İnsanı ‘kıymet’ olarak görmeyenler kaybetmeye hazırlansınlar
01 Nisan 2021- Z Raporou
Ülkemizde ve dünyada Kovid-19 salgınının tüm şiddetiyle yaşandığı bir yılı geride bıraktık… Bu süreçte, pandemi, maske, mesafe, karantina, izolasyon, sağlık kelimeleri ve kavramları herhâlde ‘kullanım rekoru’ kırmışlardır… En az bunlar kadar çok kullandığımız bir diğer kavram da ‘değişim’ oldu…
Pandemi sona erip de sosyal yaşamdan seyahate, eğitimden alışverişe ve tabii iş dünyamıza kadar hayatımızdaki her şey yerli yerine oturana kadar da değişimden bahsetmeye devam edeceğiz…
Geleceği görmek mümkün değil ama veriye ve tecrübeye dayalı ‘öngörüler’ bu süreci anlamak, geçiş dönemini kolaylaştırmak için son derece faydalı olacaklardır…
Tam bu noktada, online teknolojilerin hayatımıza iyice yerleştiğini kabul etmek gerek… Örneğin, Millî Eğitim Bakanı Ziya Selçuk “Salgın bitse de uzaktan eğitim kalıcı olacak” dedi. Tamamen değil elbette ama belli derslerin uzaktan yapılabileceğini tespit edecek ‘yol haritası’ üzerinde çalışılıyormuş… Özellikle uzaktan çalışmayı konusunda bir aksama yaşamayan ‘beyaz yakalılar’ın işlerini sürdürebilmek için değil evde, ikamet ettikleri şehirde, hatta ülkede bile bulunmaları gerekmiyor… Belki de be sebepten ülkemizin en çok göç alan şehri, sanayinin kalbi İstanbul bu yıl ciddi oranda göç verdi…
Sabancı Grubu, 2021-2025 stratejileri kapsamında, şirketlerinde pandemi sonrasında beyaz ve gri yaka çalışanların yüzde 75’inin tamamen ya da karma modelle uzaktan çalışmaya devam edeceklerini açıkladı. Koç Topluluğu, 35 bin ofis çalışanı için uzaktan çalışmanın kalıcı hâle geldiğini duyurdu…
Tüm bunlar değerlendirildiğinde ‘değişim’ kavramının etrafındaki sis perdesi de yavaş yavaş dağılıyor… İşverenlerin, verimliliği etkilemeyen, üstelik ‘genel giderler’de ciddi tasarruf sağlayan bu modeli, haklı olarak sürdürmek istedikleri görülüyor…
Peki ya çalışanlar cephesinde durum ne?
F5 İletişim Yönetimi, siber güvenlik şirketi Kaspersky’nin bağımsız araştırma şirketi Censuswide’a yaptırdığı “İşin Geleceği Güvence Altında” adlı anket sonuçlarını göndermiş… Bu çalışma bize bazı ipuçları sunabilir…
Türkiye’nin de aralarında olduğu 18 ülkede, çalışan sayıları 250’nin altında olan küçük ve orta ölçekli işyerlerinde yapılan araştırma için 8 bin çalışan ile görüşülmüş.
Sonuçlara göre; katılımcıların yalnızca dörtte biri eski düzenden ‘memnun’ olduklarını söylemiş. Çalışanların büyük çoğunluğu ise ‘esneklik’ istediklerini ve ‘yerleşik düzene’ dönmeyi tercih etmediklerini belirtmişler.
Ankete katılanların üçte birinden fazlası, özel ve iş yaşamları üzerinde daha fazla kontrol elde etmek için önümüzdeki 12 ay içinde iş değiştirmeyi planlıyorlarmış. Bu oran Türkiye için yüzde 23 olarak tespit edilmiş. İş değiştirme düşüncesindeki en önemli etkenler, “Daha yüksek bir maaş alma arzusu” (%50) ve “Daha iyi bir iş-yaşam dengesine kavuşmak” (%46) olarak sıralanmış. Öne çıkan üçüncü neden ise “Daha değerli ve anlamlı bir role duyulan ihtiyaç” (%29) olmuş…
Benzer sonuçları olan bir araştırmaya geçen yazımızda da yer vermiştik. IBM’in İş Değerleri Enstitüsü’nün (IBV) dünya çapında 14 bin kişinin katılımıyla yaptığı ankete göre; her dört çalışandan biri, esnek çalışma saatlerine veya esnek mekân koşullarına olan ihtiyaçları giderilemediği için 2021 yılında işini değiştirmeyi planlıyormuş.
