Büyük fikir ve organize olabilme azmi
12.11.2013 - Yeni Şafak Gazetesi
Cumartesi günü yarım günlüğüne Garanti Emeklilik'in bir davetine katıldım. Türkiye'nin dört bir tarafından gelen çalışanları ve Garanti Bankası yetkililerinin de katılımıyla Antalya Rixos'ta yaklaşık bin kişi biraraya gelmişti. Anglo-Saksonların 'Kick-off Meeting' bizimkilerin 'Başlama vuruşu' dediği türden, geçmiş yılın gözden geçirildiği, gelecek yılın hedeflerinin belirlendiği klasik 'motivasyon' toplantısı olması beklenen bir etkinlik...
Oysa durum bu hedefin çok ötesindeydi...
Keşke pek çok kuruluş yetkilisinin bu özel toplantıyı izleyip ders çıkarabilme fırsatı olsaydı...
Bir kere yaş ortalaması 27... Kadın çalışanların oranı %72... Bu nedenle her şey enerji üzerine kurulu. Genel Müdür Cemal Onaran 1,5 saat süren, son derece dinamik, esprili, Y Kuşağı'nın dilini konuştuğu sunumunda çalışanlarla bütünleşti...
Tabii hiçbir şey başarının yerini tutamaz. Ancak hizmet sektöründe bir başarı da ancak bu şekilde iletişime konu olabilir. Geçen yılki toplantıdan bir video görüntüsü ile başladı sunum... Bir yıl önce genel müdürün üç hedef koymuş olduğu görüldü: Bireysel emeklilik sistemine (BES) katılımcı sayısında sektör lideri olmak; kârlılıkta sektör lideri olmak ve müşteri merkezli (müşteri odaklı değil) yaklaşımı şirket kültürü haline getirmek...
Bu üç hedefin de fazlasıyla tutturulduğu rakamlarla ortaya kondu... En çarpıcısı ise BES'te hükümetin tasarrufu desteklemek için aldığı destek ve teşvik kararlarının etkisiydi. 2012'de 490 bin kişi katılmış sisteme. Devletin her ödenen prim için %25'i kadar bir katkıyı üstlenmesiyle başlayan kampanya ile bu yılın sadece ilk 10 ayında ulaşılan rakam 800 binden fazla... Yine de önlerinde uzun bir yol vardı... Emeklik fonlarının Gayri Safi Yurtiçi Hasıla GSYH'ye oranı bazı ülkelerle karşılaştırıldığında gidilecek yol görülüyordu: Hollanda %138, İsviçre %111, İngiltere %88, OECD %72, ABD %71, Şili %59, Japonya %25, Polonya %15, Maksika %13, Slovakya %8, Çek C.%7, Slovenya %3, Türkiye %2.2...
Bununla birlikte müthiş pozitif bir Türkiye ve sektör tablosu çizildi toplantı boyunca. Bu arada 'Diğerleri niye sızlanıyor anlamıyoruz. Biz bir sorun görmüyoruz' görüşü hakimdi. Tabii ki, 2014'ün zor bir yıl olacağı ve liderliği korumanın onu elde etmekten daha zor olduğu gerçeğinin altı kalın kalın çizildi...
Tabii başarı pek öyle kolay gelmiyor. Çalışanların rol aldığı bir video kliple bütün salon 'Bir Bir Bir Bir Numarayım!' sloganına heyecanla katılırken, Genel Müdür de başarının arkasında ne tür bir çalışkanlık, disiplin, inanmışlık, hedefe kilitlenme, denetim ve ödüllendirme sistemi olduğunu gösteriyordu...
En çok çalışılmak istenen sigorta şirketi olmuşlar, Gümüş IiP (Investors in People – İnsana Yatırım Yapanlar) sertifikası almışlar, Altın Örümcek gibi, Hermes Creative Awards, Altın Pusula gibi ödüllere layık görülmüşlerdi. Gelecek haftadan itibaren herkese dağıtacakları (işleri hızlandırmak ve 2014 hedeflerini yakalamak için) iPad'lerin ilan edilmesi de toplantıya son noktayı koyan güzel haber oldu...
