İletişim avukatlarla yönetilmez
24 HAZİRAN 2007
Dün gazetelere Avukat Refik Uçar’ın açıklamasını içeren bir haber düştü. Dünya Şampiyonası hazırlıkları sırasında sakatlanan Süreyya Ayhan’ın sponsoru olan firmanın avukatıymış. Sayın Avukat ve o firmanın iletişim sorumluları durduk yerde ayaklarına ateş ettiler. Şirketlerini itibar kaybına uğrattıkları bu olayla pek yakında PR kayıtlarına ‘örnek vaka’ olarak geçecekler.
Herkese ders olması niyetiyle konuyu ele alalım... Bilindiği gibi Süreyya Ayhan sakatlanıyor ve iddia ile hazırlandığı Dünya Şampiyonası’na katılması ciddi şekilde riske giriyor. Ayhan aslında ortada. Fakat her ne hikmetse Federasyon kendisini bir türlü bulamıyor... Ama hem sponsor firma hem de medya kendisiyle her an temasta... Sonra Avukat Bey’in açıklaması geliyor:
“Hazırlıklar için üç taksitte para ödenmesi vardı. İlk taksit olan 150 bin YTL’yi kendilerine nakit olarak verdik. Talihsiz bir şekilde sakat olduklarını söylediler. Biz de sözleşmede Dünya Şampiyonası şartı olduğunu ve koşamadığı takdirde bu parayı iade etmeleri gerektiğini belirttik. Ancak Sayın Yücel Kop’tan red cevabı aldık. Biz şirketimizin ismini Dünya Şampiyonası öncesinde sponsor firma olarak açıklayacaktık. Şimdi böyle bir şans kalmadı. Yani şirketimiz bu olaydan herhangi bir edinim elde etmemiştir. Bu nedenle paranın bugüne kadar olan masraflar düştükten sonra iade edilmesi gerekiyor. Şirketimizin adının geçmediği bir olaya sponsor olmak anlamsız. Bizim aynı sözleşmede atletizme yatırımımız da söz konusuydu. Bir dernek kuracak ve Türkiye genelinde bir tarama yapacaktık. Ancak olmadı. Şimdi paramızı talep ediyoruz, yoksa mahkemeye gideceğiz ve sonuçta yasal faiz ve masraflarla paramızı talep edeceğiz. Bu da kendilerine yaklaşık 25 bin YTL’lik bir yük getirecektir..."
Ortada firmanın ne adı var, ne genel müdürü, ne de iletişim sorumlusu... “Bir Türk – Amerikan” firması deniyor. Hepsi o... İletişimi avukatlara bırakmak ne kadar doğrudur, bu olaydan yola çıkarak tartışmakta yarar vardır. Refik Bey’in tüm söyledikleri büyük olasılıkla yanlış değildir. Yasalar önünde de şirket herhalde haklıdır... Fakat yapılan iş ‘muteber’ değildir...
Gelin, tam tersini düşünelim. Süreyya sakatlandı. Sponsor firma kalktı dedi ki: “Biz sporcumuza sahip çıkıyoruz. Sonuna kadar yanındayız!.. Yasalar önünde sözleşmeyi iptal ve para iadesi hakkımız olsa da, bunu kullanmıyoruz...” Firmanın kazanacağı itibar ve Avukat Bey’in deyişiyle ‘edinim’, Süreyya Ayhan’ın dereceye girmesindekinden çok daha fazla olurdu... Haydi bunu yapmadınız. Adını baştan açıklamayarak ‘garantici’lik ve ‘uyanık’lık sergilemenin, durduk yerde mağdur duruma düşmüş bir sporcuya bir de kalkıp sizin vurmanızın ne âlemi var? Haydi vurdunuz, bari susun!.. Sesinizi çıkarmayın... Dava mı açacaksınız, tazminat mı isteyeceksiniz, hiç durmayın; ama hiç değilse konuşmayın...
Bir iki güne kalmaz, firmanın adı çıkar ortaya... Bu olay, inşallah o firmanın ürün ve hizmetlerinin satışına olumsuz etki yapmaz...
Gençler bu hikayeleri hiç değilse dinlemeliler!
Gazete promosyonu veya hediye olmadığı sürece kitap alan kişi sayısı ne yazık ki hâlâ çok fazla değil. Evine bir şekilde giren kitabı okuyan kişi sayısı daha da az. Türkiye’de kitap okuma oranı ise yerlerde sürünüyor. (Bkz. Cumhuriyet Kitap Kulübü’nün iç karartıcı ilanı...)
