İlişkiyi yönetmek esastır...
02 ARALIK 2006
Bu yıl, tüm diğer yıllara oranla her anlamda büyük başarıyla geçmiş olan Perakende Günleri, beraberinde çok ilginç ‘ilişki yönetimi’ etkinliklerini de getirdi. İki tanesine ben de katıldım: Biri Metro Group'un Türkiye Temsilcisi Nurdan Tümbek Tekeoğlu’nun Hyatt Regency’nin Spazio restoranında düzenlediği yemek; diğeri bu yılki Perakende Günleri’nde sektörün ‘Yaşam Boyu Başarı’ ödülüne layık gördüğü sevgili Abdullah Kiğılı’nın Ortaköy’de Ertekin’in Barı’ında verdiği davet...
İlkinde kimler vardı: Onuruna yemek verilen kişi Perakende Günleri’nde de bir konuşma yapan Metro AG Yönetim Kurulu üyesi Frans Müller’di; Alman Türk Ticaret Odası Başkanı Teoman Yelkencioğlu, Oda Genel Sekreteri Marc Landau, Meral Tamer, Deniz Gökçe, Vahap Munyar, Şule Zorlu, Yavuz Canevi, Prof. Dr. İlter Turan, Meltem Kurtsan, Ali Danış, Metro ekibinden Hakan Ergün, Ufuk Giritli, Zeki Anlağan, Deutsche Bank Türkiye Temsilcisi Markus Slevogt... Müller can sıkıcı bir şekilde (!) Türkiye’yi de bölgeyi de neredeyse bizden iyi tanıyordu. Buna rağmen yemeğe katılanlar kendisine mükemmel bir resim çizdiler ve yemeği fazlasıyla hak ettiler. Ben de Müller Bey sayesinde çok şey öğrendim. Yemekteki insanları dinlemek için genelde yüzlerce Avro ödendiğini düşünecek olursak, o yemeğin çok verimli bir yatırım olduğunu (!) söyleyebiliriz...
İstanbul Erkek Lisesi’nden ağabeyim Kiğılı’nın davetinde ise katılımcılar Türkiye’yi ve sektörü kurtarmaya kısa bir süre için ara verip kendilerini kurtardılar. Kimler yoktu ki: Ümit Zaim (Derimod), Kaan Gökalp (Milimetric), Sait Akarlılar (Mavi), Melih Çelet (Desa), Osman N. Benzeş (APS), Serday Sunay (Beymen), Aziz Torun (Torunlar), Zafer Yıldırım (Orijin, İstinye Park), Atilla Türkmen (ATK), Mete Sönmez (Faik Sönmez), Hüseyin Kurtuluş (BMD), Fevzi Atabey (Atalar), Ali Murat Kızıltaş (İnci), Semih Saraçoğlu (Opmar), Yılmaz Yılmaz ve eşi (Koton), Turgut Toplusoy (Roman), Aykut Hamzagil ve Hıncal Uluç...
Gecenin tek sürprizi, Hülya Avşar’ın tişörtü 45 bin YTL’ye giderken Abdullah Ağabey’ın Zürih’teki toplantıda tuttuğu notların 51 milyara alıcı bulması haberi değildi. Bir de dansöz getirmişler. Sultan’ın performansı çok yüksekti...
Neredeyse yarım asır verdiği sektör tarafından ödüllendirildiğine pek sevinmiş olan Kiğılı’yı kutluyoruz...
Papa bile daha iyi mesajlar verdi
Lovemarks konferansı için İstanbul'a gelen Saatchi&Saatchi'nin CEO'su Kevin Roberts yaptığı konuşmada David Ogilvy'nin “Tüketici moron değildir, o sizin karınızdır” sözünü hatırlattıktan sonra, Türk televizyonlarında reklamları izlerken kendini moron gibi hissettiğini söylemiş.
