İstanbul’dan iki dev düşünür geçti…
24 MAYIS 2010
Medya şu sıra CHP ve Kılıçdaroğlu dışında başka hiçbir şeyle uğraşmıyor… Öylesine ki, pek çok şirket basın açıklamasını ertelemek durumunda kalmış… Ulusal ve uluslar arası kuruluşlar ise önemli toplantılarını ileri bir tarihlere bırakıyorlar… Medyada teveccüh ve yer bulmak mümkün değil çünkü…
Bana sorarsanız son yılların en önemli toplantılarından birini de böyle atlamış basınımız… Hepsi mi? Hayır… Örneğin AKŞAM kaçırmamış konuyu… Dün yarım sayfa vermişler… Eğer dünkü Akşam’ı siz ‘atladıysanız’, girip internetten okuyun…
Baykal’ın videosunun ortaya çıkacağını, bunun üzerine Başkan’ın istifa edeceğini ve de bu istifanın Kemal Bey’in koşusunun startı için işaret fişeği görevi göreceğini önceden kestirememiş olmalılar ki, Başbakanlık Kamu Diplomasisi Koordinatörlüğü ve İstanbul Büyük Şehir Belediyesi o müthiş toplantıyı ertelememiş…
***
Türkiye’nin bir hayli geç kalarak gündemine aldığı ‘Kamu Diplomasisi’ konusunun nasıl yönetileceğini ayrıca tartışırız. Ancak bu girişimin ülke algısı ve markasının yönetilmesinde hayati bir adım olduğunu kimse inkâr edemez… Kamu Diplomasisi Koordinatörlüğü’nü kurmak ciddi bir vizyon meselesidir… İletişim yönetiminin en önemli konularından biri olmasına rağmen bırakın konuya hâkim olmayı, Kamu Diplomasisi Koordinatörlüğü’nün şunun şurasında birkaç ay önce çıkmış olan ‘kuruluş yasasındaki’ metni Türkiye’de kaç iletişimci okumuştur, kaçı anlamıştır; merak etmiyor değilim doğrusu…
Devlet kurumlarının iletişimcilerin önünde olduğunu tespit etmek de yanlış olmaz… Doç. Dr. İbrahim Kalın'ın başkanlık ettiği toplantının konusu ve katılımcıları bunun en güzel kanıtı: “Din, Modernite ve Gelecek…”, Harvard Üniversitesi'nden ilahiyat özellikle de Hıristiyanlık uzmanı Prof. Dr. Harvey Cox, George Washington Üniversitesi'nde İslam Araştırmaları Öğretim Üyesi Prof. Dr. Seyyid Hüseyin Nasr…
Aslen İranlı olan ve din felsefesi, sosyolojisi alanlarında dünyanın en önde gelen akademisyenlerinden biri kabul edilen Prof. Dr. Cox 1979 İslam Devrimi'nin ardından ABD'ye yerleşmiş. Harvard’ın ‘ulemalarından’…
Elli yıllık akademik hayatında, kırkın üzerinde kitap yazan ve bine yakın makale kaleme alan Nasr ise, benim şahsen 11 Eylül sonrası Beyaz Saray’ın talebi üzerine Hıristiyanlara İslam’ı anlatmak için yazdığı İslâm’ın Kalbi adlı kitapla tanıdığım ve İslam âleminin efsane ismi olduğunu hayli geç fark ettiğim, bir büyük düşünür…
***
Tespitler özetle şöyle:
n 18 ve 19'uncu yüzyılda aralarında Karl Marx gibi isimlerin de yer aldığı pek çok düşünürün 'Modernitenin gelişmesi ile beraber dinin sona ereceğini' öngörüsü iflas etti…
n İkinci Dünya Savaşı sonrası Batı dünyasında modernite zayıflamaya başladı. Modernizmin eleştirileri Batı tarafından koloni haline getirilen topraklardan değil, Avrupa'nın kendi içinden geliyor. Bu nedenle Müslümanlar için Batı modernizmini kopyalama dönemi bitmiştir.
n Dünyada yükselen İslam karşıtlığının iki nedeni var. İlki siyasi nedenler... İkincisi ise, İncil'in bazı bölümlerinin tümüyle yanlış yorumlanması…
n ‘Batı ne derse, o olur’ çağı bitti.
***
Şimdi heyecanla bekliyorum ve umuyorum ki, ya Başbakanlık Kamu Diplomasisi Koordinatörlüğü ya da İstanbul Büyük Şehir Belediyesi bu konferansın kayıtlarını hemen kitap haline getirsin, İngilizce ve Türkçe olarak dünya kamuoyunun dikkatine sunsun.
