Marka yönetimi bilimdir müneccimlik değil
24 Haziran 2009 Akşam Gazetesi
İvedik 2, İvedik 1'den daha az seyirci ile buluşacak yerine, 'İkincisi birincisinden daha az iş yapacak!' deseymişim 'İletişim ve algılama meselelerinde girdiğim her iddiayı kazandım' diye hava atabilirmişim demek ki...
İvedik 2 son hafta birdenbire bulduğu (!) 90 bin seyirciyle finişe kalktı da öyle kaybettik yemekleri... Oysa geliri birinciden 6 milyon dolar daha gerideydi...
Bu arada yıllar önce muhteşem bir sinema yeteneği olan Hülya Avşar Hanım ile şöhret yönetiminin kraliçesi Seda Sayan'ın marka olamayacaklarını belirtmiştim, ne oldu dersiniz?
Son durum da futbol dünyasındaki 'markalar'la ilgili...
Değil mi ki, Beşiktaş Gökhan Zan üzerinden kazanacağı 4 milyonu sokağa attı; ondan marka falan olmaz... Değil mi ki, Başkan Yıldırım Demirören 'Hayırlısı neyse o olsun!' demiş; işi Allah'a bırakmış; bu yaklaşımla kapitalist dünyanın en karmaşık en entelektüel ürünü olan 'Marka' yönetilemez...
Fenerbahçe'ye gelen Mehmet Topuz'dan da marka olmaz... Aslanlar gibi oynar, şöhret olur ama iddia edildiği gibi Beckham falan asla olamaz... İşin içine dahil edilen 'İmaj danışmanı'nın da elinden bir şey gelmez... Sadece 'imaj' kavramı eskidiği, bir işe yaramadığı, mış gibi yapmak olarak algılandığı için değil; Türkiye'de gerekli kapitalist sistem kurulamadığı; işin gereklerini kimse yapmadığı için olmaz...
Yani bizde müneccimlik falan yok... Meseleye ilkeler ve bilginin ışığında bakmaktan ibarettir olay...
Fenerbahçe Spor Kulübü'nün 'İmaj Danışmanı' olduğu söylenen Alp Üstüngör Bey belli ki çok yetenekli biri... Ama yetmez... Sistem çalışmadıkça (Bkz. Marka Mimarisi, Marka Genişlemesi, Marka Yönetimi Ekibi, Marka Ruhu/Vaadi, Çalışan Markası, Marka Yönetiminin 5 Adımı, Managing Your Total Brand kitabı vb.), onun elinden bir şey gelmez...
Mehmet Topuz'un Beşiktaş'a gönül vermişken Fener'e transferi, sistemin doğru çalıştığının göstergesidir mesela... Beşiktaş'ın Gökhan Zan durumundaki gibi bir beceriksizliği falan değil.
Fenerbahçe seyircisinde anlamsız beklentiler yaratılmamalı; taraftar gereksiz yere üzülmemeli...
İvedik 2, İvedik 1'den daha az seyirci ile buluşacak yerine, 'İkincisi birincisinden daha az iş yapacak!' deseymişim 'İletişim ve algılama meselelerinde girdiğim her iddiayı kazandım' diye hava atabilirmişim demek ki...
İvedik 2 son hafta birdenbire bulduğu (!) 90 bin seyirciyle finişe kalktı da öyle kaybettik yemekleri... Oysa geliri birinciden 6 milyon dolar daha gerideydi...
Bu arada yıllar önce muhteşem bir sinema yeteneği olan Hülya Avşar Hanım ile şöhret yönetiminin kraliçesi Seda Sayan'ın marka olamayacaklarını belirtmiştim, ne oldu dersiniz?
Son durum da futbol dünyasındaki 'markalar'la ilgili...
Değil mi ki, Beşiktaş Gökhan Zan üzerinden kazanacağı 4 milyonu sokağa attı; ondan marka falan olmaz... Değil mi ki, Başkan Yıldırım Demirören 'Hayırlısı neyse o olsun!' demiş; işi Allah'a bırakmış; bu yaklaşımla kapitalist dünyanın en karmaşık en entelektüel ürünü olan 'Marka' yönetilemez...
Fenerbahçe'ye gelen Mehmet Topuz'dan da marka olmaz... Aslanlar gibi oynar, şöhret olur ama iddia edildiği gibi Beckham falan asla olamaz... İşin içine dahil edilen 'İmaj danışmanı'nın da elinden bir şey gelmez... Sadece 'imaj' kavramı eskidiği, bir işe yaramadığı, mış gibi yapmak olarak algılandığı için değil; Türkiye'de gerekli kapitalist sistem kurulamadığı; işin gereklerini kimse yapmadığı için olmaz...
Yani bizde müneccimlik falan yok... Meseleye ilkeler ve bilginin ışığında bakmaktan ibarettir olay...
Fenerbahçe Spor Kulübü'nün 'İmaj Danışmanı' olduğu söylenen Alp Üstüngör Bey belli ki çok yetenekli biri... Ama yetmez... Sistem çalışmadıkça (Bkz. Marka Mimarisi, Marka Genişlemesi, Marka Yönetimi Ekibi, Marka Ruhu/Vaadi, Çalışan Markası, Marka Yönetiminin 5 Adımı, Managing Your Total Brand kitabı vb.), onun elinden bir şey gelmez...
Mehmet Topuz'un Beşiktaş'a gönül vermişken Fener'e transferi, sistemin doğru çalıştığının göstergesidir mesela... Beşiktaş'ın Gökhan Zan durumundaki gibi bir beceriksizliği falan değil.
Fenerbahçe seyircisinde anlamsız beklentiler yaratılmamalı; taraftar gereksiz yere üzülmemeli...