Bir anda gelirimiz 20-30 milyar artabilir…
26 ocak 2016 yeni şafak
Medya, haberi “Türkiye kayıt dışı ekonomide birinci” diye verdi…OECD'nin rakamlarından hareketle Boğaziçi Üniversitesi Ekonomi Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ceyhun Elgin'in araştırması bizim açımızdan hem kederlendirici hem de umutlandırıcı sonuçlara işaret ediyor…
Önce kederlendirici yanından söz edelim: Türkiye ekonomisinin %28.72'lik kısmı kayıt dışı imiş. Bu özetle şu demek: Türkiye'de üretilen mal ve hizmetlerin neredeyse üçte birinden vergi alınmıyor, KDV alınmıyor… Yani devletin kasasına girecek, oradan da milletin ihtiyaç ve talepleri için harcanacak geliri oluşturacak bir tür 'zenginlik zinciri' bir yerde kırılıyor…
Ayrıca şu demek: Bir kısım aslanlar gibi vergisini ödeyip yasal gelir elde ederken, ülkenin zenginliğinin üçte birine yakınını üreten 'uyanık' bir kesim kendisine haksız kazanç, dürüst esnaf ve iş adamı karşısında da haksız rekabet sağlıyor…
Diğer sektörleri yakından bilmiyorum. Araştırsam bulurum. Ancak organize (kayıtlı kurallı) perakendeyi temsil eden Türkiye Alişveriş Merkezleri ve Perakendeciler Federasyonu TAMPF'ın ifadesine göre toplam perakendenin hacmi ise 650 milyar TL olduğunu herkes biliyor…
Gıda Perakendecileri Derneği Başkanı Nihat Özdemir Bey ile konuştum… Nielsen araştırmaları da dâhil, tahminler Perakendenin tümü içinde kayıt dışılığın %30 civarında olduğu yönünde. Kayıt içini kesin söylemek mümkün tabii de, kayıt dışı tabiatı gereği ancak tahmin ediliyor. Özdemir, TV'deki röportajında da söylemişti. Satılan 100 tane karpuzun 70'i, 100 kg domatesin 65 kg'si kayıt dışıymış…
650 milyarın kabaca %30'u 195 milyar TL yapar… Bunun 100 milyarını kayıt içine alabilsek; devlete, dolayısıyla millet menfaatine yılda ortalama 20 milyar ek gelir sağlamış oluruz ki, kayıt dışılığımız hâlâ %15'lere falan düşmüş olur…
Bu ülkenin ekonomisine her yıl 20-30 milyar TL'nin eklendiğini düşünün… Bu da işin umutlandırıcı yanı…
Elgin'in araştırmasına göre 34 OECD ülkesi arasında bizim ülke en yüksek oranla 34'üncü sırada yer alıyor… Diğer ülkelerde nasılmış durum? ABD'de % 7.95… Sondan ikincilik % 28.70 ile Estonya'nın. Meksika da bize yakın: % 28.10 ile. Beğenmediğimiz Yunanistan'da bile oran % 25.85. İsviçre ise % 8.07'lik kayıt dışı ekonomiden bildiğimiz kadarıyla hiç memnun değilmiş… Azaltmak için mücadele ediyormuş…
Kendi değerlerimizden taviz vermeden yürütmek için çaba harcadığımız AB uyum süreci sadece bu noktada ciddi bir değişim getirse, Türkiye'yi 2023 sonrasına fazlasıyla hazırlamış olur…
Bu bağlamda Başbakan Davutoğlu'nun Alman Şansölyesi Merkel ile yaptığı görüşmeler son iki gün Ankara'daki Türkiye-Avrupa Birliği AB Siyasi Diyalog Toplantısı çıktıları son derece umut verici… Toplantı sonrası AB Komisyonu Başkan Yardımcısı Mogherini'nin yapılan görüşmelerde mutabakata varıldığını belirtmesi, daha sonra da AB Bakanı Volkan Bozkır'ın “Biz yeni dönemin gereklerini yapmaya hazırız” şeklindeki beyanı gelecek için hayli olumlu kayıtlar…
Tabii Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı'nın açıklamaları da:
Başçı, 2016'nın enflasyonla mücadelenin başlangıç yılı olacağını belirterek “Enflasyon ile mücadele 2017 ve 2018'de devam edecek ve artık enflasyon problemini çözeceğiz” demiş.
