İddiamdan vazgeçmek üzereyim…
09 AĞUSTOS 2010
Bırakın bütün seçmenleri, seçmen kitlesi içinden hangi ‘kesimi’ (segmenti) alırsanız alın; davranış biçimlerini, yaşam tarzlarını, sandık başındaki karar yaklaşımlarını araştırın; hepsinde seçim hattına girildiği andan itibaren aynı tür alışkanlıklara (attribute) rastlarsınız…
1. Uzun şeyler okumayız…
2. Bilgilenmeyiz… Didaktik yaklaşımları itici buluruz. Hele oyumuzun vesayet altına alınmak istenmesine dayanamayız (Bkz. Evren Paşa’nın 1983 seçimlerinden bir gün önceki konuşması).
3. Genelde düşük seviyeli saldırgan, kızgın ve hırslı davranışlara bir iki özel kesim dışında hiç itibar etmeyiz.
4. Tercihlerimizi düşünceden, mantıktan ziyade duygularımıza göre yaparız.
5. Çıkarlarımızın nerede olduğunu gayet iyi hesap ederiz. Bugüne kadar bu konuda hiç yanılmadık. Bundan sonra da yanılmayız…
Uzun zamandır CHP’nin strateji ve taktiklerini oluşturmada, iletişim planını gerçekleştirmede geç kaldığını ifade edip duruyorum.
***
Nihayet…
Referanduma 34 gün kala bir ‘kitapçık hareketi’ başlatmışlar… 34 günün en az 5’ini Bayram için düş; kaldı 29. Cumartesi Pazarları da çıkartırsan kaldı 21 gün…
Ve yukarıda da belirttiğimiz gibi bu millet ‘okumuyor’… Sadece 5 duyu organı harekette. Soyutlamak yok!.. Okumak demek, soyutlamak demek…
Karar gününe, hem de CHP’nin tarihinde en önemli, en kritik karar anına 21 gün kala strateji ve taktik adına, seçim meydanlarındaki hiçbir işe yaramayan hamasi nutukların dışında ortaya çıka çıka bu ‘kitapçık’ mı çıktı?.. Kimsenin okumayacağı, şapka ya da kesekâğıdı bile yapamayacağı bir kitapçık…
Bir kere adı üstünde “kitap - çık”… O “-çık” var ya o “-çık” her şeyi küçültüp bitiriverir işte… İstersen içine dünyanın en önemli sırrını yaz. ‘Kitapçık’ dediğin takdirde yandın… Bizim dilimize ‘booklet’tan tercüme edilip girmiştir… Her taklit numara gibi halk nezdinde bilinç altında son derece olumsuz bir etki yapar… Siz hiç ‘kitapçık’ halinde ifade edilen ciddi ve saygın bir metin gördünüz mü?
***
Haber şu:
CHP Genel Başkan Yardımcısı Hakkı Suha Okay, Yozgat, Sivas, Erzincan gezisi başlarken CHP’nin “Neden Hayır?”, “Neye Hayır?” Kitapçığı ve Broşürü ile el ilanlarını tanıtmış. Referanduma 21 gün kala… Tebrikler…
İletişim Koordinatörlüğü’nün (İsim çok havalı doğrusu) verdiği habere göre, Okay şöyle demiş: “Kitapçık ve Broşür’de ‘Oyunuz hayırlı olsun!’ diyoruz. ‘Hayırda hayır vardır’ diyoruz… Sayın Genel Başkanımız bir önsöz yazdı. Bu önsözün son iki paragrafında da şunu ifade ediyor: ‘Söz veriyorum biz iktidara gelince üzerinde hepimizin uzlaştığı yepyeni bir anayasa yapacağız. Bizim anayasamız özgürlükçü, çoğulcu ve her kesimi kucaklayan bir anayasa olacaktır. Referandum sonuçları açıklandığında hayır oyunuzun göğsünüzde gururla taşıdığınız bir demokrasi madalyasına dönüştüğünü göreceksiniz’…
Referanduma hayır kampanyası çerçevesinde Türkiye’yi karış karış dolaşıyoruz. Bugüne kadar 31 il ve 110 ilçeyi gezdik, gittiğimiz her yerde büyük ilgi, coşku ve sevgiyle karşılaştık. (Çok yanıltıcıdır. Hiç güven olmaz. Bkz. 1950 seçimleri öncesi Taksim mitingi ve Fahrettin Kerim Gökay’ın İnönü’ye ünlü sözü: “İşte İstanbul Paşam”…)
…12 soruda neden hayır’ı bu kitapçıkta anlatıyoruz.