İki araştırmadaki rakamlar birbiriyle tutarlı görünüyorlar… Zihinsel, fiziksel ya da maddi olarak çalışan refahına gereken önem verilmezse, şirketlerin, ‘yetişmiş’ elemanlarını kaybetmeleri gibi çok ciddi bir problemle karşılaşmaları söz konusu olabilir…
Pandemi konusunda aklımızın köşesinde bulunmasında fayda olan bir gerçek var… O da söz konusu değişimlerin ana sebebi değil, ‘hızlandırıcısı’ olduğu… Dijital dönüşüm için de bu böyle… Sağlık ve çevre konularının öne çıkmasında da… ‘Çalışan refahı’ konusunda da…
Bugün bazı şirket ve kurumlarca uygulanan ‘İnsan Kıymetleri’ yaklaşımımızı ilk kez 1999 yılında kullanmıştık. İnsanı tüketilebilen bir ‘kaynak’ olarak tanımlayan zihniyete karşı geliştirdiğimiz bu kavram, fikri bir dönüşümü zorunlu kılıyor…
Tükenince kenara bırakılan bir meta değil, bir bütündür insan… O nedenle, çalışan memnuniyetine odaklı ve onun ömür boyu eğitime olan inancıyla şekillendirilmiş yapılanmalara bir an önce geçilmelidir.
Yüzde yüz çalışan memnuniyetini sağlayabilmek için şu üç alana yatırım yapmayı hedef olarak belirlemekle işe başlanabilir:
1. Çalışanların ‘değişim’ konusunda katılım ve kararlılığını artırmak,
2. Çalışanların iş süreçlerindeki ‘verimlilik’ ve ‘kârlılığı’nı artırmak amacıyla entelektüel katma değer üretmesini sağlamak,
3. Çalışanların ‘etkililiğini’ artırmak.
Pandemi sona erip de sosyal yaşamdan seyahate, eğitimden alışverişe ve tabii iş dünyamıza kadar hayatımızdaki her şey yerli yerine oturana kadar da değişimden bahsetmeye devam edeceğiz…
Geleceği görmek mümkün değil ama veriye ve tecrübeye dayalı ‘öngörüler’ bu süreci anlamak, geçiş dönemini kolaylaştırmak için son derece faydalı olacaklardır…
Tam bu noktada, online teknolojilerin hayatımıza iyice yerleştiğini kabul etmek gerek… Örneğin, Millî Eğitim Bakanı Ziya Selçuk “Salgın bitse de uzaktan eğitim kalıcı olacak” dedi. Tamamen değil elbette ama belli derslerin uzaktan yapılabileceğini tespit edecek ‘yol haritası’ üzerinde çalışılıyormuş… Özellikle uzaktan çalışmayı konusunda bir aksama yaşamayan ‘beyaz yakalılar’ın işlerini sürdürebilmek için değil evde, ikamet ettikleri şehirde, hatta ülkede bile bulunmaları gerekmiyor… Belki de be sebepten ülkemizin en çok göç alan şehri, sanayinin kalbi İstanbul bu yıl ciddi oranda göç verdi…
Sabancı Grubu, 2021-2025 stratejileri kapsamında, şirketlerinde pandemi sonrasında beyaz ve gri yaka çalışanların yüzde 75’inin tamamen ya da karma modelle uzaktan çalışmaya devam edeceklerini açıkladı. Koç Topluluğu, 35 bin ofis çalışanı için uzaktan çalışmanın kalıcı hâle geldiğini duyurdu…
Tüm bunlar değerlendirildiğinde ‘değişim’ kavramının etrafındaki sis perdesi de yavaş yavaş dağılıyor… İşverenlerin, verimliliği etkilemeyen, üstelik ‘genel giderler’de ciddi tasarruf sağlayan bu modeli, haklı olarak sürdürmek istedikleri görülüyor…
Peki ya çalışanlar cephesinde durum ne?
