Türkiye ‘ısı kalkanını’ oluşturuyor
24 aralık 2015 yeni şafak
ABD'nin en büyük bankalarından birinde çalışmakta olan bir dostumuz, onların Noel ve yılbaşı dönemi tatilinden yararlanarak ailesini ziyaret etmek üzere Türkiye'ye geleceğini yönetime bildiriyor. Yönetimin reaksiyonu, hem de yazılı bir metinle şöyle oluyor: “Türkiye terör tehlikesi nedeniyle kırmızı bölgelerden biridir. Nereye gideceksiniz? Kimin yanında, ne kadar kalacaksınız? Ne zaman döneceksiniz vb.?”
Yani diplomatik düzeyde öyle bir hava estirmeseler de, pratikte açıkçası “Gitmeyin Türkiye'ye!” diyorlar…
PKK'nın ve onun siyasi örgütlerinin tam da amaçları budur. Türkiye'yi hafif yollu tecride itmek ve taleplerinin kabul edilmesini sağlamak…
Demirtaş'ın yurt dışı metropollerine yaptığı gezilerin, kendisini Moskova'ya atıp Lavrov ile görüşmesinin, Der Spiegel türü basın organlarının “Türk Ordusu Kürt Savaşçılarını –hatta bazen Kürt halkını- öldürüyor!” diye tepinmesinin nedeni de budur… Tecrit…
Demirtaş'la görüştükten sonra Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov şu açıklamayı yapmış:
“Türkiye siyasi hayatında önemli rol oynadığınızı son seçimler göstermiştir. Moskova yönetimi HDP'nin Suriye konusundaki değerlendirmelerini dikkate alacaktır…”
Lavrov, Türkiye Cumhuriyeti Büyük Millet Meclisi ve onun güven oyu ile yetki verdiği hükümetinin Suriye konusundaki değerlendirmelerini dikkate alacak değil ya; tabii ki PKK'ya terörist diyemeyen siyasi partinin sözlerine bakacak…
Peki Demirtaş ne demiş? O da Rus uçağının düşürülmesine üzüldüklerini dile getirmiş…
İşte Türkiye'nin, belli güçlerce çevresinde örülmek istenen ancak hiçbir şekilde başarı şansı olmayan tecrit girişimlerini püskürtme konusunda attığı adımlar çok önemlidir. Yunanistan'la, İsrail'le, Avrupa Birliği ile ilişkilerde alınan yol, her türlü takdiri hak etmektedir…
İletişim tekniğinden bakarsak, kriz iletişiminde bu yaklaşıma sosyal paydaşlar ve gerektiği boyutta karşıt görüşlerle ittifak kurarak 'ısı kalkanı oluşturmak' deniyor… Bilindiği üzere ittifaklar karşıt görüşlerle kurulur. Sizi zaten destekleyen yandaşlarınızla değil… Gördüğümüz kadarıyla da Türkiye o ısı kalkanını oluşturuyor; hem de, onca cephede savaşırken, GS Teknik Direktörü Mustafa Denizlihocanın tarihe geçmiş ifadesiyle “İçimizdeki İrlandalılara” rağmen…
Yeni yıla üç kitapla giriyorum
Akbank Genel Müdürü sayın Hakan Binbaşgil 'Bir dünya meraklısı'na verilebilecek en iyi armağanı, 'Fotoğraf Bugün'ü göndermiş. En az bu büyük hacimli, özenle hazırlanmış kalıcı eser kadar saygın üslubuyla yazılmış mektubunda, kitabın “sanat olarak fotoğrafa farklı bir kadrajdan baktığını” belirtip, “fotoğrafın son 50 yılının hayat dolu serüvenini” anlattığını belirtmiş.
İstanbul Erkek Lisesi'nden kardeşim Prof. Dr. Acar Baltaş'ın yeni kitabının sadece adı bile insanı meraklandırarak zenginleştirmeye yeter: “Akılsız Duyguların Cezasını Kararlar Çeker” Altbaşlıkta da “Akıllı insanlar neden yanlış karar verir?” diye soruyor.Remzi Kitabevi'nin yayınladığı bir başucu kitabı. Kısa kısa makaleler var içinde. Hepsi bir hazine sandığının içindeki ziynet eşyaları gibi.
Acar kardeşim kitabı gönderirken güzelim bir de mektup eklemiş. Diyor ki:
“Düşündüğümüz, yaptığımız ve yapmaktan kaçındığımız her şey beyinde belirlenir. Oysa beyin düşünülenin aksine bir bilgisayar değildir. Bilinçli ve özgür irademizin sonucu olduğuna inandığımız seçimlerimiz büyük çoğunlukla farkında olmadığımız güçler tarafından yönlendirilir. Elindeki kitap insanların yaptıkları sistematik hataları anlatmaktadır…”
Bu hayli gizemi satırların perde arkasını kitabın içinde bulmak üzere başucuma koydum.
Başucuma koyduğum üçüncü kitap ise, Perakende Günleri'ni 15 yıldır, yurt içi ve yurt dışından önemli konuşmacıların katılımı ve müthiş bir organizasyon başarısı ile düzenleyen, bir anlamda sektöre yön veren dinamiklerden biri olan Soysal'ın Yönetim Kurulu Başkanı ve aynı zamanda yakın dostum olan Suat Soysal'ın imzasını taşıyor: “İpuçları”. Suat kardeşim demiş ki:
“İş yaşamında bir sözcükten, bir cümleden, bir örnekten, bir olaydan ilham almayı ve bu esinleri, bambaşka alanlarda yapacağımız uygulamalar için temel taşı kılmayı bazen gözden kaçırıyoruz. Perakende Günleri'nin 15. yılında, geride kalan onca yılda sahne alan değerli konuşmacılarımızdan nasıl esinlendiğimi kaleme aldım. Bununla da yetinmedim, onların anlattıklarının hangi alanlara uygulanabileceğini örneklerle anlattım.”