Enflasyonda iletişim politikasına ağırlık vermeleri gerektiğini, şu aşamada esnekliğin korunmasına karar verdiklerini belirten Başçı, “Sadeleştirme için henüz erken, oynaklıklar oldukça yüksek” demiş. Enflasyonu halletmenin bir yolunun da kayıt dışını azaltmaktan geçtiğini en iyi enflasyonla mücadele edenler bilir…
Zaman ve mekân özürlü olmak…
Yüksel Aksu'nun yeni filmi İftarlık Gazoz vizyona girmek üzere… Dondurmam Gaymak ve Entelköy Efeköy'e Karşı adlı filmlerini ilgiyle izlediğimiz Yüksel kardeşimiz kibarlık edip telefonla aradı. Galaya davet etti. Ona da söyledim. “Türkiye'de gala kültürü sakat sevgili kardeşim. Koca koca insanlar birbirlerini itip kakıyorlar. Gala demek bizde kargaşa demek. Affet gelemem. Ya da söyle etkinliği yönetenlere, yer numarasıyla falan yollasınlar, heyecanla geliriz…”
Bir iki hafta geçti kurye güzel bir davetiye getirdi… Yer numarası falan hak getire… Aradan bir hafta geçti bu sefer bir hanımefendi aradı. “Gelecek misiniz?”…
“Hayır!” dedim, “Gelmeyeceğiz. O hengamenin içinde ezilme tehlikesi geçirmeyeceğiz. Kardeşimize selam söyleyin, paramızla gidip efendi gibi izleriz filmi”…
Üzüldü kızcağız. “Peki efendim, iletirim” dedi. Kapattı telefonu…
Mekânı ve zamanı adam gibi kullanmak gelişmişlik kültürünün ifadesidir… Bakın bizdeki galalara, gelişmişlik düzeyinin izlerini görürsünüz…
Yazık…
Yüksel'in filmini mutlaka izleyeceğiz, o başka…
Önce kederlendirici yanından söz edelim: Türkiye ekonomisinin %28.72'lik kısmı kayıt dışı imiş. Bu özetle şu demek: Türkiye'de üretilen mal ve hizmetlerin neredeyse üçte birinden vergi alınmıyor, KDV alınmıyor… Yani devletin kasasına girecek, oradan da milletin ihtiyaç ve talepleri için harcanacak geliri oluşturacak bir tür 'zenginlik zinciri' bir yerde kırılıyor…
Ayrıca şu demek: Bir kısım aslanlar gibi vergisini ödeyip yasal gelir elde ederken, ülkenin zenginliğinin üçte birine yakınını üreten 'uyanık' bir kesim kendisine haksız kazanç, dürüst esnaf ve iş adamı karşısında da haksız rekabet sağlıyor…
Diğer sektörleri yakından bilmiyorum. Araştırsam bulurum. Ancak organize (kayıtlı kurallı) perakendeyi temsil eden Türkiye Alişveriş Merkezleri ve Perakendeciler Federasyonu TAMPF'ın ifadesine göre toplam perakendenin hacmi ise 650 milyar TL olduğunu herkes biliyor…
Gıda Perakendecileri Derneği Başkanı Nihat Özdemir Bey ile konuştum… Nielsen araştırmaları da dâhil, tahminler Perakendenin tümü içinde kayıt dışılığın %30 civarında olduğu yönünde. Kayıt içini kesin söylemek mümkün tabii de, kayıt dışı tabiatı gereği ancak tahmin ediliyor. Özdemir, TV'deki röportajında da söylemişti. Satılan 100 tane karpuzun 70'i, 100 kg domatesin 65 kg'si kayıt dışıymış…
650 milyarın kabaca %30'u 195 milyar TL yapar… Bunun 100 milyarını kayıt içine alabilsek; devlete, dolayısıyla millet menfaatine yılda ortalama 20 milyar ek gelir sağlamış oluruz ki, kayıt dışılığımız hâlâ %15'lere falan düşmüş olur…
