İsrail'in omurgası(!)
12 aralık 2023 - yeni şafak
Haaretz gazetesi yazarı İsrailli gazeteci Gideon Levy, bundan 8 sene önce ABD’de “The National Press Club”ta (Millî Basın Kulübü) konuşmuş. Sigorta sektöründe üst düzey yöneticilik yaptığı yıllardan tanıdığım Özer Şimşek Bey’in dikkatini çekmiş, bize yollamış.
İnternette 7 dakikaya indirilmiş hâliyle dolaşan bu çarpıcı ve İsrail politikalarına yönelik eleştiriler içeren konuşmayı dinlediğinizde İsrail’in bölgedeki yayılma politikasını, bundan niçin hiçbir zaman vazgeçmeyeceğini, buradaki ‘pazarlama iletişimi stratejisini’ ve onun sürekli besleyen omurgayı bir çırpıda anlamanız mümkün olabiliyor.Bugün hâlâ tazeliğini koruyan konuşmanın bu omurganın üç ana eksenine dayalı ‘iletişim stratejisi’ni ifade eden bölümünü sizlerle paylaşalım…1. Chosen people (Seçilmiş halk): “İsrail’deki çoğu kişi, bizim seçilmiş halk olduğumuza dair derin bir inanç taşıyor. Hepsi değil belki ama çoğu. Eğer seçilmiş bir halksak, istediğimizi yapma hakkına sahip olduğumuza inanıyoruz.”
2. Victimization (Mağdurlaştırma): “Tarihteki başka hiçbir işgalci kendisini, bırakın mağdur olarak sunmayı, aynı zamanda ‘tek mağdur’ olarak sunmamıştır. Oysa bu durum, her İsraillinin barış içinde yaşamasını sağlamaktadır, çünkü biz mağduruz. Profesör Falk geçen gün İsrail’in ikili stratejisinden bahsetti: Bir yandan mağdur olmak, diğer yandan manipüle etmek. Benjamin Netanyahu, tüm Yahudilerin İsrail’e gelmesi gerektiğini söylediğinde; ‘Burası Yahudiler için en güvenli yer’ demişti. Ancak sadece 24 saat sonra İsrail’in, İran bombaları nedeniyle, varoluşsal bir tehdit altında olduğunu belirtti.”
Bu nasıl bir mağduriyet edebiyatıdır?!3. Dehumanization (İnsan olarak görmeme): “İşte İsraillilerin işgalle ‘barışık’ yaşamasını sağlayan, belki de en önemlisi ve en kötü ‘ilkeleri’, sistematik olarak Filistinlilerin insan olduklarının inkârıdır. Çünkü, eğer onlar bizim gibi insan değillerse, o zaman ortada bir ‘insan hakları sorunu’ da yok demektir. Ve neredeyse hiçbir İsrailli, Filistinlilere eşit insanlar gibi davranmayacaktır. Bir keresinde Filistinlilere ‘hayvan muamelesi’ yaptığımızı yazdığım için birçok hayvan hakları örgütünden protesto mektubu aldım.
İnsanlık değerlerinden bahsedildiğinde, aslında ‘Yahudi değerleri’nden bahsedildiğini duydum. Açık olmam gerekirse, ben Yahudi değerlerinin ne olduğunu bilmiyorum; ama evrensel değerlerin ne olduğunu biliyorum. Gerçekten çok açık evrensel değerler ve çok açık bir uluslararası hukuk var. Ancak İsraillilerin çoğu için bunlar yok. Amerika Birleşik Devletleri, İsrail’in devam etmesine izin verdiği sürece, elbette ki Filistinliler bunun ilk ve doğrudan kurbanı olacaklar. İşler giderek daha da kötüye gidiyor, İsrail Toplumu içinde değişim konusunda çok az umudum var. Çünkü gidişat; daha da milliyetçi, daha da militarist ve daha da dini bir yöne doğru.”
