Ülkenin kültür politikacıları neredeydiniz?..
15 aralık 2015 yeni şafak
Ne muhteşem geceydi o?..
Proje neresinden bakarsanız bakın muhteşem… Sadece bizde değil dünyada çok az popüler müzik sanatçısına nasip olacak bir 'onurlandırma'… Bazen, örneğin eğer sanatçı hayatta değilse (Allah gecinden versin) buna uluslararası kavram olarak 'Tribute' deniyor…
The Royal Philarmonic Orchestra Plays Sezen Aksu… Arkada İstanbul Devlet Opera ve Balesinin dev korosu… Sahnede dünya çapında müzisyenler, yönetmenler, Erdal Kızılçay gibi bir 'düzenleyici' ve virtüöz…
Bu büyük projenin yapımcısı Mustafa Oğuz beyden, ya da 20. yılını kutlaması nedeniyle etkinliğin sponsorluğunu üstlenmiş olanPolimeks kuruluşundan, ya da tam 40 yıllık aile dostumuz Sezen Aksu hanımefendiden, olaya karınca kararınca katkı sağlamak adına, bilhassa davetiye beklemeden biletlerimizi günlerce önceden alıp Zorlu PSM'nin yolunu tuttuk…
Duygularımızı dile getirebilmek adına sadece şu kadarını ifade edeyim: Sezen Hanım finalde tek şarkı söylemek üzere sahneye çıkıp o güzelim konuşmasını yaptığında salonda gözleri dolan yüzlerce seyirciden biri de bizdik…
Türkiye adına duygulandık… Hani 'yalnız ve güzel' ülkemiz adına… Aynı konser yakında Londra'da Royal Albert Hall'de tekrarlanacakmış… Çekimler yapılmış. Ocak ayı sonuna doğru tüm dünyada konserin dvd'si piyasaya çıkacakmış…
Yıllardır bu köşede yazmaya çalıştığımız, ülkemizin yumuşak karnı olan 'Soft Power' (Yumuşak Güç) meselesinde böyle bir fırsat kırk yılda bir ülkenin ayağına gelebilir. Hem de devletin cebinden bir kuruş çıkmadan. Ülkemizin başka ülkelerin halkları nezdinde algısını istenen düzeye getirmekten birinci derecede sorumlu olan Kamu Diplomasisi Koordinatörlüğümüzün ilk aklına gelmesi gereken bir fikri bir özel şirket hayata geçirmişti…
Ne beklersiniz? Devletin en başta Kültür ve Turizm Bakanı ya da müsteşarı, Dışişleri Bakanı, başka herhangi bir üst düzey devlet temsilcisi, ya da en azından İstanbul Valisi olaya sahip çıksın. Haydi sahip çıkmadı; manevi desteğini esirgemesin… Davete falan hiç gerek yok… Reklamlar bas bas bağırdı… Kalkar gelirsiniz oraya; sizi mutlaka baş tacı edeceklerdir…
Fırsat tam olarak kaçmış değil. İşin Londra ayağı var. Hiç olmazsa orada varlık gösterebilse devlet erkânımız… Ne kadar önemlidir; hem içerisi hem de dışarısı için…
Bu büyük başarı, olayın mimar ve mühendislerinin yanı sıra tabii ki ruhunu veren Sezen Aksu'ya ait… Ancak bir de Polimeks var… O kuruluşun maddi desteği olmasa, Mustafa Oğuz'un bu hayali uzun yıllar hayal olarak kalacaktı… Burada küçük bir 'bilmişlik' taslamamızı Polimeks'in bağışlayacağını ümit ederek bir hususun altını çizmek istedik…
Sponsorluk ve toplumsal sorumluluk ancak kurumsal performans, ürün performansı, sahip çıkılan konu alanlarının iletişimi, liderlik iletişiminin peşi sıra gelirse çok ciddi çarpan etkisi yaratabiliyor… Oysa ne yazık ki Polimeks'in ne kadar büyük bir müteahhitlik firması olduğunu bu vesile ile öğrenebildik; o da öğrenebilenler. Sorduğum pek çok kişi kuruluşun dünyanın en büyük 250 müteahhit firması arasında yer aldığını, Polimeks Holding'in Guinness Rekorlar Kitabıdahil pek çok rekora adını yazdırdığını, 132 uluslararası dev projeye imza attığını, Holding'in ne hikmetse hep geri planda kalmayı tercih etmiş olan Yönetim Kurulu Başkanı'nın Erol Tabanca bey olduğunu bilmiyordu… Hiç olmazsa bundan sonra iletişim konusunu ihmal etmeseler ve Nizamettin Nazif'in ünlü lafını unutmasalar: “Fazla tevazu göstermeyin, sahi zannederler”…
Orkestra, koro ve konuşmasını “Bana hayattayken kendimi iyi hissettirdiniz” diye bitiren Sezen Aksu'yu dakikalarca ayakta alkışlayan duygu yüklü seyirci de alkışlanmaya değerdi…
'İlginçlik' milli değerlere toslamazsa mesele yok…
Dünyada kendini eşcinsel temalı kanal olarak tanımlayan LOGO, 2015'teki LGBT (lezbiyen, gay, biseksüel, transeksüel) dostu markaları sıralamış. İletişimin evrensel mi yoksa milli bir mesele mi olduğunu tartışanlar için bizce mükemmel bir sınav sorusu. Çünkü bu 25'lik listeye girmek bazı ülkelerde son derece 'olumlu' olarak algılanırken, bazı ülkelerde ise bu tespit itibar açısından tam tersine çalışabilir ve hayli risk taşıyabilir o ülkede o marka için.