Giyimi kuşamı makyajı ve genel davranış biçimiyle ‘trend ustası’ndan çok, üstüne başına pek özen göstermeyen, evde kalmış bir kasaba lise öğretmenini andıran, reklam ajansı J. Walter Thompson’un (JWT) Başkan Yardımcısı Marian Salzman da Perakende Günleri’nde ABD’den İstanbul’a uçtuğu THY’yi demode bulduğunu söylemiş...
Hiç şaşırtıcı değil. Bizim yerli, ‘vaftizlenmiş’, ‘mütercim iletişimciler’ de onlar gibi konuştuğundan salondaki birkaç ‘huysuz’(!) dışında kimse pek yadırgamamış...
Papa bile bunlardan daha iyi mesajlar verdi. “Ekmeklerini yedik, hiç değilse ahde vefasızlık etmeyelim” diye düşündü herhalde...
On yedi kere maşallah!
‘Sebat eden devasını bulur’, ‘Sabreden derviş, muradına erermiş’ derler. Boşuna söylenmiyor bu sözler. Yanına ‘Algılama Yönetimi’nde söz konusu olan üç C’den birini de koyabilirsiniz: Continuity (Süreklilik)... Süreklilik sadece algılamayı sağlamıyor; birikime de hizmet ediyor. Ne zaman söylenmiş, kim söylemiş belli değil ama günümüzde bu sözlere cuk oturan işler yapan şirketler var. Bunlardan biri de Efes...
Dile kolay, bu yıl 17’ncisini düzenliyorlar Efes Pilsen Blues Festivali’nin. Üstelik 19 şehirde 22 konser. Samsun, Trabzon, Erzurum sıradaki konserler. Olur mu demeyin, oluyor.
İletişimde sürekliliğin, en az fikir, proje ya da bütçe kadar önemli olduğunu defalarca söylemişizdir. Hele ki reklam için iletişim kanallarınızı yasal nedenlerden dolayı kullanamıyorsanız Efes Pilsen gibi, bu tür etkinlikler hem itibara katkısı açısından hem de müşteri (marka) sadakati sağlama açısından daha da büyük önem taşıyor. Bunca emek, yatırım ve de sabrın geri dönüşünü fazlasıyla aldıklarından kimse şüphe etmesin. Bir gecelik aşklar gibi bir iletişim etkinliği yapıp sonra durarak paraları sokağa atanların kulağına küpe olsun...
İlkinde kimler vardı: Onuruna yemek verilen kişi Perakende Günleri’nde de bir konuşma yapan Metro AG Yönetim Kurulu üyesi Frans Müller’di; Alman Türk Ticaret Odası Başkanı Teoman Yelkencioğlu, Oda Genel Sekreteri Marc Landau, Meral Tamer, Deniz Gökçe, Vahap Munyar, Şule Zorlu, Yavuz Canevi, Prof. Dr. İlter Turan, Meltem Kurtsan, Ali Danış, Metro ekibinden Hakan Ergün, Ufuk Giritli, Zeki Anlağan, Deutsche Bank Türkiye Temsilcisi Markus Slevogt... Müller can sıkıcı bir şekilde (!) Türkiye’yi de bölgeyi de neredeyse bizden iyi tanıyordu. Buna rağmen yemeğe katılanlar kendisine mükemmel bir resim çizdiler ve yemeği fazlasıyla hak ettiler. Ben de Müller Bey sayesinde çok şey öğrendim. Yemekteki insanları dinlemek için genelde yüzlerce Avro ödendiğini düşünecek olursak, o yemeğin çok verimli bir yatırım olduğunu (!) söyleyebiliriz...
