'Kadınlar asker olmasın' diyenler: %73.8
21 EKİM 2014
Önce habere bir bakalım:
'Norveç'te Kadına 19 Ay Askerlik: Norveç'te kadınlara da erkeklerle aynı şartlarda zorunlu askerlik getiren yasa kabul edildi. Cinsiyet eşitliği açısından destek gören yasa ile 19-44 yaşlarındaki kadınlar 19 ay orduda hizmet yapacak.'
Şimdi de bize dönelim ve TÜBİTAK için Bilgi Üniversitesi'nden Yard. Doçent Dr. Yaprak Gürsoy ve Bilkent Üniversitesi'nden Yard. Doçent Dr Zeki Sarıgil'in birlikte yaptıkları 'Türkiye'de Silahlı Kuvvetler ve Toplum Araştırması' sonuçlarından birine soru ve yanıt üzerinden bakalım:
Sormuşlar:
Kadınlar da erkekler gibi askerlik yapmalı mı?
Yanıtlar:
Yapmamalı: %73.8. Yapmalı diyenler %14.6... Arada kalanlar ise % 8.2.
('Arada kalanlar' malum, fikri olmayanlar. Pek çok araştırmada karşımıza çıkarlar. Neredeyse hiçbir konuda fikirleri yoktur. 'Hangi partiye oy vereceksin?', diye sorarsınız. Bilmiyorum, derler. 'Türkiye'ye padişahlık gelsin mi?', diye sorsanız da ne yanıt vereceklerini bilmezler.)
Türk kadınlarının askerlik yapmamasına kadın-erkek çoğunluk karşı çıkıyor. Araştırma sonucu olmasa da 'Kültür ve değerler' haritamıza bakarak bu sonucu hepimiz tahmin edebiliriz.
Bazı arkadaşlarımızın sinir uçlarına değdiğimi (Aralarında bizzat kendilerinden işittiklerim de var) çok iyi bildiğim ecnebi Türk aydınlarına neden sık sık takıldığım böylesi netameli konular sayesinde acaba daha net anlaşılıyor mudur? Türk Silahlı Kuvvetleri'ni İsveç, Norveç, Danimarka ordularına benzetmeye çalışan, bedenen Türk, ruhen ecnebi, zihinleri de rahmetli Ömer Lütfi Mete'nin deyişiyle 'vaftizli', 'İçimizdeki İrlandalı' arkadaşlarımızı kastediyorum...
Bir düşünsenize; tam da şu sırada Güney'imiz cayır cayır yanarken Silahlı Kuvvetlerimiz'in halet-i ruhiyesi, askeri açıdan sorunsuz bir coğrafyanın ordularına sahip İskandinav ülkeleri gibi olsaydı? 'Batı ülkelerinde hiç kimse Genel Kurmay Başkanları'nın adını bilmez. Bizde gündemden düşmedikleri için Genel Kurmay Başkanları hayatımızın içindedir.' diyenlerin benzer yakınmalarını yıllardır duyarız.
'Vesayet'in kaldırıldığı AK Parti iktidarı döneminde de Genel Kurmay Başkanları'nın adlarını bildik ve gelecekte de bileceğiz. Nedeni çok basit:
2. Dünya Savaşı sonrasında Avrupa'nın asude Kuzey ülkelerindeki rehavet, her anlamda hassas bizim coğrafyamız için hiçbir zaman geçerli olmadı; olmayacak da... Bu nedenle TSK'nın varoluş nedeninden başlayarak, görevi, toplum içindeki algılanması ve yapılanması elbette İskandinav ülkelerinin ordusuyla kıyaslanamaz da, benzetilemez de. Bir kabullenebilsek...
Bozcaada'da referandum
Hem iktidarda olup hem de şu 'dokundurmalı' örneklerin muhatabı olma özelliğiyle de farklılaşan Sayın Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan için şöyle söylendiğine tanık olmuşuzdur:
'Boğaz'ı karşıdan karşıya yürüyerek geçse ertesi gün gazeteler şöyle yazabilirler: Başbakan (Cumhurbaşkanı) yüzme bilmiyormuş.'
Benzer bir durum şu sıra 'Bozcaada halkı kendi kaderini tayin etsin. Referandum yapsın. Ada için hazırlanan çevre düzeni planına ilişkin fikrini söylesin. Biz de buna uyalım' diyen Çevre ve Şehircilik Bakanı İdris Güllüce için geçerli olabilir.
'Yüzme bilmiyormuş' diyebilenler bu sefer de şöyle buyurabilirler:
'Halk ne anlar imar planından?'
İlle de kendini ana muhalefet partisi yerine koyan TMMOB'ye sorulacak. Ya da adanın kendilerini gerçek sahipleri olarak gören eşrafı (Ben de hasbelkader onlara yakınım) karar verecek.
