Liderlikte başarının ‘kodları’…
02 Haziran 2016 Yeni Şafak
Dün 'dönüşümü gerçekleştirebilen liderlik' üzerine bir ders aldık ki, sormayın… Siyasetçilerimizin, iş insanlarımızın öğreneceği ne kadar çok şey vardı o derste…
Sayın Cumhurbaşkanı R. Tayyip Erdoğan'ın onca saldırıya rağmen neden hâlâ dimdik ayakta durabildiğinin; AK Parti bir seçim zaferinden diğerine koşarken muhalefetin 14 yıldır neden 'nal topladığının'; bazı şirketler kârlılıklarını katlayarak artırıp yüzyılın üzerinde varlık sürdürürken, bazı ünlü kurum ve ürün markalarının yok olup gittiklerinin 'sır'ları vardı o derste…
Dersi veren ABD'li bir hocaydı: Prof. Dr. Bill George. Harvard Business School'da liderlik dersleri veren George, aynı zamanda Goldman Sachsve Mayo Clinic'te direktörlük görevini yürütüyor. Yani pratiği ve teoriyi bir arada götürüyor.
Accenture Türkiye'nin bu yıl üçüncüsünü düzenlediği CEO Summit'in sabah bölümünde Prof. Bill George 2015'te yayınlanmış “Discover Your True North” (Gerçek Yönünüzü Keşfedin) adlı kitaptan yola çıkarak bir sunum hazırlamış. Bizim dikkatimizi çeken şu hususlar oldu:
1. Tüm organizasyonların başarılı olup olmamasını belirleyen şey liderdir.
2. Çoğu başarısız liderin ortak yanı uzun vadeli düşünmek yerine kısa vadeli bir bakış açısına sahip olmaları ve kendi çıkarlarını kuruluşlarının üzerinde görmeleridir.
3. Liderlerin başarısız olmalarının nedeni zekâların düşük olmasından (IQ) değil, duygusal zekâlarının (EQ) düşük olmasından kaynaklanmaktadır.
4. Liderin kendisini tanımaması; gerçekle yüzleşememesi ve hatalarını kabullenmemesi; kuruluşun misyon ve değerleri konusunda yeterince tutkulu olmaması; insanlar için yeterli derece merhamet ve yakınlık duygusu beslememesi; kuruluşunu dönüştürecek cesarete sahip olamaması ve içeride diğer liderleri yetiştirememesi sonun başlangıcıdır…
5. General Motors, Kodak, Nokia, Siemens gibi şirketler gerekli dönüşümü elde edemezken; Ford, Unilever, Pepsi, Medtronic bu işi başarmışlardır.
6. Özgün liderler çevrelerinde insanları ortak misyon ve değerler etrafında birleştirmeyi ve bunları yetkilendirmeyi başarırlar.
7. Dönüşümü gerçekleştirebilen liderin karakteristik özellikleri şunlardır: İleri görüş (Vizyon) sahibi olmak; Açıklık ve netlik; Birleştirici kişilik; Adanmışlık; Sebat etme; Esneklik
8. Liderin Gerçek Yönü (Your True North) ise üç noktadan oluşur: a. Liderin yaşam hikâyesi b. Liderin üstesinden geldiği zorluklar c. Liderlik deneyimini anlamlı bir şekilde içselleştirmiş olması…
9. Harvard'lı Hoca konuşmasını Nobel Barış Ödülü sahibi Albert Schweitzer'in bir sözü ile bitirdi: “Aranızda bulunanlardan yalnızca insanlığa nasıl hizmet edilebileceklerini aramış ve bulmuş olanlar gerçek mutluluğa ulaşabileceklerdir.”
Bir vefa, nezaket ve nezahet örneği...
Ekonomik sıkışma dönemlerinde çıkış noktası olarak gösterilen yollardan biri, hiç şüphesiz 'farklılaşma'dır, 'yenilenme'dir, rekabete karşı insanı (kurumu) koruyan 'inovasyon'dur ('disruptive inovation' denen şey)…Jack Trout'un “Farklılaş ya da öl” (Differentiate or Die) adlı kitabında anlattığı şey yani…
Erol Evgin ülkemizde bu gerçekliği bilen ve uygulamayı başaran ve de bunu sürdürülebilir bir disiplin içinde yapabilen ender sanatçılardan biridir. Tabii ki sağlam temellerden gelmektedir (İstanbul Erkek Lisesi. Sonra Güzel Sanatlar Akademisi Mimarlık Fakültesi)… Ancak bu yeterli olmaz. Günümüzde tüm rekabet sağlam temellerden gelmektedir. O halde bunun için ne gereklidir?
