İş Bankası'ndan yılın reklam filmi
11 Ekim 2009 Akşam Gazetesi
İş Bankası'nın bir banka şubesi kadar hizmet verebilen 'Bankamatik'lerini anlattığı, 'Türkiye'de karşılaştırmalı reklam yapılmaz diyorlar. Neden?' gibi çarpıcı bir soruyla başlayan reklam filmini şimdiden yılın TV reklamı ilan ettiğimi hemen belirtmek istiyorum... Hem en iyi oynanmış hem en iyi çekilmiş hem de içeriği en amaca uygun bir biçimde inşa edilmiş reklam filmi olarak oyum bu filme.
Başından sonuna kadar gerek müziği gerek içeriği gerekse esprili ve tekrar izlendikçe sıkmayan yaklaşımıyla İş Bankası'nın da uzun zamandır izlediğim filmleri arasında açık ara en başarılısı...
İtiraf edeyim... 'Reklam filminde Mehmet Ali Alabora'yı düşünüyoruz' deseler; en son Garajİstanbul'da izlediğim 'İstanbul' adlı oyunda ve 'Bir ihtimal daha var' adlı filmde sergilediği müthiş performanslarına rağmen, içine girdiği 'entelektüel yeniden üretim' süreci gereği, bu reklam filminde oynamayı kabul edeceği konusunda tereddütlerim olduğunu söylerdim...
Ancak kabul etmiş. Çok da iyi yapmış. İyi ki kabul etmiş... 'Reklam filmi maymunu' olmadan nasıl 'reklam filmi yıldızı' olunur göstermiş. Reklamcı deyişiyle, Alabora role 'cuk' oturmuş.
Ülkemizdeki ekonomik ve toplumsal gelişimin yön ve hızını anlamak için bazen banka reklamlarının nereden nereye geldiğine bakmak etkili bir yöntem olabilir. Mevduata ev, araba veren bankalardan, güler yüz ve hizmet anlayışını vurgulayanlara, teknolojinin altını çizenlere kadar ilginç bir serüvendir bu... Sayılan paralar ise her dönemde vardır. Kah elle kah para sayma makinesiyle...
İş Bankası, bir süredir şube, internet ve telefona dayalı bankacılık hizmet yaklaşımıyla 'bir banka şubesinin yapabileceği pek çok işlemi Bankamatik de yapabilir' mesajını kullanarak sadece para çekmek için kullanılır hale gelmiş olan Bankamatik'lere iade-i itibarda bulunuyor. Diğer yandan yakın zamanda alınan kararla herhangi bir bankanın kartıyla istenilen ATM'den yararlanabilinecek olması, İş Bankası'nın şimdiden bu kulvardan koşarak, diğer bankaların kart sahiplerine de kapısını açmasını tetikliyor...
İş Bankası'ndan arkadaşlar bu reklam filmi sonrası Bankamatik kullanımıyla ilgili bir ölçümleme yaparlar ve sonuçları bizimle paylaşırlarsa başarılı ve mesajı net veren bir reklamın iş sonuçlarına etkisini göstermek amacıyla seve seve yayınlarız.
Yapanların, düşünenlerin emeğine sağlık...
Zor aşklara sevdalı olanlara...
Uzak İhtimal'i izleyenlerin yazılarından, filmin Türkiye'de vizyona girmeden çok önce almaya başladığı ödüllerin haberlerinden ve şimdiye kadar pek işlenmemiş konusundan bir şeyler kaçırıyorum duygusu uyanmıştı. Hep aklımda Halit Refiğ'in Kurtar Beni'si vardı. Talat Bulut, Gülşen Bubikoğlu, Tanju Gürsu, Fatoş Sezer... 25'inci Antalya Altın Portakal'da üç ödül alan film... Çelişki çok benzer. İmamın gönlü ikisinde de 'Onulmaz bir aşka' düçar oluyor...
Elbette geç kalarak bir şeyler kaçırdım ama kaçırdıklarımın uzaktan görünen ihtimalleri yakınlaştırmama yardımcı olduğunu da söylemeliyim...
Bir: Uzak İhtimal'in yönetmeni artık 'Ahmet Hakan'ın kardeşi Mahmut Fazıl Coşkun' olmaktan çıkmış, 'sinema yönetmeni Mahmut Fazıl Coşkun' olmuştur.
İki: Türkiye'nin siyasal ve sosyal transformasyonu (dönüşüm), sinemadaki hızlı gelişimini sürdürmekte. Beyaz Türklerin tekelinde gibi gözüken bir dünyanın kapısını zorlamak bir yana, çoktan parçalamış ve içeriye girmiş; mahalleyi 'çöl filmlerine' mahkum olmaktan kurtarma yolunda emin adımlarla ilerlemektedir...
Üç: 'Dinler arası diyalogla' dinler arası aşk çelişkisi (dilemma) yaman iştir... Her zaman dikkat ve izleyici çeker. Buna rağmen belli bir kalite duyarlılığı olan filmler gibi bu da ne yazık ki, bir 'gişe canavarı' olmamaya mahkumdur...
Dört: 'Uzak İhtimal' filmini sadece 'bir müezzinle rahibenin aşkını anlatıyor' cümlesiyle ifade edenler, saf, naif, tedbirli, uzak ve dolu dolu aşkları yaşamayan ve yaşayamayanlardır.
Beş: Bu filme 'Ahmet Hakan'ın kardeşi ne yapmış?' diye değil, 'Yönetmen Mahmut Fazıl Coşkun nasıl bir film çekmiş' diye gidecekseniz gidin...
