İrade, cesaret ve sabır
24 Mart 2020 - Yeni Şafak
Nobel ödüllü Daniel Kahneman, kendisi gibi psikolog olan Amos Tversky ile birlikte ‘muhakeme’ ve ‘karar alma’ davranışları üzerine pek çok makaleye imza atmış.
1979 yılında yayınladıkları “Beklenti Teorisi: Risk Altında Alınan Kararların Analizi” başlıklı çalışma için bu iki akademisyen, bireylerin belirsizlik ortamında nasıl karar aldıklarını davranış bilimi açısından incelemişler.
Bu çalışmaya göre, insanların riskten kaçınma eğilimleri, kazanma isteğine galip geliyormuş. Karar alırken her zaman rasyonel davranışlar sergilenmiyormuş. Kayıpların verdiği acı, kazançtan elde edilen tatminden iki kat daha fazlaymış.
Kahneman ve Tversky’in bu çalışması sadece psikoloji alanıyla sınırlı kalmadı elbette… Ekonomi ve finans alanları için de ciddi bir veri ve yöntem olarak kullanıldı. Araştırmacıların merkeze aldıkları bu ‘davranışsal yaklaşım’ göstermiş ki psikolojik önyargılar nedeniyle akılcı davranmak yerine, davranışlarda irrasyonaliteye (mantık dışılık) ve tercihlerin yön değiştirmesine sıklıkla rastlanabiliyormuş. Bunlar geçici de değilmiş, belirli bir düzen içinde sürüyormuş.
Ayrıca, irrasyonel davranışlar sergileyenleri eğitimli-eğitimsiz diye ayırmak da mümkün değilmiş, yani toplumun tüm kesimlerinde görülebiliyormuş. O nedenle, Kahneman ve Tversky gibi davranışsal yaklaşımcılar, sezgiler, inançlar ya da zihinsel modellerin altını çiziyor ve Beklenti Teorisi de ‘beklenen risk’ten ziyade ‘algılanan risk’ kavramını daha önemli kabul ediyormuş.
Hadi şimdi gelin, birkaç yüzyıl geriye gidelim ve Türk Bilge Kağanı Tonyukuk’a ait olduğu iddia edilen o özlü sözü hatırlayalım: “Göz o ki, dağın arkasını göre; akıl o ki, başına geleceği bile.”
Bu söz, tam da Kahneman ve arkadaşının çalışmalarının özeti gibi… Ya da liderlik yaklaşımının tanımının ana ekseni…
Bilindiği üzere, liderlik çelişkilerin olmadığı, her şeyin huzur ve sükûn içinde cereyan ettiği ortamlarda ortaya çıkmaz. Ekonomik, sosyal ve siyasi sorunların, sıkışmaların, savrulmaların insanlığı zorladığı anlarda kendini gösterir… Ya da göstermez…
Bu üç alan tam da şu günlerde ‘lider adaylarının’ sınav verecekleri ortamı oluşturuyor. En zorlu sınavlardan biri… Hatta kontrolün elden çıktığını, belirsizliğin alıp başını gittiğini ve kaos ortamlarının içine çekildiğimizi bile iddia edenler var.
Virüsün henüz tam anlamıyla tanınmamış olmasını fırsat bilen şeamet tellalları, felâket senaryosu meraklıları, tezvirat ve kara propaganda düşkünleri, özellikle ekonominin içine girebileceği dar boğazdan yararlanarak zihinsel virüs salgını doğurmak için fırsat kolluyorlar.
Böyle dönemlerde iki tür liderlik özlemi çekilir. Birincisi, ülkeyi ve toplumu bu savrulmanın içinden selâmetle geçirecek irade, cesaret ve sabır sahibi Bilge Kağan(lar)… İkincisi de bu vesileyle belki de gücü yeniden keşfedilecek olan çekirdek ailenin kadın ya da erkek reisi…
Ancak bu üçüyle, yani irade, cesaret ve sabırla, belirsizliğin kısmen de olsa aşılabileceği bilinci bir toplumda ne kadar yüksek olursa o zor günler o kadar kısa sürede atlatılacaktır.
İrade, cesaret ve sabırla donanmış bilgi, insanlığı her zaman olduğu gibi yine güvenli bir geleceğe taşıyacaktır.
Ekonomik, sosyal ve siyasi boyutta hangi adımların atılacağına en doğru kararı vereceğiniz sağlık dolu günler dilerim…