Milli iradeyi kabul etmeme iradesi her yanımızı sarmış... Allahtan Bozcaada'nın yeni CHP'li Belediye Başkanı Dr. Hakan Can Yılmaz, partisinin 'yenilen pehlivanlık'tan ders çıkarmak, nedenlerinin üzerine gitmek yerine aynı yöntemlerle yola devam etmeyi marifet belleyen yönetim anlayışından kendisini korumasını bildiği izlenimini veriyor da, bu sayede belki Bozcaada, 'referandum' fırsatını değerlendirip, iğrenç bir beton yığını olmaktan kurtulabilme umudunu koruyor.
Belediye Başkanı Dr. Hakan Can Yılmaz Bey'in şimdi Bakan'ın sözlerini birebir hayata geçirmesi lazım. Yüzbinlik plana karşılık binlik, beş binlik planları yapıp ada halkının oyuna sunması lazım. Tabii kritik nokta şu:
'Adaya hiç inşaat yapılmasın' yönünde ağırlıklı oy çıkacak olursa, arsalar değer kazanmayacak ve ada halkı ekonomik olarak biraz daha zenginleşebilme umudunu kaybedecek. Görünen o ki, İdris Güllüce bir anlamda hodri meydan çekmiş. Bakalım Hakan Başkan, ada halkını ikna edip bugüne kadar seslerini duyurmayı başarmış olan Ada entelijansiyasının istediği doğrultuda kararların çıkmasını sağlayabilecek mi?
Gelelim benim görüşüme:
Ben Bozcaada ve Gökçeada'nın Ege Denizindeki üç bin Yunan adasındaki mevcut yaklaşımların kıstas alınarak yapılandırılmasından yanayım. Tesisten yanayım ama betonlaşmaya karşıyım. Estetikten yanayım, hödüklüğe ve hoyratlığa karşıyım. Ayazma'da dört bin kişiye iki tuvalet düşmesine karşıyım. Güzelim Mitos plajında belediye bir türlü izin meselesini çözemedi diye yatırım yapılmadığı için bir anlamda derme çatma tesislerde tatil yapılmasına karşıyım. Bozcaada'nın merkezine otomobil dolmasına karşıyım. Bir iki tanesi hariç doğru dürüst restoran bulunmayışına karşıyım. Rant ekonomisine karşıyım da, medeniyet ekonomisini sonuna kadar destekliyorum.
'Norveç'te Kadına 19 Ay Askerlik: Norveç'te kadınlara da erkeklerle aynı şartlarda zorunlu askerlik getiren yasa kabul edildi. Cinsiyet eşitliği açısından destek gören yasa ile 19-44 yaşlarındaki kadınlar 19 ay orduda hizmet yapacak.'
Şimdi de bize dönelim ve TÜBİTAK için Bilgi Üniversitesi'nden Yard. Doçent Dr. Yaprak Gürsoy ve Bilkent Üniversitesi'nden Yard. Doçent Dr Zeki Sarıgil'in birlikte yaptıkları 'Türkiye'de Silahlı Kuvvetler ve Toplum Araştırması' sonuçlarından birine soru ve yanıt üzerinden bakalım:
Sormuşlar:
Kadınlar da erkekler gibi askerlik yapmalı mı?
Yanıtlar:
Yapmamalı: %73.8. Yapmalı diyenler %14.6... Arada kalanlar ise % 8.2.
('Arada kalanlar' malum, fikri olmayanlar. Pek çok araştırmada karşımıza çıkarlar. Neredeyse hiçbir konuda fikirleri yoktur. 'Hangi partiye oy vereceksin?', diye sorarsınız. Bilmiyorum, derler. 'Türkiye'ye padişahlık gelsin mi?', diye sorsanız da ne yanıt vereceklerini bilmezler.)
Türk kadınlarının askerlik yapmamasına kadın-erkek çoğunluk karşı çıkıyor. Araştırma sonucu olmasa da 'Kültür ve değerler' haritamıza bakarak bu sonucu hepimiz tahmin edebiliriz.
Bazı arkadaşlarımızın sinir uçlarına değdiğimi (Aralarında bizzat kendilerinden işittiklerim de var) çok iyi bildiğim ecnebi Türk aydınlarına neden sık sık takıldığım böylesi netameli konular sayesinde acaba daha net anlaşılıyor mudur? Türk Silahlı Kuvvetleri'ni İsveç, Norveç, Danimarka ordularına benzetmeye çalışan, bedenen Türk, ruhen ecnebi, zihinleri de rahmetli Ömer Lütfi Mete'nin deyişiyle 'vaftizli', 'İçimizdeki İrlandalı' arkadaşlarımızı kastediyorum...