25 liste şöyleymiş: 1- Google, 2- Johnson Johnson, 3- Well Fargo, 4-Marriott, 5- GAP, 6- E. & J. Gallo Winery, 7- Hilton Worldwide, 8-Anheuser-Busch, 9- Coca Cola, 10- General Motors, 11- Unilever, 12-AT&T, 13- P & G, 14- TD Bank, 15- American Airlines,16- Diageo, 17-Bank of America, 18- Hyatt, 19- MillerCoors, 20- Mondelez, 21-JPMorganChase, 22- General Mills, 23- Brown-Forman, 24- Kimpton,25- Starwood
Benzer bir riskli iletişim atağı haberi de Coca-Cola'dan gelmiş… Coca-Cola Company, U2 grubunun ünlü solisti Bono'nun kurucusu olduğu AIDS ile mücadele derneği RED'e destek vermek için şirketin ülkemizin medarı iftiharı CEO'su Muhtar Kent ile öğle yemeği yeme fırsatını açık artırmaya çıkarmış.
'Muhtar Kent ile bir kola paylaşın' sloganıyla başlatılan açık artırmada en yüksek teklif 19 bin 112 dolar olmuş. 1 Aralık'ta internet e-ticaret platformu eBay üzerinden başlayan açık artırma 10 Aralık'ta bitmiş.
Muhtar Kent ile öğle yemeği için 19 bin doları gözden çıkaran kişinin ismi ise açıklanmadı.
Her ikisi de yaratıcı ve ilginç bir iletişim işi; ancak her ikisi de algılamanın milli boyutunda kayaya toslama talihsizliğine uğrayabilir… Çünkü insanlar 'değer sistemleriyle' algılarlar ve değer sistemleri, örneğin anne ve çocuk sevgisi gibi çok özel bir iki kavram dışında 'evrensel' değil tam tersine en koyu tarafından 'millî'dir…
Proje neresinden bakarsanız bakın muhteşem… Sadece bizde değil dünyada çok az popüler müzik sanatçısına nasip olacak bir 'onurlandırma'… Bazen, örneğin eğer sanatçı hayatta değilse (Allah gecinden versin) buna uluslararası kavram olarak 'Tribute' deniyor…
The Royal Philarmonic Orchestra Plays Sezen Aksu… Arkada İstanbul Devlet Opera ve Balesinin dev korosu… Sahnede dünya çapında müzisyenler, yönetmenler, Erdal Kızılçay gibi bir 'düzenleyici' ve virtüöz…
Bu büyük projenin yapımcısı Mustafa Oğuz beyden, ya da 20. yılını kutlaması nedeniyle etkinliğin sponsorluğunu üstlenmiş olanPolimeks kuruluşundan, ya da tam 40 yıllık aile dostumuz Sezen Aksu hanımefendiden, olaya karınca kararınca katkı sağlamak adına, bilhassa davetiye beklemeden biletlerimizi günlerce önceden alıp Zorlu PSM'nin yolunu tuttuk…
Duygularımızı dile getirebilmek adına sadece şu kadarını ifade edeyim: Sezen Hanım finalde tek şarkı söylemek üzere sahneye çıkıp o güzelim konuşmasını yaptığında salonda gözleri dolan yüzlerce seyirciden biri de bizdik…
Türkiye adına duygulandık… Hani 'yalnız ve güzel' ülkemiz adına… Aynı konser yakında Londra'da Royal Albert Hall'de tekrarlanacakmış… Çekimler yapılmış. Ocak ayı sonuna doğru tüm dünyada konserin dvd'si piyasaya çıkacakmış…
Yıllardır bu köşede yazmaya çalıştığımız, ülkemizin yumuşak karnı olan 'Soft Power' (Yumuşak Güç) meselesinde böyle bir fırsat kırk yılda bir ülkenin ayağına gelebilir. Hem de devletin cebinden bir kuruş çıkmadan. Ülkemizin başka ülkelerin halkları nezdinde algısını istenen düzeye getirmekten birinci derecede sorumlu olan Kamu Diplomasisi Koordinatörlüğümüzün ilk aklına gelmesi gereken bir fikri bir özel şirket hayata geçirmişti…
Ne beklersiniz? Devletin en başta Kültür ve Turizm Bakanı ya da müsteşarı, Dışişleri Bakanı, başka herhangi bir üst düzey devlet temsilcisi, ya da en azından İstanbul Valisi olaya sahip çıksın. Haydi sahip çıkmadı; manevi desteğini esirgemesin… Davete falan hiç gerek yok… Reklamlar bas bas bağırdı… Kalkar gelirsiniz oraya; sizi mutlaka baş tacı edeceklerdir…
