Türkiye’nin algısını düzeltecek kişi bulunmuş…
13 eylül 2016 yeni şafak
Beyefendi mi Hürriyet'i bulmuş; Hürriyet mi beyefendiyi tam olarak anlayamadım. Ancak gazetenin internet nüshasında 7 Eylül tarihinde Ufuk Sevinç Bey'e geniş yer ayrılmış. Sonra da başka siteler bu haberi alıp kullanmışlar…
Ufuk Bey müthiş bir iletişim ustasıymış. Habere ve vaatlere bakılırsaTürkiye ve Tayyip Erdoğan düşmanlığını bir çırpıda çözebilecek bir büyük yetenek… Der Spiegel'in zırt pırt yaptığı o itici Erdoğan kapaklarını durduruverecek… (Bu haftaki özel sayısı için bkz. dünküYeni Şafak S. 9, “Bir ülke özgürlüğünü kaybediyor. Diktatör Erdoğan”… FETÖ bile bu kadar yanlı ve tahrik edici kapaklar yapamazdı…)
Ya işte bunları durduracakmış Sayın Sevinç.
26 yıldır iletişim profesyonelleri ile çalışır, uluslararası toplantılara katılırız ama böyle bir isme rastlamamıştık. Herhalde bizim hatamız. Atlamış olmalıyız. Eşi hanımefendi ile Almanya'da kurdukları şirketin adıNetwork & Communication Company (N&C) imiş. Yazıda öyle deniyor. Ayrıca beyefendinin ifadelerinden “Versinler bana Türkiye'nin tanıtımını bakın nasıl çözerim sorunları” şeklinde bir iddia neşet ettiğinden meraklanıp araştırdım. Net'te bu şirketin web sitesine de rastlamadım; herhangi bir izine de. Benim beceriksizliğim olmalı.
İddia bayağı sıkı ve şu sıra Türkiye'nin tanıtımı için çırpınan, araya hatırlı eski siyasetçiler dahil pek çok vasıta koyarak Ankara'daki çeşitli bakanlık ve kurumlara teklif üstüne teklif verenler var ya; merakımızı mucip oldu. Almanya'da uzun yıllardır faaliyette bulunan sektörün önemli aktörlerine sorduk, onlar da beyefendiyi ve şirketini 'çıkaramadılar'.
Web'te 'görseller' sekmesinde mebzul miktarda kendisiyle ilgili fotoğraflar var. Magazin dünyasında Paz Vega gibi hatunlarla papyonlu, smokinli pozlar vermiş. Mesela bizden biraz geçkince, gündemden düşmüş, kısmen unutulmuş yıldız adaylarının verin tanıtımını kendisine, sonra unutun. Başarı garanti gibi… Görüntüler öyle diyor… Ben onların yalancısıyım.
Beyefendi 3 yaşından beri Almanya'daymış. Ailesi Türkiye'nin gönderdiği ilk işçi kafilelerinde yer alıyormuş. Uluslararası hukuk ve iş yönetimi eğitimi almış (bunu araştırmadım). Ancak Hürriyet'in haberine göreAlman RTL ve Pro7 televizyonlarının tepe yönetiminde yer almış. Onu araştırdım. Bir kayıt bulamadım. Ama devam ediyorum araştırmaya. Bulursam haber veririm.
