Zirve yolu zordur
16 EYLÜL 2006
Bu haftaki Haftalık Dergisi’nde şöyle bir başlık var: “Sıfırdan zirveye çıkmak için 10 tavsiye”..
Tavsiyeleri yapan kişi Yılmaz Ulusoy. Derginin takdim yazısında belirttiği üzere, Türkiye’nin en zengin 46’ıncı kişisi, Ulusoy Holding’in Kurucusu ve Yönetim Kurulu Eşbaşkanı..
Tavsiyelerin hepsi altın değerinde. Kolay kolay elde edilemeyecek tecrübelerden yola çıkıldığı belli. Başlıklar şöyle: 1. Tepe üstü düşmeyin 2. Gözü kara olmayın 3. Haddinizi bilin 4. Acıları karşılamayı öğrenin 5. Afrika çölünde şemsiye satılmaz 6. Karizmanıza güvenmeyin 7. Altın kurallar (5 tane. Beşincisi en ağırlıklı olanı: Ailenin kutsallığına inanacaksın) 8. Rotasız gemi olmayın 9. İşinizin adamı olun 10. Bazen en iyi çözüm ötanazidir (miyadını dolduran markalar kastediliyor)...
Yılmaz Bey’in zirveye çıkma tavsiyeleri çok iyi. Ama bence eksik. Tüm 10 maddenin üzerine gelecek şekilde, kendisinin de hissettiğine emin olduğum şöyle bir madde ekleseydi tamam olurdu: “İnsanın Saffet ve merhum Cemal Ulusoy gibi ağabeylerinin olması”..
N’olacak bu basının hali?
Memleketin halinden sonra ülkede en çok sual edilen meselelerden biri de Fener’in halidir.. Aslında basın biraz da kendi halini sorgulamalı. Ustaların deyişiyle ‘skor basını’ yaşanan düş kırıklıklarının ana hazırlayıcı unsurlarından biri değil midir?.. Sanki, takımı tanımıyormuş gibi şişirip dururlar. Sonra da hüsran karşısında günah keçisi ararlar. Neticede Aziz Yıldırım usta bir şekilde yırtar. Bu senaryoyu yıllarca kaç kere gördünüz?
Sonuncusunda Şampiyonlar Ligi ön elemede Dinamo Kiev çıktığında hep bir ağızdan bağırdı ‘skor basını’: “Çantada Keklik!..” Sonrasını biliyorsunuz. Bir tanesi de çıkıp “Biz tahmin ve analizde yanılmışız!” demedi.. UEFA kuraları çekildiğinde ne yazıldığını hatırlamayanlar varsa, hafızalarını tazeleyelim:“Fenere lokum gibi rakip!”, “Tur garanti!”, “Düğün gibi kura!”
E, şimdi? İstanbul’da 2-1. Tersi olsaydı? FB orada 2-1 yenilseydi ne derlerdi? “Fener avantajı kaptı!”, “Bu iş İstanbul’da biter!”... Oysa bir iki tanesi hariç bütün haber ve yorumlar FB’nin turu geçeceği yönünde. İnşallah geçer.. Yoksa, belki Aziz Bey sıkı bir manevra ile durumunu yine kurtarır ama o seyirciye yazık olur...
Genç bir lider geliyor
Salı günü arkadaşlarla öğle yemeği sırasında CNN Türk’de bir söyleşi dinliyoruz. Konuk Taner Sağbaş. Miele’nin genç ve yakışıklı Genel Müdürü. Hani Alman beyaz eşya devi. Perakende sektörünü anlatıyor. Belli ki gencecik yaşına rağmen sadece yöneticilik değil liderlik vasıflarını da geliştirmiş.
Liderliğin önemli yanlarından birinin konu yönetimi olduğunun bilincinde; perakende sektörünün sorunları ve çözümleri üzerine müthiş bir perspektif çiziyor. Hepimiz hemfikiriz: Toplumsal doğal liderlik için her türlü önkoşulu var Taner Bey’in.
O sırada aramızdan biri uyarıyor:
- Duyuyor musunuz ne diyor?”..
- Ne diyor?
- Perakende yerine ‘Parakende’ diyor..
- N’olmuş canım? Olur o kadar.. Ayrıca ‘Parakende’ diyen o kadar kişi var ki..
- Olmaz. Eğer iddialı isen, kendi sektörünün adını doğru telaffuz edeceksin..
