CHP kimin arkasında, kim CHP’nin arkasında…
19 aralık 2015 yeni şafak
Rus kanalına demeç veren CHP milletvekili Eren Erdem meselesinde CHP'de tam bir iletişim kargaşası var. Aslında demecin kaydı internetten yayınlansa, bilgi kirliliği ortadan kalkacak. Madem arkasında duruyorlar, bu iş onlara düşer.
Kılıçdaroğlu, her tarafa çekilebilecek laflar etmişti evveli gün.Gürsel Tekin de , “Sadece Rus kanalı değil, arkadaşımız basın toplantısı yaparken bütün TV'ler var” deyivermiş.
Haber ise basına şöyle yansımış: “Gürsel Tekin: Eren Erdem'in arkasındayız! CNN TÜRK'te Şirin Payzın'ın konuğu olan CHP Genel Sekreteri Gürsel Tekin, CHP İstanbul Milletvekili Eren Erdem'in Rus televizyon kanalına Türkiye'nin IŞİD'e sarin gazı sattığı yönündeki demeciyle ilgili konuştu. Tekin, 'Erdem, Türkiye demiyor, çeşitli firmaları suçluyor' dedi, Eren Erdem'in arkasındayız mesajı verdi.”
CHP acaba kamu vicdanı ve kamuoyu yoklaması yapıyor mu? Örneğin, bu açıklamalardan sonra algılama ne durumdadır? Halk destek mi veriyor bu açıklamalara, yoksa ihanete varan suçlamalara kadar uzanan olumsuz duygular içinde mi? Buna göre strateji belirleyecek bir beyin takımı var mı Kemal Bey'in arkasında?
Milli mesele haline gelmiş çelişkilerde, hele de Türk Silahlı Kuvvetleri Özel Kuvvetleriyle, Jandarması, Özel Harekât Timleri, uçakları, gemileri ile çeşitli cephelerde savaşılırken, “İşgal altındaki İstanbul'da müstemleke aydını” gibi tavırlar takınıp her adımda AK Parti'yi suçlamak adına neredeyse “Düşman” diye adlandırılabilecek saflarda görünmek hangi siyasi iletişim stratejisinin parçasıdır acaba?
Sana ne kardeşim, diyenler çıkabilecektir… CHP'ye akıl vermek sana mı düştü, diye düşünenler… Sıklıkla tekrarladığımız bir hususu bir kez daha ifade edelim: Siyasi ve sosyal anlamda Türkiye demokrasisinin en büyük sorunlarından biri muhalefetin zayıf olmasıdır. Suriye, IŞİD, Barikatlar, Bombalı tuzaklar, Özerk Bölgeler, 17-25 Aralık konularında ana muhalefet partisi olarak CHP'nin gösterdiği 'fabrika ayarlarına' ters, bu nedenle de tutarsız tutum, ülkedeki demokrasinin daha da büyük zaafa uğramasına neden olmaktadır…
İşin bize 'Ne' olan kısmı işte budur…
4 ödüllü film ve Antalya markası…
Türkiye'nin 'en marka' olma şansına sahip kentlerinden Antalya'nın bana göre ona yakışan Belediye Başkanı, şahsen de tanıma ve takdirle izleme fırsatı bulduğum Sayın Menderes Türel'e şu Film Festivali ile ilgili, bir iki rakam ve son bir tavsiye notu arz etmek istiyorum…
Belki atlamışlardır; kendilerinden ricam, önce 10 Aralık tarih ve “Antalya yine kendi çalıp kendi oynadı” başlıklı yazımıza bir göz atmaları…
Kısacık bir bölümünü buraya alayım:
“Ne büyük emekler verilmiş ne hoş filmler belki hepsi. Başarılı sanatçılar… Ancak popüler sinemada karşılıkları yok ne yazık ki. Ve de Antalya Film Festivali popüler sinemanın bir organizasyonu olarak lanse edilmiyor mu?.. Allah rızası için şu listeye bir bakın. Ne kalacak geriye bu festivalden:
En İyi Film: “Sarmaşık”, En İyi Yönetmen: “Sarmaşık”-Tolga Karaçelik, En İyi Senaryo: “Sarmaşık”, En İyi Erkek Oyuncu: “Sarmaşık”-Nadir Sarıbacak, En İyi Kadın Oyuncu: Kalandar Soğuğu filmindeki rolüyle Nuray Yeşilaras.
Diğer ödülleri internette bulabilirsiniz… Bakalım Menderes Bey, Kültür ve Turizm Bakanlığı, Kamu Diplomasisi Koordinatörlüğü ve diğer ilgili kuruluş ve kişiler Antalya Film Festivali'ni Türkiye Markası'nın bir değer unsuru olarak konumlamayı ne zaman akıllarına getirecekler?..”
