12 Mart’ta 12 Gerilim Hattı...
12 MART 2012
Bugün 12 Mart… Muhtıra’nın 41’inci yılı. Geçmişi anmayı, ağlaşmayı bir kenara bırakıp yeni Anayasa tartışmalarına aktif olarak katılmanın tam da zamanı…
Uludağ Üniversitesi’nden Prof. Bekir Parlak, Abant Platformu’ndaki ‘Yeni Anayasa’nın Çerçevesi’ başlıklı toplantıda 12 Gerilim Hattı’ndan söz etmiş. Hayatın içinde yüzlercesiyle karşı karşıya olduğumuzdan, enerji biriktiren fay hatları gözetilerek ‘sadeleştirilmiş’ bir gerilim haritası ister istemez dikkat çekiyor. 12 Gerilim Hattı şöyle sıralandırılmış:
‘Güvenlik-özgürlük, birey-özgürlük, sivil-asker, yasama-yürütme-yargı, kamusal alan-özel alan, ulus-etnisite...’
12 hat, bu yaklaşıma göre zaman zaman avuç içimizdeki kader çizgileri gibi birbirlerini keserek ya da teğet geçerek derinleşiyor.
***
TBMM Başkanı Cemil Çiçek’in yarattığı algı, Anayasa’nın ‘yenilenmesi’ konusunda elinden geleni yaptığı şeklinde. Neredeyse elinde megafonla sokak sokak dolaşıp paylaşım turlarına çıkacak… Öylesi bir enerjiyle anlatıyor da anlatıyor. Yılgınlığın zerresini görmek olası değil...
Meclis’te arz-ı endam eyleyen siyasilerimizin her birinin, Prof. Bekir Parlak’ın özet çelişkiler olarak sunduğu gerilim hatları için bir fikri var mıdır acaba? Lisede kompozisyon yazar gibi her birinin 12 maddelik ödevi olsa mesela… Neler döktürürlerdi kim bilir?.. Özellikle CHP’liler için iyi bir ‘fikir sahibi olma temrini’ gelişebilirdi…
12 madde için ayrı ayrı çalışma gruplarının oluşturulması ve bu komisyonların sadece üzerinde çalıştıkları konularda derinleşerek, bir navigasyon aleti olan araştırmalar eşliğinde, kanaat önderleri, STK’lar ve iş dünyasında sondaj yapmaları bu memleket için akla gelebilecek en hayırlı işlerden biri olabilir.
Tarihleri baştan belirlenecek aksiyon planlarını, tüm gruplar basın toplantılarıyla kamuoyuna açıklayabilirler mesela...
Anayasa konusundaki belirsizlik ortamı, süreçleri tarihlendirilmiş ve kamuoyuna açıklanmış net bir aksiyon planı ile bir nebze de olsa önlenebilir mi acaba?..
***
12 temel gerilim hattı var olduğu için yeni Anayasa’ya ihtiyaç duyulduğunu keşke geniş halk kitleleri de anlayabilseler... Oysa her kararın hep birlikte oylandığı Atina demokrasisi dahil, tarih boyunca bu tür yasaları halkın değil ‘bilge elitin’ yaptığı gerçeği, yüksek sesle söylenemese de bir ‘realite’ olarak ortada durmaktadır. Sen değil senin ‘güvenerek’ iktidarı teslim ettiklerin, ya da iktidarı güç yoluyla (bazen sözümona senin adına) ele geçirenler yapar yasaları. Sana da onlar üzerine ‘konuşmak’, ‘dertleşmek’, ‘dertlenmek’ düşer. Özellikle demokrasiyi ‘ithal’ etmek durumunda kalmış ülkelerin durumu budur…
30 yılda 17 defa Anayasa’yı değiştirme mecburiyetinin ortaya çıkma meselesinin ipuçlarını da bu ‘ithal’ durumunda aramakta yarar vardır.
Öte yandan ‘Yeni dünyayı ve onun içindeki yeni Türkiye’yi anlayabilmek’ için mevcut gerçekliklerimizle uyum sağlayamadığı için ayağımıza çelme takan 12 Gerilim Hattı üzerinde yürüyerek, ellerini taşın altına sokmaları, ‘Yeni Anayasa’yı bilgelikle ele almaları bu toplumun asgari beklentisidir. Yani ‘Katılım’(K) ve ‘Adanmışlık’(A) ve de ‘Kararlılık’(K) … Kimde, kimlerde görüyorsunuz bu K.A.K.’yı?..
***
Yeni Türkiye’yi anlama çabası içine girmeden bu memleketin sorunlarına, sadece iktidarı eleştirerek çözüm bulacaklarını sananların, dar ufukları içindeki karanlıkta huysuzlaşmaya devam edeceklerini ve ‘ittifak’ arayışında olanların önünde engel teşkil edecekleri giderek belirgin bir şekilde ortaya çıkıyor. Dünkü yazımızda ifade ettiğimiz gibi 12 Gerilim Hattı’nda iyileştirme arzu edenler, ‘ittifaklar’ meselesine kafa yormak, ‘ittifakların’ ancak ‘istişare’ ve ‘ikna’ süreçleri üzerine kurulabileceğini, bunun da ‘ilkesiz birliktelikler’ demek olmadığını anlamak durumundalar.
