Başarısız bir CEO nasıl olunur?..
Çok kolaydır… Hemen sıralayalım koşularını…
1. Her şeyi bildiğinizi iddia edersiniz. Eleştirilere kapalısınızdır. [Yani kimseye bir şey danışmazsınız. Yeni fikir ve önerilere set çeker, eski köye yeni adet gelmesini engellersiniz. Danışmanlara verilen hizmet bedellerini ise gereksiz ‘sarf’ ve ‘maliyet’ kalemi olarak görürsünüz.]
2. Yönettiğiniz süreçlerle ilgili 5 sihirli soruyu sormaz, gereğini yapmazsınız. [1. Söz konusu iş hedefi için gerekli süreç var mı? 2. Sistematik mi? 3. Benchmark’lanıyor mu? (Diğer kuruluşlardaki benzer süreçlerle kıyaslanıyor mu?) 4. Ölçülüyor mu? 5. İyileştiriliyor mu?..]
3. ‘Üç İ’ kuralını, “İstişare – İkna – İtifak”, adam yerine koymaz hatta aşağılarsınız. Böylece iktidarın ancak ittifaklarla tahkim edilebileceğini ihmal eder, iktidarınızın sallanmasına neden olursunuz…
4. Süreçleri yönetirken ‘3 C’ kuralını da es geçersiniz. [İngilizcesiyle Creativity, Consistency, Continuity] Yani inovasyon, yenilikçilik anlamında kullanılan Yaratacılık, iş hedefleriniz ve varoluş nedeniyle uyum içinde olma anlamında kullanılan Tutarlılık ve nihayet kesintisizlik anlamında kullanılan Süreklilik…
5. Sayın Bekir Ağırdır’ın bir konferansında dile getirdiği gibi “Sadece bütçe ve planlarla yol çizersiniz kendinize, senaryolarla değil”… Yani hayalleriniz ve vizyonunuzla değil, olanaklarınızla bakarsınız dünyaya…
6. Ürün ve hizmet üretimin bunları pazarladığınız hedef kitleniz ve onları etkileyen sosyal paydaşlarınızla kurduğunuz ilişki ve iletişimde onların kültür ve değerlerini dikkate almaz, A,B,C1,C2,D gibi artık miadını tamamen doldurmuş, hiçbir işe yaramayan ve sizi yanlış yönlendirecek, modası geçmiş SES (Sosyo Ekonomik Statü) gruplarına göre hedef kitle segmentasyonu yapar; pazarlama ve satış stratejilerinizi buna göre belirlersiniz…
7. Çalışanlarınızı kendinize tamamen yabancı ‘personel’ ya da belli bir zaman birimi içinde tükenecek (enerji, su, zaman gibi) ‘kaynak’ olarak görür; onlara sürekli kendilerini yenileme ve geliştirme fırsatı verecek bir ‘İnsan Kıymetleri’ politikası izlemezsiniz… Motivasyon, sadakat ve performansı ödüllendirir; çalışanların entelektüel katma değer, etkilik, katılım ve kararlılık konusundaki yetkinliklerini öncelikli kritik başarı faktörü olarak görmezsiniz…
8. Kobi mantığı dediğimiz ilkelerin şirketinizi ayakta tutacağına inanırsınız. [Teknen varsa kıçında işin varsa başında durur, kimseye yetki delege etmezsiniz; kalite düşer diye şube açmazsınız; ayağınızı yorganınıza göre uzatır, borçlanmaz, vizyonunuzu öyle sınırlarsınız; yeni finansal enstrümanlara güvenmez hepsini reddedersiniz. Bu koşullarda aslında sürdürülebilir ve sistematik olmayan para kazanma işini de birincil başarı kriteri olarak görürsünüz.
9. Dijital transformasyonu bir dünya görüşü değişikliği ve iş yapış biçimlerinde tüm ezberleri bozan bir yaklaşım olarak değil, şirketinizde ve/veya şahsınızda dijital araç ve gereçlerin ne kadar kullanıldığı ile anlamaya çalışırsınız…
10. İtibarınızı yönetmenizin (stratejik iletişim) en az üretim ve finansal süreçleri yönetmek kadar önemli olduğunu ihmal eder; itibarı yönetmenin ‘itibarsızların işi’ olduğunu sanır, bu alanı bir yatırım konusu olarak ele almaz; itibarın size en büyük rekabet avantajı sağlayacak ‘kıymet’ olduğu gerçeğini ihmal edersiniz…
Gördüğünüz gibi çok kolaydır ‘Başarısız CEO’ olmak…
Şimdi isterseniz oturun kendinize bu 10 kriter üzerinden puan verin… Gelecek 10 yılda nereye doğru hareket edeceğinizi hemen fark edersiniz. Kendinize 7’nin (kabul edilebilir sınır) altında bir puan veriyorsanız, yakın zamanda sorun yaşamaya başlayacaksınız demektir… 5’in altında kalıyorsanız gelecek 10 yılda rekabet şansınız kalmayacak demektir; yol yakınken başka bir kariyer haritasıyla ilgilenseniz kendinize büyük iyilik edersiniz…
Puanınız 10 yaklaştıkça kendinizi sadece iyi bir CEO olarak değil aynı zamanda gönül rahatlığıyla ‘iyi bir lider’ olarak da görebilirsiniz.