Belki şu üç kavramda özetleyebiliriz gerekli olanları: 1. Cesaret 2. İleri Görüşlülük 3. Mevcutla yetinmemek ('idare' etmemek)…
Erol Evgin'de bu üçü vardır… Yoksa geldiği yaşta zirveyi tutmayı sürdürmek olası değildir…
Sadece bizim kuşak mı? Bence hayır… Neredeyse bütün kuşaklarda mebzul miktarda sevenleri vardır. Kültür noktasında olmasa bile'değerler' alanında toplumun hiçbir kesimiyle bir sorunu yoktur…
Son albümü 'Altın Düetler'i dinlerken bunlar geçti aklımdan.
“Keşke” diye düşündüm, “Erol (lisede yıllarca yatılı okulda birlikte okumuş olmanın hakkıyla böyle anıyorum kendisini), iş, siyaset ve spor dünyasına konferanslar verse… Hiçbir şey yapmasa… Sadece araya bazı hit şarkılarını serpiştirerek hayatını anlatsa… Sadece The Plaza Oteli'nin en üst katında yıllardır haftada bir verdiği, düzenlediği gösteriyi bu yönde geliştirse…”
Altın Düetler yaptığı işe anlam katmak isteyenlere bir ders niteliğinde… Müthiş bir dostluk ve vefa örneği vermişler. Bu düetlerde Erol'a katılan bütün starları yürekten kutluyorum, gösterdikleri zarafet ve nezahet için.
Hepsi özenle seçilmiş şarkıların düzenlemeleri de harika. Albümde Erol şu parçaları şu starlarla birlikte seslendirmiş:
Sevdan Olmasa (Hande Yener), Ateşle Oynama (Sıla), İşte Öyle Bir Şey (Emel Sayın), Ben İmkânsız Aşklar İçin Yaratılmışım (Sezen Aksu), Aldım Başımı Gidiyorum (Candan Erçetin), Söyle Canım (Aşkın NurYengi), Bir de Bana Sor (Nükhet Duru), Hep Böyle Kal (Zuhal Olcay), Neydi O Yıllar (Şevval Sam), Rüya (Göksel)…
Akıl ve zekâları senkron çalışmayan bazı radikal arkadaşların “Türkiye'de onca sorun varken sen nelerle ilgileniyorsun?” diye sorduklarını duyar gibiyim… Onlara tek cevabım var: “Bunlarla yeterince ilgilenmediğimiz için o sorunları yaşıyor olmayalım?”
Sayın Cumhurbaşkanı R. Tayyip Erdoğan'ın onca saldırıya rağmen neden hâlâ dimdik ayakta durabildiğinin; AK Parti bir seçim zaferinden diğerine koşarken muhalefetin 14 yıldır neden 'nal topladığının'; bazı şirketler kârlılıklarını katlayarak artırıp yüzyılın üzerinde varlık sürdürürken, bazı ünlü kurum ve ürün markalarının yok olup gittiklerinin 'sır'ları vardı o derste…
Dersi veren ABD'li bir hocaydı: Prof. Dr. Bill George. Harvard Business School'da liderlik dersleri veren George, aynı zamanda Goldman Sachsve Mayo Clinic'te direktörlük görevini yürütüyor. Yani pratiği ve teoriyi bir arada götürüyor.
Accenture Türkiye'nin bu yıl üçüncüsünü düzenlediği CEO Summit'in sabah bölümünde Prof. Bill George 2015'te yayınlanmış “Discover Your True North” (Gerçek Yönünüzü Keşfedin) adlı kitaptan yola çıkarak bir sunum hazırlamış. Bizim dikkatimizi çeken şu hususlar oldu:
1. Tüm organizasyonların başarılı olup olmamasını belirleyen şey liderdir.
2. Çoğu başarısız liderin ortak yanı uzun vadeli düşünmek yerine kısa vadeli bir bakış açısına sahip olmaları ve kendi çıkarlarını kuruluşlarının üzerinde görmeleridir.
3. Liderlerin başarısız olmalarının nedeni zekâların düşük olmasından (IQ) değil, duygusal zekâlarının (EQ) düşük olmasından kaynaklanmaktadır.
4. Liderin kendisini tanımaması; gerçekle yüzleşememesi ve hatalarını kabullenmemesi; kuruluşun misyon ve değerleri konusunda yeterince tutkulu olmaması; insanlar için yeterli derece merhamet ve yakınlık duygusu beslememesi; kuruluşunu dönüştürecek cesarete sahip olamaması ve içeride diğer liderleri yetiştirememesi sonun başlangıcıdır…
5. General Motors, Kodak, Nokia, Siemens gibi şirketler gerekli dönüşümü elde edemezken; Ford, Unilever, Pepsi, Medtronic bu işi başarmışlardır.