Bu ülkenin ekonomisine her yıl 20-30 milyar TL'nin eklendiğini düşünün… Bu da işin umutlandırıcı yanı…
Elgin'in araştırmasına göre 34 OECD ülkesi arasında bizim ülke en yüksek oranla 34'üncü sırada yer alıyor… Diğer ülkelerde nasılmış durum? ABD'de % 7.95… Sondan ikincilik % 28.70 ile Estonya'nın. Meksika da bize yakın: % 28.10 ile. Beğenmediğimiz Yunanistan'da bile oran % 25.85. İsviçre ise % 8.07'lik kayıt dışı ekonomiden bildiğimiz kadarıyla hiç memnun değilmiş… Azaltmak için mücadele ediyormuş…
Kendi değerlerimizden taviz vermeden yürütmek için çaba harcadığımız AB uyum süreci sadece bu noktada ciddi bir değişim getirse, Türkiye'yi 2023 sonrasına fazlasıyla hazırlamış olur…
Bu bağlamda Başbakan Davutoğlu'nun Alman Şansölyesi Merkel ile yaptığı görüşmeler son iki gün Ankara'daki Türkiye-Avrupa Birliği AB Siyasi Diyalog Toplantısı çıktıları son derece umut verici… Toplantı sonrası AB Komisyonu Başkan Yardımcısı Mogherini'nin yapılan görüşmelerde mutabakata varıldığını belirtmesi, daha sonra da AB Bakanı Volkan Bozkır'ın “Biz yeni dönemin gereklerini yapmaya hazırız” şeklindeki beyanı gelecek için hayli olumlu kayıtlar…
Tabii Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı'nın açıklamaları da:
Başçı, 2016'nın enflasyonla mücadelenin başlangıç yılı olacağını belirterek “Enflasyon ile mücadele 2017 ve 2018'de devam edecek ve artık enflasyon problemini çözeceğiz” demiş.
Enflasyonda iletişim politikasına ağırlık vermeleri gerektiğini, şu aşamada esnekliğin korunmasına karar verdiklerini belirten Başçı, “Sadeleştirme için henüz erken, oynaklıklar oldukça yüksek” demiş. Enflasyonu halletmenin bir yolunun da kayıt dışını azaltmaktan geçtiğini en iyi enflasyonla mücadele edenler bilir…
Zaman ve mekân özürlü olmak…
Yüksel Aksu'nun yeni filmi İftarlık Gazoz vizyona girmek üzere… Dondurmam Gaymak ve Entelköy Efeköy'e Karşı adlı filmlerini ilgiyle izlediğimiz Yüksel kardeşimiz kibarlık edip telefonla aradı. Galaya davet etti. Ona da söyledim. “Türkiye'de gala kültürü sakat sevgili kardeşim. Koca koca insanlar birbirlerini itip kakıyorlar. Gala demek bizde kargaşa demek. Affet gelemem. Ya da söyle etkinliği yönetenlere, yer numarasıyla falan yollasınlar, heyecanla geliriz…”
Bir iki hafta geçti kurye güzel bir davetiye getirdi… Yer numarası falan hak getire… Aradan bir hafta geçti bu sefer bir hanımefendi aradı. “Gelecek misiniz?”…
“Hayır!” dedim, “Gelmeyeceğiz. O hengamenin içinde ezilme tehlikesi geçirmeyeceğiz. Kardeşimize selam söyleyin, paramızla gidip efendi gibi izleriz filmi”…
Üzüldü kızcağız. “Peki efendim, iletirim” dedi. Kapattı telefonu…
Mekânı ve zamanı adam gibi kullanmak gelişmişlik kültürünün ifadesidir… Bakın bizdeki galalara, gelişmişlik düzeyinin izlerini görürsünüz…
Yazık…
Yüksel'in filmini mutlaka izleyeceğiz, o başka…