Garanti Emekilik'i ilk kuruldukları günden beri yakından izleme fırsatı buldum... Zirveye nasıl emek emek, milim milim mücadele ederek geldiklerine tanık oldum...
Başta siyasi partilerin, tüm kuruluşların iş dünyasındaki bu türden taş taş üstüne koyma, sabır, cesaret ve tabii en önemlisi liderliğin ortaya koyduğu büyük fikir, dirayet ve organize olabilme azmine dair örnekleri yakından izlemelerinde yarar olabilir...
'Tatlı Dil' toplantıları her ülkeye lazım
20 Kasım'da yeniden başlayacak olan İran ile nükleer müzakerelerde Fransa 'Enayi yerine konmayız' diyerek sürece taş koyarken, ABD Dışişleri Bakanı Kerry de 'Aptal değiliz' demiş. İran'ın ruhani lideri Ayetullah Hamaney'in Twitter hesabından da Fransa'nın tutumu 'Bu basiretsiz ve ahmakça bir manevra'' olarak nitelenmiş. BBC'nin Newsnight programının sunucusu da, Britanya Başbakanı David Cameron'u 'tam bir geri zekâlı' diye nitelemiş. Ortalık karışmış ve BBC'den özür talep edilmiş.
Ağızlardan bal damlıyor değil mi?
Ay başında üçüncüsünün gerçekleştiği ve Cumhurbaşkanımız'ın katıldığı Edinburgh'daki 'Tatlı Dil' toplantıları geldi aklıma bu haberleri gördüğümde. İki ülkenin iş, akademi, siyaset ve medya temsilcilerinin biraraya geldiği ve ikili düzeyde uluslararası meseleleri değerlendirebildiği bu forumun önemi, özellikle diplomasi dilinin raydan çıktığı bu gibi dönemlerde çok daha belirgin biçimde ortaya çıkıyor. Bir iletişim platformu olarak organize edilen 'Türk-İngiliz Tatlı Dil Forumu', diplomasi dili açısından dünyanın halini görmüş demek ki. Her ülkeye bir partner lazım.
'Sırada Hicaz makamında bir şarkı var'
'Sevgili Dinleyiciler... Sırada Hicaz makamında bir şarkı var: Bir numara Mutlu Akü, Mutlu Akü bir numara.'
Çok yakından tanıdığımız o şefkatli ve romantik sesiyle Ayşe Egesoy'u yeni bir şiire başlayacakmış beklentisiyle dinliyorsunuz. Klasik Türk Musıkisi'nden dokunaklı, insanı özel duygularına kaçıran bir melodi...
Ayşe Egesoy'un sesiyle dinleyip, 'Şahane! Mutlu Akü bu işi başarmış!' dedikten sonra bir de internette işin devamı var mıdır, diye arayınca karşıma Kubat'tan Pamela'ya, rahmetli Müslim Gürses'ten Müjdat Gezen'e, Tülin Şahin'den Hayko Cepkin'e uzanan, (radyodan televizyona) bir şöhretler resmi geçidiyle karşılaştım. Yıllar içinde ne çok ünlü isimle çalışmışlar...
Çok çok eski zamanlarda şehirlerarası yolculuklarımızda tabelalarda raslardık Mutlu Akü reklamına. Yakın zamanlarda da sık sık 'Mutluyum, mutlusun, mutlu' diyerek hafızalarda izini bırakan Mutlu Akü, zamanla çok çarpıcı reklam şarkılarıyla ve özellikle 'Türkiye'de Mutlu Akü Bir Numara'da zirveye çıkmış. Hayat dolu, neşeli, esprili, sıcacık reklam şarkıları. Meraklısı web sitesine girip bir zahmet dinleyiversin. (www.birnumaraaku.com)
Sonunda 'Hicaz makamıyla' tam 12'den vurmuşlar. Halkımızın kahir çoğunluğunun ruhuna hitap edebilecek bir tınıyla... Tebrikler...