İstanbul Erkek Lisesi’nden ağabeyim Kiğılı’nın davetinde ise katılımcılar Türkiye’yi ve sektörü kurtarmaya kısa bir süre için ara verip kendilerini kurtardılar. Kimler yoktu ki: Ümit Zaim (Derimod), Kaan Gökalp (Milimetric), Sait Akarlılar (Mavi), Melih Çelet (Desa), Osman N. Benzeş (APS), Serday Sunay (Beymen), Aziz Torun (Torunlar), Zafer Yıldırım (Orijin, İstinye Park), Atilla Türkmen (ATK), Mete Sönmez (Faik Sönmez), Hüseyin Kurtuluş (BMD), Fevzi Atabey (Atalar), Ali Murat Kızıltaş (İnci), Semih Saraçoğlu (Opmar), Yılmaz Yılmaz ve eşi (Koton), Turgut Toplusoy (Roman), Aykut Hamzagil ve Hıncal Uluç...
Gecenin tek sürprizi, Hülya Avşar’ın tişörtü 45 bin YTL’ye giderken Abdullah Ağabey’ın Zürih’teki toplantıda tuttuğu notların 51 milyara alıcı bulması haberi değildi. Bir de dansöz getirmişler. Sultan’ın performansı çok yüksekti...
Neredeyse yarım asır verdiği sektör tarafından ödüllendirildiğine pek sevinmiş olan Kiğılı’yı kutluyoruz...
Papa bile daha iyi mesajlar verdi
Lovemarks konferansı için İstanbul'a gelen Saatchi&Saatchi'nin CEO'su Kevin Roberts yaptığı konuşmada David Ogilvy'nin “Tüketici moron değildir, o sizin karınızdır” sözünü hatırlattıktan sonra, Türk televizyonlarında reklamları izlerken kendini moron gibi hissettiğini söylemiş.
Giyimi kuşamı makyajı ve genel davranış biçimiyle ‘trend ustası’ndan çok, üstüne başına pek özen göstermeyen, evde kalmış bir kasaba lise öğretmenini andıran, reklam ajansı J. Walter Thompson’un (JWT) Başkan Yardımcısı Marian Salzman da Perakende Günleri’nde ABD’den İstanbul’a uçtuğu THY’yi demode bulduğunu söylemiş...
Hiç şaşırtıcı değil. Bizim yerli, ‘vaftizlenmiş’, ‘mütercim iletişimciler’ de onlar gibi konuştuğundan salondaki birkaç ‘huysuz’(!) dışında kimse pek yadırgamamış...
Papa bile bunlardan daha iyi mesajlar verdi. “Ekmeklerini yedik, hiç değilse ahde vefasızlık etmeyelim” diye düşündü herhalde...
On yedi kere maşallah!
‘Sebat eden devasını bulur’, ‘Sabreden derviş, muradına erermiş’ derler. Boşuna söylenmiyor bu sözler. Yanına ‘Algılama Yönetimi’nde söz konusu olan üç C’den birini de koyabilirsiniz: Continuity (Süreklilik)... Süreklilik sadece algılamayı sağlamıyor; birikime de hizmet ediyor. Ne zaman söylenmiş, kim söylemiş belli değil ama günümüzde bu sözlere cuk oturan işler yapan şirketler var. Bunlardan biri de Efes...
Dile kolay, bu yıl 17’ncisini düzenliyorlar Efes Pilsen Blues Festivali’nin. Üstelik 19 şehirde 22 konser. Samsun, Trabzon, Erzurum sıradaki konserler. Olur mu demeyin, oluyor.
İletişimde sürekliliğin, en az fikir, proje ya da bütçe kadar önemli olduğunu defalarca söylemişizdir. Hele ki reklam için iletişim kanallarınızı yasal nedenlerden dolayı kullanamıyorsanız Efes Pilsen gibi, bu tür etkinlikler hem itibara katkısı açısından hem de müşteri (marka) sadakati sağlama açısından daha da büyük önem taşıyor. Bunca emek, yatırım ve de sabrın geri dönüşünü fazlasıyla aldıklarından kimse şüphe etmesin. Bir gecelik aşklar gibi bir iletişim etkinliği yapıp sonra durarak paraları sokağa atanların kulağına küpe olsun...