Bir de her yerden bulabileceğiniz şu rakamlara bir bakın. 4 Antalya ödüllü Sarmaşık vizyona girmiş… İlk hafta sonunda 1.308 kişi izlemiş (Hasılat 15.288 TL); Toplam 10 günde 6.776 kişi izlemiş, gişelere 76.509 TL bırakmışlar…
Bir karşılaştırma olması amacıyla Cem Yılmaz'ın bir iki filmine bakalım: Ali Baba ve 7 Cüceler; ilk hafta sonu: 539.639 kişi, Hasılat 6.794.601. Toplam 4 Hafta 3 gün: 1.772.171, Hasılat 21.216.448. G.O.R.A.'yı 4 milyon kişi izlemiş; A.R.O.G.'u 3,7 milyon…
“Cem Yılmaz'ın Festival'de esamesi okunmaz… Cem'in filmleri sıradan güldürü; tabii ki gişe yapar” buyuranlara, benim de gözyaşlarımı tutamadığım Çağan Irmak'ın “Babam ve Oğlum”undan örnek verelim: 3.839.883 izleyici 25.470.085 TL ödeyerek izlemiş filmi… Bakın bakalım 43'üncü Antalya Film Festivali'nden bir yerde adı geçmiş mi?.. Onu almayıp hangi filmleri almışlar şuradan bir bakın: http://goo.gl/qvwZyb
En sıradan filmlerin dahi Antalya'da ödül alan filmlerden daha çok halkın teveccühünü kazandığını tespit etmeniz için de bir arama motoruna “Box Office” ve filmin adını yazıp 'Giriş' tuşuna basmanız yeterli.
Sayın Başkan'a naçizane önerim: Sinema popüler bir iştir üstad. Tabii ki sanat sineması da vardır. Olmazsa da olmaz zaten. Bu nedenle Allah rızası için seneye iki festival düzenletiverin ardarda. Bir taneSanat Filmleri Festivali; bir tane de Sinema Filmleri Festivali… Bırakın birincisinde isteyen istediği uyuzunu kaşısın… İkincisini de Antalya markasının ülkemize, dünyaya ve dünya pazarlarına (belki TV'yi de katarak) bir şey ifade etmesi için devreye sokun. Birine yırtık blucinleri; tişörtleri çekip ödül almaya gelsinler; sahneden slogan atsınlar… Diğerine de smokin (ya da koyu renk takım) ve tuvaleti şart koşun… Birinin jürisi yıllardır süregeldiği gibi kurulabilir yine; ötekinin jürileri aynen Oscar'da olduğu gibi sektör çalışanlarından oluşsun…
Siz siyasetçisiniz Sayın Başkan… Yani geniş kitlelere hitap etmeniz gerekir… Milyonlara… 5-6 bin kişiye değil…
Kılıçdaroğlu, her tarafa çekilebilecek laflar etmişti evveli gün.Gürsel Tekin de , “Sadece Rus kanalı değil, arkadaşımız basın toplantısı yaparken bütün TV'ler var” deyivermiş.
Haber ise basına şöyle yansımış: “Gürsel Tekin: Eren Erdem'in arkasındayız! CNN TÜRK'te Şirin Payzın'ın konuğu olan CHP Genel Sekreteri Gürsel Tekin, CHP İstanbul Milletvekili Eren Erdem'in Rus televizyon kanalına Türkiye'nin IŞİD'e sarin gazı sattığı yönündeki demeciyle ilgili konuştu. Tekin, 'Erdem, Türkiye demiyor, çeşitli firmaları suçluyor' dedi, Eren Erdem'in arkasındayız mesajı verdi.”
CHP acaba kamu vicdanı ve kamuoyu yoklaması yapıyor mu? Örneğin, bu açıklamalardan sonra algılama ne durumdadır? Halk destek mi veriyor bu açıklamalara, yoksa ihanete varan suçlamalara kadar uzanan olumsuz duygular içinde mi? Buna göre strateji belirleyecek bir beyin takımı var mı Kemal Bey'in arkasında?
Milli mesele haline gelmiş çelişkilerde, hele de Türk Silahlı Kuvvetleri Özel Kuvvetleriyle, Jandarması, Özel Harekât Timleri, uçakları, gemileri ile çeşitli cephelerde savaşılırken, “İşgal altındaki İstanbul'da müstemleke aydını” gibi tavırlar takınıp her adımda AK Parti'yi suçlamak adına neredeyse “Düşman” diye adlandırılabilecek saflarda görünmek hangi siyasi iletişim stratejisinin parçasıdır acaba?
