200 yıl öncesinden gelen uyarı
01 şubat 2016 derin ekonomi
Yıllar önce okumuştum. Unutmuşum demek ki… İnternet ortamında rastladığımda şaşkınlıkla tekrar okudum. Cemil Meriç o muhteşem ‘temel eseri’ Bu Ülke’de (S.167-168) yazmış… Üstad, 1773 – 1859 yılları arasında yaşamış Avusturyalı diplomat ve devlet adamı Prens Klemens von Metternich’ten alıntılamış… Kitapta Biz ve Onlar başlığı ile yer alıyor…
Önce Prens Metternich’i biraz daha yakından tanımakta yarar var. Aslen Alman. 1790’da Avusturya tebasına, sonra da dış işlerine girmiş. 1806’da Paris büyükelçiliğine tayin olmuş. 1809’dan 1848'e kadar Avusturya Şansölyesi (Başbakan) olmuş ve aynı yıl yeni kurulan Germen Konfederasyonu’nun Başkanlık görevini üstlenmiş.
Kararları, İngiltere, Rusya, Avusturya ve Prusya tarafından belirlenen Viyana Kongresi’nin (1815) toplanmasına öncülük etmiş. Kongre başkanlığını da üstlenmiş.
Fransız İhtilali ile gelişen artan Milliyetçilik, Hürriyetçilik ve özellikle de Cumhuriyetçilik akımlarına tamamen karşıymış. Mevcut durumun korunmasından yanaymış. Prens Klemens von Metternich, “Devletlerin, hanedanların meşruluğu üzerine kurulduğu; aksi takdirde anarşinin oluşacağını’’ savunmuş. İngiltere ve Fransa gibi liberal krallıklar görüşe pek katılmamakla beraber, anlaşmaya sadık kalmışlar.
1848 Devrimleri'yle, yarım asırlık geçmişiyle birlikte çöken Metternich Sistemi, Avrupa'yı federasyon sistemi içinde yeniden kurmak ve kıtanın merkezinde yer alan Avusturya'nın yönetiminde federatif bir güç oluşturmak, olarak bilinir…
Rahmetli Attilâ İlhan’a göre ülkemiz aydınının ülkesine yabancılaşmasının başlangıç noktasını oluşturan Tanzimat’ın fikrî temellerinin, uzun zaman Viyana'da elçi olarak bulunan Sadık Rıfat Paşa tarafından atılmış olduğu iddia edilir. Paşa ise Metternich’in yakın dostudur. Bu nedenle Gülhane Hatt-ı Hümâyûnu'nda Metternich’in de büyük tesiri olduğu düşünülebilir. Cemil Meriç, Prensin bu mektubunu Edouard Philippe Engelhardt'ın “La Turquie et le Tanzimat ou Histoire des réformes dans l'Empire Ottoman” (Türkiye ve Tanzimat ve Osmanlı İmparatorluğunda Reformun Tarihi) adlı kitabından alıntılayıp çevirmiş.
Metternich demiş ki:
“İmparatorluk günden güne zayıflamaktadır. Niçin saklamalı? Onu bu hâle düşüren sebeplerin başında Avrupalılaşma zihniyeti gelir. Temellerini III. Selim'in attığı bu zihniyeti, derin cehaleti ve sonsuz hayalperestliği yüzünden II. Mahmut son haddine vardırır.
Bâbıâli’ye tavsiyemiz şudur: Hükümetinizi dinî kanunlarınızın saygı esası üzerine kurunuz. Devlet olarak varlığınızın temeli, Padişahla Müslüman tab’a arasındaki en kuvvetli bağ dindir.
Zamana uyun, çağın ihtiyaçlarını dikkate alın. İdarenizi düzene şokun, ıslah edin. Ama yerine size hiç de uymayacak olan müesseseleri koymak için eskilerini yıkmayın. Avrupa medeniyetinden sizin kanun ve nizamlarınıza uymayan kanunları almayın. Batı kanunlarının temeli Hıristiyanlıktır.
Türk kalınız. Tatbik edemeyeceğiniz kanunu çıkarmayın. Hak bellediğiniz yolda ilerleyin, Batı'nın sözlerine kulak asmayın. Siz ilerlemeye bakın. Adalet ve bilgiyi elden bırakmayın. Avrupa efkâr-ı umumiyesinin az çok değeri olan kısmını yanınızda bulacaksınız...
Kısaca, biz Bâbıâli'yi kendi idare tarzının tanzim ve ıslahı için giriştiği teşebbüslerden vazgeçirmek istemiyoruz. Ama, Avrupa'yı örnek almamalıdır kendine. Avrupa'nın şartları başkadır, Türkiye’nin başka. Avrupa'nın temel kanunları Doğu’nun örf ve âdetlerine taban tabana zıttır.
İthal malı ıslahattan kaçının. Bu gibi ıslahat Müslüman memleketleri ancak felakete sürükler. Onlardan hayır gelmez sizlere.”
