"İnternet profiline göre işe alma kararı"
20 Şubat 2010 - Akşam Gazetesi
Bir yaşıma daha girdim... Bunları da görecekmişiz demek ki... İletişim Danışmanı arkadaşımız Kerem Türkman bir sunumunda söz etti. Avrupa Birliği çapında yapılan bir araştırma AB genelinde işverenlerin %43'ünün işe alım tercihlerini adayların 'sosyal sitelerdeki' profillerine bakarak yaptığını göstermiş. Bu oran Almanya'da yüzde 47, Fransa'da %23 iken ABD'de yüzde 79'a çıkıyormuş.
Peki adaylara bu nedenle reddedildikleri nasıl bildiriliyormuş? Şöyle: 'İnternette yapmış olduğunuz uygunsuz yorum ve yayınladığınız yazılar yüzünden...'
Başvuruların önemli bir kısmının (ABD'de %70, İngiltere'de %41) Facebook, Tweeter, Myspace'deki profiller nedeniyle geri çevrildiği tespit edilmiş...
İnsanın içinden 'Yuh!' diyesi geliyor...
Hani özgürlük ortamı... Yaratılan algıya bakılacak olursa, 'Vur patlasın çal oynasın' sosyal alanlar... Adınızı gizlemeyin, diyenleri eleştiren, anti demokrat olmakla suçlayan 'cengaverler' nerede?..
Bizimkiler gazeteye ilan vermişler... İnsan Kaynakları yerine 'İnsan Kıymetleri' yazmışlar. İyi de etmişler... Bazıları bu yaklaşımı onaylamıyormuş. Olabilir... Aynı kişiler yukarıdaki uygulamaya ne diyorlar acaba?.. Hani medeniyetin beşiği ya ABD ve Büyük Britanya... Hani onlardan alıp kullanıyoruz ya pek çok kavramı. Bu arada 'insan kaynakları'nı da... Bir 'dilemma' (çatışma noktası) yok mu ortada?..
İnsan, kapitalizm ve liberalizm dönemimde 'kaynak'tı. Enerji gibi, para gibi... Öyle görünüyordu... Kapitalizm ötesi (Bkz. NPQ Türkiye) toplumlar, çalışan insanı 'paylaşımcı modelin' bir parçası, 'sosyal paydaş' olarak gördükleri için, eninde sonunda bizim iddiamıza gelecekler ve 'Source' (Kaynak) yerine 'Asset' (Kıymet) diyecekler Human Resource Management (İnsan Kaynakları Yönetimi) yerine Human Asset Management (İnsan Kıymetleri Yönetimi) anlayışını ve yaklaşımı getireceklerdir... O zaman da zaten yukarıdaki gibi, kapitalizmin bile özünde reddettiği 'faşist' uygulamalar kendiliğinden kalkacaktır... Yeter ki bizim 'taklitçiler' ABD'li amcalarının peşine takılıp internette hafiyeliğe başlamasınlar...
'Gönlümün başkenti, Kozan'
Bİr paket... İçinde bir CD ve broşürler... Bir de çeşitli bal kutuları... Binboğa Balı ve Anavarza Krembal...
'Hafif' diyabetik olduğum için ballara dokunamadım ama broşürlere uzun boylu baktım. Kozan Belediyesi'nin broşürleri... Ne ben onları tanırım ne de onlar beni. 'İletişim Yönetimi' işte böyle bir şey...
Kozan Belediyesi'ni ve Başkanı Mimar Kazım Özgan'ı yürekten kutlarım... Yerel yönetimler düzeyinde halkla ilişkiler işte böyle yapılır. En azından beni 'sözcüleri' haline getirdiler... Kent markası, yöre markası, oradan ülke markası böyle yönetilir... Binboğa markası, hem Toroslar'a uygun, hem de 1976'dan beri tıkır tıkır çalıştığı anlaşılan bir kooperatifte yöre halkının paylaşımcı bir yaklaşımla ürettiği mükemmel bir ürünün adı...
Broşürlerin tasarımları da çok iyi, baskıları da... 'Gönlümün Başkenti' demişler Kozan için... Bir yaklaşım bu kadar naif olur... İkinci broşür ise Türkçe ve İngilizce. Adı: 'Medeniyetler şehri Kozan!'... O kadar güzel hazırlanmış ki; Adana'ya bir gittiğimde sadece Menekşe Kebap'ta Cevdet Usta'nın beni 2,5 metrelik 'Adana' ile şımartmasına izin vermekle kalmayacağım, medeniyetler diyarı Kozan'a da atacağım kendimi...
