Türkiye ‘bunu’ hak etmiyor
22 haziran 2022 yeni şafak
Herhâlde hakimlerimiz, savcılarımız kafalarına göre takılmıyorlardır...
Ancak Türkiye ile ilgili ‘adalet’ ve ‘hukukun üstünlüğü’ konusunda ülkemizde ve yurt dışında son derece olumsuz bir kanı var. Bu, ülke içinde, vatandaşlar arasında bir ‘güven krizi’ olarak tezahür ediyor.
Dilan Polat’ın serbest bırakılmasının, Ali Koç’u iterek yere düşüren ve futbol camiasında büyük infiale neden olan Göztepesporlu görevlinin ev hapsine alınmasının mutlaka hukuki, yasalarla uyumlu bir açıklaması vardır...
Öte yandan bunun gibi ikircikli sayılabilecek izahata muhtaç, toplum vicdanında olumsuz algılanan pek çok yasal uygulamadan söz edilebilir... Söz konusu durumun ortadan kaldırılmasının ise tek bir yolu vardır: Adalet sisteminin; iletişimini, ülke düzeyinde ve uluslararası çapta, layıkıyla yönetebilmesi... Bunun gerçekleştiğinden söz etmek mümkün müdür?
Hayır!
Adalet Bakanımız, kamuoyunda hareketlenmeye neden olan uygulamaların yasalar doğrultusunda yürütüldüğünü anlatmaktadır, doğru. Peki, bunu kanun maddelerini sıralayarak yapmak gerekli midir? Evet... Yeterli midir? Asla!..
Şimdi ülkemizin adalet konusundaki algılanmasına bir göz atalım...
Uluslararası Demokrasi ve Seçim Yardımı Enstitüsü’nün (International IDEA) 2023 “Demokrasinin Küresel Durumu” raporuna göre; Türkiye, 173 ülke içinde hukukun üstünlüğü alanında 148. sırada yer alıyormuş.
KONDA’nın 2022 yılında yayınlanan bir araştırmasında “Türkiye’deki adalet sistemine güveniyor musunuz?’’ sorusuna “Güvenmiyorum’’ diyenlerin oranı yüzde 69 olarak saptanmış.
Dünya Adalet Projesi’nin (World Justice Project) “Hukukun Üstünlüğü Endeksi” 2023 sonuçlarına göre; Türkiye, aldığı 0,41 puanla 142 ülke arasında 117. sırada yer alarak bölgesel ve küresel ortalamaların altında kalmış. Aynı kuruluşun 2021 (116) ve 2022 (117) endekslerinde de sıralama neredeyse aynıymış...
Çalışmalarının ciddiyetine ve sonuçlarına itibar ettiğimiz AREDA Survey’in rakamları da ‘adil bir sisteme sahip olduğumuz’ algılamasının hak ettiği yerde olmadığına işaret ediyor.
Gelelim tekrar çözüme...
Günün sözü
“Sevginin kurduğu devleti adalet devam ettirir.”
Fârâbî
İletişim Aklı 58
İletişim Aklı, yüzeyin ötesini, derinlikleri öngörebilme becerisini gerçek bilgelik ve anlayış addeder. O nedenle “Dağın arkasını görebilen göze ve başına geleceği bilen akla” sahip çıkar. Bunun için doğru kaynak, iç görü ve vizyon sahibi sağlam bir omurilik edinme çabasını kesintisiz sürdürür.
Gözümüze takılanlar…
Ancak Türkiye ile ilgili ‘adalet’ ve ‘hukukun üstünlüğü’ konusunda ülkemizde ve yurt dışında son derece olumsuz bir kanı var. Bu, ülke içinde, vatandaşlar arasında bir ‘güven krizi’ olarak tezahür ediyor.
Dilan Polat’ın serbest bırakılmasının, Ali Koç’u iterek yere düşüren ve futbol camiasında büyük infiale neden olan Göztepesporlu görevlinin ev hapsine alınmasının mutlaka hukuki, yasalarla uyumlu bir açıklaması vardır...
Öte yandan bunun gibi ikircikli sayılabilecek izahata muhtaç, toplum vicdanında olumsuz algılanan pek çok yasal uygulamadan söz edilebilir... Söz konusu durumun ortadan kaldırılmasının ise tek bir yolu vardır: Adalet sisteminin; iletişimini, ülke düzeyinde ve uluslararası çapta, layıkıyla yönetebilmesi... Bunun gerçekleştiğinden söz etmek mümkün müdür?
Hayır!
Adalet Bakanımız, kamuoyunda hareketlenmeye neden olan uygulamaların yasalar doğrultusunda yürütüldüğünü anlatmaktadır, doğru. Peki, bunu kanun maddelerini sıralayarak yapmak gerekli midir? Evet... Yeterli midir? Asla!..
Şimdi ülkemizin adalet konusundaki algılanmasına bir göz atalım...
Uluslararası Demokrasi ve Seçim Yardımı Enstitüsü’nün (International IDEA) 2023 “Demokrasinin Küresel Durumu” raporuna göre; Türkiye, 173 ülke içinde hukukun üstünlüğü alanında 148. sırada yer alıyormuş.
KONDA’nın 2022 yılında yayınlanan bir araştırmasında “Türkiye’deki adalet sistemine güveniyor musunuz?’’ sorusuna “Güvenmiyorum’’ diyenlerin oranı yüzde 69 olarak saptanmış.
