İsrail daldan düşmüş maymuna döndü
05 AĞUSTOS 2006
Bazı anlar gelir iletişim de çaresiz kalır, ilişki yönetimi de.. Dünyanın çeşitli ülkelerine, bu arada Ankara’ya da “Public Diplomasy” (Kamuoyu diplomasisi) dersi veren İsrail’in kimselere verecek dersi falan kalmamıştır.. Bilindiği gibi bu yılın başında Dışişleri Bakanlığı Ankara’da bir konferans düzenlemiş, Türkiye’nin marka vaadinin nasıl yönetileceği konusunda danışmak üzere ABD, Hollanda, Kanada ve Almanya’nın yanı sıra İsrail’den de ‘tecrübeli’ uzmanlar çağırmıştı.
‘Kamuoyu diplomasisi’ algılama yönetimi araçlarıyla kamuoyunun belli bir fikri kabullenmesini sağlamaktır. Örneğin Kıbrıs çıkarmasını “Barış harekâtı”, 1960 darbesini “27 Mayıs Devrimi”, 1980 Darbesi’ni “Askeri Müdahale”, Irak Savaşını “Özgürlük, Barış ve Demokrasi için girişilmiş bir harekât” vb algılatmaya çalışmak gibi...
Bu iletişim çalışmalarının bazen başarıya ulaştığı bile söylenebilir.. Örneğin İran’ın nükleer savaş tehdidi oluşturduğu algısının yaygınlaştırılmasında olduğu gibi.. Fakat İsrail’in hem güneyinde hem kuzeyinde sıcak savaşa girmesi, sivil halkı, çocukları vurması gibi durumlarda ise bazen ‘çömlek patlar’.. Minareyi sığdıracak kılıf bulunamaz.. O zaman iletişim tekniklerinin hemen tarz değiştirmesi gerekir. Bu kıvraklığı gösterenler, durumu düzeltebilirler; gösteremeyenler daldan düşmüş maymuna dönüverirler.. İsrail örneğinde olduğu gibi..
İnsanın hayatında da böyle anlar vardır. Yakalanana kadar inkar edebilirsiniz. Belki etmelisiniz de.. Fakat çömlek patladığı anda, her şeyi itiraf etmeyi, özür dilemeyi, verdiğiniz zararları tazmin etmeyi bilmeniz gerekir.. Yoksa zarar çok daha büyük olur. Dünya aleme rezil rüsva olursunuz. Son günlerde yakalanan ve eşlerinden ayrılmayı beceremeyen ünlü erkeklerin durumu da buna örnektir...
Sonunda yine de biz gülebiliriz
Allah’a şükür Turkcell Süper Lig başlıyor... İletişimini çok akıllıca yaptılar. Reklamlar çok etkileyici.
Sevgilisi dahil nereye baksa futbol topu görmeye başlamış o kadar dostum var ki etrafta.. Galatasaray’ı tuttuğumu biliyorlar ya.. Her hafta sonu esprili küçük dokundurmalar içeren SMS’ler uçuşmaya başlayacak yine..
Bu arada Roberto Carlos’un Fener’e gelmemesi de iyi oldu. Yoksa şov seyretmek adına bir kombine de Saraçoğlu’ndan almak zorunda kalacaktık.. Fanatik Galatasarylılar her ne kadar “Fener sezonu 50 bin kişi ile açar, 5 bin kişi ile kapar” türünden iyi niyet kehanetinde bulunsalar da, bu yıl Fener de BJK de ‘gösteri’ adına iyi yer tuttular..
Bizim takım fazla açılmamak gerekçesiyle star transferler yapmayınca, işin tadı biraz kaçtı. Ucuz etin yahnisi yavan olurmuş.. Buna rağmen iman gücü ile ipi göğüslersek kimse şaşmasın.
Bu arada futbol vahşi kapitalizmin sınırlarını zorluyor. Artık ‘hedge fonlar’ da futbola yatırım yapıyor. Bir oyuncunun tüm haklarını satın almak üzere futbol kulübü tarafından götürülen teklifin belli bir yüzdelik maliyetini üstlenen hedge fonlar, bu sayede satın alınan futbolcu üzerinde adeta bir "hisse"ye sahip oluyor. Satın alma kontratının geri kalan kısmı ise futbol kulübünün kendisi tarafından finanse ediliyor. Bu sayede hedge fonlar, yatırım yaptıkları futbolcu bir yıldıza dönüşüp pahalandığında, tıpkı bir malı ucuzdan alıp pahalıya satar gibi, satıp üzerinden rant sağlıyor. Bu işin en büyük şirketi Football Players Management Fund (Futbol Oyuncuları İşletme Fonu). Bugüne kadar 15 genç futbolcuya 7.5 milyon pound (yaklaşık 21.5 milyon YTL) yatırım yapan Fon geçen yıl yatırımcılarına ortalama yüzde 15 kazandırdı.. Ayağını sadece yorganına göre uzatmaya çalışanlara duyurulur...