Bir de şu VW meselesi var. Onunla ilgili de Hürriyet haberinden başka kaynak çıkmıyor… Sevinç bugünlerde başta ABD pazarı olmak üzere global arenada ciddi bir kriz yaşayan Volkswagen Grubu ile çalışıyormuş. Herhalde gizli bir görev… Oysa doğrulatmak çok kolay. VW'nin Türkiye temsilcisi Doğuş Otomotiv AŞ'nin yöneticilerini Türkiye'de ekonomi basını çok iyi tanır. Bir telefon mesafesindedir doğru bilgi…
Arkadaş Volkswagen'in yanı sıra Mercedes, Audi, Porsche gibi otomotiv firmalarının, Lindt Lambertz gibi çok sayıda dünya çapında markanın da iletişim faaliyetlerini yürütüyormuş. Demek ki olabiliyormuş… Hadi Audi ve Porsche, VW ile aynı grupta. Bir ölçüde haberi 'satın aldık' diyelim. Peki bunlarla birebir rekabette olan Mercedes nasıl girmiş devreye? İşte yanıtlaması zor olan soru bu…
Şu anda özellikle AB ülkelerinde Türkiye'ye yönelik olumsuz algının arttığına değinen Sevinç, bunu pozitife çevirmenin mümkün olduğunu söylüyormuş. Meraklıları bu iletişim ustasının derin fikirlerinin tamamını internetten bulup okuyabilirler. Biz en güzel bölümünü vermekle yetinelim:
“Bence” demiş Ufuk Beyefendi “İlk yapılması gereken, şu anda Türkiye'ye ısrarla yüklenmeye çalışılan, 'canavar' algısını tersine çevirmek. Bunu tabii 'Türkiye canavar değildir' gibi bir mesajla veremezsiniz. Canavar ifadesini hiç kullanmadan, ülkenin ekonomik potansiyelini ve tarihi-kültürel değerlerini, doğasını öne çıkararak yapabilirsiniz. Emin olun siz ülkenin güzelliklerini öne çıkardıkça, 'Türkiye'ye gitmeyin' uyarıları kesilecek. Çünkü bunlar aslında devletlerarası konuşmalar, siz o ülkelerin vatandaşlarına yatırımcısına sesleneceksiniz. Uluslararası medyayı hedefleyen, medya mensuplarına yönelik bir iletişim kampanyası planlamalı ve ısrarla uygulanmalı”…
Ufuk beyin somut önerileri de var yazıda. 10 Hollywood yıldızını harekete geçirmek; dünyanın önde gelen yatırımcılarına dönük bir roadshow düzenlemek; dünya çapında ünlüleri tanıtım elçisi olarak seçmek (VW'de bunu yapıyorlarmış…); Sultan of the Dance'i dünyanın önemli başkentlerine göndermek; Türk mutfağına, sağlık sektörüne, turizme dünya starları ile dikkat çekmek vb…
Nasıl?...
Ufuk beyin Türkiye'nin iletişimini fıstıklıdan top atışı şeklinde yönetmeyi düşünmesine diyecek bir lafımız olamaz. Nasıl hepimiz birer teknik direktör kadar futboldan anlıyorsak, kamu diplomasisi konusunda da hepimizin bir fikri olması kadar doğal ne olabilir?
Doğal olmayan şu: Ciddi bir hazırlık içinde olduğunu bildiğimiz ve yukarıdaki işleri çoktan planladığı bilinen makamlara (Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ndeki ilgili görevliler, Başbakanlık, Ekonomi Bakanlığı, Kültür ve Turizm Bakanlığı, Kamu Diplomasisi Koordinatörlüğü'nün de bağlı olduğu Başbakan Yardımcılığı, TİM, TOBB, TÜSİAD, MÜSİAD vb.) “Ne yapılıyor?” diye sormadan, iletişim ustalığı konusundaki kerameti kendinden menkul bir Almancı kardeşimizin büyük olasılıkla iyi niyetli temennilerini bir 'fikir ve görüş haberi' gibi derleyip sunma gazeteciliği…
***
Sonunda başardım… Yıllardır yalvarıp yakardım. Önceden hazırlanmış, kopyala yapıştır bayram tebriklerini göndermeyin. Ayrıca bilgisayardan ve akıllı telefonlardan, toplu gönderim yapmayın. İki elektronik cihaz bayramlaşıyor gibi olur. Beklediğinizin tam tersi etki yaratırsınız, dedim durdum. Bana böyle gelen, şahsi olmayan hiçbir mesaja yıllardır cevap vermedim…
Bayram milli ve manevi değerlerin korunduğu, yaşatıldığı bir vesiledir. Onu kaybetmemek gerekir. Bu da yüz yüze görüşme ile, ya da en azından sesle; haydi vazgeçtik hiç değilse şahsi bir mesajla mümkün olabilir, diye tekrarladık durduk…
Nihayet bu bayram beşeri olmayan mesajların sayısı iyice azaldı. Onun yerine insani ve sımsıcak mesajların sayısı arttıkça arttı…
Allah, insanla insan gibi ilişki kuranlardan razı olsun.