Bu analiz, bize bir gerçeği daha gösteriyor: Yukarıdaki üç ilkeye sırtını yaslayan İsrail’i ya Avrupa ve ABD’nin yalnız bırakarak Birleşmiş Milletler Barış Gücü’nün ya da Filistin halkının mücadelesinin sürdürülebilirliği çerçevesinde diğer askeri müdahalelerin devreye girmesi durdurabilir.
Günün sözü
“Şarkiyatçılar bireyleri ele almakla ilgilenmezler…
Orada ölen, aç kalan bir insan değil, bir Şarklıdır.”
Edward Said, Şarkiyatçılık
Gözümüze takılanlar…* Ülkemizdeki sigorta sektörünün çatı kuruluşu Türkiye Sigorta Birliği, ‘Sigortacılığın 100 yılı’nı ve BES’in 20. yılını düzenlediği bir davetle kutladı. Açılış konuşmasını yapan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Sayın Cevdet Yılmaz, sigortacılığın Türkiye’nin toplam tasarruflarının artarak cari açığın ortadan kaldırılması ve kalkınmanın desteklenmesi açısından da ülkemiz için çok kritik bir sektör olduğunu vurguladı. Fon büyüklüğü 725 milyar liraya ulaşan BES’in sigortacılığın yüz aklarından olduğunu ifade eden Cevdet Yılmaz, afet sigortacılığına ilişkin yeni düzenlemelerle, sigorta sektörünün denetim kanalıyla ‘risklerin azaltılmasında’ da önemli bir rol oynayabileceğini belirtti.
* Dünya gazetesi tarafından bu yıl ilk kez düzenlenen “Toplumsal Fayda Ödülleri” sahiplerini bulmuş (Zeynep Kayhan, ARPR). Bundan birkaç yıl önce Mastercard tarafından yapılan “Yeni Yıl Araştırması” Türkiye’deki tüketicilerin yüzde 80’inin hediye alırken toplumsal faydayı gözettiğini ve bu oranın Avrupa’nın neredeyse 1,5 katı olduğunu ortaya koymuştu. ‘Soft’ bir konu olduğu için firmaların için zaman zaman ağırlığını fark edemediği toplumsal fayda meselesinin satışlara da olumlu yansıdığını bilmek, onları belki bu konuda daha fazla sorumluluk almaya teşvik eder. Kazanlar ve kategorileri ise şöyleymiş… Büyük Ödül: Doğaya Saygı Projesi OPET; Topluma Değer Katan Projeler: “Paramı Yönetebiliyorum” HABİTAT DERNEĞİ (Eğitim), “Pembe Lambalar” Uludağ Elektrik Dağıtım A.Ş. (Sağlık), “Karbon Ayak İzi Çalışması” Merzifon Belediyesi (Çevre), “Gaziantep Çocuk Sanat Merkezi” Gaziantep Büyükşehir Belediyesi (Kültür Sanat), “Vakıfbank Spor Kulübü” Vakıfbank (Spor), “1000 Çiftçi 1000 Bereket” Cargill (Tarım), “Kadınların Gücü CarrefourSA’nın Gücü” CarrefourSA (Kadın), “Gelecek Atölyeleri” Sodexo (Fırsat Eşitliği), “Sentrum” EnerjiSA (Yerel Değerler ve Turizm), “İyilik İçin Kirlenmek Güzeldir” OMO (Geri Dönüşüm ve Atık Yönetimi), “Sepette İyilik” Trendyol (Diğer); Kurumsal Gönüllülük: “Kibar Gönüllüleri Okullara Destek Projesi” Kibar Holding; Toplumsal Fayda Yaratan Sosyal Girişimler: “Help Steps” PYUA Dijital; Toplumsal Fayda Odaklı Sosyal Medya Çalışmaları: “Yapay Zekâ İle Geliştirildi İnsan Eli İle Kirletildi” Koroplast; Toplumsal Fayda Yaratan Yerel Çalışmalar: “Geleceğe Gol” Soma Zaferspor; Jüri Özel Ödülü: “Keşif Dünyası” Henkel, “Otizmli Bireyler İş Gücünde”
Eker Süt Ürünleri, “Enerjimiz Eşit” Osmangazi Elektrik Dağıtım A.Ş.
