İletişimde büyük adım
26 Temmuz 2018 - Yeni Şafak
Bu sütunlarda kendimi bildim bileli tekrar tekrar yazdım. Sadece burada mı… Hayır. Marketing Türkiye gibi iletişimin önemli sektör dergilerinde de... Fikrimin sorulduğu TV programlarında anlatmaktan bıkmadım. Hep aynı şeyi vurguladım:
Türkiye’nin algısının yurt içinde ve özellikle yurt dışında usulü veçhile yönetilebilmesi için devletin elindeki bu alanla ilgili insan, zaman, para gibi kaynakların ustaca birleştirilmesi ve ülke markasının tek merkezden, tutarlı ve sürdürülebilir bir stratejiyle anlamlı bir şekilde yönetilmesi gerekirdi.
Biz bunu ifade ederken pek çok meslektaşım bunun ne kadar imkânsız bir şey olduğunu anlatmaya çalışıyordu. En gerçekçi yanıtı ise Bakan düzeyindeki bazı siyasiler veriyordu aslında: “2019’u bekleyin Ali Bey!.. Ondan önce olmaz bu değişim!”..
Aslında bu değişim değil, düpedüz dönüşümdür… Biraz zaman alacaktır… Bürokrasinin çarkları hemen tıkır tıkır çalışmaya başlamayacaktır. Tamam. Ama ilk ivme verilmiştir bir kere. Bundan dönüş olamaz…
Cumhurbaşkanlığı Hükümeti Sistemi içindeki İletişim Başkanlığı görevine Prof. Dr. Sayın Fahrettin Altun atandı. Kendisini SETA’daki görevinden ve İbn Haldun Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekanlığı’ndan tanırım. Bu göreve üç isim öner, deselerdi biri mutlaka Fahrettin Hoca olurdu. Bu görevin üstesinden şüphesiz gelecektir. Kendisine bağlı çok sayıda kuruluş var. En önemlileri tabii ki TRT, Kamu Diplomasisi Koordinatörlüğü, Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü, Tanıtma Fonu vb…
Türkiye algısının yönetim adresi artık bellidir. Büyük olasılıkla İletişim Başkanlığı ile yurt dışında temsilcilikleri bulunan başta Dışişleri olmak üzere, Kültür ve Turizm, Ticaret, Millî Eğitim, Millî Savunma, vb. bakanlıkların arasındaki eşgüdüm; Türkiye’nin uluslararası boyutta algı ve markasının yönetilmesi adına sağlanacak merkezi iletişim yönetiminin önemli bir hamlesi olacaktır.
Bu safhaya kadar daha gidilecek bir hayli yol vardır. Öte yandan bugünkü noktaya gelebilmiş olmamız; diğer aşamalara da geçebileceğimizin teminatıdır.
Sayın Cumhurbaşkanı’nın yeni sitemdeki atamaların başarısına ilişkin yaptığı açıklama bence hayli dikkate değerdir:
“… Bir de tabii bu işin bu sistemde nihai noktası yoktur. Her an her şey olabilir, atanmış olan da tekrar görevden alınabilir. Çünkü biz burada başarıyı öncelikli olarak öne alıyoruz. Çünkü başarılı olmaya mahkumuz. Başarısızlık bu sistemde bizim kitabımızda yer almıyor. Başarılı olacağız, işin olmazsa olmazı bu."
Biz de bu bağlamda Prof. Dr. Fahrettin Altun’a üstün başarılar diliyoruz. Ülkemizin buna ihtiyacı var.
Günde 200 bin kişinin katıldığı yarışma
Yılın PR olayı olmaya aday bir iletişim çalışmasına Turkcell vasıtasıyla tanıklık ediyoruz… Firma, Mart 2018’de ‘Hadi’ isimli bir bilgi yarışması uygulamasını devreye almıştı. Bu yarışmaya telefon numarası ile kayıt olan kullanıcılar, 12 sorudan oluşan bir bilgi yarışmasına on-line olarak katılıyorlar.
Yarışmalar öğlen ve akşam olmak üzere günde iki kez, canlı yapılıyor. Her gün değişen para ödülü – ki dün yapılan bir yarışmada bu ödül 3000 TL idi- tüm soruları doğru yanıtlayanlar arasında eşit olarak dağıtılıyor. Arada bir 20 bin TL gibi büyük ödüllü yarışmalar da düzenleniyor. Kazanılan ödüller oynadıkça birikiyor ve 20 TL’yi geçtiği zaman, sisteme yüklenen banka hesap numarasına iletiliyor.
Yarışmanın uygulamasını ilk 3 haftada 60 bin kişi indirmiş. Şu sıralar bir oyuna ortalama 200 bin kişi canlı bağlanıyor. Öte yandan sayı arttıkça ve dağıtılan para ödülleri yerinde seyrettikçe, tüm soruyu bilen kullanıcılar giderek daha az para kazanmaya başlıyor. Turkcell, bu uygulamanın başarı grafiğini sürdürülebilir bir düzeyde tutmak adına, para ödülünden başka, ya da daha da iyisi onun yerine, bedava dakika ya da internet kullanımı verse çok daha iyi olurdu…
15 dakika süren her yarışma aslında Turkcell’e kullanım geliri yazıyor. Her gün yarışmayı bir sunucu takdim ettiği için yarışma aynı zamanda görüntülü. 15 dakika boyunca durmadan megabayt, yani internet yiyor. Katılımcıların hiçbir itirazı yok. Çünkü hem heyecanlanıyor hem de eğleniyorlar…
Yani nereden baksanız kaybedeni olmayan bir PR işi… Tek zayıf noktası artan katılımcı sayısıyla kuşa dönebilen ödül miktarı (bizim çocuklar soruların hepsini bilip 6 lira kazanmışlardı) … Soruları zorlaştırmak da çözüm değil. O zaman ters teper… Çözüm Turkcell’in parayla sattığı hizmetleri ödül olarak koymasında…
Türkiye’nin algısının yurt içinde ve özellikle yurt dışında usulü veçhile yönetilebilmesi için devletin elindeki bu alanla ilgili insan, zaman, para gibi kaynakların ustaca birleştirilmesi ve ülke markasının tek merkezden, tutarlı ve sürdürülebilir bir stratejiyle anlamlı bir şekilde yönetilmesi gerekirdi.
