İmha biçimi nedense rahatsız etti…
04 MAYIS 2011
Ben ne hikmetse şu Bin Ladin’in yok edilme tarzına bir türlü herkes gibi doya doya sevinemedim… Bir şeyler eksik sanki… ABD’nin elini kolunu sallaya sallaya Pakistan içlerine dalıp bir başka(!) ‘yasa dışı şiddet’ uygulaması örneği sergilemesi mi; Hıristiyan Batı’nın Müslüman Doğu ile hiçbir meselesinin olmadığını açıklamasına bir türlü inanasımın gelmeyişi mi; yoksa ABD’nin Afganistan’da, Irak’ta ve diğer işgal ettiği ülkelerde ne aradığını bir türlü kafamda uluslararası hukukun herhangi bir zeminine oturamayışım mı; nedenini bilemiyorum…
Ancak İslam âleminin tüm dünyada itibar kaybına uğramasına neden olmasıyla, masum insanların hayatına kastetmesiyle her türlü nefreti hak eden Bin Lladin’in ‘imha’ ediliş biçimi, bir şekilde rahatsız etti beni… Biz Abdullah Öcalan’ı böyle imha etseydik, Batı bizim ensemizde nasıl boza pişirirdi acaba?... Belki biraz da o yüzden…
Halinden şikayetçi olan bu filmi izlesin...
Elimde Türk Telekom’un “Türkiye’ye Değer Hikâyeler” CD’siyle ofise girdim ve “Kim halinden şikâyetçiyse bu filmi izlesin” dedim “İzleyince şikâyetçi ruh halinden anında kurtulacaklardır”... Sonra da ilave ettim:“Bu tespitimi ‘haline şükret’ olarak anlayanlar varsa, onlar izlemesin!”
Hangi ruh hali içinde olurlarsa olsun, herkes Cuma akşamı NTV’de yayımlanacak ve büyük olasılıkla diğer kanallar da gösterilecek olan “Türkiye’ye Değer Hikâyeler” belgeselini izlemeli...
Türk Telekom’un kurumsal ve sosyal sorumluluk projesi olarak hayata geçirdiği çalışmaların eğitim alanındaki ‘zenginliklerin’ gönderme yapan filmde Türkiye’nin çeşitli illerinde, türlü yoksunluklar içinde pekçok kişiye sunulmuş olanaklardan sonuna kadar, hatta ötesine geçerek yararlanabilme azmini gösteren gençleri tanıma fırsatı bulacaksınız...
Basına ilk gösterim Kanyon’daki bir sinemada yapıldı. Dikkat çeken önemli bir nokta ise Türk Telekom CEO’su Gökhan Bozkurt başta, neredeyse bütün üst yönetimin, kendi ifadelerine göre ‘25 bin Telekom çalışanını temsilen’ orada bulunmalarıydı; bir de filmde öyküleri anlatılan gençlerinin ailelerinin tabii ki…
Bertolt Brecht’in yabancılaştırma efektini ("V Effekt / Verfremdungseffekt") yaşama sanatının tüm boyutlarında devreye sokmaya çalışan biri olarak, ben bile bu belgeselle arama mesafe koymayı beceremedim. (Bu cümle, ‘Filmin sonunda göz yaşlarımı tutamadım’ demenin entelektüelcesidir…)
Filmde Türk Telekom’un yaptırıp adını verdiği okullardan ve/veya Türk Telekom’un kurduğu 41 (!) spor kulübünden son derece başarılı 9 genç tanıtılıyor… Doğuştan tek kolu dirsekten eksik, ancak hepimizden daha pozitif, güler yüzlü, güleç gözlü kardeşimiz Betül Özen’in hayata anlamlar katan, yaşama sanatına hizmet eden çabalarından etkilenmemek söz konusu bile olamazdı.
Org çalan ve protez kolunu destek olarak kullanarak basket oynayan Betül Özen, “Engelim bana hiçbir zaman engel olmadı. Artıları oldu daha fazla” diyor. Aynı zamanda yüzmeyi de ileri derecede becerebilen Betül takımının vazgeçilmez basketçilerinden biri.
