İletişim Zaferi
19 eylül 2023 yeni şafak
Sayın Cumhurbaşkanı’nın ABD seyahati, sadece siyasi iletişim boyutuyla değil, kamu diplomasisi ve halkla ilişkiler uygulamaları açısından da bir iletişim zaferi olarak kabul edilebilir.
Bu zaferin en önemli mihenk taşlarından biri de hiç şüphesiz Tesla, SpaceX ve Twitter’ın (X) sahibi Elon Musk’ı New York’taki Türkevi’nde kabulüdür.
Elon Musk’ın itibarının ne durumda olduğunu kestirmek zor... Şirketlerinin hisse değerlerine bakılacak olursa, ideal düzeyde olmadıkları tespit edilmekle birlikte tanınma derecesi dünyadaki pek çok ‘star’ın üzerindedir.
İtibar ve tanınma her zaman aynı düzeyde olmaz. Popüler kültürde, tanınma çoğu zaman iş yapsa da kalıcı olan ve uzun vadede ticari başarıyı sağlayan her zaman itibar olmuştur.
Bir zamanlar, The Beatles “Biz İsa’dan daha çok tanınıyoruz.” demiş ve bunun bedelini ticari açıdan hayli ağır bir şekilde ödemişti. Buna rağmen, pop klasiği haline gelen eserleri sayesinde itibarlarını korumayı başardıkları için müzik dünyasında unutulmazlar arasına katıldılar…
Musk’ı bugün dünyada tanımayan kalmamıştır diyebiliriz. Twitter’ı devraldığı gün şirkete elinde bir klozetle gelmesinin, şirketin adını X olarak değiştirmesinin, Facebook’un sahibi Mark Zuckerberg’i kafes dövüşüne davet etmesinin, nihayet çocuklarına koyduğu isimlerle gündemde kalmak için harcadığı büyük çabanın, onun belki itibarını değil ama tanınırlığını bir hayli artırdığı söylenebilir.
Gerçek ismi Claire Elise Boucher olan Kanadalı şarkıcı Grimes ve Elon Musk’ın ilk çocukları 2020’de doğmuştu. Musk, çocuğun adının X Æ A-12 Musk olduğunu açıklamıştı. Bebeğin adı da doğum belgesinde resmen onaylanmıştı.
Musk’a göre “X” matematikte bilinmeyen bir değişkeni temsil ederken, “Æ” AI yani yapay zekanın Elfçe yazılışıymış ve çeşitli dillerde ‘aşk’ı simgeliyormuş. “A-12” ise çiftin, savaşta şiddet içermeyen doğası nedeniyle hayranlık duydukları SR-71 uçağının öncüsüne atıfta bulunuyormuş. A-12’deki A harfiyse, Grimes’ın en sevdiği şarkı olduğunu söylediği Archangel’ın kısaltması olarak geçiyormuş.
Nasıl hikaye ama?
‘Publicity’ kavramını, yani, içi boş olsa da medya görünürlüğünü artırmak için bulunan söylem ve hikâyeleri yönetmek konusunda daha iyi nasıl bir örnek bulunabilir ki…
İşte bu nedenle, Sayın Cumhurbaşkanı ile Musk’ı buluşturmak kimin fikriyse kutlamak lazım. Musk, kucağında Kaliforniya yasalarına uymak için adını değiştirdiği oğluyla ve spor giysiler içinde gelmiş görüşmeye… Sayın Cumhurbaşkanı da uygun giysilerle karşılamış onu. Oğluna da bir futbol topu hediye etmiş. Bu görüntüler, tüm dünya basınında yoğun bir şekilde kullanılmış.
Bu, bana Oliver Stone’un Putin Interview adlı röportaj dizisini hatırlattı. Kamu Diplomasisi adına önemli bir olaydı. Stone, çok tanınmış bir film yönetmeni olarak etkili bir ‘publicity’ sağlamıştı.
Cumhurbaşkanı, ziyaret sırasında kendi kaleme aldığı “Daha Adil Bir Dünya Mümkün” kitabının İngilizce versiyonunu ve İletişim Başkanlığı’nca hazırlanan “BM Reformu: Uluslararası İş Birliğine Yeni Bir Yaklaşım” adlı kitabı Elon Musk’a hediye etmiş.
