İkinci Effie geliyor
06 OCAK 2007
Benim yarışmanın ikincisi nihayet yapılıyor: Effie Ödüller, (Effie Awards)... Neden benim yarışma? Çünkü reklamda ‘Şahaneliği’, ‘Hoşluğu’, ‘Güzelliği’, ‘Yaratıcılığı’ değil etkililiği ölçüyor. Adı bile oradan geliyor. Effectiveness (Etkililik) = Effie...
Yani reklam harcamalarında verdiğin para yerini bulmuş mu, bulmamış mı? Soru bu. Yerini bulmamışsa, istediği kadar güzel olsun reklam. Para sokağa atılmış demektir. PR’da da Altın Pusula benzer bir etkililiği ödüllendirir.
Effie, ABD’den ancak 36 yıl sonra gelebildi. 36 yıl kerametleri kendilerinden menkul ‘acayip yaratıcı, sanatçı’ reklamcılar, diledikleri gibi at koşturdular. Ama sonunda geldi işte. Reklamcılar Derneği ve Reklamverenler Derneği birlikte başardılar bu işi.
Son başvuru tarihi 2 Şubat 2007. Effie’ye katılmayan reklam ajanslarının herhangi bir bahanesi olamaz. Bir tane bahane hariç: Bilimden, ölçümlemeden kaçıp; “Ben çok yaratıcıyım!” muhabbetinin arkasına saklanmak... Bu da çok uzun süre etkili olmayacaktır. Çünkü kısa bir süre sonra reklamveren, reklam ajansı seçerken Effie ödülü sahibi olan, yani etkili iş yapan, müşterinin parasını doğru harcayan ajansı tercih edecektir; müşterinin parası ile sanat yapan ajansı değil...
Maçolar’da karada ölüm yok artık
Dostumuz ya. Elimiz mahkum izleyeceğiz. Maçolar’ın karşısına korka korka geçtim...
Burhan Öçal arada bir telefonu açar ya da uğrar, danışır. Biz de aklımızın erdiği, dilimizin döndüğü kadar algılanmasının yönetilmesi konusunda bir şeyler söyleriz. İlginçtir; pek çoğunu da uygular... Bilir ki, algılamayı yönetmek hem ileriye doğru yatırım hem de geliri yönetmek demek...
Uzmanlığa saygısı da vardır. Biz de onun perküsyon işlerine burnumuzu sokmayız zaten... Kendi temel işine odaklanabilmek, iş ve iletişim dünyasında kritik başarı faktörüdür. Medyada işiyle gündeme gelmek önemlidir. Sevgililerle, abuk sabuk işlerle değil...
Zürih Oda Orkestrası eşliğinde dördü kendisinin 11 parçanın yer aldığı Concerto Alla Turca adlı muhteşem CD Türkiye’de çıkmadan dizinin başlaması riskliydi. Dizide hangi kadın oyuncunun yer alacağı da risk taşıyordu... Turk Max’da yaptığı program da bir başka tehlikeli işti... Onun için korka korka oturdum ekranın başına...
Dizi tamamdır sevgili Burhan... İzlenme oranlarını bilmem ama senin oyunculuk mükemmel. “O şimdi Mahkum”dan sonra da söylemiştim. Dikkat eder, kariyerini iyi yönetirsen, müziğe odaklanıp sinema destekli bir çalışma seni geleceğe taşıyacak. TV’deki program da fena olmamış. Müzikler süperdi. Belki, senin de vurguladığın gibi biraz daha az konuşabilirdin. Uluslararası kariyerinin hâlâ çok altında olan Türkiye kariyerine yaptığın yatırımın semeresini gelecek yıllarda daha rahat göreceksin. Şu sıra sadece biraz sebat, biraz odaklanma, biraz disiplin gerekiyor...
Terim’e uzman(!) milletvekillerinden engel
Hani “Tam bizlik” denilen türden bir hadise. Bakın anlatayım. Okullardaki şiddet olaylarının artması üzerine Milli Eğitim Bakanlığı bir kampanya hazırlamış. 4’er dakikalık filmlerle başlayacak bir kampanya. “Huzur ve güvenlik için benim de yapabileceklerim var” adını taşıyan projede şimdilik Fatih Terim, Halil Ergün ve Savaş Dinçel rol almışlar. Buraya kadar bir şey yok. Terim’e de, Ergün’e de, Dinçel’e de böyle hayırlı bir işe katıldıkları için koskocaman bir alkış...
Filmde Dinçel okulun etrafında esnaflık yapan birini, Ergün ise internet cafe sahibini canlandırıyormuş. Filmde kilit mesajı, kendisi de bir veli olan Terim dile getiriyormuş. Diyormuş ki: “Benim çocuklarımın notları önemli değil, huzur içinde bir okulda olması önemli”...
Buraya kadar da bir şey yok. Tersine çok iyi değil mi? İşte rezalet bundan sonra başlıyor. Ne hikmetse, Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik herhalde hepsi birer iletişim uzmanı(!) olan TBMM Araştırma Komisyonu Üyelerine kampanya ile ilgili bilgi vermiş. Filmleri bu bilge(!) milletvekillerine göstermiş. Onların arasından CHP Yalova Milletvekili Muharrem İnce ile Ak Parti Adana Milletvekili Recep Garip olayı şiddetle kınayıp raconu kesmişler: “Eğitim kelimesinin eksik olması ve notların önemli olmamasının söylenmesi çok yanlış!” Sakın bu filmleri göstermeyin!