Kimler halinden şikayetçi ise Betül Özen’in söylediklerine kulak versinler... Sadece ona mı?.. Hayır; Dicle Üniversitesinde tıp okuyan Van’lı Uğur Fidan’a; TT Spor Kulübünde eskrim yapan şampiyon kızımız Büşra Varol’a; TT İnternet Evi tutkunu Kütahyalı 5’inci sınıf öğrencisi Naime Durak’a; Artvin Borçka’da TT Spor Kulübünde judo yapan şampiyon kızlarımız Hülya Yılancı’ya, Güner Yalçın’a, Işıl Gençtürk’e; Eskişehir TT Spor Kulübünden Furkan Kızılkaya’ya; 9 Eylül Tıp Fakültesi öğrencisi Mardin Kızlıtepe’li Daham Özgel’e de kulak versinler… Belki o zaman kendi hayatları farklı bir anlam kazanır…
"Türkiye'ye Değer Hikâyeler" belgeselinin yönetmeni Nedim Hazar’ı ve onun şahsında tüm ekibi yürekten kutlarım…
Ancak İslam âleminin tüm dünyada itibar kaybına uğramasına neden olmasıyla, masum insanların hayatına kastetmesiyle her türlü nefreti hak eden Bin Lladin’in ‘imha’ ediliş biçimi, bir şekilde rahatsız etti beni… Biz Abdullah Öcalan’ı böyle imha etseydik, Batı bizim ensemizde nasıl boza pişirirdi acaba?... Belki biraz da o yüzden…
Halinden şikayetçi olan bu filmi izlesin...
Elimde Türk Telekom’un “Türkiye’ye Değer Hikâyeler” CD’siyle ofise girdim ve “Kim halinden şikâyetçiyse bu filmi izlesin” dedim “İzleyince şikâyetçi ruh halinden anında kurtulacaklardır”... Sonra da ilave ettim:“Bu tespitimi ‘haline şükret’ olarak anlayanlar varsa, onlar izlemesin!”
Hangi ruh hali içinde olurlarsa olsun, herkes Cuma akşamı NTV’de yayımlanacak ve büyük olasılıkla diğer kanallar da gösterilecek olan “Türkiye’ye Değer Hikâyeler” belgeselini izlemeli...
Türk Telekom’un kurumsal ve sosyal sorumluluk projesi olarak hayata geçirdiği çalışmaların eğitim alanındaki ‘zenginliklerin’ gönderme yapan filmde Türkiye’nin çeşitli illerinde, türlü yoksunluklar içinde pekçok kişiye sunulmuş olanaklardan sonuna kadar, hatta ötesine geçerek yararlanabilme azmini gösteren gençleri tanıma fırsatı bulacaksınız...
Basına ilk gösterim Kanyon’daki bir sinemada yapıldı. Dikkat çeken önemli bir nokta ise Türk Telekom CEO’su Gökhan Bozkurt başta, neredeyse bütün üst yönetimin, kendi ifadelerine göre ‘25 bin Telekom çalışanını temsilen’ orada bulunmalarıydı; bir de filmde öyküleri anlatılan gençlerinin ailelerinin tabii ki…
Bertolt Brecht’in yabancılaştırma efektini ("V Effekt / Verfremdungseffekt") yaşama sanatının tüm boyutlarında devreye sokmaya çalışan biri olarak, ben bile bu belgeselle arama mesafe koymayı beceremedim. (Bu cümle, ‘Filmin sonunda göz yaşlarımı tutamadım’ demenin entelektüelcesidir…)
Filmde Türk Telekom’un yaptırıp adını verdiği okullardan ve/veya Türk Telekom’un kurduğu 41 (!) spor kulübünden son derece başarılı 9 genç tanıtılıyor… Doğuştan tek kolu dirsekten eksik, ancak hepimizden daha pozitif, güler yüzlü, güleç gözlü kardeşimiz Betül Özen’in hayata anlamlar katan, yaşama sanatına hizmet eden çabalarından etkilenmemek söz konusu bile olamazdı.
Org çalan ve protez kolunu destek olarak kullanarak basket oynayan Betül Özen, “Engelim bana hiçbir zaman engel olmadı. Artıları oldu daha fazla” diyor. Aynı zamanda yüzmeyi de ileri derecede becerebilen Betül takımının vazgeçilmez basketçilerinden biri.
Kimler halinden şikayetçi ise Betül Özen’in söylediklerine kulak versinler... Sadece ona mı?.. Hayır; Dicle Üniversitesinde tıp okuyan Van’lı Uğur Fidan’a; TT Spor Kulübünde eskrim yapan şampiyon kızımız Büşra Varol’a; TT İnternet Evi tutkunu Kütahyalı 5’inci sınıf öğrencisi Naime Durak’a; Artvin Borçka’da TT Spor Kulübünde judo yapan şampiyon kızlarımız Hülya Yılancı’ya, Güner Yalçın’a, Işıl Gençtürk’e; Eskişehir TT Spor Kulübünden Furkan Kızılkaya’ya; 9 Eylül Tıp Fakültesi öğrencisi Mardin Kızlıtepe’li Daham Özgel’e de kulak versinler… Belki o zaman kendi hayatları farklı bir anlam kazanır…
"Türkiye'ye Değer Hikâyeler" belgeselinin yönetmeni Nedim Hazar’ı ve onun şahsında tüm ekibi yürekten kutlarım…