Ayrıca neye hayır diye bu broşürde de daha kısa ve yalın anlatımlarla hayır’ın nedenlerini ifade ediyoruz.
Ve oyunuz hayırlı olsun diyerek de bitiriyoruz.”
***
Bravo doğrusu…
Ülkenin ve CHP’nin kaderini belirleyecek Referandum’a 21 gün kala dağın doğurduğu fare değildir de nedir?... Bu yazıyı da dünkü yazımın son cümlesiyle bitirebiliriz:
En başında “CHP işi düzgün yaparsa ucu ucuna da olsa Hayır çıkar” demiştim… İddiamdan vazgeçmek üzereyim Sayın Başkan…
Biz ve kendimiz gidiyoruz…
Nihayet Bozcaada yolu gözüktü… Bugün İDO ile Bandırma. Oradan Biga üzerinden Geyikli… İlk vapurla Bozcaada… Deli rüzgârlar, buz gibi deniz, filtre görevi görüp adaya ‘müzahrafatın’ gelmesini engelleyen eğlence hayatından yoksunluk… Bekleyin geliyoruz…
Yanımızda ne götürüyoruz peki?
Eşim doktora çalışması için bir bavul materyal götürüyor…
Ben, yaklaşık 3 bin filmlik bir arşivin (Pop Corn) yanı sıra Özel Müşteri (Client) İlişkileri üzerine 9 tane kitap, Behice ve Alyoşa (Emel Koç), Kalbimizi Dinleyelim (Prof. Dr. E. Murat Tuzcu), Türk Kültüründe Yönetmek (Acar Baltaş), Pazarlama Bi’tanedir (Prof. Dr. İsmail Kaya), CEO’luğa Uzanan Yol (Tufan Darbaz), Lezzet Durakları (Mehmet Yaşin) ile çıkıyorum yola…
Çoğunu gezdirip getireceğim herhalde… Hepsini okumam olası değil… Ama yanımda bulunmaları kendimi iyi hissetmemi sağlıyor… Nereye gidersem gideyim, kendimi de götürmem gibi bir şey…
1. Uzun şeyler okumayız…
2. Bilgilenmeyiz… Didaktik yaklaşımları itici buluruz. Hele oyumuzun vesayet altına alınmak istenmesine dayanamayız (Bkz. Evren Paşa’nın 1983 seçimlerinden bir gün önceki konuşması).
3. Genelde düşük seviyeli saldırgan, kızgın ve hırslı davranışlara bir iki özel kesim dışında hiç itibar etmeyiz.
4. Tercihlerimizi düşünceden, mantıktan ziyade duygularımıza göre yaparız.
5. Çıkarlarımızın nerede olduğunu gayet iyi hesap ederiz. Bugüne kadar bu konuda hiç yanılmadık. Bundan sonra da yanılmayız…
Uzun zamandır CHP’nin strateji ve taktiklerini oluşturmada, iletişim planını gerçekleştirmede geç kaldığını ifade edip duruyorum.
***
Nihayet…
Referanduma 34 gün kala bir ‘kitapçık hareketi’ başlatmışlar… 34 günün en az 5’ini Bayram için düş; kaldı 29. Cumartesi Pazarları da çıkartırsan kaldı 21 gün…
Ve yukarıda da belirttiğimiz gibi bu millet ‘okumuyor’… Sadece 5 duyu organı harekette. Soyutlamak yok!.. Okumak demek, soyutlamak demek…
Karar gününe, hem de CHP’nin tarihinde en önemli, en kritik karar anına 21 gün kala strateji ve taktik adına, seçim meydanlarındaki hiçbir işe yaramayan hamasi nutukların dışında ortaya çıka çıka bu ‘kitapçık’ mı çıktı?.. Kimsenin okumayacağı, şapka ya da kesekâğıdı bile yapamayacağı bir kitapçık…
Bir kere adı üstünde “kitap - çık”… O “-çık” var ya o “-çık” her şeyi küçültüp bitiriverir işte… İstersen içine dünyanın en önemli sırrını yaz. ‘Kitapçık’ dediğin takdirde yandın… Bizim dilimize ‘booklet’tan tercüme edilip girmiştir… Her taklit numara gibi halk nezdinde bilinç altında son derece olumsuz bir etki yapar… Siz hiç ‘kitapçık’ halinde ifade edilen ciddi ve saygın bir metin gördünüz mü?
