15 Temmuz iletişim sınavı…
01 Ağustos 2016 - TIMREPORT
O gece ve devamında pek çok kurum ve kişi, önce yakın çevreleri, sonra da halka halka ilerleyerek diğer çevrelerine doğru yayılan ortamlar içinde kendi çaplarında çeşitli sınavlardan geçtiler…
Bu sınavlardan biri ve en önemlisi hain darbe girişimi karşısında alınan tavır ve girişilen aksiyonlar ise, bir diğeri de hiç şüphesiz iletişim konusuydu. Burada zamanlama çok önemliydi.
Bazıları darbecilerin silahına göğsünü siper eden millet, şerefli Türk polisleri ve askerleri, subayları ve onları daha hiçbir şey belli değilken mücadeleye çağıran, yüreklendiren, onlara moral gücü veren Sayın Cumhurbaşkanı ve onun ardından muhalefet liderleri gibi kahramanlık destanı yazıp ânında darbe karşıtı kararlı duruşlarını ortaya koydular.
Bazıları da sabahın ilk ışıklarını, hatta bir iki günün geçmesini beklediler. Ne olur ne olmaz diye…
Bazıları 16 Temmuz Cumartesi ve Pazar günü gazetelere verdikleri ilanlarla seslerini hemen duyurdular. Yani her şey bitmeden bu kararlılığı göstermişlerdi.
Bazıları da işlerin şöyle sağlam bir şekilde yerli yerine oturmasını beklediler. Sonra davrandılar ‘iletişime’… Hele bazıları vardı ki, adlarını ilk defa duyuyorduk. Birden çarşaf çarşaf tam sayfa abartılı bir tutum sergilediler…
İlk algı ne idi? Şuydu: “Arkadaş endişeye kapılmış. Kendini aklamak, ben FETÖ’den değilim. Darbecilerle alakam yok, mesajını vermek istiyor.”
Çünkü iletişim, ancak kesintisiz (permanent), iş hedefine odaklanmış yani stratejik olduğu zaman karşı tarafça gerektiği gibi algılanma şansına sahip olabilir. Yoksa, ‘bayram değil seyran değil…’ durumu yaratılabilir, kaş yapayım derken göz çıkartılabilir, ya da en azından olay hafif bir tebessüm ve istihza ile karşılanabilir…
Peki TİM, iletişim konusunda ne yapmış o süreçte?
İlginç bir rastlantı sonucu, TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi, Başkan Yardımcısı Tahsin Öztiryaki ve Genel Sekreteri Bader Arslan, o akşam köprüler tanklarla kapatılırken Boğaz kıyısında bir otelin küçük toplantı odasında tüm medyanın ekonomi müdürlerini ve bazı köşe yazarlarını bir araya getirmişler onlara Türkiye ihracatının ilk altı ayda aldığı yolu ve gelecekte nereye gitmekte olduğu hakkında bilgi veriyorlardı.
Hasbelkader biz de oradaydık. Biraz da Yeni Şafak kontenjanından…
Toplantı 21.30 gibi bitti. 22.00 gibi dağılacakken, ayrılan arkadaşların geri dönmesi üzerine durumun vahameti anlaşıldı. Bakın ondan sonra TİM tarafında iletişim adına hangi adımlar atılmış.
Özetle; işin iletişim boyutunda da Türkiye İhracatçıları bu ihanet darbesi karşısında sağlam bir duruş sergilemiş olmanın haklı gururunu gönül rahatlığıyla yaşayabilirler.
Bu sınavlardan biri ve en önemlisi hain darbe girişimi karşısında alınan tavır ve girişilen aksiyonlar ise, bir diğeri de hiç şüphesiz iletişim konusuydu. Burada zamanlama çok önemliydi.
Bazıları darbecilerin silahına göğsünü siper eden millet, şerefli Türk polisleri ve askerleri, subayları ve onları daha hiçbir şey belli değilken mücadeleye çağıran, yüreklendiren, onlara moral gücü veren Sayın Cumhurbaşkanı ve onun ardından muhalefet liderleri gibi kahramanlık destanı yazıp ânında darbe karşıtı kararlı duruşlarını ortaya koydular.
Bazıları da sabahın ilk ışıklarını, hatta bir iki günün geçmesini beklediler. Ne olur ne olmaz diye…
Bazıları 16 Temmuz Cumartesi ve Pazar günü gazetelere verdikleri ilanlarla seslerini hemen duyurdular. Yani her şey bitmeden bu kararlılığı göstermişlerdi.
Bazıları da işlerin şöyle sağlam bir şekilde yerli yerine oturmasını beklediler. Sonra davrandılar ‘iletişime’… Hele bazıları vardı ki, adlarını ilk defa duyuyorduk. Birden çarşaf çarşaf tam sayfa abartılı bir tutum sergilediler…
İlk algı ne idi? Şuydu: “Arkadaş endişeye kapılmış. Kendini aklamak, ben FETÖ’den değilim. Darbecilerle alakam yok, mesajını vermek istiyor.”
