‘Türkler korkmuyor!..’
15 Aralık 2016 - Yeni Şafak
Pazar akşamı Galatasaray – G. Antep, Pazartesi akşamı Antalya – FB maçlarındaki atmosfer, seyircilerin tezahüratları, Şehittepe’yi tavafa gelen binler; kolkola giriveren bir toplum; sosyal medyada bazı soysuzlar dışında alabildiğine ortak reaksiyon veren gençler…
Kendi derdimiz, acılarımız sürerken komşunun çığlıklarını işitmek ve onların mücadelesine de katılabilmek… Sanki sınanıyoruz… Ancak bizi sindirmek yıldırmak istedikleri her eylemden güçlenerek çıkan bir toplum…
Film yönetmeni dostumla o sohbetim geldi yine aklıma… Sormuştum: “ABD ve Avrupa’da en çok iş yapan filmlerin içinde korku filmleri hep ön sıralarda gelir. Özel festivalleri bile vardır. Bizde niye daha çok komedi tutar da korku filmleri Batı’daki kadar iş yapmaz?” Verdiği yanıt çok kısa ve yalındı: “Türkler korkmuyor Aliciğim…”
Farkındayız, kolay işler değil bunlar ve Ortadoğu’da canı yanan kim varsa yanında olan hükümetin Halep konusunda eli kolu bağlansa da, dün ateşkesin sağlanması için nasıl da tüm imkânlarını seferber ettiğine hepimiz tanık olduk. Tabii ki gönül ve akıl gözü açık olanları kastediyoruz…
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Putin ile, Dışişleri İran’la ve MİT de Suriye’deki ilgili gruplarla temaslarını sürdürdü ve aynı saatlerde hayatta kalma ihtimalleri giderek azalan Haleplilerin dünyaya son anlarında gönderebildikleri veda mesajlarını bizlerle birlikte tüm dünya izledi. Ateşkes sağlandı sağlanmasına, ancak dün Esed ve İran komutasındaki Şii terör grupları yeniden saldırıya geçtiler.
Silahlar sussun ve taraflar masaya otursun beklentisi her türlü olumsuz gelişmeye rağmen ortadan kalkmazken, ABD’deki muhatap eksikliğini fırsat bilenlerin son kozlarını oynamaya kalkıştığı Suriye’de, Halep’ten yükselen feryadın önüne geçebilmek için Türkiye’nin seyirci kalmayacağını artık net olarak biliyoruz.
Dün Başbakan, Kılıçdaroğlu ve Bahçeli ile bir araya geldiklerinde üç lider de teröre karşı ortak mesaj vereceklerini ifade ettiler. Kılıçdaroğlu, "Düşüncelerimizi gayet açık ifade ettik. Önerilerimizi Sayın Başbakana aktardık. Terör olayları bitirilmelidir" derken, Bahçeli de açıklamasında “Siyasal partiler, terör konusunda kesin ve acımasız bir kararlılıkla mücadelenin sürmesini talep etmektedir" ifadelerini kullandı.
Bildik, tanıdık, kanıksadığımız ifadeler bunlar ve yine de bu açıklamalar biraz olsun ferahlatıyor insanın içini.
Niyetleri acılar olgunlaştırır ve niyetlere uygun tutum ve davranışlar ancak ‘sürdürülebilir’ olduğunda hedefe yaklaşma ihtimali çoğalır.
Terörün, can alanından başlayarak ekonomi mengenesine kadar uzanan pek çok boyutuna bu ülke şahit olurken, Halep trajedisiyle içimiz iyice daralmışken ekranlarda izlediğimiz liderlerin akl-ı selim sahibi duruşlarına ve en önemlisi tutarlılığına ihtiyacımız var.
Çünkü tarih önünde herkes eşit sorumluluk altındadır. Muhalefetin de, hayatın içinden “Peki sen ne yaptın?” diye sorma hakkına sahip olan tek kutsal makama, ‘Tarihe’ karşı verecekleri dürüst bir yanıt olmalı…
Yoksa bazı batılı ülkelerle PKK’nın kol kola girip, Batı medyasını ve onların Türkiye’deki işbirlikçilerini arkalarına alıp oynadıkları oyun karşısında itidali kaybetmemek çok kolay değil.
