İnsanlık suçu
17 Nisan 2021 - Yeni Şafak
İletişim çalışmalarındaki başarılı ürünleriyle her zaman takdirle andığım bir arkadaşımız Twitter hesabından şöyle bir mesaj paylaşmış:
“Küresel çetenin bir kölelik düzeni kurmak için uydurduğu yalan salgından öleceği korkusuyla, koşa koşa yalan teste giden, her türlü kısıtlama, yasak ve cezaya boyun eğerek uyumaya devam edenler. UYANIN !..”
Bu, arkadaşın meseleyle ilgili vermek istediği mesajların en ‘serin kanlısı’… Bütün gün oturup bu minval üzere sosyal medyadan ateşe devam ediyor… O ve onun gibi ‘düşünenler’ hiç de etkisiz değiller…
Aşı yaptırmak istemeyenlerin sayısındaki radikal artış akıllara durgunluk verecek düzeyde… Sağlık Bakanı Fahrettin Koca açıkladı: 65 yaş üstü kişilerin yüzde 23,6’sı, sağlık çalışanlarının da yüzde 14’ü sıraları geldiği hâlde aşılarını yaptırmamış. Hele sağlık sektörünü anlamak hiç mümkün değil…
Bu sadece “Ben Kovid’den korkmuyorum, virüs bir yalan” deyip, kendini korumama meselesi değil… Aynı zamanda sorumsuzluğun ve çevresindeki insanlara karşı saygısızlığın da ifadesi… Çünkü kendiniz hastalanmasanız da virüsü başkalarına rahatlıkla taşıyabiliyorsunuz.
Buradaki olumsuz tavrın etkisi öyle büyük ki bugüne kadar toplumumuzda düşülen siyasi ayrılıkların, ideolojik çatışmaların çoğunluğu böyle bir hasara yol açamamıştır… Aslında, sonuçları itibarıyla terör eylemlerinden farksız… Doğrudan masumları hedef alıyor…
“Aslında Ay’a hiç gidilmedi, o görüntüler stüdyoda hazırlandı… Hitler ölmedi, Güney Amerika’da yaşıyor… İkiz Kuleler’e Amerika kendi saldırdı… 15 Temmuz bir tiyatroydu, esas darbe sivil olarak 20 Temmuz’da yapıldı…”
Bunlar gibi yalanları, safsatayı çok duyduk… Ancak hasar verme kapasiteleri son derece sınırlı kaldı; çoğunlukla da uyduranları hedef aldı… Oysa, Kovid-19 pandemisi ile ilgili söylenenler hem tüm halkın hem de ‘ön cephede’ savaş veren sağlık çalışanlarının ve ailelerinin ‘canına’ kastediyor…
Onlar öyle bir adanmışlık ve yüce gönüllülükle çalışıyorlar ki Diyanet İşleri Başkanlığı’nın “Aşı, oruç bozmaz” açıklamasına rağmen hâlâ çekimser davrananlar için “Biz sahura kadar buradayız” diyebiliyorlar… Biz bu hakkı nasıl öderiz diye düşüneceklerine…
Ortaya küresel güçler tarafından atıldığı iddia edilen, ancak dünya ekonomisini milyarlarca dolar zarara uğratarak önce bu güçleri vuran virüsün ümüğünün sıkılmasına, yayılmasına neden olarak ya da aşı gibi engelleyici tedbirleri sekteye uğratarak zarar veren her girişim bir ‘insanlık suçu’ olarak tarihe geçecektir…
“Küresel çetenin bir kölelik düzeni kurmak için uydurduğu yalan salgından öleceği korkusuyla, koşa koşa yalan teste giden, her türlü kısıtlama, yasak ve cezaya boyun eğerek uyumaya devam edenler. UYANIN !..”
Bu, arkadaşın meseleyle ilgili vermek istediği mesajların en ‘serin kanlısı’… Bütün gün oturup bu minval üzere sosyal medyadan ateşe devam ediyor… O ve onun gibi ‘düşünenler’ hiç de etkisiz değiller…
Aşı yaptırmak istemeyenlerin sayısındaki radikal artış akıllara durgunluk verecek düzeyde… Sağlık Bakanı Fahrettin Koca açıkladı: 65 yaş üstü kişilerin yüzde 23,6’sı, sağlık çalışanlarının da yüzde 14’ü sıraları geldiği hâlde aşılarını yaptırmamış. Hele sağlık sektörünü anlamak hiç mümkün değil…
Bu sadece “Ben Kovid’den korkmuyorum, virüs bir yalan” deyip, kendini korumama meselesi değil… Aynı zamanda sorumsuzluğun ve çevresindeki insanlara karşı saygısızlığın da ifadesi… Çünkü kendiniz hastalanmasanız da virüsü başkalarına rahatlıkla taşıyabiliyorsunuz.
Buradaki olumsuz tavrın etkisi öyle büyük ki bugüne kadar toplumumuzda düşülen siyasi ayrılıkların, ideolojik çatışmaların çoğunluğu böyle bir hasara yol açamamıştır… Aslında, sonuçları itibarıyla terör eylemlerinden farksız… Doğrudan masumları hedef alıyor…
“Aslında Ay’a hiç gidilmedi, o görüntüler stüdyoda hazırlandı… Hitler ölmedi, Güney Amerika’da yaşıyor… İkiz Kuleler’e Amerika kendi saldırdı… 15 Temmuz bir tiyatroydu, esas darbe sivil olarak 20 Temmuz’da yapıldı…”
Bunlar gibi yalanları, safsatayı çok duyduk… Ancak hasar verme kapasiteleri son derece sınırlı kaldı; çoğunlukla da uyduranları hedef aldı… Oysa, Kovid-19 pandemisi ile ilgili söylenenler hem tüm halkın hem de ‘ön cephede’ savaş veren sağlık çalışanlarının ve ailelerinin ‘canına’ kastediyor…
Onlar öyle bir adanmışlık ve yüce gönüllülükle çalışıyorlar ki Diyanet İşleri Başkanlığı’nın “Aşı, oruç bozmaz” açıklamasına rağmen hâlâ çekimser davrananlar için “Biz sahura kadar buradayız” diyebiliyorlar… Biz bu hakkı nasıl öderiz diye düşüneceklerine…
Ortaya küresel güçler tarafından atıldığı iddia edilen, ancak dünya ekonomisini milyarlarca dolar zarara uğratarak önce bu güçleri vuran virüsün ümüğünün sıkılmasına, yayılmasına neden olarak ya da aşı gibi engelleyici tedbirleri sekteye uğratarak zarar veren her girişim bir ‘insanlık suçu’ olarak tarihe geçecektir…