Metternich’in dünya görüşü tartışılır. Onun feodal bir elitist olması gerçeğinden soyutlanarak bakmak lazım yazdıklarına… Neredeyse iki asır önce söylenmiş sözler bunlar. Rahmetli Halit Refiğ üstadın ve Attilâ İlhan’ın kulakları çınlasın. Bir de Ecnebi Aydınlarımızın, İmzacıların ve de şu sıra Avrupa Birliği Uyum yasaları, Anayasa, Siyasi Partiler Yasası, Seçim Yasasını hazırlamak üzere olanların… Sadece 12 Eylül’ün kalıntılarının değil Tanzimat’ın da üst yapı anlayışını gözden geçirmenin tam zamanı…
Önce Prens Metternich’i biraz daha yakından tanımakta yarar var. Aslen Alman. 1790’da Avusturya tebasına, sonra da dış işlerine girmiş. 1806’da Paris büyükelçiliğine tayin olmuş. 1809’dan 1848'e kadar Avusturya Şansölyesi (Başbakan) olmuş ve aynı yıl yeni kurulan Germen Konfederasyonu’nun Başkanlık görevini üstlenmiş.
Kararları, İngiltere, Rusya, Avusturya ve Prusya tarafından belirlenen Viyana Kongresi’nin (1815) toplanmasına öncülük etmiş. Kongre başkanlığını da üstlenmiş.
Fransız İhtilali ile gelişen artan Milliyetçilik, Hürriyetçilik ve özellikle de Cumhuriyetçilik akımlarına tamamen karşıymış. Mevcut durumun korunmasından yanaymış. Prens Klemens von Metternich, “Devletlerin, hanedanların meşruluğu üzerine kurulduğu; aksi takdirde anarşinin oluşacağını’’ savunmuş. İngiltere ve Fransa gibi liberal krallıklar görüşe pek katılmamakla beraber, anlaşmaya sadık kalmışlar.
1848 Devrimleri'yle, yarım asırlık geçmişiyle birlikte çöken Metternich Sistemi, Avrupa'yı federasyon sistemi içinde yeniden kurmak ve kıtanın merkezinde yer alan Avusturya'nın yönetiminde federatif bir güç oluşturmak, olarak bilinir…
Rahmetli Attilâ İlhan’a göre ülkemiz aydınının ülkesine yabancılaşmasının başlangıç noktasını oluşturan Tanzimat’ın fikrî temellerinin, uzun zaman Viyana'da elçi olarak bulunan Sadık Rıfat Paşa tarafından atılmış olduğu iddia edilir. Paşa ise Metternich’in yakın dostudur. Bu nedenle Gülhane Hatt-ı Hümâyûnu'nda Metternich’in de büyük tesiri olduğu düşünülebilir. Cemil Meriç, Prensin bu mektubunu Edouard Philippe Engelhardt'ın “La Turquie et le Tanzimat ou Histoire des réformes dans l'Empire Ottoman” (Türkiye ve Tanzimat ve Osmanlı İmparatorluğunda Reformun Tarihi) adlı kitabından alıntılayıp çevirmiş.
Metternich demiş ki:
“İmparatorluk günden güne zayıflamaktadır. Niçin saklamalı? Onu bu hâle düşüren sebeplerin başında Avrupalılaşma zihniyeti gelir. Temellerini III. Selim'in attığı bu zihniyeti, derin cehaleti ve sonsuz hayalperestliği yüzünden II. Mahmut son haddine vardırır.
Bâbıâli’ye tavsiyemiz şudur: Hükümetinizi dinî kanunlarınızın saygı esası üzerine kurunuz. Devlet olarak varlığınızın temeli, Padişahla Müslüman tab’a arasındaki en kuvvetli bağ dindir.
Zamana uyun, çağın ihtiyaçlarını dikkate alın. İdarenizi düzene şokun, ıslah edin. Ama yerine size hiç de uymayacak olan müesseseleri koymak için eskilerini yıkmayın. Avrupa medeniyetinden sizin kanun ve nizamlarınıza uymayan kanunları almayın. Batı kanunlarının temeli Hıristiyanlıktır.
Türk kalınız. Tatbik edemeyeceğiniz kanunu çıkarmayın. Hak bellediğiniz yolda ilerleyin, Batı'nın sözlerine kulak asmayın. Siz ilerlemeye bakın. Adalet ve bilgiyi elden bırakmayın. Avrupa efkâr-ı umumiyesinin az çok değeri olan kısmını yanınızda bulacaksınız...
Kısaca, biz Bâbıâli'yi kendi idare tarzının tanzim ve ıslahı için giriştiği teşebbüslerden vazgeçirmek istemiyoruz. Ama, Avrupa'yı örnek almamalıdır kendine. Avrupa'nın şartları başkadır, Türkiye’nin başka. Avrupa'nın temel kanunları Doğu’nun örf ve âdetlerine taban tabana zıttır.
İthal malı ıslahattan kaçının. Bu gibi ıslahat Müslüman memleketleri ancak felakete sürükler. Onlardan hayır gelmez sizlere.”
Metternich’in dünya görüşü tartışılır. Onun feodal bir elitist olması gerçeğinden soyutlanarak bakmak lazım yazdıklarına… Neredeyse iki asır önce söylenmiş sözler bunlar. Rahmetli Halit Refiğ üstadın ve Attilâ İlhan’ın kulakları çınlasın. Bir de Ecnebi Aydınlarımızın, İmzacıların ve de şu sıra Avrupa Birliği Uyum yasaları, Anayasa, Siyasi Partiler Yasası, Seçim Yasasını hazırlamak üzere olanların… Sadece 12 Eylül’ün kalıntılarının değil Tanzimat’ın da üst yapı anlayışını gözden geçirmenin tam zamanı…