İletişemediğimiz durumlar…
15 AĞUSTOS 2011
Bazı medya kuruluşlarının haklı olarak takılıp sordukları, bizim de hasbelkader görüş bildirdiğimiz bazı temel konuları bir kez de burada tartışmakta yarar var.
1. Kızılay Başkanı Tekin Küçükali’nin istifa nedeni üzerine gereken iletişim yapılmalı; dedikodu ve şaibe üretilmesi engellenmeli. Başkan, CHP lideriyle yaptığı Somali görüşmesi sonucunda istifası istendiği için mi gitti, yoksa gitmesi önceden planlandığı ya da sağlığı bozulduğu için mi; kamu vicdanında tortu kalmaması için gereken medya ilişkisi devreye sokulmalı.
2. Futbol Federasyonu anlaşılan içinde bulunduğu ortamı bir ‘kriz durumu’ olarak değerlendirmiyor. Değerlendirse, iletişimi ona göre yönetir. a) Hızlı hareket eder b) Sıkça medya karşısına geçer c) Sadece kanun ve yönetmelik maddesi okumaz ve onlara dayanmaz. Çünkü kanunen haklı olunan her durumda, algı olarak da haklı bir pozisyon tutmak her zaman mümkün olmamaktadır d.) Sonuçta oluşacak hasarın her geçen gün artacağını önceden görür, çelişkileri ileri atmayı bir yöntem olarak benimsemez… Federasyon bünyesinde iletişim konusunu çok iyi bilen (örneğin Altuğ Soytuna) uzmanlar vardır… Yönetimin bizleri değil onları dinlemesi yeterlidir…
3. CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun tek proaktif iletişim atağının Hacı Bektaş Veli anma törenlerinde Kültür Bakanı Ertuğrul Günay’ı rencide etmekmiş gibi algılanan son davranışıyla ilgili açıklama yapmasında, hiç değilse “yanlış anlaşıldı” gibi sözlerle olayı geçiştirmesinde, yarar var. Yoksa kendisi demese de “Başbakan beni TOBB’da ve TİM’de dinlemeye kalmamıştı. Ben de belediye başkanı ile onun bakanını dinlemedim!” gibi bizzat Kılıçdaroğlu’na zarar verecek tahminler ortaya çıkabilir…
4. Elif Şafak hanımın da nurtopu gibi bir krizi oldu. İntihal (dilerseniz esinlenme de diyebilirsiniz) iddiaları, diğer yandan da Taraf gazetesinde Pakize Barışta’nın ‘İskender’ adlı son romanını edebi boyutuyla ele aldığı yazısı ve Ahmet Hakan’ın Pazartesi günkü köşesinde alıntıladığı eleştirisi ortada dururken Elif Hanım, arkasını dönüp gidemez. Olayı iletişim boyutuyla yönetmesi gerekir…
5. Bir tane de “Artık yönetilemez hale gelmiş olan” örnek verelim: Sert çiftinin boşanma – aldatma süreci içinden çıkılmaz bir yumağa döndü. Birbirini kırmak üzere çarpışan testilerin hepsi –daha önce de olacağını söylediğimiz gibi- kırıldı gitti. Bu aşamadan sonra “Doktor ne yersen ye, dedi” sözü geçerlidir, iletişimiyle uğraştıkça işler daha da sarpa sarar.
Müthiş cep buluşu nihayet geldi…
Cep telefonlarının kulaklarının kablolarıyla boğuşmaktan bitap düşüyordum…
O kablolar cebimde dolanıp kördüğüm olmuyor muydu; tutmayın beni… Nasıl söylendiğimi bir ben bilirim bir de Allah… Bir arkadaşım, halime acıyıp beni anladığını göstermek için, ABD’de yazılmış bir doktora tezini bulup bana yollamıştı… Bu tür durumlarda kablolar, ipler birbirlerine hangi ‘kanuniyetle’(!) dolanıyormuş, adamın biri bunu araştırıp tez yazmış…
Bizim ortaklardan iletişim danışmanı arkadaşımız Aslı İşliel Hanım geçenlerde bir aletle çıkageldi. Bluetooth ile cep telefonuna bağlanıyor. Kulaklık ise, kulakla alakası olmayan bu yüzden de radyasyon falan nispeten daha az yayan o minicik aletten çekilerek çıkarılıyor ve kulağa takılıyor. Konuşma bittikten sonra, bir düğmeye basıyorsunuz, kablo hoop diye o küçücük aletin içine bir makara sistemi ile sarılıveriyor. Tek kelime ile mükemmel. Markası YUBZ Retrek…Deneyin, siz de icat edenin yedi ceddine dua edin…
1. Kızılay Başkanı Tekin Küçükali’nin istifa nedeni üzerine gereken iletişim yapılmalı; dedikodu ve şaibe üretilmesi engellenmeli. Başkan, CHP lideriyle yaptığı Somali görüşmesi sonucunda istifası istendiği için mi gitti, yoksa gitmesi önceden planlandığı ya da sağlığı bozulduğu için mi; kamu vicdanında tortu kalmaması için gereken medya ilişkisi devreye sokulmalı.