Arkadaş haklı.. Taner Sağbaş iddialı olmak için her türlü vasfa sahip. Bir kelime yüzünden karizma çizilmez ama, Can Gürzap’ın Diyalog kurslarından bir geçmekte yarar olabilir.. Bu arada www.miele.de adresinden kuruluşun tarihçesine bir bakın. Çok ilginç...
Bayılırım böyle iddialara
Sevgili Cengiz Semercioğlu ile sonunda anlaştık. Çarşamba akşamı Konyalı’ya yemeğe gidiyoruz. Biliyorsunuz o pahalı buluyordu Konyalı’yı, ben de ucuz. Göreceğiz.. Demiş ki, “Öyle yiyeceğim ki, hesabı öderken ‘Ne pahalı yermiş!’ diyeceksin..” Kargadan korkan darı ekmezmiş..
Benim kıdemli iddia arkadaşım, DBR Dergi Grubu’ndan Rauf Ateş’i ihmal edecek halimiz yok ama, aramıza bir iddiacı daha katılıyor. Rauf’la daha çok FB maçlarına iddiaya gireriz. Az köftesini yememişimdir. Onun da gömlekleri bendendir..
Bu arada Cengiz kardeşim ortalığa yeni bir iddia daha atmış. Dünkü yazısında TV’lerin 2006-2007 sezonu için rating toto oynamış. Ortalama izlenme paylarına göre haziran 2007 itibariyle bir sıralama yapmış ve başka iddiası olanlara hodri meydan demiş.. Semercioğlu’nun sıralaması şöyle: 1. Kanal D 2. Show TV 3. Star 4. ATV.
Ben bu işlerden Cengiz ya da bizim Burhan Ayeri kadar anlamam. Ama halkın algılama parametreleri biraz ilgimi çeker ve tabii ki samimi tahriklere bayılırım.
İşte benim ilk 4’üm de şöyle: 1. Show TV 2. Kanal D 3. ATV 4. Star Tabii TGRT’nin yeni hali geç kalırsa... Zamanında ad değişikliği ve lansmanı yapabilirlerse Star’ı sollama şansları her zaman var...
Bu işin adını da koyalım mı Cengiz kardeşim: 2007 yazı için bir takım elbise. Terziyi ya da markayı kazanan seçer. Sponsor bulmak yok. Cepten ödemece...
Tavsiyeleri yapan kişi Yılmaz Ulusoy. Derginin takdim yazısında belirttiği üzere, Türkiye’nin en zengin 46’ıncı kişisi, Ulusoy Holding’in Kurucusu ve Yönetim Kurulu Eşbaşkanı..
Tavsiyelerin hepsi altın değerinde. Kolay kolay elde edilemeyecek tecrübelerden yola çıkıldığı belli. Başlıklar şöyle: 1. Tepe üstü düşmeyin 2. Gözü kara olmayın 3. Haddinizi bilin 4. Acıları karşılamayı öğrenin 5. Afrika çölünde şemsiye satılmaz 6. Karizmanıza güvenmeyin 7. Altın kurallar (5 tane. Beşincisi en ağırlıklı olanı: Ailenin kutsallığına inanacaksın) 8. Rotasız gemi olmayın 9. İşinizin adamı olun 10. Bazen en iyi çözüm ötanazidir (miyadını dolduran markalar kastediliyor)...
Yılmaz Bey’in zirveye çıkma tavsiyeleri çok iyi. Ama bence eksik. Tüm 10 maddenin üzerine gelecek şekilde, kendisinin de hissettiğine emin olduğum şöyle bir madde ekleseydi tamam olurdu: “İnsanın Saffet ve merhum Cemal Ulusoy gibi ağabeylerinin olması”..
N’olacak bu basının hali?
Memleketin halinden sonra ülkede en çok sual edilen meselelerden biri de Fener’in halidir.. Aslında basın biraz da kendi halini sorgulamalı. Ustaların deyişiyle ‘skor basını’ yaşanan düş kırıklıklarının ana hazırlayıcı unsurlarından biri değil midir?.. Sanki, takımı tanımıyormuş gibi şişirip dururlar. Sonra da hüsran karşısında günah keçisi ararlar. Neticede Aziz Yıldırım usta bir şekilde yırtar. Bu senaryoyu yıllarca kaç kere gördünüz?