Çünkü iletişim, ancak kesintisiz (permanent), iş hedefine odaklanmış yani stratejik olduğu zaman karşı tarafça gerektiği gibi algılanma şansına sahip olabilir. Yoksa, ‘bayram değil seyran değil…’ durumu yaratılabilir, kaş yapayım derken göz çıkartılabilir, ya da en azından olay hafif bir tebessüm ve istihza ile karşılanabilir…
Peki TİM, iletişim konusunda ne yapmış o süreçte?
İlginç bir rastlantı sonucu, TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi, Başkan Yardımcısı Tahsin Öztiryaki ve Genel Sekreteri Bader Arslan, o akşam köprüler tanklarla kapatılırken Boğaz kıyısında bir otelin küçük toplantı odasında tüm medyanın ekonomi müdürlerini ve bazı köşe yazarlarını bir araya getirmişler onlara Türkiye ihracatının ilk altı ayda aldığı yolu ve gelecekte nereye gitmekte olduğu hakkında bilgi veriyorlardı.
Hasbelkader biz de oradaydık. Biraz da Yeni Şafak kontenjanından…
Toplantı 21.30 gibi bitti. 22.00 gibi dağılacakken, ayrılan arkadaşların geri dönmesi üzerine durumun vahameti anlaşıldı. Bakın ondan sonra TİM tarafında iletişim adına hangi adımlar atılmış.
- Aynı gece bir basın açıklaması yayınlanmış ve kilit mesaj şöyle verilmiş: “Demokrasi, Milli İrade, Cumhurbaşkanımızın ve Hükümetimizin Yanındayız!”.
- Ertesi gün “İradesine Sahip Çıkan Millet İhanete Teslim Olmadı” başlığıyla bir basın açıklaması daha yayınlamış TİM; alçak girişimi bir kez daha kınanmış.
- Yine aynı gün, Dış Ticaret Kompleksinde üzerinde “Asil Milletimizle Gurur Duyuyoruz” yazan 160 metrekare dev bir pankart yoldan geçenlerin net olarak göreceği şekilde binaya asılmış.
- 17 Temmuz’da Panama ve Guatemala’ya Ticaret Heyeti gönderilerek çalışmalara ara vermeden devam edileceği dünyaya ilan edilmiş.
- 18 Temmuz tarihinde İstanbul’da 12 STK ile birlikte “Karanlıktan Aydınlığa” ana mesajı altında bir basın toplantısı düzenlenmiş.
- Aynı gün “Kaldığımız Yerden Daha Fazla Gayretle Devam Ediyoruz” başlığıyla bir basın açıklaması daha yayınlanmış.
- 19 Temmuz’da İBB, Valilik, Ankara valiliği, TBMM Başkanı ve Genel Sekreteri, TRT, Hürriyet, Yeni Şafak, CNNTurk vb. 20 ye yakın kurum ve kişiye geçmiş olsun ve başsağlığı mesajları gönderilmiş.
- 20 Temmuz tarihinde toplam 520 STK, Meslek Örgütü, Sendika ve Konfederasyon Temsilcisi ile birlikte TBMM’de milli iradeye karşı darbe girişimine karşı ortak bildiri açıklanmış.
- Aynı gün TİM, Standard and Poor’s tarafından açıklanan not indirimine ilişkin kararın da doğru olmadığını vurgulayan “Kazanan Demokrasi ve İstikrar iken Not İndirimi Karşı Tarafı Ödüllendirmek Anlamına Geliyor” başlığıyla basın açıklaması yayınlanmış.
- 21 Temmuz tarihinde TİM yönetimi, 60 İhracatçı Birliği Başkanları ve Yönetim Kurulu Üyeleri, hep birlikte toplam 400 kişi, bir araya gelerek medyanın da katılımıyla düzenledikleri toplantının ardından “Türkiye Gelecek İçin Daha da Umutlu” başlığıyla bir basın bildirisi daha servis etmişler.
- 22 Temmuzda TİM Web sayfasında "Hain saldırı kaynaklı sorun destek masası" açılmış ve bu, birliklere duyurulmuş.
- Aynı gün TİM Başkanı ile bir çekim yapılmış. Başkan 110.000 ihracatçıya ve ilgili hedef kitleye "Sorun yok yola devam" temalı 2 dakikalık bir video mesajı göndermiş.
- 65 bin ihracatçımıza yurtdışındaki alıcılarına iletmeleri için bir mektup örneği iletilmiş.
- Türkiye’deki tüm yabancı misyon şeflerine, dünyadaki iş çevrelerine, yurtdışındaki muhatap STK’lara ve yabancı yazılı ve görsel medyaya durumu anlatan bir mektup iletilmiş.
- TİM’in yabancı yayını olarak 6 yıldır her ay yayınlanarak yüzbinlerce kişiye ulaşan “The Turkish Perspective” dergisinin, özel bir sayı olarak çıkması planlanmış.
Özetle; işin iletişim boyutunda da Türkiye İhracatçıları bu ihanet darbesi karşısında sağlam bir duruş sergilemiş olmanın haklı gururunu gönül rahatlığıyla yaşayabilirler.