Fıkra gibi değil mi? Bu milletvekilleri herhalde “Trafik Canavarı Olmayın!” şeklinde, emir kipinde bir şey bekliyorlar olmalılar. Hani başladıktan sonra ölümlü trafik kazalarının arttığı kampanya...
Yani reklam harcamalarında verdiğin para yerini bulmuş mu, bulmamış mı? Soru bu. Yerini bulmamışsa, istediği kadar güzel olsun reklam. Para sokağa atılmış demektir. PR’da da Altın Pusula benzer bir etkililiği ödüllendirir.
Effie, ABD’den ancak 36 yıl sonra gelebildi. 36 yıl kerametleri kendilerinden menkul ‘acayip yaratıcı, sanatçı’ reklamcılar, diledikleri gibi at koşturdular. Ama sonunda geldi işte. Reklamcılar Derneği ve Reklamverenler Derneği birlikte başardılar bu işi.
Son başvuru tarihi 2 Şubat 2007. Effie’ye katılmayan reklam ajanslarının herhangi bir bahanesi olamaz. Bir tane bahane hariç: Bilimden, ölçümlemeden kaçıp; “Ben çok yaratıcıyım!” muhabbetinin arkasına saklanmak... Bu da çok uzun süre etkili olmayacaktır. Çünkü kısa bir süre sonra reklamveren, reklam ajansı seçerken Effie ödülü sahibi olan, yani etkili iş yapan, müşterinin parasını doğru harcayan ajansı tercih edecektir; müşterinin parası ile sanat yapan ajansı değil...
Maçolar’da karada ölüm yok artık
Dostumuz ya. Elimiz mahkum izleyeceğiz. Maçolar’ın karşısına korka korka geçtim...
Burhan Öçal arada bir telefonu açar ya da uğrar, danışır. Biz de aklımızın erdiği, dilimizin döndüğü kadar algılanmasının yönetilmesi konusunda bir şeyler söyleriz. İlginçtir; pek çoğunu da uygular... Bilir ki, algılamayı yönetmek hem ileriye doğru yatırım hem de geliri yönetmek demek...
Uzmanlığa saygısı da vardır. Biz de onun perküsyon işlerine burnumuzu sokmayız zaten... Kendi temel işine odaklanabilmek, iş ve iletişim dünyasında kritik başarı faktörüdür. Medyada işiyle gündeme gelmek önemlidir. Sevgililerle, abuk sabuk işlerle değil...
Zürih Oda Orkestrası eşliğinde dördü kendisinin 11 parçanın yer aldığı Concerto Alla Turca adlı muhteşem CD Türkiye’de çıkmadan dizinin başlaması riskliydi. Dizide hangi kadın oyuncunun yer alacağı da risk taşıyordu... Turk Max’da yaptığı program da bir başka tehlikeli işti... Onun için korka korka oturdum ekranın başına...
Dizi tamamdır sevgili Burhan... İzlenme oranlarını bilmem ama senin oyunculuk mükemmel. “O şimdi Mahkum”dan sonra da söylemiştim. Dikkat eder, kariyerini iyi yönetirsen, müziğe odaklanıp sinema destekli bir çalışma seni geleceğe taşıyacak. TV’deki program da fena olmamış. Müzikler süperdi. Belki, senin de vurguladığın gibi biraz daha az konuşabilirdin. Uluslararası kariyerinin hâlâ çok altında olan Türkiye kariyerine yaptığın yatırımın semeresini gelecek yıllarda daha rahat göreceksin. Şu sıra sadece biraz sebat, biraz odaklanma, biraz disiplin gerekiyor...
Terim’e uzman(!) milletvekillerinden engel
Hani “Tam bizlik” denilen türden bir hadise. Bakın anlatayım. Okullardaki şiddet olaylarının artması üzerine Milli Eğitim Bakanlığı bir kampanya hazırlamış. 4’er dakikalık filmlerle başlayacak bir kampanya. “Huzur ve güvenlik için benim de yapabileceklerim var” adını taşıyan projede şimdilik Fatih Terim, Halil Ergün ve Savaş Dinçel rol almışlar. Buraya kadar bir şey yok. Terim’e de, Ergün’e de, Dinçel’e de böyle hayırlı bir işe katıldıkları için koskocaman bir alkış...
Filmde Dinçel okulun etrafında esnaflık yapan birini, Ergün ise internet cafe sahibini canlandırıyormuş. Filmde kilit mesajı, kendisi de bir veli olan Terim dile getiriyormuş. Diyormuş ki: “Benim çocuklarımın notları önemli değil, huzur içinde bir okulda olması önemli”...
Buraya kadar da bir şey yok. Tersine çok iyi değil mi? İşte rezalet bundan sonra başlıyor. Ne hikmetse, Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik herhalde hepsi birer iletişim uzmanı(!) olan TBMM Araştırma Komisyonu Üyelerine kampanya ile ilgili bilgi vermiş. Filmleri bu bilge(!) milletvekillerine göstermiş. Onların arasından CHP Yalova Milletvekili Muharrem İnce ile Ak Parti Adana Milletvekili Recep Garip olayı şiddetle kınayıp raconu kesmişler: “Eğitim kelimesinin eksik olması ve notların önemli olmamasının söylenmesi çok yanlış!” Sakın bu filmleri göstermeyin!
Fıkra gibi değil mi? Bu milletvekilleri herhalde “Trafik Canavarı Olmayın!” şeklinde, emir kipinde bir şey bekliyorlar olmalılar. Hani başladıktan sonra ölümlü trafik kazalarının arttığı kampanya...