1. Her şeyi bildiğinizi iddia edersiniz. Eleştirilere kapalısınızdır. [Yani kimseye bir şey danışmazsınız. Yeni fikir ve önerilere set çeker, eski köye yeni adet gelmesini engellersiniz. Danışmanlara verilen hizmet bedellerini ise gereksiz ‘sarf’ ve ‘maliyet’ kalemi olarak görürsünüz.]
2. Yönettiğiniz süreçlerle ilgili 5 sihirli soruyu sormaz, gereğini yapmazsınız. [1. Söz konusu iş hedefi için gerekli süreç var mı? 2. Sistematik mi? 3. Benchmark’lanıyor mu? (Diğer kuruluşlardaki benzer süreçlerle kıyaslanıyor mu?) 4. Ölçülüyor mu? 5. İyileştiriliyor mu?..]
3. ‘Üç İ’ kuralını, “İstişare – İkna – İtifak”, adam yerine koymaz hatta aşağılarsınız. Böylece iktidarın ancak ittifaklarla tahkim edilebileceğini ihmal eder, iktidarınızın sallanmasına neden olursunuz…
4. Süreçleri yönetirken ‘3 C’ kuralını da es geçersiniz. [İngilizcesiyle Creativity, Consistency, Continuity] Yani inovasyon, yenilikçilik anlamında kullanılan Yaratacılık, iş hedefleriniz ve varoluş nedeniyle uyum içinde olma anlamında kullanılan Tutarlılık ve nihayet kesintisizlik anlamında kullanılan Süreklilik…
5. Sayın Bekir Ağırdır’ın bir konferansında dile getirdiği gibi “Sadece bütçe ve planlarla yol çizersiniz kendinize, senaryolarla değil”… Yani hayalleriniz ve vizyonunuzla değil, olanaklarınızla bakarsınız dünyaya…
6. Ürün ve hizmet üretimin bunları pazarladığınız hedef kitleniz ve onları etkileyen sosyal paydaşlarınızla kurduğunuz ilişki ve iletişimde onların kültür ve değerlerini dikkate almaz, A,B,C1,C2,D gibi artık miadını tamamen doldurmuş, hiçbir işe yaramayan ve sizi yanlış yönlendirecek, modası geçmiş SES (Sosyo Ekonomik Statü) gruplarına göre hedef kitle segmentasyonu yapar; pazarlama ve satış stratejilerinizi buna göre belirlersiniz…
7. Çalışanlarınızı kendinize tamamen yabancı ‘personel’ ya da belli bir zaman birimi içinde tükenecek (enerji, su, zaman gibi) ‘kaynak’ olarak görür; onlara sürekli kendilerini yenileme ve geliştirme fırsatı verecek bir ‘İnsan Kıymetleri’ politikası izlemezsiniz… Motivasyon, sadakat ve performansı ödüllendirir; çalışanların entelektüel katma değer, etkilik, katılım ve kararlılık konusundaki yetkinliklerini öncelikli kritik başarı faktörü olarak görmezsiniz…
8. Kobi mantığı dediğimiz ilkelerin şirketinizi ayakta tutacağına inanırsınız. [Teknen varsa kıçında işin varsa başında durur, kimseye yetki delege etmezsiniz; kalite düşer diye şube açmazsınız; ayağınızı yorganınıza göre uzatır, borçlanmaz, vizyonunuzu öyle sınırlarsınız; yeni finansal enstrümanlara güvenmez hepsini reddedersiniz. Bu koşullarda aslında sürdürülebilir ve sistematik olmayan para kazanma işini de birincil başarı kriteri olarak görürsünüz.
9. Dijital transformasyonu bir dünya görüşü değişikliği ve iş yapış biçimlerinde tüm ezberleri bozan bir yaklaşım olarak değil, şirketinizde ve/veya şahsınızda dijital araç ve gereçlerin ne kadar kullanıldığı ile anlamaya çalışırsınız…
10. İtibarınızı yönetmenizin (stratejik iletişim) en az üretim ve finansal süreçleri yönetmek kadar önemli olduğunu ihmal eder; itibarı yönetmenin ‘itibarsızların işi’ olduğunu sanır, bu alanı bir yatırım konusu olarak ele almaz; itibarın size en büyük rekabet avantajı sağlayacak ‘kıymet’ olduğu gerçeğini ihmal edersiniz…
Gördüğünüz gibi çok kolaydır ‘Başarısız CEO’ olmak…
Şimdi isterseniz oturun kendinize bu 10 kriter üzerinden puan verin… Gelecek 10 yılda nereye doğru hareket edeceğinizi hemen fark edersiniz. Kendinize 7’nin (kabul edilebilir sınır) altında bir puan veriyorsanız, yakın zamanda sorun yaşamaya başlayacaksınız demektir… 5’in altında kalıyorsanız gelecek 10 yılda rekabet şansınız kalmayacak demektir; yol yakınken başka bir kariyer haritasıyla ilgilenseniz kendinize büyük iyilik edersiniz…
Puanınız 10 yaklaştıkça kendinizi sadece iyi bir CEO olarak değil aynı zamanda gönül rahatlığıyla ‘iyi bir lider’ olarak da görebilirsiniz.