Fırsat tam olarak kaçmış değil. İşin Londra ayağı var. Hiç olmazsa orada varlık gösterebilse devlet erkânımız… Ne kadar önemlidir; hem içerisi hem de dışarısı için…
Bu büyük başarı, olayın mimar ve mühendislerinin yanı sıra tabii ki ruhunu veren Sezen Aksu'ya ait… Ancak bir de Polimeks var… O kuruluşun maddi desteği olmasa, Mustafa Oğuz'un bu hayali uzun yıllar hayal olarak kalacaktı… Burada küçük bir 'bilmişlik' taslamamızı Polimeks'in bağışlayacağını ümit ederek bir hususun altını çizmek istedik…
Sponsorluk ve toplumsal sorumluluk ancak kurumsal performans, ürün performansı, sahip çıkılan konu alanlarının iletişimi, liderlik iletişiminin peşi sıra gelirse çok ciddi çarpan etkisi yaratabiliyor… Oysa ne yazık ki Polimeks'in ne kadar büyük bir müteahhitlik firması olduğunu bu vesile ile öğrenebildik; o da öğrenebilenler. Sorduğum pek çok kişi kuruluşun dünyanın en büyük 250 müteahhit firması arasında yer aldığını, Polimeks Holding'in Guinness Rekorlar Kitabıdahil pek çok rekora adını yazdırdığını, 132 uluslararası dev projeye imza attığını, Holding'in ne hikmetse hep geri planda kalmayı tercih etmiş olan Yönetim Kurulu Başkanı'nın Erol Tabanca bey olduğunu bilmiyordu… Hiç olmazsa bundan sonra iletişim konusunu ihmal etmeseler ve Nizamettin Nazif'in ünlü lafını unutmasalar: “Fazla tevazu göstermeyin, sahi zannederler”…
Orkestra, koro ve konuşmasını “Bana hayattayken kendimi iyi hissettirdiniz” diye bitiren Sezen Aksu'yu dakikalarca ayakta alkışlayan duygu yüklü seyirci de alkışlanmaya değerdi…
'İlginçlik' milli değerlere toslamazsa mesele yok…
Dünyada kendini eşcinsel temalı kanal olarak tanımlayan LOGO, 2015'teki LGBT (lezbiyen, gay, biseksüel, transeksüel) dostu markaları sıralamış. İletişimin evrensel mi yoksa milli bir mesele mi olduğunu tartışanlar için bizce mükemmel bir sınav sorusu. Çünkü bu 25'lik listeye girmek bazı ülkelerde son derece 'olumlu' olarak algılanırken, bazı ülkelerde ise bu tespit itibar açısından tam tersine çalışabilir ve hayli risk taşıyabilir o ülkede o marka için.
25 liste şöyleymiş: 1- Google, 2- Johnson Johnson, 3- Well Fargo, 4-Marriott, 5- GAP, 6- E. & J. Gallo Winery, 7- Hilton Worldwide, 8-Anheuser-Busch, 9- Coca Cola, 10- General Motors, 11- Unilever, 12-AT&T, 13- P & G, 14- TD Bank, 15- American Airlines,16- Diageo, 17-Bank of America, 18- Hyatt, 19- MillerCoors, 20- Mondelez, 21-JPMorganChase, 22- General Mills, 23- Brown-Forman, 24- Kimpton,25- Starwood
Benzer bir riskli iletişim atağı haberi de Coca-Cola'dan gelmiş… Coca-Cola Company, U2 grubunun ünlü solisti Bono'nun kurucusu olduğu AIDS ile mücadele derneği RED'e destek vermek için şirketin ülkemizin medarı iftiharı CEO'su Muhtar Kent ile öğle yemeği yeme fırsatını açık artırmaya çıkarmış.
'Muhtar Kent ile bir kola paylaşın' sloganıyla başlatılan açık artırmada en yüksek teklif 19 bin 112 dolar olmuş. 1 Aralık'ta internet e-ticaret platformu eBay üzerinden başlayan açık artırma 10 Aralık'ta bitmiş.
Muhtar Kent ile öğle yemeği için 19 bin doları gözden çıkaran kişinin ismi ise açıklanmadı.
Her ikisi de yaratıcı ve ilginç bir iletişim işi; ancak her ikisi de algılamanın milli boyutunda kayaya toslama talihsizliğine uğrayabilir… Çünkü insanlar 'değer sistemleriyle' algılarlar ve değer sistemleri, örneğin anne ve çocuk sevgisi gibi çok özel bir iki kavram dışında 'evrensel' değil tam tersine en koyu tarafından 'millî'dir…