Cumhurbaşkanı’nın mesajı yol göstermeli
09 haziran 2015 yeni şafak
Sayın Cumhurbaşkanı’nın yazılı açıklaması internete düştüğünde, iş adamları ve yöneticilerin bulunduğu yaklaşık 15 kişilik bir toplantıdaydık. Katılımcılardan biri, konuşmaların arasına girdi ve dedi ki: “Cumhurbaşkanı Erdoğan ilk açıklamasını yazılı olarak yapmış. Müsaade ederseniz okuyayım?”…
Herkeste bir merak; biraz da endişe… Belli ki, Davutoğlu’nun dünkü balkon konuşması dahil, Pazar akşamı liderlerin yaptıkları zehir zıkkım açıklamalardan sonra, Erdoğan’dan son derece agresif bir çıkış bekliyorlardı. “Buyurun okuyun” dediler…
Oysa açıklama mükemmeldi. Bir devlet adamına; demokratik bir ülkenin liderinin duruşuna uygun bir üslup ve dengede kaleme alınmıştı… Altına imza atmayacak bir münafığın çıkamayacağı kadar ‘aklı selim’ ve ‘siyasi ahlak’ ilkelerine sadık kalarak kaleme alınmıştı…
Cumhurbaşkanı’nın metni herkese bir ışık olmalı…
Gün sert virajlar alma, keskin tavırlar sergileme, her şeyi reddetme ya da her şeyi kabullenme günü değildir.
Tam da burada defaatle dile getirdiğimiz; bazı partilerin zaman içinde tamamen unuttuğu, ittifaklar meselesinin, üst yapı konularındaki ferasetin devreye sokulma zamanıdır.
İttifaklar olmadan iktidar olunmaz… (Bkz. 2 Nisan 2015 tarih ve “Henüz vakit varken” başlıklı yazımız)…
Bugün muhasebe yapmak için erkendir. Hem MHP ve HDP adına başarı sarhoşluğu içinde coşkulu bir “Kazandık, çünkü …” analizi için erkendir; hem de AK Parti ve CHP için “Beklediğimiz sonuçlara ulaşamadık, çünkü…” analizi için…
Başarı ve başarısızlık analizlerini ben ileriye bırakmaktan yanayım. Onları TV’lerdeki yarı-resmi yorumculara bırakalım şimdilik. Bizim son iki yıldır yazdıklarımıza bir göz atılsa orada hepsini bulmak olasıdır aslında. “Türkiye’nin temel sorunu iktidar değil muhalefettir” (Yüzde hesabına bakarsak bu durumu en iyi HDP okumuş gibi gözüküyor) üzerine yazdığım onlarca yazı ile “Ak Parti’nin yumuşak karnı alt yapı değil üst yapı meseleleridir” içerikli yazıları koyun yan yana size bugünkü siyasi tablonun analizini verir zaten… Biz yine de bu konudan değil Türkiye’nin yarınından söz edeceğiz…
1. Ekonomik ve sosyal yaşamın sürdürülebilir gelişimini engelleyecek her türlü girişimden kaçınmak şart.
2. Bu nedenle siyasi istikrarı sağlayacak bir yaklaşımın tüm âleme anlatılması ve bunun iletişiminin yapılması asıl meselelerden biridir.
3. Burada başrol yine Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan’dadır. Dünkü açıklamasındaki tutumu sürdürdüğü takdirde Türkiye için korkulacak bir şey yoktur.
4. İttifakın ‘iyisi’ ya da ‘kötüsü’ olmaz. Sonuçlara bakılır. Sonuçları itibariyle memleket yararına olan her ittifak makbuldür.
5. Bu seçim sonuçları, tekil liderliği değil kolektif düşünebilmenin, bazı temel konularda anlaşılamasa bile tarafların barış içinde bir arada yaşamayı öğrenmelerinin gerekliliğinin altını çizmiştir…
Kim bunun dışında ülkeyi olumsuza, kaosa, bilinmeze sürüklerse, o kaybeder…
Herkeste bir merak; biraz da endişe… Belli ki, Davutoğlu’nun dünkü balkon konuşması dahil, Pazar akşamı liderlerin yaptıkları zehir zıkkım açıklamalardan sonra, Erdoğan’dan son derece agresif bir çıkış bekliyorlardı. “Buyurun okuyun” dediler…
Oysa açıklama mükemmeldi. Bir devlet adamına; demokratik bir ülkenin liderinin duruşuna uygun bir üslup ve dengede kaleme alınmıştı… Altına imza atmayacak bir münafığın çıkamayacağı kadar ‘aklı selim’ ve ‘siyasi ahlak’ ilkelerine sadık kalarak kaleme alınmıştı…
Cumhurbaşkanı’nın metni herkese bir ışık olmalı…
Gün sert virajlar alma, keskin tavırlar sergileme, her şeyi reddetme ya da her şeyi kabullenme günü değildir.
Tam da burada defaatle dile getirdiğimiz; bazı partilerin zaman içinde tamamen unuttuğu, ittifaklar meselesinin, üst yapı konularındaki ferasetin devreye sokulma zamanıdır.
İttifaklar olmadan iktidar olunmaz… (Bkz. 2 Nisan 2015 tarih ve “Henüz vakit varken” başlıklı yazımız)…
Bugün muhasebe yapmak için erkendir. Hem MHP ve HDP adına başarı sarhoşluğu içinde coşkulu bir “Kazandık, çünkü …” analizi için erkendir; hem de AK Parti ve CHP için “Beklediğimiz sonuçlara ulaşamadık, çünkü…” analizi için…
Başarı ve başarısızlık analizlerini ben ileriye bırakmaktan yanayım. Onları TV’lerdeki yarı-resmi yorumculara bırakalım şimdilik. Bizim son iki yıldır yazdıklarımıza bir göz atılsa orada hepsini bulmak olasıdır aslında. “Türkiye’nin temel sorunu iktidar değil muhalefettir” (Yüzde hesabına bakarsak bu durumu en iyi HDP okumuş gibi gözüküyor) üzerine yazdığım onlarca yazı ile “Ak Parti’nin yumuşak karnı alt yapı değil üst yapı meseleleridir” içerikli yazıları koyun yan yana size bugünkü siyasi tablonun analizini verir zaten… Biz yine de bu konudan değil Türkiye’nin yarınından söz edeceğiz…
1. Ekonomik ve sosyal yaşamın sürdürülebilir gelişimini engelleyecek her türlü girişimden kaçınmak şart.
2. Bu nedenle siyasi istikrarı sağlayacak bir yaklaşımın tüm âleme anlatılması ve bunun iletişiminin yapılması asıl meselelerden biridir.
3. Burada başrol yine Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan’dadır. Dünkü açıklamasındaki tutumu sürdürdüğü takdirde Türkiye için korkulacak bir şey yoktur.
4. İttifakın ‘iyisi’ ya da ‘kötüsü’ olmaz. Sonuçlara bakılır. Sonuçları itibariyle memleket yararına olan her ittifak makbuldür.
5. Bu seçim sonuçları, tekil liderliği değil kolektif düşünebilmenin, bazı temel konularda anlaşılamasa bile tarafların barış içinde bir arada yaşamayı öğrenmelerinin gerekliliğinin altını çizmiştir…
Kim bunun dışında ülkeyi olumsuza, kaosa, bilinmeze sürüklerse, o kaybeder…