Cumartesi günü yarım günlüğüne Garanti Emeklilik'in bir davetine katıldım. Türkiye'nin dört bir tarafından gelen çalışanları ve Garanti Bankası yetkililerinin de katılımıyla Antalya Rixos'ta yaklaşık bin kişi biraraya gelmişti. Anglo-Saksonların 'Kick-off Meeting' bizimkilerin 'Başlama vuruşu' dediği türden, geçmiş yılın gözden geçirildiği, gelecek yılın hedeflerinin belirlendiği klasik 'motivasyon' toplantısı olması beklenen bir etkinlik...
Oysa durum bu hedefin çok ötesindeydi...
Keşke pek çok kuruluş yetkilisinin bu özel toplantıyı izleyip ders çıkarabilme fırsatı olsaydı...
Bir kere yaş ortalaması 27... Kadın çalışanların oranı %72... Bu nedenle her şey enerji üzerine kurulu. Genel Müdür Cemal Onaran 1,5 saat süren, son derece dinamik, esprili, Y Kuşağı'nın dilini konuştuğu sunumunda çalışanlarla bütünleşti...
Tabii hiçbir şey başarının yerini tutamaz. Ancak hizmet sektöründe bir başarı da ancak bu şekilde iletişime konu olabilir. Geçen yılki toplantıdan bir video görüntüsü ile başladı sunum... Bir yıl önce genel müdürün üç hedef koymuş olduğu görüldü: Bireysel emeklilik sistemine (BES) katılımcı sayısında sektör lideri olmak; kârlılıkta sektör lideri olmak ve müşteri merkezli (müşteri odaklı değil) yaklaşımı şirket kültürü haline getirmek...
Bu üç hedefin de fazlasıyla tutturulduğu rakamlarla ortaya kondu... En çarpıcısı ise BES'te hükümetin tasarrufu desteklemek için aldığı destek ve teşvik kararlarının etkisiydi. 2012'de 490 bin kişi katılmış sisteme. Devletin her ödenen prim için %25'i kadar bir katkıyı üstlenmesiyle başlayan kampanya ile bu yılın sadece ilk 10 ayında ulaşılan rakam 800 binden fazla... Yine de önlerinde uzun bir yol vardı... Emeklik fonlarının Gayri Safi Yurtiçi Hasıla GSYH'ye oranı bazı ülkelerle karşılaştırıldığında gidilecek yol görülüyordu: Hollanda %138, İsviçre %111, İngiltere %88, OECD %72, ABD %71, Şili %59, Japonya %25, Polonya %15, Maksika %13, Slovakya %8, Çek C.%7, Slovenya %3, Türkiye %2.2...
Bununla birlikte müthiş pozitif bir Türkiye ve sektör tablosu çizildi toplantı boyunca. Bu arada 'Diğerleri niye sızlanıyor anlamıyoruz. Biz bir sorun görmüyoruz' görüşü hakimdi. Tabii ki, 2014'ün zor bir yıl olacağı ve liderliği korumanın onu elde etmekten daha zor olduğu gerçeğinin altı kalın kalın çizildi...
Tabii başarı pek öyle kolay gelmiyor. Çalışanların rol aldığı bir video kliple bütün salon 'Bir Bir Bir Bir Numarayım!' sloganına heyecanla katılırken, Genel Müdür de başarının arkasında ne tür bir çalışkanlık, disiplin, inanmışlık, hedefe kilitlenme, denetim ve ödüllendirme sistemi olduğunu gösteriyordu...
En çok çalışılmak istenen sigorta şirketi olmuşlar, Gümüş IiP (Investors in People – İnsana Yatırım Yapanlar) sertifikası almışlar, Altın Örümcek gibi, Hermes Creative Awards, Altın Pusula gibi ödüllere layık görülmüşlerdi. Gelecek haftadan itibaren herkese dağıtacakları (işleri hızlandırmak ve 2014 hedeflerini yakalamak için) iPad'lerin ilan edilmesi de toplantıya son noktayı koyan güzel haber oldu...