İnternette 7 dakikaya indirilmiş hâliyle dolaşan bu çarpıcı ve İsrail politikalarına yönelik eleştiriler içeren konuşmayı dinlediğinizde İsrail’in bölgedeki yayılma politikasını, bundan niçin hiçbir zaman vazgeçmeyeceğini, buradaki ‘pazarlama iletişimi stratejisini’ ve onun sürekli besleyen omurgayı bir çırpıda anlamanız mümkün olabiliyor.Bugün hâlâ tazeliğini koruyan konuşmanın bu omurganın üç ana eksenine dayalı ‘iletişim stratejisi’ni ifade eden bölümünü sizlerle paylaşalım…1. Chosen people (Seçilmiş halk): “İsrail’deki çoğu kişi, bizim seçilmiş halk olduğumuza dair derin bir inanç taşıyor. Hepsi değil belki ama çoğu. Eğer seçilmiş bir halksak, istediğimizi yapma hakkına sahip olduğumuza inanıyoruz.”
2. Victimization (Mağdurlaştırma): “Tarihteki başka hiçbir işgalci kendisini, bırakın mağdur olarak sunmayı, aynı zamanda ‘tek mağdur’ olarak sunmamıştır. Oysa bu durum, her İsraillinin barış içinde yaşamasını sağlamaktadır, çünkü biz mağduruz. Profesör Falk geçen gün İsrail’in ikili stratejisinden bahsetti: Bir yandan mağdur olmak, diğer yandan manipüle etmek. Benjamin Netanyahu, tüm Yahudilerin İsrail’e gelmesi gerektiğini söylediğinde; ‘Burası Yahudiler için en güvenli yer’ demişti. Ancak sadece 24 saat sonra İsrail’in, İran bombaları nedeniyle, varoluşsal bir tehdit altında olduğunu belirtti.”
Bu nasıl bir mağduriyet edebiyatıdır?!3. Dehumanization (İnsan olarak görmeme): “İşte İsraillilerin işgalle ‘barışık’ yaşamasını sağlayan, belki de en önemlisi ve en kötü ‘ilkeleri’, sistematik olarak Filistinlilerin insan olduklarının inkârıdır. Çünkü, eğer onlar bizim gibi insan değillerse, o zaman ortada bir ‘insan hakları sorunu’ da yok demektir. Ve neredeyse hiçbir İsrailli, Filistinlilere eşit insanlar gibi davranmayacaktır. Bir keresinde Filistinlilere ‘hayvan muamelesi’ yaptığımızı yazdığım için birçok hayvan hakları örgütünden protesto mektubu aldım.
İnsanlık değerlerinden bahsedildiğinde, aslında ‘Yahudi değerleri’nden bahsedildiğini duydum. Açık olmam gerekirse, ben Yahudi değerlerinin ne olduğunu bilmiyorum; ama evrensel değerlerin ne olduğunu biliyorum. Gerçekten çok açık evrensel değerler ve çok açık bir uluslararası hukuk var. Ancak İsraillilerin çoğu için bunlar yok. Amerika Birleşik Devletleri, İsrail’in devam etmesine izin verdiği sürece, elbette ki Filistinliler bunun ilk ve doğrudan kurbanı olacaklar. İşler giderek daha da kötüye gidiyor, İsrail Toplumu içinde değişim konusunda çok az umudum var. Çünkü gidişat; daha da milliyetçi, daha da militarist ve daha da dini bir yöne doğru.”
Bu analiz, bize bir gerçeği daha gösteriyor: Yukarıdaki üç ilkeye sırtını yaslayan İsrail’i ya Avrupa ve ABD’nin yalnız bırakarak Birleşmiş Milletler Barış Gücü’nün ya da Filistin halkının mücadelesinin sürdürülebilirliği çerçevesinde diğer askeri müdahalelerin devreye girmesi durdurabilir.