Her ne kadar Sayın Cumhurbaşkanı, Musk’a Türkiye’yle iş birliği için ayrıntılı bir ufuk çizmiş olsa da; bizce görüştükleri konular aslında o kadar da önemli değil. Hani, bu tür durumlara dört boyutla bakılır ya: fenomen (görüngü) biçim, içerik, öz. Tabi ki uzun vadeli etki için son ikisine bakılır. Ancak kısa vadede çarpıcı etkiyi yaratan ilk ikisidir.
Günün sözü
"İtibar kazanmak 20 yıl alır; ama o itibarı silmek için beş dakika yeter."
Warren Buffett
Gözümüze takılanlar…
Bu zaferin en önemli mihenk taşlarından biri de hiç şüphesiz Tesla, SpaceX ve Twitter’ın (X) sahibi Elon Musk’ı New York’taki Türkevi’nde kabulüdür.
Elon Musk’ın itibarının ne durumda olduğunu kestirmek zor... Şirketlerinin hisse değerlerine bakılacak olursa, ideal düzeyde olmadıkları tespit edilmekle birlikte tanınma derecesi dünyadaki pek çok ‘star’ın üzerindedir.
İtibar ve tanınma her zaman aynı düzeyde olmaz. Popüler kültürde, tanınma çoğu zaman iş yapsa da kalıcı olan ve uzun vadede ticari başarıyı sağlayan her zaman itibar olmuştur.
Bir zamanlar, The Beatles “Biz İsa’dan daha çok tanınıyoruz.” demiş ve bunun bedelini ticari açıdan hayli ağır bir şekilde ödemişti. Buna rağmen, pop klasiği haline gelen eserleri sayesinde itibarlarını korumayı başardıkları için müzik dünyasında unutulmazlar arasına katıldılar…
Musk’ı bugün dünyada tanımayan kalmamıştır diyebiliriz. Twitter’ı devraldığı gün şirkete elinde bir klozetle gelmesinin, şirketin adını X olarak değiştirmesinin, Facebook’un sahibi Mark Zuckerberg’i kafes dövüşüne davet etmesinin, nihayet çocuklarına koyduğu isimlerle gündemde kalmak için harcadığı büyük çabanın, onun belki itibarını değil ama tanınırlığını bir hayli artırdığı söylenebilir.
Gerçek ismi Claire Elise Boucher olan Kanadalı şarkıcı Grimes ve Elon Musk’ın ilk çocukları 2020’de doğmuştu. Musk, çocuğun adının X Æ A-12 Musk olduğunu açıklamıştı. Bebeğin adı da doğum belgesinde resmen onaylanmıştı.
Musk’a göre “X” matematikte bilinmeyen bir değişkeni temsil ederken, “Æ” AI yani yapay zekanın Elfçe yazılışıymış ve çeşitli dillerde ‘aşk’ı simgeliyormuş. “A-12” ise çiftin, savaşta şiddet içermeyen doğası nedeniyle hayranlık duydukları SR-71 uçağının öncüsüne atıfta bulunuyormuş. A-12’deki A harfiyse, Grimes’ın en sevdiği şarkı olduğunu söylediği Archangel’ın kısaltması olarak geçiyormuş.
Nasıl hikaye ama?
‘Publicity’ kavramını, yani, içi boş olsa da medya görünürlüğünü artırmak için bulunan söylem ve hikâyeleri yönetmek konusunda daha iyi nasıl bir örnek bulunabilir ki…
İşte bu nedenle, Sayın Cumhurbaşkanı ile Musk’ı buluşturmak kimin fikriyse kutlamak lazım. Musk, kucağında Kaliforniya yasalarına uymak için adını değiştirdiği oğluyla ve spor giysiler içinde gelmiş görüşmeye… Sayın Cumhurbaşkanı da uygun giysilerle karşılamış onu. Oğluna da bir futbol topu hediye etmiş. Bu görüntüler, tüm dünya basınında yoğun bir şekilde kullanılmış.