Kısaca, okumayan, okumaya zaman bulamayan(!), okumak istemeyen, okuyacak bir şey bulamadığını sanan, ‘verbal’ (sözel) bir toplumuz...
Denizbank işte tam da bu tür kişiler için alkışlanacak bir iş yapmış...
1844-1952 yılları arasını kapsayan 99 edebiyatçının birer öyküsünün yer aldığı “Sesli Edebiyat – Öyküler SES’leniyor” projesini hayata geçirmişler. İlk aşama için hazırlanan öykü CD’lerini ünlü isimler seslendirmiş. Dede Korkut-Deli Dumrul (Cüneyt Türel), Halit Ziya Uşaklıgil-Ferhunde Kalfa (Aliye Uzunatağan), Yaşar Kemal-Beyaz Pantolon (Köksal Engür), Yakup Kadri Karaosmanoğlu-On Dört Yaşında Bir Adam (Boğaçhan Sözmen), Fakir Baykurt-Kalekale (Celal Kadri kınoğlu), İnci Aral-Kapı (Gülen Karaman), Selim İleri-Müsamere (Oya Küçümen), Adalet Ağaoğlu-Karanfilsiz (Levent Üzümcü), Sabahattin Ali-Hanende Melek (Müşfik Kenter), Ömer Seyfettin-Pembe İncili Kaftan (Rüştü Asyalı) ve daha niceleri... Bu arada Nedim Gürsel’in Dönüş adlı eserini seslendiren ve eski bir tiyatrocu olan Denizbank Finansal Hizmetler Grup Başkanı Hakan Ateş’i de unutmamak gerek...
Elimde, olağanüstü bir baskı tekniği ve kalitesiyle hazırlanmış nefis kutusu içinde 20 CD’lik bir koleksiyon var. Çocuklarınıza, torunlarınıza mal-mülkten daha değerli bir miras bırakmak istiyor ve/veya edebiyatın yaşama sanatına, onun da başarıya etkisine inanıyorsanız, mutlaka bu dev eseri edinmeye çalışın. Böyle bir koleksiyona her zaman ulaşılabileceğini sakın inanmayın ve kararınızı ertelemeyin...
Emlak sektöründe karmaşadan sıyrılanlar...
Emlak sektöründe iş ve iletişim kolay değildir. Her şey o kadar birbirine benzer ki, farklılığın altını çizmek zordur. Burada iyi birer örnek teşkil edebilecek iki adet tanıtım dosyası ulaştı elime. Biri Dubaili şirket Emar’ın diğeri Soyak’ın... İş ve iletişim işiyle uğraşanların mutlaka incelemesi gereken iki dosya...
Emar’ınki Toskana Vadisi projesi... Diğeri ‘Geleceğe bir damla sakla’ adını taşıyan ‘Okullarda Su Tasarrufu’ kampanyasını ve çıkardıkları yayınları da içeren sosyal sorumluluk projelerini ve kuruluşun yaptığı ticari işleri anlatan bir bilgilendirme dosyası.
Soyak’ın yayınladığı iki kitabı hemen bizim şirketin kütüphanesine yolladım: İnsan Kaynakları ve Kalite ve Etik Zeka... İkincisini okumaya başladım bile... Soyak bir de “Çatımız” adında kurumsal dergi çıkarıyormuş.
Bunları niye yazdım?.. Emlak sektöründe iş ve iletişim işine kafa yoranların dikkatine sunmak adına yazdım... İlgili olanlar, lütfen Soyak Kurumsal İletişim Takım Lideri (unvana dikkat!) Fatma Çelenk’i (0216 544 9500) ve EMAR’dan Cem Cihaner’i (0212 889 1000) arasınlar, kısaca, bana göndermiş oldukları dosyalardan istesinler... Ne demek istediğim anlayacaklardır...
Soysal’da işlem tamam
Bugün söz pazarlama iletişiminden açıldı... Her yıl Perakende Günleri adını verdiği büyük organizasyonla (Konferans, Fuar, Ödüller, Açık Artırma) ülkenin en büyük sektörünün nabzını tutan Soysal Danışmanlık, Perakende ’07 için hazırlıklarını tamamlamış. Bunu çok ilginç bir yöntemle sektöre duyurmuş.
İç sayfaları tamamen boş, siyah ciltli, kapağında siyah üstüne siyah kadife kabartma ile Perakende Günleri yazan bir defter yapmış. İlk sayfalarına da sponsorları logoları ile yerleştirmiş.
Anlaşılan o ki, Kasım ayındaki etkinliğin sponsorları şimdiden tamam. Konferans için Pele de geldiğine göre işlem hepten tamam sayılır.
