılmasını eleştirirken seçmene “gerizekâlı” diyen ve hakaretleri nedeniyle tutuklanan, ardından da tahliye edilen Dilruba Kayserilioğlu, CHP Genel Başkanı Özgür Özel ile birlikte 93. İzmir Enternasyonal Fuarı’nın açılışına katılıyor. Özel, Dilruba Hanım’ı protokolde ağırlıyor, yanında oturtuyor. Buyrun bir toplumsal gerilim konusu daha...
Dilruba Hanım’ın ‘baş tacı’ edilme görüntüsü, röportajda söylediklerinden bağımsız ‘o-ku-na-maz’... Özel’in ise bu davranışıyla ‘ifade özgürlüğü’ savunmasının arkasına saklanması mümkün olamaz. Hakaretin tutuklama gerekçesi olmaması gerektiğini savunmak başkadır; bir siyasi parti seçmenine, bir gruba, ülke vatandaşlarına hakaret eden birini ödüllendirircesine yanında taşımak, hatta ‘Cumhuriyet kadını’ ilan etmek, siyasette küfrün yaygınlaşmasına çanak tutmak bambaşka... Özel, bu yaptığıyla tutuklama meselesine karşı çıkan tezini de zayıflatır... Belki de istediği odur, çatışmanın sürmesi... Kim bilir...
Bazı savaşlar cephede kazanılmıyor...
Bu ay içinde Netflix’te yeni bir dizi yayınlanacakmış... Türkiye’nin soydaşlarını korumak için ‘garantör’ sıfatıyla başlattığı Kıbrıs Barış Harekâtı’nı yerden yere vuran, Rum kara propagandasına hizmet eden, Türk askerini ‘zalim işgalciler’ olarak gösteren “Famagusta” adlı yapım... Fragmanına bir göz attık; görüntüler belgeseli andırıyor, yani izleyicide gerçeklik hissini artıracak bir estetik anlayışa da sahip... Her şey, tam da Kıbrıs Rum Kesimi’nin, dahası Yunanistan’ın olmasını isteyeceği gibi...
Bizden tepkiler, güçlü itirazlar gecikmedi. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Dışişleri Bakanlığı, AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik peş peşe açıklamalarda bulundu; RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin “Takipteyiz” dedi...
Burada yapılması gereken ve yapılacak iki şey var... İlkine çoktan başlanmalıydı aslında... Türkiye’nin tezlerini anlatacak iletişim hamleleri... Kamu diplomasisin birer aracı olan sinema filmleriyle, dizilerle, benzer kültür sanat aktiviteleriyle hakikat, içeride ve dışarıda anlatılmalı.
İkincisi, Netflix’i ilgilendiriyor... Platform sus pus... Oysa Türkiye’de milyonlarca abonesi olan bir kuruluş olarak krizin eşiğinde... Ki krizlerde zamanı doğru kullanmak ‘kritik başarı faktörü’dür... “Aman canım Netflix’e mi üzüleceğiz” diye düşünenler için bu açıklamanın içeriğinin ne olması gerektiğinin altını çizelim... Mesela diziyi yalnızca Yunanistan’da gösterilecek biçimde sınırlandırdıklarını, Türkiye’nin hassasiyetlerine ve tarihine saygılı olduklarını belirtebilirler... Kriz tamamen ortadan kalkmaz ama belki hasarı bir miktar azaltmaları mümkün olabilir...
Günün sözü
“En iyi savunma saldırıdır.”
Carls von Clausewitz
Gözümüze takılanlar…
- Bir haber kanalının acar muhabiri hafta sonu Hatay’daydı... Yanında “Bize, gazetecilere kapılarını açtı” dediği bir iş kadını... Depremden sonra Hatay nereden nereye geldi, eksikleri neler, Hataylıların en çok nelere ihtiyaçları olduğunu konuştular... Hataylı iş kadını, çocuklarını İstabul’a yollamış ama o şehrini hiç terk etmemiş... “Normalleşmeye” ihtiyaçları olduğunu belirtiyor... Eskiden olduğu gibi buraları görmeye gelin, şirket toplantılarınızı Hatay’da yapın, diyor... Şehri gezen yabancı gruplar gördüğümüzde memnun oluyoruz, işlerin normale döndüğünü hissediyoruz diye vurguluyor... Şirketlerimizin dikkatine sunulur...
- Kurumsal uygulama ve iş odaklı yapay zekâ çözümleri alanında hizmet sunan SAP’nin IC Holding iş birliğiyle hayata geçirdiği “13. SAP Genç Profesyoneller Programı” başlamış. Türkiye’de 2018’den bu yana düzenlenen ve 300’e yakın mezun veren Programla, SAP danışmanlık hizmeti verecek uzmanların yetiştirilmesi hedefleniyormuş. Bu yıl 30 katılımcının yer aldığı programın mezunları SAP sertifikası almaya hak kazanacaklarmış (Bilal Turhal, Mese). Ben bu yaşımda on parmak klavye kullanma konusunda eğitime başladıysam, gençlerimiz ücretsiz sunulan bu eğitimi kaçırmayacaklardır herhâlde...