Günün sözü
“Şarkiyatçılar bireyleri ele almakla ilgilenmezler…
Orada ölen, aç kalan bir insan değil, bir Şarklıdır.”
Edward Said, Şarkiyatçılık
Gözümüze takılanlar…* Ülkemizdeki sigorta sektörünün çatı kuruluşu Türkiye Sigorta Birliği, ‘Sigortacılığın 100 yılı’nı ve BES’in 20. yılını düzenlediği bir davetle kutladı. Açılış konuşmasını yapan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Sayın Cevdet Yılmaz, sigortacılığın Türkiye’nin toplam tasarruflarının artarak cari açığın ortadan kaldırılması ve kalkınmanın desteklenmesi açısından da ülkemiz için çok kritik bir sektör olduğunu vurguladı. Fon büyüklüğü 725 milyar liraya ulaşan BES’in sigortacılığın yüz aklarından olduğunu ifade eden Cevdet Yılmaz, afet sigortacılığına ilişkin yeni düzenlemelerle, sigorta sektörünün denetim kanalıyla ‘risklerin azaltılmasında’ da önemli bir rol oynayabileceğini belirtti.
* Dünya gazetesi tarafından bu yıl ilk kez düzenlenen “Toplumsal Fayda Ödülleri” sahiplerini bulmuş (Zeynep Kayhan, ARPR). Bundan birkaç yıl önce Mastercard tarafından yapılan “Yeni Yıl Araştırması” Türkiye’deki tüketicilerin yüzde 80’inin hediye alırken toplumsal faydayı gözettiğini ve bu oranın Avrupa’nın neredeyse 1,5 katı olduğunu ortaya koymuştu. ‘Soft’ bir konu olduğu için firmaların için zaman zaman ağırlığını fark edemediği toplumsal fayda meselesinin satışlara da olumlu yansıdığını bilmek, onları belki bu konuda daha fazla sorumluluk almaya teşvik eder. Kazanlar ve kategorileri ise şöyleymiş… Büyük Ödül: Doğaya Saygı Projesi OPET; Topluma Değer Katan Projeler: “Paramı Yönetebiliyorum” HABİTAT DERNEĞİ (Eğitim), “Pembe Lambalar” Uludağ Elektrik Dağıtım A.Ş. (Sağlık), “Karbon Ayak İzi Çalışması” Merzifon Belediyesi (Çevre), “Gaziantep Çocuk Sanat Merkezi” Gaziantep Büyükşehir Belediyesi (Kültür Sanat), “Vakıfbank Spor Kulübü” Vakıfbank (Spor), “1000 Çiftçi 1000 Bereket” Cargill (Tarım), “Kadınların Gücü CarrefourSA’nın Gücü” CarrefourSA (Kadın), “Gelecek Atölyeleri” Sodexo (Fırsat Eşitliği), “Sentrum” EnerjiSA (Yerel Değerler ve Turizm), “İyilik İçin Kirlenmek Güzeldir” OMO (Geri Dönüşüm ve Atık Yönetimi), “Sepette İyilik” Trendyol (Diğer); Kurumsal Gönüllülük: “Kibar Gönüllüleri Okullara Destek Projesi” Kibar Holding; Toplumsal Fayda Yaratan Sosyal Girişimler: “Help Steps” PYUA Dijital; Toplumsal Fayda Odaklı Sosyal Medya Çalışmaları: “Yapay Zekâ İle Geliştirildi İnsan Eli İle Kirletildi” Koroplast; Toplumsal Fayda Yaratan Yerel Çalışmalar: “Geleceğe Gol” Soma Zaferspor; Jüri Özel Ödülü: “Keşif Dünyası” Henkel, “Otizmli Bireyler İş Gücünde”
Eker Süt Ürünleri, “Enerjimiz Eşit” Osmangazi Elektrik Dağıtım A.Ş.