Uludağ Üniversitesi’nden Prof. Bekir Parlak, Abant Platformu’ndaki ‘Yeni Anayasa’nın Çerçevesi’ başlıklı toplantıda 12 Gerilim Hattı’ndan söz etmiş. Hayatın içinde yüzlercesiyle karşı karşıya olduğumuzdan, enerji biriktiren fay hatları gözetilerek ‘sadeleştirilmiş’ bir gerilim haritası ister istemez dikkat çekiyor. 12 Gerilim Hattı şöyle sıralandırılmış:
‘Güvenlik-özgürlük, birey-özgürlük, sivil-asker, yasama-yürütme-yargı, kamusal alan-özel alan, ulus-etnisite...’
12 hat, bu yaklaşıma göre zaman zaman avuç içimizdeki kader çizgileri gibi birbirlerini keserek ya da teğet geçerek derinleşiyor.
***
TBMM Başkanı Cemil Çiçek’in yarattığı algı, Anayasa’nın ‘yenilenmesi’ konusunda elinden geleni yaptığı şeklinde. Neredeyse elinde megafonla sokak sokak dolaşıp paylaşım turlarına çıkacak… Öylesi bir enerjiyle anlatıyor da anlatıyor. Yılgınlığın zerresini görmek olası değil...
Meclis’te arz-ı endam eyleyen siyasilerimizin her birinin, Prof. Bekir Parlak’ın özet çelişkiler olarak sunduğu gerilim hatları için bir fikri var mıdır acaba? Lisede kompozisyon yazar gibi her birinin 12 maddelik ödevi olsa mesela… Neler döktürürlerdi kim bilir?.. Özellikle CHP’liler için iyi bir ‘fikir sahibi olma temrini’ gelişebilirdi…
12 madde için ayrı ayrı çalışma gruplarının oluşturulması ve bu komisyonların sadece üzerinde çalıştıkları konularda derinleşerek, bir navigasyon aleti olan araştırmalar eşliğinde, kanaat önderleri, STK’lar ve iş dünyasında sondaj yapmaları bu memleket için akla gelebilecek en hayırlı işlerden biri olabilir.
Tarihleri baştan belirlenecek aksiyon planlarını, tüm gruplar basın toplantılarıyla kamuoyuna açıklayabilirler mesela...
Anayasa konusundaki belirsizlik ortamı, süreçleri tarihlendirilmiş ve kamuoyuna açıklanmış net bir aksiyon planı ile bir nebze de olsa önlenebilir mi acaba?..
***
12 temel gerilim hattı var olduğu için yeni Anayasa’ya ihtiyaç duyulduğunu keşke geniş halk kitleleri de anlayabilseler... Oysa her kararın hep birlikte oylandığı Atina demokrasisi dahil, tarih boyunca bu tür yasaları halkın değil ‘bilge elitin’ yaptığı gerçeği, yüksek sesle söylenemese de bir ‘realite’ olarak ortada durmaktadır. Sen değil senin ‘güvenerek’ iktidarı teslim ettiklerin, ya da iktidarı güç yoluyla (bazen sözümona senin adına) ele geçirenler yapar yasaları. Sana da onlar üzerine ‘konuşmak’, ‘dertleşmek’, ‘dertlenmek’ düşer. Özellikle demokrasiyi ‘ithal’ etmek durumunda kalmış ülkelerin durumu budur…
30 yılda 17 defa Anayasa’yı değiştirme mecburiyetinin ortaya çıkma meselesinin ipuçlarını da bu ‘ithal’ durumunda aramakta yarar vardır.
Öte yandan ‘Yeni dünyayı ve onun içindeki yeni Türkiye’yi anlayabilmek’ için mevcut gerçekliklerimizle uyum sağlayamadığı için ayağımıza çelme takan 12 Gerilim Hattı üzerinde yürüyerek, ellerini taşın altına sokmaları, ‘Yeni Anayasa’yı bilgelikle ele almaları bu toplumun asgari beklentisidir. Yani ‘Katılım’(K) ve ‘Adanmışlık’(A) ve de ‘Kararlılık’(K) … Kimde, kimlerde görüyorsunuz bu K.A.K.’yı?..
***
Yeni Türkiye’yi anlama çabası içine girmeden bu memleketin sorunlarına, sadece iktidarı eleştirerek çözüm bulacaklarını sananların, dar ufukları içindeki karanlıkta huysuzlaşmaya devam edeceklerini ve ‘ittifak’ arayışında olanların önünde engel teşkil edecekleri giderek belirgin bir şekilde ortaya çıkıyor. Dünkü yazımızda ifade ettiğimiz gibi 12 Gerilim Hattı’nda iyileştirme arzu edenler, ‘ittifaklar’ meselesine kafa yormak, ‘ittifakların’ ancak ‘istişare’ ve ‘ikna’ süreçleri üzerine kurulabileceğini, bunun da ‘ilkesiz birliktelikler’ demek olmadığını anlamak durumundalar.