Defter o kadar şık ki, Soysal cimrilik yapmayıp isteyen herkese o defterden ücretsiz dağıtmalı. Organizasyonun değil, kendi firmasının itibarı adına (0212 212 9970).
Herkese ders olması niyetiyle konuyu ele alalım... Bilindiği gibi Süreyya Ayhan sakatlanıyor ve iddia ile hazırlandığı Dünya Şampiyonası’na katılması ciddi şekilde riske giriyor. Ayhan aslında ortada. Fakat her ne hikmetse Federasyon kendisini bir türlü bulamıyor... Ama hem sponsor firma hem de medya kendisiyle her an temasta... Sonra Avukat Bey’in açıklaması geliyor:
“Hazırlıklar için üç taksitte para ödenmesi vardı. İlk taksit olan 150 bin YTL’yi kendilerine nakit olarak verdik. Talihsiz bir şekilde sakat olduklarını söylediler. Biz de sözleşmede Dünya Şampiyonası şartı olduğunu ve koşamadığı takdirde bu parayı iade etmeleri gerektiğini belirttik. Ancak Sayın Yücel Kop’tan red cevabı aldık. Biz şirketimizin ismini Dünya Şampiyonası öncesinde sponsor firma olarak açıklayacaktık. Şimdi böyle bir şans kalmadı. Yani şirketimiz bu olaydan herhangi bir edinim elde etmemiştir. Bu nedenle paranın bugüne kadar olan masraflar düştükten sonra iade edilmesi gerekiyor. Şirketimizin adının geçmediği bir olaya sponsor olmak anlamsız. Bizim aynı sözleşmede atletizme yatırımımız da söz konusuydu. Bir dernek kuracak ve Türkiye genelinde bir tarama yapacaktık. Ancak olmadı. Şimdi paramızı talep ediyoruz, yoksa mahkemeye gideceğiz ve sonuçta yasal faiz ve masraflarla paramızı talep edeceğiz. Bu da kendilerine yaklaşık 25 bin YTL’lik bir yük getirecektir..."
Ortada firmanın ne adı var, ne genel müdürü, ne de iletişim sorumlusu... “Bir Türk – Amerikan” firması deniyor. Hepsi o... İletişimi avukatlara bırakmak ne kadar doğrudur, bu olaydan yola çıkarak tartışmakta yarar vardır. Refik Bey’in tüm söyledikleri büyük olasılıkla yanlış değildir. Yasalar önünde de şirket herhalde haklıdır... Fakat yapılan iş ‘muteber’ değildir...
Gelin, tam tersini düşünelim. Süreyya sakatlandı. Sponsor firma kalktı dedi ki: “Biz sporcumuza sahip çıkıyoruz. Sonuna kadar yanındayız!.. Yasalar önünde sözleşmeyi iptal ve para iadesi hakkımız olsa da, bunu kullanmıyoruz...” Firmanın kazanacağı itibar ve Avukat Bey’in deyişiyle ‘edinim’, Süreyya Ayhan’ın dereceye girmesindekinden çok daha fazla olurdu... Haydi bunu yapmadınız. Adını baştan açıklamayarak ‘garantici’lik ve ‘uyanık’lık sergilemenin, durduk yerde mağdur duruma düşmüş bir sporcuya bir de kalkıp sizin vurmanızın ne âlemi var? Haydi vurdunuz, bari susun!.. Sesinizi çıkarmayın... Dava mı açacaksınız, tazminat mı isteyeceksiniz, hiç durmayın; ama hiç değilse konuşmayın...
Bir iki güne kalmaz, firmanın adı çıkar ortaya... Bu olay, inşallah o firmanın ürün ve hizmetlerinin satışına olumsuz etki yapmaz...
Gençler bu hikayeleri hiç değilse dinlemeliler!
Gazete promosyonu veya hediye olmadığı sürece kitap alan kişi sayısı ne yazık ki hâlâ çok fazla değil. Evine bir şekilde giren kitabı okuyan kişi sayısı daha da az. Türkiye’de kitap okuma oranı ise yerlerde sürünüyor. (Bkz. Cumhuriyet Kitap Kulübü’nün iç karartıcı ilanı...)
Kısaca, okumayan, okumaya zaman bulamayan(!), okumak istemeyen, okuyacak bir şey bulamadığını sanan, ‘verbal’ (sözel) bir toplumuz...
Denizbank işte tam da bu tür kişiler için alkışlanacak bir iş yapmış...