Bir düşünsenize; tam da şu sırada Güney'imiz cayır cayır yanarken Silahlı Kuvvetlerimiz'in halet-i ruhiyesi, askeri açıdan sorunsuz bir coğrafyanın ordularına sahip İskandinav ülkeleri gibi olsaydı? 'Batı ülkelerinde hiç kimse Genel Kurmay Başkanları'nın adını bilmez. Bizde gündemden düşmedikleri için Genel Kurmay Başkanları hayatımızın içindedir.' diyenlerin benzer yakınmalarını yıllardır duyarız.
'Vesayet'in kaldırıldığı AK Parti iktidarı döneminde de Genel Kurmay Başkanları'nın adlarını bildik ve gelecekte de bileceğiz. Nedeni çok basit:
2. Dünya Savaşı sonrasında Avrupa'nın asude Kuzey ülkelerindeki rehavet, her anlamda hassas bizim coğrafyamız için hiçbir zaman geçerli olmadı; olmayacak da... Bu nedenle TSK'nın varoluş nedeninden başlayarak, görevi, toplum içindeki algılanması ve yapılanması elbette İskandinav ülkelerinin ordusuyla kıyaslanamaz da, benzetilemez de. Bir kabullenebilsek...
Bozcaada'da referandum
Hem iktidarda olup hem de şu 'dokundurmalı' örneklerin muhatabı olma özelliğiyle de farklılaşan Sayın Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan için şöyle söylendiğine tanık olmuşuzdur:
'Boğaz'ı karşıdan karşıya yürüyerek geçse ertesi gün gazeteler şöyle yazabilirler: Başbakan (Cumhurbaşkanı) yüzme bilmiyormuş.'
Benzer bir durum şu sıra 'Bozcaada halkı kendi kaderini tayin etsin. Referandum yapsın. Ada için hazırlanan çevre düzeni planına ilişkin fikrini söylesin. Biz de buna uyalım' diyen Çevre ve Şehircilik Bakanı İdris Güllüce için geçerli olabilir.
'Yüzme bilmiyormuş' diyebilenler bu sefer de şöyle buyurabilirler:
'Halk ne anlar imar planından?'
İlle de kendini ana muhalefet partisi yerine koyan TMMOB'ye sorulacak. Ya da adanın kendilerini gerçek sahipleri olarak gören eşrafı (Ben de hasbelkader onlara yakınım) karar verecek.
Milli iradeyi kabul etmeme iradesi her yanımızı sarmış... Allahtan Bozcaada'nın yeni CHP'li Belediye Başkanı Dr. Hakan Can Yılmaz, partisinin 'yenilen pehlivanlık'tan ders çıkarmak, nedenlerinin üzerine gitmek yerine aynı yöntemlerle yola devam etmeyi marifet belleyen yönetim anlayışından kendisini korumasını bildiği izlenimini veriyor da, bu sayede belki Bozcaada, 'referandum' fırsatını değerlendirip, iğrenç bir beton yığını olmaktan kurtulabilme umudunu koruyor.
Belediye Başkanı Dr. Hakan Can Yılmaz Bey'in şimdi Bakan'ın sözlerini birebir hayata geçirmesi lazım. Yüzbinlik plana karşılık binlik, beş binlik planları yapıp ada halkının oyuna sunması lazım. Tabii kritik nokta şu:
'Adaya hiç inşaat yapılmasın' yönünde ağırlıklı oy çıkacak olursa, arsalar değer kazanmayacak ve ada halkı ekonomik olarak biraz daha zenginleşebilme umudunu kaybedecek. Görünen o ki, İdris Güllüce bir anlamda hodri meydan çekmiş. Bakalım Hakan Başkan, ada halkını ikna edip bugüne kadar seslerini duyurmayı başarmış olan Ada entelijansiyasının istediği doğrultuda kararların çıkmasını sağlayabilecek mi?
Gelelim benim görüşüme:
Ben Bozcaada ve Gökçeada'nın Ege Denizindeki üç bin Yunan adasındaki mevcut yaklaşımların kıstas alınarak yapılandırılmasından yanayım. Tesisten yanayım ama betonlaşmaya karşıyım. Estetikten yanayım, hödüklüğe ve hoyratlığa karşıyım. Ayazma'da dört bin kişiye iki tuvalet düşmesine karşıyım. Güzelim Mitos plajında belediye bir türlü izin meselesini çözemedi diye yatırım yapılmadığı için bir anlamda derme çatma tesislerde tatil yapılmasına karşıyım. Bozcaada'nın merkezine otomobil dolmasına karşıyım. Bir iki tanesi hariç doğru dürüst restoran bulunmayışına karşıyım. Rant ekonomisine karşıyım da, medeniyet ekonomisini sonuna kadar destekliyorum.