Sana ne kardeşim, diyenler çıkabilecektir… CHP'ye akıl vermek sana mı düştü, diye düşünenler… Sıklıkla tekrarladığımız bir hususu bir kez daha ifade edelim: Siyasi ve sosyal anlamda Türkiye demokrasisinin en büyük sorunlarından biri muhalefetin zayıf olmasıdır. Suriye, IŞİD, Barikatlar, Bombalı tuzaklar, Özerk Bölgeler, 17-25 Aralık konularında ana muhalefet partisi olarak CHP'nin gösterdiği 'fabrika ayarlarına' ters, bu nedenle de tutarsız tutum, ülkedeki demokrasinin daha da büyük zaafa uğramasına neden olmaktadır…
İşin bize 'Ne' olan kısmı işte budur…
4 ödüllü film ve Antalya markası…
Türkiye'nin 'en marka' olma şansına sahip kentlerinden Antalya'nın bana göre ona yakışan Belediye Başkanı, şahsen de tanıma ve takdirle izleme fırsatı bulduğum Sayın Menderes Türel'e şu Film Festivali ile ilgili, bir iki rakam ve son bir tavsiye notu arz etmek istiyorum…
Belki atlamışlardır; kendilerinden ricam, önce 10 Aralık tarih ve “Antalya yine kendi çalıp kendi oynadı” başlıklı yazımıza bir göz atmaları…
Kısacık bir bölümünü buraya alayım:
“Ne büyük emekler verilmiş ne hoş filmler belki hepsi. Başarılı sanatçılar… Ancak popüler sinemada karşılıkları yok ne yazık ki. Ve de Antalya Film Festivali popüler sinemanın bir organizasyonu olarak lanse edilmiyor mu?.. Allah rızası için şu listeye bir bakın. Ne kalacak geriye bu festivalden:
En İyi Film: “Sarmaşık”, En İyi Yönetmen: “Sarmaşık”-Tolga Karaçelik, En İyi Senaryo: “Sarmaşık”, En İyi Erkek Oyuncu: “Sarmaşık”-Nadir Sarıbacak, En İyi Kadın Oyuncu: Kalandar Soğuğu filmindeki rolüyle Nuray Yeşilaras.
Diğer ödülleri internette bulabilirsiniz… Bakalım Menderes Bey, Kültür ve Turizm Bakanlığı, Kamu Diplomasisi Koordinatörlüğü ve diğer ilgili kuruluş ve kişiler Antalya Film Festivali'ni Türkiye Markası'nın bir değer unsuru olarak konumlamayı ne zaman akıllarına getirecekler?..”
Bir de her yerden bulabileceğiniz şu rakamlara bir bakın. 4 Antalya ödüllü Sarmaşık vizyona girmiş… İlk hafta sonunda 1.308 kişi izlemiş (Hasılat 15.288 TL); Toplam 10 günde 6.776 kişi izlemiş, gişelere 76.509 TL bırakmışlar…
Bir karşılaştırma olması amacıyla Cem Yılmaz'ın bir iki filmine bakalım: Ali Baba ve 7 Cüceler; ilk hafta sonu: 539.639 kişi, Hasılat 6.794.601. Toplam 4 Hafta 3 gün: 1.772.171, Hasılat 21.216.448. G.O.R.A.'yı 4 milyon kişi izlemiş; A.R.O.G.'u 3,7 milyon…
“Cem Yılmaz'ın Festival'de esamesi okunmaz… Cem'in filmleri sıradan güldürü; tabii ki gişe yapar” buyuranlara, benim de gözyaşlarımı tutamadığım Çağan Irmak'ın “Babam ve Oğlum”undan örnek verelim: 3.839.883 izleyici 25.470.085 TL ödeyerek izlemiş filmi… Bakın bakalım 43'üncü Antalya Film Festivali'nden bir yerde adı geçmiş mi?.. Onu almayıp hangi filmleri almışlar şuradan bir bakın: http://goo.gl/qvwZyb
En sıradan filmlerin dahi Antalya'da ödül alan filmlerden daha çok halkın teveccühünü kazandığını tespit etmeniz için de bir arama motoruna “Box Office” ve filmin adını yazıp 'Giriş' tuşuna basmanız yeterli.
Sayın Başkan'a naçizane önerim: Sinema popüler bir iştir üstad. Tabii ki sanat sineması da vardır. Olmazsa da olmaz zaten. Bu nedenle Allah rızası için seneye iki festival düzenletiverin ardarda. Bir taneSanat Filmleri Festivali; bir tane de Sinema Filmleri Festivali… Bırakın birincisinde isteyen istediği uyuzunu kaşısın… İkincisini de Antalya markasının ülkemize, dünyaya ve dünya pazarlarına (belki TV'yi de katarak) bir şey ifade etmesi için devreye sokun. Birine yırtık blucinleri; tişörtleri çekip ödül almaya gelsinler; sahneden slogan atsınlar… Diğerine de smokin (ya da koyu renk takım) ve tuvaleti şart koşun… Birinin jürisi yıllardır süregeldiği gibi kurulabilir yine; ötekinin jürileri aynen Oscar'da olduğu gibi sektör çalışanlarından oluşsun…
Siz siyasetçisiniz Sayın Başkan… Yani geniş kitlelere hitap etmeniz gerekir… Milyonlara… 5-6 bin kişiye değil…