Dünya Adalet Projesi’nin (World Justice Project) “Hukukun Üstünlüğü Endeksi” 2023 sonuçlarına göre; Türkiye, aldığı 0,41 puanla 142 ülke arasında 117. sırada yer alarak bölgesel ve küresel ortalamaların altında kalmış. Aynı kuruluşun 2021 (116) ve 2022 (117) endekslerinde de sıralama neredeyse aynıymış...
Çalışmalarının ciddiyetine ve sonuçlarına itibar ettiğimiz AREDA Survey’in rakamları da ‘adil bir sisteme sahip olduğumuz’ algılamasının hak ettiği yerde olmadığına işaret ediyor.
Gelelim tekrar çözüme...
- Siyasi iletişimin tamamını sadece Cumhurbaşkanı’na bırakmak, ara sıra teknokratik açıklamalar yapmakla yetinmek artık yetmemekte... Bakanlar mutlaka siyasi sorumluluğu paylaştıklarını ‘algılatacak’ şekilde sahne almalılar...
- Adalet bürokrasisinin üst kademesinin belli bir stratejik iletişim modeli çerçevesinde (belki İletişim Başkanlığı koordinasyonunda) konuşmasına mutlaka izin verilmeli... Sözcüler eğitilmeli, denetlenmeli, geliştirilmeli...
- Her vakaya özel bir iletişim planı çalışılmalı, uygulanmalı, etkisi ölçümlenmeli. Ölçümleme sonuçlarına göre yeniden planlanmalı...
Günün sözü
“Sevginin kurduğu devleti adalet devam ettirir.”
Fârâbî
İletişim Aklı 58
İletişim Aklı, yüzeyin ötesini, derinlikleri öngörebilme becerisini gerçek bilgelik ve anlayış addeder. O nedenle “Dağın arkasını görebilen göze ve başına geleceği bilen akla” sahip çıkar. Bunun için doğru kaynak, iç görü ve vizyon sahibi sağlam bir omurilik edinme çabasını kesintisiz sürdürür.
Gözümüze takılanlar…
- Bugün size iki kitap, bir de dergi tavsiye etmek istiyoruz... İlki, İstanbul Üniversitesi’nden 1999 yılından kıymetli öğrencim Sermin Gök’ün “Kendimi Buldum” adlı kitabı... Başlık çok iddialı ama kitabın içi o kadar yalın, o kadar şefkat ve sevgi dolu... Kendisi de büyük bir olasılıkla “Savaşçı arketip” olduğunu sandığım Sermin Hanım, tekamülü arketipler düzeyinde ele almış; hayli ilginç... İkincicisi, Zeytinburnu Belediyesi’nin yayını: “Kültür ve Sanat Yıllığı 2024”... Tek kelimeyle çölün ortasındaki ‘vaha’ gibi... Okuyun, açılın... Son olarak, hayatın kilidini açabilecek güçteki üç kavramı, nezahet, zarafet ve nezaketi bir araya getirmeyi başarmış bir dergiden, “Magnet Quarterly”den söz edeceğiz... Daha çok kadınlara yönelik... Ancak bilindiği üzere iyi yapılmış işin kadını, erkeği olmazmış...
- Uluslararası Saç Restorasyon Cerrahisi Derneği üyesi Dr. Mehmet Erdoğan “Türkiye saç ekim alanında global bir marka hâline geldi” demiş. Dr. Erdoğan’ın açıklamalarına göre; saç ekimi alanında ülkemiz, 2023 yılında %22’lik büyüme kaydetmiş. Avustralya’dan Türkiye’ye gelen saç ekim hastalarında %53’lük artış yaşanmış. ABD’den de yoğun talep varmış (Derya İlci, Goodworks). Nedense, sağlık alanındaki estetik uygulamaların biraz küçümsenerek karşılandığına şahit oluyoruz. Saç estetiği elbette ki hayati bir konu değil... Yine de bu alanlardaki uygulamaların, özellikle toplumun yapı taşı olan bireylerin ruh hâline getirdiği katma değer küçümsenmemeli. İstanbul Erkek Lisesi’nden kardeşimiz Dr. Melike Külahçı vasıtasıyla yakından izlediğimiz kadarıyla sağlık turizmi için ciddi bir katalizör etkisine sahip bu alan; doktorlarımızın, hastanelerimizin ve uygulamalarımızın ‘dünyanın en iyisi’ olduğunu göstermek için önemli bir fırsat. Ayrıca unutulmamalı ki sağlık, ülkelerin yumuşak gücüne (soft power) etki eden ciddi faktörlerden...
- Çevrim içi hizmet platformu Armut.com’un verilerine göre; Olimpiyat Oyunları’na Türk sporcuların katılım gösterdiği spor dallarına olan taleplerde yüzde 100 ile 350 arasında artış gözlenmiş. Firma, olimpiyatların düzenlendiği Temmuz ve Ağustos aylarının verisini bir önceki dönemle karşılaştırmış. Buna göre söz konusu artış; Türk takımlarının yarıştığı okçuluk, voleybol, güreş, eskrim, binicilik ve jimnastik derslerine olan talepte yaşanmış (Şükran İlhan, Golin).