‘Kamuoyu diplomasisi’ algılama yönetimi araçlarıyla kamuoyunun belli bir fikri kabullenmesini sağlamaktır. Örneğin Kıbrıs çıkarmasını “Barış harekâtı”, 1960 darbesini “27 Mayıs Devrimi”, 1980 Darbesi’ni “Askeri Müdahale”, Irak Savaşını “Özgürlük, Barış ve Demokrasi için girişilmiş bir harekât” vb algılatmaya çalışmak gibi...
Bu iletişim çalışmalarının bazen başarıya ulaştığı bile söylenebilir.. Örneğin İran’ın nükleer savaş tehdidi oluşturduğu algısının yaygınlaştırılmasında olduğu gibi.. Fakat İsrail’in hem güneyinde hem kuzeyinde sıcak savaşa girmesi, sivil halkı, çocukları vurması gibi durumlarda ise bazen ‘çömlek patlar’.. Minareyi sığdıracak kılıf bulunamaz.. O zaman iletişim tekniklerinin hemen tarz değiştirmesi gerekir. Bu kıvraklığı gösterenler, durumu düzeltebilirler; gösteremeyenler daldan düşmüş maymuna dönüverirler.. İsrail örneğinde olduğu gibi..
İnsanın hayatında da böyle anlar vardır. Yakalanana kadar inkar edebilirsiniz. Belki etmelisiniz de.. Fakat çömlek patladığı anda, her şeyi itiraf etmeyi, özür dilemeyi, verdiğiniz zararları tazmin etmeyi bilmeniz gerekir.. Yoksa zarar çok daha büyük olur. Dünya aleme rezil rüsva olursunuz. Son günlerde yakalanan ve eşlerinden ayrılmayı beceremeyen ünlü erkeklerin durumu da buna örnektir...
Sonunda yine de biz gülebiliriz
Allah’a şükür Turkcell Süper Lig başlıyor... İletişimini çok akıllıca yaptılar. Reklamlar çok etkileyici.
Sevgilisi dahil nereye baksa futbol topu görmeye başlamış o kadar dostum var ki etrafta.. Galatasaray’ı tuttuğumu biliyorlar ya.. Her hafta sonu esprili küçük dokundurmalar içeren SMS’ler uçuşmaya başlayacak yine..
Bu arada Roberto Carlos’un Fener’e gelmemesi de iyi oldu. Yoksa şov seyretmek adına bir kombine de Saraçoğlu’ndan almak zorunda kalacaktık.. Fanatik Galatasarylılar her ne kadar “Fener sezonu 50 bin kişi ile açar, 5 bin kişi ile kapar” türünden iyi niyet kehanetinde bulunsalar da, bu yıl Fener de BJK de ‘gösteri’ adına iyi yer tuttular..
Bizim takım fazla açılmamak gerekçesiyle star transferler yapmayınca, işin tadı biraz kaçtı. Ucuz etin yahnisi yavan olurmuş.. Buna rağmen iman gücü ile ipi göğüslersek kimse şaşmasın.
Bu arada futbol vahşi kapitalizmin sınırlarını zorluyor. Artık ‘hedge fonlar’ da futbola yatırım yapıyor. Bir oyuncunun tüm haklarını satın almak üzere futbol kulübü tarafından götürülen teklifin belli bir yüzdelik maliyetini üstlenen hedge fonlar, bu sayede satın alınan futbolcu üzerinde adeta bir "hisse"ye sahip oluyor. Satın alma kontratının geri kalan kısmı ise futbol kulübünün kendisi tarafından finanse ediliyor. Bu sayede hedge fonlar, yatırım yaptıkları futbolcu bir yıldıza dönüşüp pahalandığında, tıpkı bir malı ucuzdan alıp pahalıya satar gibi, satıp üzerinden rant sağlıyor. Bu işin en büyük şirketi Football Players Management Fund (Futbol Oyuncuları İşletme Fonu). Bugüne kadar 15 genç futbolcuya 7.5 milyon pound (yaklaşık 21.5 milyon YTL) yatırım yapan Fon geçen yıl yatırımcılarına ortalama yüzde 15 kazandırdı.. Ayağını sadece yorganına göre uzatmaya çalışanlara duyurulur...