Bir yaşıma daha girdim... Bunları da görecekmişiz demek ki... İletişim Danışmanı arkadaşımız Kerem Türkman bir sunumunda söz etti. Avrupa Birliği çapında yapılan bir araştırma AB genelinde işverenlerin %43'ünün işe alım tercihlerini adayların 'sosyal sitelerdeki' profillerine bakarak yaptığını göstermiş. Bu oran Almanya'da yüzde 47, Fransa'da %23 iken ABD'de yüzde 79'a çıkıyormuş.
Peki adaylara bu nedenle reddedildikleri nasıl bildiriliyormuş? Şöyle: 'İnternette yapmış olduğunuz uygunsuz yorum ve yayınladığınız yazılar yüzünden...'
Başvuruların önemli bir kısmının (ABD'de %70, İngiltere'de %41) Facebook, Tweeter, Myspace'deki profiller nedeniyle geri çevrildiği tespit edilmiş...
İnsanın içinden 'Yuh!' diyesi geliyor...
Hani özgürlük ortamı... Yaratılan algıya bakılacak olursa, 'Vur patlasın çal oynasın' sosyal alanlar... Adınızı gizlemeyin, diyenleri eleştiren, anti demokrat olmakla suçlayan 'cengaverler' nerede?..
Bizimkiler gazeteye ilan vermişler... İnsan Kaynakları yerine 'İnsan Kıymetleri' yazmışlar. İyi de etmişler... Bazıları bu yaklaşımı onaylamıyormuş. Olabilir... Aynı kişiler yukarıdaki uygulamaya ne diyorlar acaba?.. Hani medeniyetin beşiği ya ABD ve Büyük Britanya... Hani onlardan alıp kullanıyoruz ya pek çok kavramı. Bu arada 'insan kaynakları'nı da... Bir 'dilemma' (çatışma noktası) yok mu ortada?..
İnsan, kapitalizm ve liberalizm dönemimde 'kaynak'tı. Enerji gibi, para gibi... Öyle görünüyordu... Kapitalizm ötesi (Bkz. NPQ Türkiye) toplumlar, çalışan insanı 'paylaşımcı modelin' bir parçası, 'sosyal paydaş' olarak gördükleri için, eninde sonunda bizim iddiamıza gelecekler ve 'Source' (Kaynak) yerine 'Asset' (Kıymet) diyecekler Human Resource Management (İnsan Kaynakları Yönetimi) yerine Human Asset Management (İnsan Kıymetleri Yönetimi) anlayışını ve yaklaşımı getireceklerdir... O zaman da zaten yukarıdaki gibi, kapitalizmin bile özünde reddettiği 'faşist' uygulamalar kendiliğinden kalkacaktır... Yeter ki bizim 'taklitçiler' ABD'li amcalarının peşine takılıp internette hafiyeliğe başlamasınlar...
'Gönlümün başkenti, Kozan'
Bİr paket... İçinde bir CD ve broşürler... Bir de çeşitli bal kutuları... Binboğa Balı ve Anavarza Krembal...
'Hafif' diyabetik olduğum için ballara dokunamadım ama broşürlere uzun boylu baktım. Kozan Belediyesi'nin broşürleri... Ne ben onları tanırım ne de onlar beni. 'İletişim Yönetimi' işte böyle bir şey...
Kozan Belediyesi'ni ve Başkanı Mimar Kazım Özgan'ı yürekten kutlarım... Yerel yönetimler düzeyinde halkla ilişkiler işte böyle yapılır. En azından beni 'sözcüleri' haline getirdiler... Kent markası, yöre markası, oradan ülke markası böyle yönetilir... Binboğa markası, hem Toroslar'a uygun, hem de 1976'dan beri tıkır tıkır çalıştığı anlaşılan bir kooperatifte yöre halkının paylaşımcı bir yaklaşımla ürettiği mükemmel bir ürünün adı...
Broşürlerin tasarımları da çok iyi, baskıları da... 'Gönlümün Başkenti' demişler Kozan için... Bir yaklaşım bu kadar naif olur... İkinci broşür ise Türkçe ve İngilizce. Adı: 'Medeniyetler şehri Kozan!'... O kadar güzel hazırlanmış ki; Adana'ya bir gittiğimde sadece Menekşe Kebap'ta Cevdet Usta'nın beni 2,5 metrelik 'Adana' ile şımartmasına izin vermekle kalmayacağım, medeniyetler diyarı Kozan'a da atacağım kendimi...