Bu, bana Oliver Stone’un Putin Interview adlı röportaj dizisini hatırlattı. Kamu Diplomasisi adına önemli bir olaydı. Stone, çok tanınmış bir film yönetmeni olarak etkili bir ‘publicity’ sağlamıştı.
Cumhurbaşkanı, ziyaret sırasında kendi kaleme aldığı “Daha Adil Bir Dünya Mümkün” kitabının İngilizce versiyonunu ve İletişim Başkanlığı’nca hazırlanan “BM Reformu: Uluslararası İş Birliğine Yeni Bir Yaklaşım” adlı kitabı Elon Musk’a hediye etmiş.
Her ne kadar Sayın Cumhurbaşkanı, Musk’a Türkiye’yle iş birliği için ayrıntılı bir ufuk çizmiş olsa da; bizce görüştükleri konular aslında o kadar da önemli değil. Hani, bu tür durumlara dört boyutla bakılır ya: fenomen (görüngü) biçim, içerik, öz. Tabi ki uzun vadeli etki için son ikisine bakılır. Ancak kısa vadede çarpıcı etkiyi yaratan ilk ikisidir.
Günün sözü
"İtibar kazanmak 20 yıl alır; ama o itibarı silmek için beş dakika yeter."
Warren Buffett
Gözümüze takılanlar…
- Türkiye İş Bankası, 28-29 Eylül 2023 tarihlerinde İş Kuleleri Salonu’nda, tarihten ekonomiye, bilimden kültüre ve spora geniş bir yelpazede pek çok konunun ele alınacağı “Atatürk Vizyonuyla Gelecek Yüzyıla Bakış” başlıklı uluslararası bir etkinlik düzenliyormuş. Açılış konuşmasını Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’un yapacağı konferans dizisine, biletle katılanacak, gelir ise Anıtkabir Derneği’ne bağışlanacakmış. İş Bankası Yön. K. Bşk. Adnan Bali ve Gn. Md. Hakan Aran’ın ev sahipliği yapacağı etkinliğe şu isimlerin katılacağı bildiriliyor: Tarihçi, filozof Yuval Noah Harari, Nobel ödüllü iktisatçı Thomas J. Sargent, “Atatürk” isimli kitabı bulunan İtalyan akademisyen Fabio L. Grassi, MIT Dijital Ekonomi Girişimi’nin Kurucu Ortağı Andrew McAfee, UNESCO eski Genel Direktörü Irina Bokova, Prof. Dr. İlber Ortaylı, Prof. Dr. Bilsay Kuruç, Prof. Dr. Havva İşkan Işık, Prof. Dr. Burcu Özsoy, Dr. Doğan Çetinkaya, Prof. Dr. Çiğdem Gündüz Demir. Bir de Attilâ İlhan’ın ünlü kitabı “Hangi Atatürk” aklıma düştü. Bu etkinlikte, özellikle Türkiye’nin gelecek tasarımı konusunda önemli ipuçları çıkabilir.
- Rinso, kendi tanımıyla “yağlı lekelerin hüküm sürdüğü” mekânlarda, hedef kitlesine ulaşmak için Beşiktaş ve Kadıköy’deki ‘fast-food’ restoranların vitrinlerini ve kepenklerini,“Yağlı lekeleri çıkarmanın tertemiz çözümü: Rinso” sloganını taşıyan reklamlarla giydirmiş. Örnek restoranlar şöyle sıralanıyor: Ercan Döner, Asmakat Ev Yemekleri Ve Izgara, Etibeyaz, Doğu Karadeniz Pide Döner, ÖNCÜ İskender, Mudurnu Ev Yemekleri, Fatoş’un Mutfağı, Sigara Böreği, Çay Tarlası Cafe.(Dilara Oskay, Sobraz) Hayli etkili bir kampanya olduğu kesin. İşin ilginç tarafı ise bu ‘fast-food’ dükkânlarının yağlılığa lekelere ve pislenmeye neden olduğunu bu reklamla kabullenmiş olmaları…