PKK, kendisini Batılı müttefikleri doğrudan suçlanmasın diye vahşetlerini üzerine atacağı TAK diye bir tabela terör örgütü kuruyor; Batı basını da terörist dememeye dikkat ederek olayı PKK ile ilişkilendirmeden sıradan patlamalar gibi veriyor… PKK teröristlerinden söz ederken ‘Kurdish Militants’, ya da ‘Kurdish Fighters’ (Kürt Savaşçılar) diyorlar. Deutsche Welle’nin muhabiri gibi küstahlıkta daha ileri gidenler var. “Kürt savaşçıların başarılı eylemi” türünden ifadeleri fütursuzca kullanmak için nasıl bir satılmış, teslim edilmiş ruh lazımdır acaba?..
Yılgınlık yaratacağına insanları birbirine kenetleyen bunca felaket haberinin içinde bazı önemli olumlu haberler de gözden kaçabiliyor ne yazık ki…
Cumartesi günü sona eren İnovasyon Haftası’nda Türkiye İhracatçılar Meclisi TİM tarafından verilen İnovalig Türkiye İnovasyon Liderleri ödüllerini bu yıl kazananları yakından tanıma fırsatı bulamadık ne yazık ki…
Katar'ın Ankara Büyükelçisi Şafi’nin açıklaması da gözlerden kaçmış olabilir: “Trabzon'da 18 Aralık'ta Türkiye ile enerji, ekonomi ve turizm başta olmak üzere çeşitli alanlarda 14 yeni anlaşma imzalayacağız”…
Rusya'dan Halep'e ilişkin "ABD yerine Türkiye ile anlaşmak daha kolay" açıklamasının yapılmasının hemen ardından, yine Rusya tarafından Türkiye ile Rusya'nın Halep'te çözüm konusunda anlaştığı belirtildi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Türk Lirası kullanılması yönündeki çağrısı, bu kez de Japon’yadan Toshiba'da yankı bulmuş. Toshiba Turkey CEO'su Hiroshi Tani, "Türkiye'yi ve TL'yi destekliyoruz, özel sektör ihalelerimizde de TL'yi kullanmaya başladık" demiş…
Neden mi korkmuyor ve umudumuzu yitirmiyoruz? Bu sorunun yanıtı için bakınız Okan Bayülgen’in dalga geçtiği ancak Türkiye’de tüm zamanların en çok izlenen dizisi olma ünvanını 3 sezondur koruyan Diriliş dizisine ve çocuklarımızın sevdalısı olduğu Rafadan Tayfa’ya arada sırada bir göz atın. Orada bulursunuz yanıtla ilgili izleri…
Kendi derdimiz, acılarımız sürerken komşunun çığlıklarını işitmek ve onların mücadelesine de katılabilmek… Sanki sınanıyoruz… Ancak bizi sindirmek yıldırmak istedikleri her eylemden güçlenerek çıkan bir toplum…
Film yönetmeni dostumla o sohbetim geldi yine aklıma… Sormuştum: “ABD ve Avrupa’da en çok iş yapan filmlerin içinde korku filmleri hep ön sıralarda gelir. Özel festivalleri bile vardır. Bizde niye daha çok komedi tutar da korku filmleri Batı’daki kadar iş yapmaz?” Verdiği yanıt çok kısa ve yalındı: “Türkler korkmuyor Aliciğim…”
Farkındayız, kolay işler değil bunlar ve Ortadoğu’da canı yanan kim varsa yanında olan hükümetin Halep konusunda eli kolu bağlansa da, dün ateşkesin sağlanması için nasıl da tüm imkânlarını seferber ettiğine hepimiz tanık olduk. Tabii ki gönül ve akıl gözü açık olanları kastediyoruz…
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Putin ile, Dışişleri İran’la ve MİT de Suriye’deki ilgili gruplarla temaslarını sürdürdü ve aynı saatlerde hayatta kalma ihtimalleri giderek azalan Haleplilerin dünyaya son anlarında gönderebildikleri veda mesajlarını bizlerle birlikte tüm dünya izledi. Ateşkes sağlandı sağlanmasına, ancak dün Esed ve İran komutasındaki Şii terör grupları yeniden saldırıya geçtiler.
Silahlar sussun ve taraflar masaya otursun beklentisi her türlü olumsuz gelişmeye rağmen ortadan kalkmazken, ABD’deki muhatap eksikliğini fırsat bilenlerin son kozlarını oynamaya kalkıştığı Suriye’de, Halep’ten yükselen feryadın önüne geçebilmek için Türkiye’nin seyirci kalmayacağını artık net olarak biliyoruz.