Garanti Emekilik'i ilk kuruldukları günden beri yakından izleme fırsatı buldum... Zirveye nasıl emek emek, milim milim mücadele ederek geldiklerine tanık oldum...
Başta siyasi partilerin, tüm kuruluşların iş dünyasındaki bu türden taş taş üstüne koyma, sabır, cesaret ve tabii en önemlisi liderliğin ortaya koyduğu büyük fikir, dirayet ve organize olabilme azmine dair örnekleri yakından izlemelerinde yarar olabilir...
'Tatlı Dil' toplantıları her ülkeye lazım
20 Kasım'da yeniden başlayacak olan İran ile nükleer müzakerelerde Fransa 'Enayi yerine konmayız' diyerek sürece taş koyarken, ABD Dışişleri Bakanı Kerry de 'Aptal değiliz' demiş. İran'ın ruhani lideri Ayetullah Hamaney'in Twitter hesabından da Fransa'nın tutumu 'Bu basiretsiz ve ahmakça bir manevra'' olarak nitelenmiş. BBC'nin Newsnight programının sunucusu da, Britanya Başbakanı David Cameron'u 'tam bir geri zekâlı' diye nitelemiş. Ortalık karışmış ve BBC'den özür talep edilmiş.
Ağızlardan bal damlıyor değil mi?
Ay başında üçüncüsünün gerçekleştiği ve Cumhurbaşkanımız'ın katıldığı Edinburgh'daki 'Tatlı Dil' toplantıları geldi aklıma bu haberleri gördüğümde. İki ülkenin iş, akademi, siyaset ve medya temsilcilerinin biraraya geldiği ve ikili düzeyde uluslararası meseleleri değerlendirebildiği bu forumun önemi, özellikle diplomasi dilinin raydan çıktığı bu gibi dönemlerde çok daha belirgin biçimde ortaya çıkıyor. Bir iletişim platformu olarak organize edilen 'Türk-İngiliz Tatlı Dil Forumu', diplomasi dili açısından dünyanın halini görmüş demek ki. Her ülkeye bir partner lazım.
'Sırada Hicaz makamında bir şarkı var'
'Sevgili Dinleyiciler... Sırada Hicaz makamında bir şarkı var: Bir numara Mutlu Akü, Mutlu Akü bir numara.'
Çok yakından tanıdığımız o şefkatli ve romantik sesiyle Ayşe Egesoy'u yeni bir şiire başlayacakmış beklentisiyle dinliyorsunuz. Klasik Türk Musıkisi'nden dokunaklı, insanı özel duygularına kaçıran bir melodi...
Ayşe Egesoy'un sesiyle dinleyip, 'Şahane! Mutlu Akü bu işi başarmış!' dedikten sonra bir de internette işin devamı var mıdır, diye arayınca karşıma Kubat'tan Pamela'ya, rahmetli Müslim Gürses'ten Müjdat Gezen'e, Tülin Şahin'den Hayko Cepkin'e uzanan, (radyodan televizyona) bir şöhretler resmi geçidiyle karşılaştım. Yıllar içinde ne çok ünlü isimle çalışmışlar...
Çok çok eski zamanlarda şehirlerarası yolculuklarımızda tabelalarda raslardık Mutlu Akü reklamına. Yakın zamanlarda da sık sık 'Mutluyum, mutlusun, mutlu' diyerek hafızalarda izini bırakan Mutlu Akü, zamanla çok çarpıcı reklam şarkılarıyla ve özellikle 'Türkiye'de Mutlu Akü Bir Numara'da zirveye çıkmış. Hayat dolu, neşeli, esprili, sıcacık reklam şarkıları. Meraklısı web sitesine girip bir zahmet dinleyiversin. (www.birnumaraaku.com)
Sonunda 'Hicaz makamıyla' tam 12'den vurmuşlar. Halkımızın kahir çoğunluğunun ruhuna hitap edebilecek bir tınıyla... Tebrikler...