Diğer yandan çalışmalarını takdirle izlediğim Kamu Diplomasisi Koordinatörlüğü ise bu konferansın hangi stratejik hedef ve planların ara ürünü olduğunu ve diğer ‘ara istasyonların’ hangi çalışmalardan oluştuğunu bize açıklamalı… Yani kendi iletişimini adam gibi yapmalı; terzi kendi söküğünü dikmeli…
Türkiye’de sadece uluslar arası ilişkiler uzmanları değil (bkz. Prof. Dr. Deniz Ülke Arıboğan, “Kamu Diplomasisinin neresindeyiz?”, Akşam 07 Mayıs 2010), özellikle iletişimciler Kamu Diplomasi meselesine odaklanmalı… Koordinatörlük o zaman güçlü bir omurilik desteği alabilir…
Bana sorarsanız son yılların en önemli toplantılarından birini de böyle atlamış basınımız… Hepsi mi? Hayır… Örneğin AKŞAM kaçırmamış konuyu… Dün yarım sayfa vermişler… Eğer dünkü Akşam’ı siz ‘atladıysanız’, girip internetten okuyun…
Baykal’ın videosunun ortaya çıkacağını, bunun üzerine Başkan’ın istifa edeceğini ve de bu istifanın Kemal Bey’in koşusunun startı için işaret fişeği görevi göreceğini önceden kestirememiş olmalılar ki, Başbakanlık Kamu Diplomasisi Koordinatörlüğü ve İstanbul Büyük Şehir Belediyesi o müthiş toplantıyı ertelememiş…
***
Türkiye’nin bir hayli geç kalarak gündemine aldığı ‘Kamu Diplomasisi’ konusunun nasıl yönetileceğini ayrıca tartışırız. Ancak bu girişimin ülke algısı ve markasının yönetilmesinde hayati bir adım olduğunu kimse inkâr edemez… Kamu Diplomasisi Koordinatörlüğü’nü kurmak ciddi bir vizyon meselesidir… İletişim yönetiminin en önemli konularından biri olmasına rağmen bırakın konuya hâkim olmayı, Kamu Diplomasisi Koordinatörlüğü’nün şunun şurasında birkaç ay önce çıkmış olan ‘kuruluş yasasındaki’ metni Türkiye’de kaç iletişimci okumuştur, kaçı anlamıştır; merak etmiyor değilim doğrusu…
Devlet kurumlarının iletişimcilerin önünde olduğunu tespit etmek de yanlış olmaz… Doç. Dr. İbrahim Kalın'ın başkanlık ettiği toplantının konusu ve katılımcıları bunun en güzel kanıtı: “Din, Modernite ve Gelecek…”, Harvard Üniversitesi'nden ilahiyat özellikle de Hıristiyanlık uzmanı Prof. Dr. Harvey Cox, George Washington Üniversitesi'nde İslam Araştırmaları Öğretim Üyesi Prof. Dr. Seyyid Hüseyin Nasr…
Aslen İranlı olan ve din felsefesi, sosyolojisi alanlarında dünyanın en önde gelen akademisyenlerinden biri kabul edilen Prof. Dr. Cox 1979 İslam Devrimi'nin ardından ABD'ye yerleşmiş. Harvard’ın ‘ulemalarından’…
Elli yıllık akademik hayatında, kırkın üzerinde kitap yazan ve bine yakın makale kaleme alan Nasr ise, benim şahsen 11 Eylül sonrası Beyaz Saray’ın talebi üzerine Hıristiyanlara İslam’ı anlatmak için yazdığı İslâm’ın Kalbi adlı kitapla tanıdığım ve İslam âleminin efsane ismi olduğunu hayli geç fark ettiğim, bir büyük düşünür…
***
Tespitler özetle şöyle:
n 18 ve 19'uncu yüzyılda aralarında Karl Marx gibi isimlerin de yer aldığı pek çok düşünürün 'Modernitenin gelişmesi ile beraber dinin sona ereceğini' öngörüsü iflas etti…
n İkinci Dünya Savaşı sonrası Batı dünyasında modernite zayıflamaya başladı. Modernizmin eleştirileri Batı tarafından koloni haline getirilen topraklardan değil, Avrupa'nın kendi içinden geliyor. Bu nedenle Müslümanlar için Batı modernizmini kopyalama dönemi bitmiştir.
n Dünyada yükselen İslam karşıtlığının iki nedeni var. İlki siyasi nedenler... İkincisi ise, İncil'in bazı bölümlerinin tümüyle yanlış yorumlanması…
n ‘Batı ne derse, o olur’ çağı bitti.
***
Şimdi heyecanla bekliyorum ve umuyorum ki, ya Başbakanlık Kamu Diplomasisi Koordinatörlüğü ya da İstanbul Büyük Şehir Belediyesi bu konferansın kayıtlarını hemen kitap haline getirsin, İngilizce ve Türkçe olarak dünya kamuoyunun dikkatine sunsun.
Diğer yandan çalışmalarını takdirle izlediğim Kamu Diplomasisi Koordinatörlüğü ise bu konferansın hangi stratejik hedef ve planların ara ürünü olduğunu ve diğer ‘ara istasyonların’ hangi çalışmalardan oluştuğunu bize açıklamalı… Yani kendi iletişimini adam gibi yapmalı; terzi kendi söküğünü dikmeli…
Türkiye’de sadece uluslar arası ilişkiler uzmanları değil (bkz. Prof. Dr. Deniz Ülke Arıboğan, “Kamu Diplomasisinin neresindeyiz?”, Akşam 07 Mayıs 2010), özellikle iletişimciler Kamu Diplomasi meselesine odaklanmalı… Koordinatörlük o zaman güçlü bir omurilik desteği alabilir…