Sonuncusunda Şampiyonlar Ligi ön elemede Dinamo Kiev çıktığında hep bir ağızdan bağırdı ‘skor basını’: “Çantada Keklik!..” Sonrasını biliyorsunuz. Bir tanesi de çıkıp “Biz tahmin ve analizde yanılmışız!” demedi.. UEFA kuraları çekildiğinde ne yazıldığını hatırlamayanlar varsa, hafızalarını tazeleyelim:“Fenere lokum gibi rakip!”, “Tur garanti!”, “Düğün gibi kura!”
E, şimdi? İstanbul’da 2-1. Tersi olsaydı? FB orada 2-1 yenilseydi ne derlerdi? “Fener avantajı kaptı!”, “Bu iş İstanbul’da biter!”... Oysa bir iki tanesi hariç bütün haber ve yorumlar FB’nin turu geçeceği yönünde. İnşallah geçer.. Yoksa, belki Aziz Bey sıkı bir manevra ile durumunu yine kurtarır ama o seyirciye yazık olur...
Genç bir lider geliyor
Salı günü arkadaşlarla öğle yemeği sırasında CNN Türk’de bir söyleşi dinliyoruz. Konuk Taner Sağbaş. Miele’nin genç ve yakışıklı Genel Müdürü. Hani Alman beyaz eşya devi. Perakende sektörünü anlatıyor. Belli ki gencecik yaşına rağmen sadece yöneticilik değil liderlik vasıflarını da geliştirmiş.
Liderliğin önemli yanlarından birinin konu yönetimi olduğunun bilincinde; perakende sektörünün sorunları ve çözümleri üzerine müthiş bir perspektif çiziyor. Hepimiz hemfikiriz: Toplumsal doğal liderlik için her türlü önkoşulu var Taner Bey’in.
O sırada aramızdan biri uyarıyor:
- Duyuyor musunuz ne diyor?”..
- Ne diyor?
- Perakende yerine ‘Parakende’ diyor..
- N’olmuş canım? Olur o kadar.. Ayrıca ‘Parakende’ diyen o kadar kişi var ki..
- Olmaz. Eğer iddialı isen, kendi sektörünün adını doğru telaffuz edeceksin..
Arkadaş haklı.. Taner Sağbaş iddialı olmak için her türlü vasfa sahip. Bir kelime yüzünden karizma çizilmez ama, Can Gürzap’ın Diyalog kurslarından bir geçmekte yarar olabilir.. Bu arada www.miele.de adresinden kuruluşun tarihçesine bir bakın. Çok ilginç...
Bayılırım böyle iddialara
Sevgili Cengiz Semercioğlu ile sonunda anlaştık. Çarşamba akşamı Konyalı’ya yemeğe gidiyoruz. Biliyorsunuz o pahalı buluyordu Konyalı’yı, ben de ucuz. Göreceğiz.. Demiş ki, “Öyle yiyeceğim ki, hesabı öderken ‘Ne pahalı yermiş!’ diyeceksin..” Kargadan korkan darı ekmezmiş..
Benim kıdemli iddia arkadaşım, DBR Dergi Grubu’ndan Rauf Ateş’i ihmal edecek halimiz yok ama, aramıza bir iddiacı daha katılıyor. Rauf’la daha çok FB maçlarına iddiaya gireriz. Az köftesini yememişimdir. Onun da gömlekleri bendendir..
Bu arada Cengiz kardeşim ortalığa yeni bir iddia daha atmış. Dünkü yazısında TV’lerin 2006-2007 sezonu için rating toto oynamış. Ortalama izlenme paylarına göre haziran 2007 itibariyle bir sıralama yapmış ve başka iddiası olanlara hodri meydan demiş.. Semercioğlu’nun sıralaması şöyle: 1. Kanal D 2. Show TV 3. Star 4. ATV.
Ben bu işlerden Cengiz ya da bizim Burhan Ayeri kadar anlamam. Ama halkın algılama parametreleri biraz ilgimi çeker ve tabii ki samimi tahriklere bayılırım.
İşte benim ilk 4’üm de şöyle: 1. Show TV 2. Kanal D 3. ATV 4. Star Tabii TGRT’nin yeni hali geç kalırsa... Zamanında ad değişikliği ve lansmanı yapabilirlerse Star’ı sollama şansları her zaman var...
Bu işin adını da koyalım mı Cengiz kardeşim: 2007 yazı için bir takım elbise. Terziyi ya da markayı kazanan seçer. Sponsor bulmak yok. Cepten ödemece...