Biz bunu ifade ederken pek çok meslektaşım bunun ne kadar imkânsız bir şey olduğunu anlatmaya çalışıyordu. En gerçekçi yanıtı ise Bakan düzeyindeki bazı siyasiler veriyordu aslında: “2019’u bekleyin Ali Bey!.. Ondan önce olmaz bu değişim!”..
Aslında bu değişim değil, düpedüz dönüşümdür… Biraz zaman alacaktır… Bürokrasinin çarkları hemen tıkır tıkır çalışmaya başlamayacaktır. Tamam. Ama ilk ivme verilmiştir bir kere. Bundan dönüş olamaz…
Cumhurbaşkanlığı Hükümeti Sistemi içindeki İletişim Başkanlığı görevine Prof. Dr. Sayın Fahrettin Altun atandı. Kendisini SETA’daki görevinden ve İbn Haldun Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekanlığı’ndan tanırım. Bu göreve üç isim öner, deselerdi biri mutlaka Fahrettin Hoca olurdu. Bu görevin üstesinden şüphesiz gelecektir. Kendisine bağlı çok sayıda kuruluş var. En önemlileri tabii ki TRT, Kamu Diplomasisi Koordinatörlüğü, Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü, Tanıtma Fonu vb…
Türkiye algısının yönetim adresi artık bellidir. Büyük olasılıkla İletişim Başkanlığı ile yurt dışında temsilcilikleri bulunan başta Dışişleri olmak üzere, Kültür ve Turizm, Ticaret, Millî Eğitim, Millî Savunma, vb. bakanlıkların arasındaki eşgüdüm; Türkiye’nin uluslararası boyutta algı ve markasının yönetilmesi adına sağlanacak merkezi iletişim yönetiminin önemli bir hamlesi olacaktır.
Bu safhaya kadar daha gidilecek bir hayli yol vardır. Öte yandan bugünkü noktaya gelebilmiş olmamız; diğer aşamalara da geçebileceğimizin teminatıdır.
Sayın Cumhurbaşkanı’nın yeni sitemdeki atamaların başarısına ilişkin yaptığı açıklama bence hayli dikkate değerdir:
“… Bir de tabii bu işin bu sistemde nihai noktası yoktur. Her an her şey olabilir, atanmış olan da tekrar görevden alınabilir. Çünkü biz burada başarıyı öncelikli olarak öne alıyoruz. Çünkü başarılı olmaya mahkumuz. Başarısızlık bu sistemde bizim kitabımızda yer almıyor. Başarılı olacağız, işin olmazsa olmazı bu."
Biz de bu bağlamda Prof. Dr. Fahrettin Altun’a üstün başarılar diliyoruz. Ülkemizin buna ihtiyacı var.
Günde 200 bin kişinin katıldığı yarışma
Yılın PR olayı olmaya aday bir iletişim çalışmasına Turkcell vasıtasıyla tanıklık ediyoruz… Firma, Mart 2018’de ‘Hadi’ isimli bir bilgi yarışması uygulamasını devreye almıştı. Bu yarışmaya telefon numarası ile kayıt olan kullanıcılar, 12 sorudan oluşan bir bilgi yarışmasına on-line olarak katılıyorlar.
Yarışmalar öğlen ve akşam olmak üzere günde iki kez, canlı yapılıyor. Her gün değişen para ödülü – ki dün yapılan bir yarışmada bu ödül 3000 TL idi- tüm soruları doğru yanıtlayanlar arasında eşit olarak dağıtılıyor. Arada bir 20 bin TL gibi büyük ödüllü yarışmalar da düzenleniyor. Kazanılan ödüller oynadıkça birikiyor ve 20 TL’yi geçtiği zaman, sisteme yüklenen banka hesap numarasına iletiliyor.
Yarışmanın uygulamasını ilk 3 haftada 60 bin kişi indirmiş. Şu sıralar bir oyuna ortalama 200 bin kişi canlı bağlanıyor. Öte yandan sayı arttıkça ve dağıtılan para ödülleri yerinde seyrettikçe, tüm soruyu bilen kullanıcılar giderek daha az para kazanmaya başlıyor. Turkcell, bu uygulamanın başarı grafiğini sürdürülebilir bir düzeyde tutmak adına, para ödülünden başka, ya da daha da iyisi onun yerine, bedava dakika ya da internet kullanımı verse çok daha iyi olurdu…
15 dakika süren her yarışma aslında Turkcell’e kullanım geliri yazıyor. Her gün yarışmayı bir sunucu takdim ettiği için yarışma aynı zamanda görüntülü. 15 dakika boyunca durmadan megabayt, yani internet yiyor. Katılımcıların hiçbir itirazı yok. Çünkü hem heyecanlanıyor hem de eğleniyorlar…
Yani nereden baksanız kaybedeni olmayan bir PR işi… Tek zayıf noktası artan katılımcı sayısıyla kuşa dönebilen ödül miktarı (bizim çocuklar soruların hepsini bilip 6 lira kazanmışlardı) … Soruları zorlaştırmak da çözüm değil. O zaman ters teper… Çözüm Turkcell’in parayla sattığı hizmetleri ödül olarak koymasında…