Dün Başbakan, Kılıçdaroğlu ve Bahçeli ile bir araya geldiklerinde üç lider de teröre karşı ortak mesaj vereceklerini ifade ettiler. Kılıçdaroğlu, "Düşüncelerimizi gayet açık ifade ettik. Önerilerimizi Sayın Başbakana aktardık. Terör olayları bitirilmelidir" derken, Bahçeli de açıklamasında “Siyasal partiler, terör konusunda kesin ve acımasız bir kararlılıkla mücadelenin sürmesini talep etmektedir" ifadelerini kullandı.
Bildik, tanıdık, kanıksadığımız ifadeler bunlar ve yine de bu açıklamalar biraz olsun ferahlatıyor insanın içini.
Niyetleri acılar olgunlaştırır ve niyetlere uygun tutum ve davranışlar ancak ‘sürdürülebilir’ olduğunda hedefe yaklaşma ihtimali çoğalır.
Terörün, can alanından başlayarak ekonomi mengenesine kadar uzanan pek çok boyutuna bu ülke şahit olurken, Halep trajedisiyle içimiz iyice daralmışken ekranlarda izlediğimiz liderlerin akl-ı selim sahibi duruşlarına ve en önemlisi tutarlılığına ihtiyacımız var.
Çünkü tarih önünde herkes eşit sorumluluk altındadır. Muhalefetin de, hayatın içinden “Peki sen ne yaptın?” diye sorma hakkına sahip olan tek kutsal makama, ‘Tarihe’ karşı verecekleri dürüst bir yanıt olmalı…
Yoksa bazı batılı ülkelerle PKK’nın kol kola girip, Batı medyasını ve onların Türkiye’deki işbirlikçilerini arkalarına alıp oynadıkları oyun karşısında itidali kaybetmemek çok kolay değil.
PKK, kendisini Batılı müttefikleri doğrudan suçlanmasın diye vahşetlerini üzerine atacağı TAK diye bir tabela terör örgütü kuruyor; Batı basını da terörist dememeye dikkat ederek olayı PKK ile ilişkilendirmeden sıradan patlamalar gibi veriyor… PKK teröristlerinden söz ederken ‘Kurdish Militants’, ya da ‘Kurdish Fighters’ (Kürt Savaşçılar) diyorlar. Deutsche Welle’nin muhabiri gibi küstahlıkta daha ileri gidenler var. “Kürt savaşçıların başarılı eylemi” türünden ifadeleri fütursuzca kullanmak için nasıl bir satılmış, teslim edilmiş ruh lazımdır acaba?..
Yılgınlık yaratacağına insanları birbirine kenetleyen bunca felaket haberinin içinde bazı önemli olumlu haberler de gözden kaçabiliyor ne yazık ki…
Cumartesi günü sona eren İnovasyon Haftası’nda Türkiye İhracatçılar Meclisi TİM tarafından verilen İnovalig Türkiye İnovasyon Liderleri ödüllerini bu yıl kazananları yakından tanıma fırsatı bulamadık ne yazık ki…
Katar'ın Ankara Büyükelçisi Şafi’nin açıklaması da gözlerden kaçmış olabilir: “Trabzon'da 18 Aralık'ta Türkiye ile enerji, ekonomi ve turizm başta olmak üzere çeşitli alanlarda 14 yeni anlaşma imzalayacağız”…
Rusya'dan Halep'e ilişkin "ABD yerine Türkiye ile anlaşmak daha kolay" açıklamasının yapılmasının hemen ardından, yine Rusya tarafından Türkiye ile Rusya'nın Halep'te çözüm konusunda anlaştığı belirtildi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Türk Lirası kullanılması yönündeki çağrısı, bu kez de Japon’yadan Toshiba'da yankı bulmuş. Toshiba Turkey CEO'su Hiroshi Tani, "Türkiye'yi ve TL'yi destekliyoruz, özel sektör ihalelerimizde de TL'yi kullanmaya başladık" demiş…
Neden mi korkmuyor ve umudumuzu yitirmiyoruz? Bu sorunun yanıtı için bakınız Okan Bayülgen’in dalga geçtiği ancak Türkiye’de tüm zamanların en çok izlenen dizisi olma ünvanını 3 sezondur koruyan Diriliş dizisine ve çocuklarımızın sevdalısı olduğu Rafadan Tayfa’ya arada sırada bir göz atın. Orada bulursunuz yanıtla ilgili izleri…