1844-1952 yılları arasını kapsayan 99 edebiyatçının birer öyküsünün yer aldığı “Sesli Edebiyat – Öyküler SES’leniyor” projesini hayata geçirmişler. İlk aşama için hazırlanan öykü CD’lerini ünlü isimler seslendirmiş. Dede Korkut-Deli Dumrul (Cüneyt Türel), Halit Ziya Uşaklıgil-Ferhunde Kalfa (Aliye Uzunatağan), Yaşar Kemal-Beyaz Pantolon (Köksal Engür), Yakup Kadri Karaosmanoğlu-On Dört Yaşında Bir Adam (Boğaçhan Sözmen), Fakir Baykurt-Kalekale (Celal Kadri kınoğlu), İnci Aral-Kapı (Gülen Karaman), Selim İleri-Müsamere (Oya Küçümen), Adalet Ağaoğlu-Karanfilsiz (Levent Üzümcü), Sabahattin Ali-Hanende Melek (Müşfik Kenter), Ömer Seyfettin-Pembe İncili Kaftan (Rüştü Asyalı) ve daha niceleri... Bu arada Nedim Gürsel’in Dönüş adlı eserini seslendiren ve eski bir tiyatrocu olan Denizbank Finansal Hizmetler Grup Başkanı Hakan Ateş’i de unutmamak gerek...
Elimde, olağanüstü bir baskı tekniği ve kalitesiyle hazırlanmış nefis kutusu içinde 20 CD’lik bir koleksiyon var. Çocuklarınıza, torunlarınıza mal-mülkten daha değerli bir miras bırakmak istiyor ve/veya edebiyatın yaşama sanatına, onun da başarıya etkisine inanıyorsanız, mutlaka bu dev eseri edinmeye çalışın. Böyle bir koleksiyona her zaman ulaşılabileceğini sakın inanmayın ve kararınızı ertelemeyin...
Emlak sektöründe karmaşadan sıyrılanlar...
Emlak sektöründe iş ve iletişim kolay değildir. Her şey o kadar birbirine benzer ki, farklılığın altını çizmek zordur. Burada iyi birer örnek teşkil edebilecek iki adet tanıtım dosyası ulaştı elime. Biri Dubaili şirket Emar’ın diğeri Soyak’ın... İş ve iletişim işiyle uğraşanların mutlaka incelemesi gereken iki dosya...
Emar’ınki Toskana Vadisi projesi... Diğeri ‘Geleceğe bir damla sakla’ adını taşıyan ‘Okullarda Su Tasarrufu’ kampanyasını ve çıkardıkları yayınları da içeren sosyal sorumluluk projelerini ve kuruluşun yaptığı ticari işleri anlatan bir bilgilendirme dosyası.
Soyak’ın yayınladığı iki kitabı hemen bizim şirketin kütüphanesine yolladım: İnsan Kaynakları ve Kalite ve Etik Zeka... İkincisini okumaya başladım bile... Soyak bir de “Çatımız” adında kurumsal dergi çıkarıyormuş.
Bunları niye yazdım?.. Emlak sektöründe iş ve iletişim işine kafa yoranların dikkatine sunmak adına yazdım... İlgili olanlar, lütfen Soyak Kurumsal İletişim Takım Lideri (unvana dikkat!) Fatma Çelenk’i (0216 544 9500) ve EMAR’dan Cem Cihaner’i (0212 889 1000) arasınlar, kısaca, bana göndermiş oldukları dosyalardan istesinler... Ne demek istediğim anlayacaklardır...
Soysal’da işlem tamam
Bugün söz pazarlama iletişiminden açıldı... Her yıl Perakende Günleri adını verdiği büyük organizasyonla (Konferans, Fuar, Ödüller, Açık Artırma) ülkenin en büyük sektörünün nabzını tutan Soysal Danışmanlık, Perakende ’07 için hazırlıklarını tamamlamış. Bunu çok ilginç bir yöntemle sektöre duyurmuş.
İç sayfaları tamamen boş, siyah ciltli, kapağında siyah üstüne siyah kadife kabartma ile Perakende Günleri yazan bir defter yapmış. İlk sayfalarına da sponsorları logoları ile yerleştirmiş.
Anlaşılan o ki, Kasım ayındaki etkinliğin sponsorları şimdiden tamam. Konferans için Pele de geldiğine göre işlem hepten tamam sayılır.
Defter o kadar şık ki, Soysal cimrilik yapmayıp isteyen herkese o defterden ücretsiz dağıtmalı. Organizasyonun değil, kendi firmasının itibarı adına (0212 212 9970).