***
Haber şu:
CHP Genel Başkan Yardımcısı Hakkı Suha Okay, Yozgat, Sivas, Erzincan gezisi başlarken CHP’nin “Neden Hayır?”, “Neye Hayır?” Kitapçığı ve Broşürü ile el ilanlarını tanıtmış. Referanduma 21 gün kala… Tebrikler…
İletişim Koordinatörlüğü’nün (İsim çok havalı doğrusu) verdiği habere göre, Okay şöyle demiş: “Kitapçık ve Broşür’de ‘Oyunuz hayırlı olsun!’ diyoruz. ‘Hayırda hayır vardır’ diyoruz… Sayın Genel Başkanımız bir önsöz yazdı. Bu önsözün son iki paragrafında da şunu ifade ediyor: ‘Söz veriyorum biz iktidara gelince üzerinde hepimizin uzlaştığı yepyeni bir anayasa yapacağız. Bizim anayasamız özgürlükçü, çoğulcu ve her kesimi kucaklayan bir anayasa olacaktır. Referandum sonuçları açıklandığında hayır oyunuzun göğsünüzde gururla taşıdığınız bir demokrasi madalyasına dönüştüğünü göreceksiniz’…
Referanduma hayır kampanyası çerçevesinde Türkiye’yi karış karış dolaşıyoruz. Bugüne kadar 31 il ve 110 ilçeyi gezdik, gittiğimiz her yerde büyük ilgi, coşku ve sevgiyle karşılaştık. (Çok yanıltıcıdır. Hiç güven olmaz. Bkz. 1950 seçimleri öncesi Taksim mitingi ve Fahrettin Kerim Gökay’ın İnönü’ye ünlü sözü: “İşte İstanbul Paşam”…)
…12 soruda neden hayır’ı bu kitapçıkta anlatıyoruz.
Ayrıca neye hayır diye bu broşürde de daha kısa ve yalın anlatımlarla hayır’ın nedenlerini ifade ediyoruz.
Ve oyunuz hayırlı olsun diyerek de bitiriyoruz.”
***
Bravo doğrusu…
Ülkenin ve CHP’nin kaderini belirleyecek Referandum’a 21 gün kala dağın doğurduğu fare değildir de nedir?... Bu yazıyı da dünkü yazımın son cümlesiyle bitirebiliriz:
En başında “CHP işi düzgün yaparsa ucu ucuna da olsa Hayır çıkar” demiştim… İddiamdan vazgeçmek üzereyim Sayın Başkan…
Biz ve kendimiz gidiyoruz…
Nihayet Bozcaada yolu gözüktü… Bugün İDO ile Bandırma. Oradan Biga üzerinden Geyikli… İlk vapurla Bozcaada… Deli rüzgârlar, buz gibi deniz, filtre görevi görüp adaya ‘müzahrafatın’ gelmesini engelleyen eğlence hayatından yoksunluk… Bekleyin geliyoruz…
Yanımızda ne götürüyoruz peki?
Eşim doktora çalışması için bir bavul materyal götürüyor…
Ben, yaklaşık 3 bin filmlik bir arşivin (Pop Corn) yanı sıra Özel Müşteri (Client) İlişkileri üzerine 9 tane kitap, Behice ve Alyoşa (Emel Koç), Kalbimizi Dinleyelim (Prof. Dr. E. Murat Tuzcu), Türk Kültüründe Yönetmek (Acar Baltaş), Pazarlama Bi’tanedir (Prof. Dr. İsmail Kaya), CEO’luğa Uzanan Yol (Tufan Darbaz), Lezzet Durakları (Mehmet Yaşin) ile çıkıyorum yola…
Çoğunu gezdirip getireceğim herhalde… Hepsini okumam olası değil… Ama yanımda bulunmaları kendimi iyi hissetmemi sağlıyor… Nereye gidersem gideyim, kendimi de götürmem gibi bir şey…