Mübarek Kurban Bayramımız memleketimize esenliklerin gelmesine vesile olsun..
Ufuk Bey müthiş bir iletişim ustasıymış. Habere ve vaatlere bakılırsaTürkiye ve Tayyip Erdoğan düşmanlığını bir çırpıda çözebilecek bir büyük yetenek… Der Spiegel'in zırt pırt yaptığı o itici Erdoğan kapaklarını durduruverecek… (Bu haftaki özel sayısı için bkz. dünküYeni Şafak S. 9, “Bir ülke özgürlüğünü kaybediyor. Diktatör Erdoğan”… FETÖ bile bu kadar yanlı ve tahrik edici kapaklar yapamazdı…)
Ya işte bunları durduracakmış Sayın Sevinç.
26 yıldır iletişim profesyonelleri ile çalışır, uluslararası toplantılara katılırız ama böyle bir isme rastlamamıştık. Herhalde bizim hatamız. Atlamış olmalıyız. Eşi hanımefendi ile Almanya'da kurdukları şirketin adıNetwork & Communication Company (N&C) imiş. Yazıda öyle deniyor. Ayrıca beyefendinin ifadelerinden “Versinler bana Türkiye'nin tanıtımını bakın nasıl çözerim sorunları” şeklinde bir iddia neşet ettiğinden meraklanıp araştırdım. Net'te bu şirketin web sitesine de rastlamadım; herhangi bir izine de. Benim beceriksizliğim olmalı.
İddia bayağı sıkı ve şu sıra Türkiye'nin tanıtımı için çırpınan, araya hatırlı eski siyasetçiler dahil pek çok vasıta koyarak Ankara'daki çeşitli bakanlık ve kurumlara teklif üstüne teklif verenler var ya; merakımızı mucip oldu. Almanya'da uzun yıllardır faaliyette bulunan sektörün önemli aktörlerine sorduk, onlar da beyefendiyi ve şirketini 'çıkaramadılar'.
Web'te 'görseller' sekmesinde mebzul miktarda kendisiyle ilgili fotoğraflar var. Magazin dünyasında Paz Vega gibi hatunlarla papyonlu, smokinli pozlar vermiş. Mesela bizden biraz geçkince, gündemden düşmüş, kısmen unutulmuş yıldız adaylarının verin tanıtımını kendisine, sonra unutun. Başarı garanti gibi… Görüntüler öyle diyor… Ben onların yalancısıyım.
Beyefendi 3 yaşından beri Almanya'daymış. Ailesi Türkiye'nin gönderdiği ilk işçi kafilelerinde yer alıyormuş. Uluslararası hukuk ve iş yönetimi eğitimi almış (bunu araştırmadım). Ancak Hürriyet'in haberine göreAlman RTL ve Pro7 televizyonlarının tepe yönetiminde yer almış. Onu araştırdım. Bir kayıt bulamadım. Ama devam ediyorum araştırmaya. Bulursam haber veririm.