F5 İletişim Yönetimi, siber güvenlik şirketi Kaspersky’nin bağımsız araştırma şirketi Censuswide’a yaptırdığı “İşin Geleceği Güvence Altında” adlı anket sonuçlarını göndermiş… Bu çalışma bize bazı ipuçları sunabilir…
Türkiye’nin de aralarında olduğu 18 ülkede, çalışan sayıları 250’nin altında olan küçük ve orta ölçekli işyerlerinde yapılan araştırma için 8 bin çalışan ile görüşülmüş.
Sonuçlara göre; katılımcıların yalnızca dörtte biri eski düzenden ‘memnun’ olduklarını söylemiş. Çalışanların büyük çoğunluğu ise ‘esneklik’ istediklerini ve ‘yerleşik düzene’ dönmeyi tercih etmediklerini belirtmişler.
Ankete katılanların üçte birinden fazlası, özel ve iş yaşamları üzerinde daha fazla kontrol elde etmek için önümüzdeki 12 ay içinde iş değiştirmeyi planlıyorlarmış. Bu oran Türkiye için yüzde 23 olarak tespit edilmiş. İş değiştirme düşüncesindeki en önemli etkenler, “Daha yüksek bir maaş alma arzusu” (%50) ve “Daha iyi bir iş-yaşam dengesine kavuşmak” (%46) olarak sıralanmış. Öne çıkan üçüncü neden ise “Daha değerli ve anlamlı bir role duyulan ihtiyaç” (%29) olmuş…
Benzer sonuçları olan bir araştırmaya geçen yazımızda da yer vermiştik. IBM’in İş Değerleri Enstitüsü’nün (IBV) dünya çapında 14 bin kişinin katılımıyla yaptığı ankete göre; her dört çalışandan biri, esnek çalışma saatlerine veya esnek mekân koşullarına olan ihtiyaçları giderilemediği için 2021 yılında işini değiştirmeyi planlıyormuş.
İki araştırmadaki rakamlar birbiriyle tutarlı görünüyorlar… Zihinsel, fiziksel ya da maddi olarak çalışan refahına gereken önem verilmezse, şirketlerin, ‘yetişmiş’ elemanlarını kaybetmeleri gibi çok ciddi bir problemle karşılaşmaları söz konusu olabilir…
Pandemi konusunda aklımızın köşesinde bulunmasında fayda olan bir gerçek var… O da söz konusu değişimlerin ana sebebi değil, ‘hızlandırıcısı’ olduğu… Dijital dönüşüm için de bu böyle… Sağlık ve çevre konularının öne çıkmasında da… ‘Çalışan refahı’ konusunda da…
Bugün bazı şirket ve kurumlarca uygulanan ‘İnsan Kıymetleri’ yaklaşımımızı ilk kez 1999 yılında kullanmıştık. İnsanı tüketilebilen bir ‘kaynak’ olarak tanımlayan zihniyete karşı geliştirdiğimiz bu kavram, fikri bir dönüşümü zorunlu kılıyor…
Tükenince kenara bırakılan bir meta değil, bir bütündür insan… O nedenle, çalışan memnuniyetine odaklı ve onun ömür boyu eğitime olan inancıyla şekillendirilmiş yapılanmalara bir an önce geçilmelidir.
Yüzde yüz çalışan memnuniyetini sağlayabilmek için şu üç alana yatırım yapmayı hedef olarak belirlemekle işe başlanabilir:
1. Çalışanların ‘değişim’ konusunda katılım ve kararlılığını artırmak,
2. Çalışanların iş süreçlerindeki ‘verimlilik’ ve ‘kârlılığı’nı artırmak amacıyla entelektüel katma değer üretmesini sağlamak,
3. Çalışanların ‘etkililiğini’ artırmak.