Ellerine sağlık Suat kardeşim.
Yani diplomatik düzeyde öyle bir hava estirmeseler de, pratikte açıkçası “Gitmeyin Türkiye'ye!” diyorlar…
PKK'nın ve onun siyasi örgütlerinin tam da amaçları budur. Türkiye'yi hafif yollu tecride itmek ve taleplerinin kabul edilmesini sağlamak…
Demirtaş'ın yurt dışı metropollerine yaptığı gezilerin, kendisini Moskova'ya atıp Lavrov ile görüşmesinin, Der Spiegel türü basın organlarının “Türk Ordusu Kürt Savaşçılarını –hatta bazen Kürt halkını- öldürüyor!” diye tepinmesinin nedeni de budur… Tecrit…
Demirtaş'la görüştükten sonra Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov şu açıklamayı yapmış:
“Türkiye siyasi hayatında önemli rol oynadığınızı son seçimler göstermiştir. Moskova yönetimi HDP'nin Suriye konusundaki değerlendirmelerini dikkate alacaktır…”
Lavrov, Türkiye Cumhuriyeti Büyük Millet Meclisi ve onun güven oyu ile yetki verdiği hükümetinin Suriye konusundaki değerlendirmelerini dikkate alacak değil ya; tabii ki PKK'ya terörist diyemeyen siyasi partinin sözlerine bakacak…
Peki Demirtaş ne demiş? O da Rus uçağının düşürülmesine üzüldüklerini dile getirmiş…
İşte Türkiye'nin, belli güçlerce çevresinde örülmek istenen ancak hiçbir şekilde başarı şansı olmayan tecrit girişimlerini püskürtme konusunda attığı adımlar çok önemlidir. Yunanistan'la, İsrail'le, Avrupa Birliği ile ilişkilerde alınan yol, her türlü takdiri hak etmektedir…
İletişim tekniğinden bakarsak, kriz iletişiminde bu yaklaşıma sosyal paydaşlar ve gerektiği boyutta karşıt görüşlerle ittifak kurarak 'ısı kalkanı oluşturmak' deniyor… Bilindiği üzere ittifaklar karşıt görüşlerle kurulur. Sizi zaten destekleyen yandaşlarınızla değil… Gördüğümüz kadarıyla da Türkiye o ısı kalkanını oluşturuyor; hem de, onca cephede savaşırken, GS Teknik Direktörü Mustafa Denizlihocanın tarihe geçmiş ifadesiyle “İçimizdeki İrlandalılara” rağmen…
Yeni yıla üç kitapla giriyorum
Akbank Genel Müdürü sayın Hakan Binbaşgil 'Bir dünya meraklısı'na verilebilecek en iyi armağanı, 'Fotoğraf Bugün'ü göndermiş. En az bu büyük hacimli, özenle hazırlanmış kalıcı eser kadar saygın üslubuyla yazılmış mektubunda, kitabın “sanat olarak fotoğrafa farklı bir kadrajdan baktığını” belirtip, “fotoğrafın son 50 yılının hayat dolu serüvenini” anlattığını belirtmiş.
İstanbul Erkek Lisesi'nden kardeşim Prof. Dr. Acar Baltaş'ın yeni kitabının sadece adı bile insanı meraklandırarak zenginleştirmeye yeter: “Akılsız Duyguların Cezasını Kararlar Çeker” Altbaşlıkta da “Akıllı insanlar neden yanlış karar verir?” diye soruyor.Remzi Kitabevi'nin yayınladığı bir başucu kitabı. Kısa kısa makaleler var içinde. Hepsi bir hazine sandığının içindeki ziynet eşyaları gibi.
Acar kardeşim kitabı gönderirken güzelim bir de mektup eklemiş. Diyor ki:
“Düşündüğümüz, yaptığımız ve yapmaktan kaçındığımız her şey beyinde belirlenir. Oysa beyin düşünülenin aksine bir bilgisayar değildir. Bilinçli ve özgür irademizin sonucu olduğuna inandığımız seçimlerimiz büyük çoğunlukla farkında olmadığımız güçler tarafından yönlendirilir. Elindeki kitap insanların yaptıkları sistematik hataları anlatmaktadır…”
Bu hayli gizemi satırların perde arkasını kitabın içinde bulmak üzere başucuma koydum.
Başucuma koyduğum üçüncü kitap ise, Perakende Günleri'ni 15 yıldır, yurt içi ve yurt dışından önemli konuşmacıların katılımı ve müthiş bir organizasyon başarısı ile düzenleyen, bir anlamda sektöre yön veren dinamiklerden biri olan Soysal'ın Yönetim Kurulu Başkanı ve aynı zamanda yakın dostum olan Suat Soysal'ın imzasını taşıyor: “İpuçları”. Suat kardeşim demiş ki:
“İş yaşamında bir sözcükten, bir cümleden, bir örnekten, bir olaydan ilham almayı ve bu esinleri, bambaşka alanlarda yapacağımız uygulamalar için temel taşı kılmayı bazen gözden kaçırıyoruz. Perakende Günleri'nin 15. yılında, geride kalan onca yılda sahne alan değerli konuşmacılarımızdan nasıl esinlendiğimi kaleme aldım. Bununla da yetinmedim, onların anlattıklarının hangi alanlara uygulanabileceğini örneklerle anlattım.”
Ellerine sağlık Suat kardeşim.