Bir de şu VW meselesi var. Onunla ilgili de Hürriyet haberinden başka kaynak çıkmıyor… Sevinç bugünlerde başta ABD pazarı olmak üzere global arenada ciddi bir kriz yaşayan Volkswagen Grubu ile çalışıyormuş. Herhalde gizli bir görev… Oysa doğrulatmak çok kolay. VW'nin Türkiye temsilcisi Doğuş Otomotiv AŞ'nin yöneticilerini Türkiye'de ekonomi basını çok iyi tanır. Bir telefon mesafesindedir doğru bilgi…
Arkadaş Volkswagen'in yanı sıra Mercedes, Audi, Porsche gibi otomotiv firmalarının, Lindt Lambertz gibi çok sayıda dünya çapında markanın da iletişim faaliyetlerini yürütüyormuş. Demek ki olabiliyormuş… Hadi Audi ve Porsche, VW ile aynı grupta. Bir ölçüde haberi 'satın aldık' diyelim. Peki bunlarla birebir rekabette olan Mercedes nasıl girmiş devreye? İşte yanıtlaması zor olan soru bu…
Şu anda özellikle AB ülkelerinde Türkiye'ye yönelik olumsuz algının arttığına değinen Sevinç, bunu pozitife çevirmenin mümkün olduğunu söylüyormuş. Meraklıları bu iletişim ustasının derin fikirlerinin tamamını internetten bulup okuyabilirler. Biz en güzel bölümünü vermekle yetinelim:
“Bence” demiş Ufuk Beyefendi “İlk yapılması gereken, şu anda Türkiye'ye ısrarla yüklenmeye çalışılan, 'canavar' algısını tersine çevirmek. Bunu tabii 'Türkiye canavar değildir' gibi bir mesajla veremezsiniz. Canavar ifadesini hiç kullanmadan, ülkenin ekonomik potansiyelini ve tarihi-kültürel değerlerini, doğasını öne çıkararak yapabilirsiniz. Emin olun siz ülkenin güzelliklerini öne çıkardıkça, 'Türkiye'ye gitmeyin' uyarıları kesilecek. Çünkü bunlar aslında devletlerarası konuşmalar, siz o ülkelerin vatandaşlarına yatırımcısına sesleneceksiniz. Uluslararası medyayı hedefleyen, medya mensuplarına yönelik bir iletişim kampanyası planlamalı ve ısrarla uygulanmalı”…
Ufuk beyin somut önerileri de var yazıda. 10 Hollywood yıldızını harekete geçirmek; dünyanın önde gelen yatırımcılarına dönük bir roadshow düzenlemek; dünya çapında ünlüleri tanıtım elçisi olarak seçmek (VW'de bunu yapıyorlarmış…); Sultan of the Dance'i dünyanın önemli başkentlerine göndermek; Türk mutfağına, sağlık sektörüne, turizme dünya starları ile dikkat çekmek vb…
Nasıl?...
Ufuk beyin Türkiye'nin iletişimini fıstıklıdan top atışı şeklinde yönetmeyi düşünmesine diyecek bir lafımız olamaz. Nasıl hepimiz birer teknik direktör kadar futboldan anlıyorsak, kamu diplomasisi konusunda da hepimizin bir fikri olması kadar doğal ne olabilir?
Doğal olmayan şu: Ciddi bir hazırlık içinde olduğunu bildiğimiz ve yukarıdaki işleri çoktan planladığı bilinen makamlara (Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ndeki ilgili görevliler, Başbakanlık, Ekonomi Bakanlığı, Kültür ve Turizm Bakanlığı, Kamu Diplomasisi Koordinatörlüğü'nün de bağlı olduğu Başbakan Yardımcılığı, TİM, TOBB, TÜSİAD, MÜSİAD vb.) “Ne yapılıyor?” diye sormadan, iletişim ustalığı konusundaki kerameti kendinden menkul bir Almancı kardeşimizin büyük olasılıkla iyi niyetli temennilerini bir 'fikir ve görüş haberi' gibi derleyip sunma gazeteciliği…
***
Sonunda başardım… Yıllardır yalvarıp yakardım. Önceden hazırlanmış, kopyala yapıştır bayram tebriklerini göndermeyin. Ayrıca bilgisayardan ve akıllı telefonlardan, toplu gönderim yapmayın. İki elektronik cihaz bayramlaşıyor gibi olur. Beklediğinizin tam tersi etki yaratırsınız, dedim durdum. Bana böyle gelen, şahsi olmayan hiçbir mesaja yıllardır cevap vermedim…
Bayram milli ve manevi değerlerin korunduğu, yaşatıldığı bir vesiledir. Onu kaybetmemek gerekir. Bu da yüz yüze görüşme ile, ya da en azından sesle; haydi vazgeçtik hiç değilse şahsi bir mesajla mümkün olabilir, diye tekrarladık durduk…
Nihayet bu bayram beşeri olmayan mesajların sayısı iyice azaldı. Onun yerine insani ve sımsıcak mesajların sayısı arttıkça arttı…
Allah, insanla insan gibi ilişki kuranlardan razı olsun.
Mübarek Kurban Bayramımız memleketimize esenliklerin gelmesine vesile olsun..