2. Futbol Federasyonu anlaşılan içinde bulunduğu ortamı bir ‘kriz durumu’ olarak değerlendirmiyor. Değerlendirse, iletişimi ona göre yönetir. a) Hızlı hareket eder b) Sıkça medya karşısına geçer c) Sadece kanun ve yönetmelik maddesi okumaz ve onlara dayanmaz. Çünkü kanunen haklı olunan her durumda, algı olarak da haklı bir pozisyon tutmak her zaman mümkün olmamaktadır d.) Sonuçta oluşacak hasarın her geçen gün artacağını önceden görür, çelişkileri ileri atmayı bir yöntem olarak benimsemez… Federasyon bünyesinde iletişim konusunu çok iyi bilen (örneğin Altuğ Soytuna) uzmanlar vardır… Yönetimin bizleri değil onları dinlemesi yeterlidir…
3. CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun tek proaktif iletişim atağının Hacı Bektaş Veli anma törenlerinde Kültür Bakanı Ertuğrul Günay’ı rencide etmekmiş gibi algılanan son davranışıyla ilgili açıklama yapmasında, hiç değilse “yanlış anlaşıldı” gibi sözlerle olayı geçiştirmesinde, yarar var. Yoksa kendisi demese de “Başbakan beni TOBB’da ve TİM’de dinlemeye kalmamıştı. Ben de belediye başkanı ile onun bakanını dinlemedim!” gibi bizzat Kılıçdaroğlu’na zarar verecek tahminler ortaya çıkabilir…
4. Elif Şafak hanımın da nurtopu gibi bir krizi oldu. İntihal (dilerseniz esinlenme de diyebilirsiniz) iddiaları, diğer yandan da Taraf gazetesinde Pakize Barışta’nın ‘İskender’ adlı son romanını edebi boyutuyla ele aldığı yazısı ve Ahmet Hakan’ın Pazartesi günkü köşesinde alıntıladığı eleştirisi ortada dururken Elif Hanım, arkasını dönüp gidemez. Olayı iletişim boyutuyla yönetmesi gerekir…
5. Bir tane de “Artık yönetilemez hale gelmiş olan” örnek verelim: Sert çiftinin boşanma – aldatma süreci içinden çıkılmaz bir yumağa döndü. Birbirini kırmak üzere çarpışan testilerin hepsi –daha önce de olacağını söylediğimiz gibi- kırıldı gitti. Bu aşamadan sonra “Doktor ne yersen ye, dedi” sözü geçerlidir, iletişimiyle uğraştıkça işler daha da sarpa sarar.
Müthiş cep buluşu nihayet geldi…
Cep telefonlarının kulaklarının kablolarıyla boğuşmaktan bitap düşüyordum…
O kablolar cebimde dolanıp kördüğüm olmuyor muydu; tutmayın beni… Nasıl söylendiğimi bir ben bilirim bir de Allah… Bir arkadaşım, halime acıyıp beni anladığını göstermek için, ABD’de yazılmış bir doktora tezini bulup bana yollamıştı… Bu tür durumlarda kablolar, ipler birbirlerine hangi ‘kanuniyetle’(!) dolanıyormuş, adamın biri bunu araştırıp tez yazmış…
Bizim ortaklardan iletişim danışmanı arkadaşımız Aslı İşliel Hanım geçenlerde bir aletle çıkageldi. Bluetooth ile cep telefonuna bağlanıyor. Kulaklık ise, kulakla alakası olmayan bu yüzden de radyasyon falan nispeten daha az yayan o minicik aletten çekilerek çıkarılıyor ve kulağa takılıyor. Konuşma bittikten sonra, bir düğmeye basıyorsunuz, kablo hoop diye o küçücük aletin içine bir makara sistemi ile sarılıveriyor. Tek kelime ile mükemmel. Markası YUBZ Retrek…Deneyin, siz de icat edenin yedi ceddine dua edin…