İş Bankası'nın bir banka şubesi kadar hizmet verebilen 'Bankamatik'lerini anlattığı, 'Türkiye'de karşılaştırmalı reklam yapılmaz diyorlar. Neden?' gibi çarpıcı bir soruyla başlayan reklam filmini şimdiden yılın TV reklamı ilan ettiğimi hemen belirtmek istiyorum... Hem en iyi oynanmış hem en iyi çekilmiş hem de içeriği en amaca uygun bir biçimde inşa edilmiş reklam filmi olarak oyum bu filme.
Başından sonuna kadar gerek müziği gerek içeriği gerekse esprili ve tekrar izlendikçe sıkmayan yaklaşımıyla İş Bankası'nın da uzun zamandır izlediğim filmleri arasında açık ara en başarılısı...
İtiraf edeyim... 'Reklam filminde Mehmet Ali Alabora'yı düşünüyoruz' deseler; en son Garajİstanbul'da izlediğim 'İstanbul' adlı oyunda ve 'Bir ihtimal daha var' adlı filmde sergilediği müthiş performanslarına rağmen, içine girdiği 'entelektüel yeniden üretim' süreci gereği, bu reklam filminde oynamayı kabul edeceği konusunda tereddütlerim olduğunu söylerdim...
Ancak kabul etmiş. Çok da iyi yapmış. İyi ki kabul etmiş... 'Reklam filmi maymunu' olmadan nasıl 'reklam filmi yıldızı' olunur göstermiş. Reklamcı deyişiyle, Alabora role 'cuk' oturmuş.
Ülkemizdeki ekonomik ve toplumsal gelişimin yön ve hızını anlamak için bazen banka reklamlarının nereden nereye geldiğine bakmak etkili bir yöntem olabilir. Mevduata ev, araba veren bankalardan, güler yüz ve hizmet anlayışını vurgulayanlara, teknolojinin altını çizenlere kadar ilginç bir serüvendir bu... Sayılan paralar ise her dönemde vardır. Kah elle kah para sayma makinesiyle...
İş Bankası, bir süredir şube, internet ve telefona dayalı bankacılık hizmet yaklaşımıyla 'bir banka şubesinin yapabileceği pek çok işlemi Bankamatik de yapabilir' mesajını kullanarak sadece para çekmek için kullanılır hale gelmiş olan Bankamatik'lere iade-i itibarda bulunuyor. Diğer yandan yakın zamanda alınan kararla herhangi bir bankanın kartıyla istenilen ATM'den yararlanabilinecek olması, İş Bankası'nın şimdiden bu kulvardan koşarak, diğer bankaların kart sahiplerine de kapısını açmasını tetikliyor...
İş Bankası'ndan arkadaşlar bu reklam filmi sonrası Bankamatik kullanımıyla ilgili bir ölçümleme yaparlar ve sonuçları bizimle paylaşırlarsa başarılı ve mesajı net veren bir reklamın iş sonuçlarına etkisini göstermek amacıyla seve seve yayınlarız.
Yapanların, düşünenlerin emeğine sağlık...
Zor aşklara sevdalı olanlara...
Uzak İhtimal'i izleyenlerin yazılarından, filmin Türkiye'de vizyona girmeden çok önce almaya başladığı ödüllerin haberlerinden ve şimdiye kadar pek işlenmemiş konusundan bir şeyler kaçırıyorum duygusu uyanmıştı. Hep aklımda Halit Refiğ'in Kurtar Beni'si vardı. Talat Bulut, Gülşen Bubikoğlu, Tanju Gürsu, Fatoş Sezer... 25'inci Antalya Altın Portakal'da üç ödül alan film... Çelişki çok benzer. İmamın gönlü ikisinde de 'Onulmaz bir aşka' düçar oluyor...
Elbette geç kalarak bir şeyler kaçırdım ama kaçırdıklarımın uzaktan görünen ihtimalleri yakınlaştırmama yardımcı olduğunu da söylemeliyim...
Bir: Uzak İhtimal'in yönetmeni artık 'Ahmet Hakan'ın kardeşi Mahmut Fazıl Coşkun' olmaktan çıkmış, 'sinema yönetmeni Mahmut Fazıl Coşkun' olmuştur.
İki: Türkiye'nin siyasal ve sosyal transformasyonu (dönüşüm), sinemadaki hızlı gelişimini sürdürmekte. Beyaz Türklerin tekelinde gibi gözüken bir dünyanın kapısını zorlamak bir yana, çoktan parçalamış ve içeriye girmiş; mahalleyi 'çöl filmlerine' mahkum olmaktan kurtarma yolunda emin adımlarla ilerlemektedir...
Üç: 'Dinler arası diyalogla' dinler arası aşk çelişkisi (dilemma) yaman iştir... Her zaman dikkat ve izleyici çeker. Buna rağmen belli bir kalite duyarlılığı olan filmler gibi bu da ne yazık ki, bir 'gişe canavarı' olmamaya mahkumdur...
Dört: 'Uzak İhtimal' filmini sadece 'bir müezzinle rahibenin aşkını anlatıyor' cümlesiyle ifade edenler, saf, naif, tedbirli, uzak ve dolu dolu aşkları yaşamayan ve yaşayamayanlardır.
Beş: Bu filme 'Ahmet Hakan'ın kardeşi ne yapmış?' diye değil, 'Yönetmen Mahmut Fazıl Coşkun nasıl bir film çekmiş' diye gidecekseniz gidin...