6. Özgün liderler çevrelerinde insanları ortak misyon ve değerler etrafında birleştirmeyi ve bunları yetkilendirmeyi başarırlar.
7. Dönüşümü gerçekleştirebilen liderin karakteristik özellikleri şunlardır: İleri görüş (Vizyon) sahibi olmak; Açıklık ve netlik; Birleştirici kişilik; Adanmışlık; Sebat etme; Esneklik
8. Liderin Gerçek Yönü (Your True North) ise üç noktadan oluşur: a. Liderin yaşam hikâyesi b. Liderin üstesinden geldiği zorluklar c. Liderlik deneyimini anlamlı bir şekilde içselleştirmiş olması…
9. Harvard'lı Hoca konuşmasını Nobel Barış Ödülü sahibi Albert Schweitzer'in bir sözü ile bitirdi: “Aranızda bulunanlardan yalnızca insanlığa nasıl hizmet edilebileceklerini aramış ve bulmuş olanlar gerçek mutluluğa ulaşabileceklerdir.”
Bir vefa, nezaket ve nezahet örneği...
Ekonomik sıkışma dönemlerinde çıkış noktası olarak gösterilen yollardan biri, hiç şüphesiz 'farklılaşma'dır, 'yenilenme'dir, rekabete karşı insanı (kurumu) koruyan 'inovasyon'dur ('disruptive inovation' denen şey)…Jack Trout'un “Farklılaş ya da öl” (Differentiate or Die) adlı kitabında anlattığı şey yani…
Erol Evgin ülkemizde bu gerçekliği bilen ve uygulamayı başaran ve de bunu sürdürülebilir bir disiplin içinde yapabilen ender sanatçılardan biridir. Tabii ki sağlam temellerden gelmektedir (İstanbul Erkek Lisesi. Sonra Güzel Sanatlar Akademisi Mimarlık Fakültesi)… Ancak bu yeterli olmaz. Günümüzde tüm rekabet sağlam temellerden gelmektedir. O halde bunun için ne gereklidir?
Belki şu üç kavramda özetleyebiliriz gerekli olanları: 1. Cesaret 2. İleri Görüşlülük 3. Mevcutla yetinmemek ('idare' etmemek)…
Erol Evgin'de bu üçü vardır… Yoksa geldiği yaşta zirveyi tutmayı sürdürmek olası değildir…
Sadece bizim kuşak mı? Bence hayır… Neredeyse bütün kuşaklarda mebzul miktarda sevenleri vardır. Kültür noktasında olmasa bile'değerler' alanında toplumun hiçbir kesimiyle bir sorunu yoktur…
Son albümü 'Altın Düetler'i dinlerken bunlar geçti aklımdan.
“Keşke” diye düşündüm, “Erol (lisede yıllarca yatılı okulda birlikte okumuş olmanın hakkıyla böyle anıyorum kendisini), iş, siyaset ve spor dünyasına konferanslar verse… Hiçbir şey yapmasa… Sadece araya bazı hit şarkılarını serpiştirerek hayatını anlatsa… Sadece The Plaza Oteli'nin en üst katında yıllardır haftada bir verdiği, düzenlediği gösteriyi bu yönde geliştirse…”
Altın Düetler yaptığı işe anlam katmak isteyenlere bir ders niteliğinde… Müthiş bir dostluk ve vefa örneği vermişler. Bu düetlerde Erol'a katılan bütün starları yürekten kutluyorum, gösterdikleri zarafet ve nezahet için.
Hepsi özenle seçilmiş şarkıların düzenlemeleri de harika. Albümde Erol şu parçaları şu starlarla birlikte seslendirmiş:
Sevdan Olmasa (Hande Yener), Ateşle Oynama (Sıla), İşte Öyle Bir Şey (Emel Sayın), Ben İmkânsız Aşklar İçin Yaratılmışım (Sezen Aksu), Aldım Başımı Gidiyorum (Candan Erçetin), Söyle Canım (Aşkın NurYengi), Bir de Bana Sor (Nükhet Duru), Hep Böyle Kal (Zuhal Olcay), Neydi O Yıllar (Şevval Sam), Rüya (Göksel)…
Akıl ve zekâları senkron çalışmayan bazı radikal arkadaşların “Türkiye'de onca sorun varken sen nelerle ilgileniyorsun?” diye sorduklarını duyar gibiyim… Onlara tek cevabım var: “Bunlarla yeterince ilgilenmediğimiz için o sorunları yaşıyor olmayalım?”