48’inci yaş günün kutlu olsun Cem!
08 EKİM 2007
Cem Özer’i uzun yıllar öncesinden tanırım. Taa, Maçka Oteli’nde sahne aldığı, stand up’ın ilk örneklerini verdiği yıllardan. İlk dönemlerinde ilgiyle izlenen TV’deki ‘yastık altı’ hikâyelerinden Türkiye’yi talk-show’la tanıştıran adam olarak…
Biraz daha geriye gidelim. 20 yıl kadar. Şan Tiyatrosu. Egemen Bostancı yeni bir ‘iş’ için Sezen’i ikna etmiş. ‘Sezen Aksu Söylüyor’ müzikalinin çalışmaları başlamış. Onno ve Sezen müziklerle ilgileniyorlar. Engin Noyan yönetmenliği üstlenmiş. Galaya birkaç gece kala küçük rollerden biri boşalıyor. Oyuncu çekip gitmiş. Genç biri gerekli. O sırada salonda provaları izleyen bir çift var. Batı Yakasının Hikâyesini sahnelemişler. Enerji dolular. Delikanlı fırlıyor ortaya: “Ben yaparım!”…
Bizzat kendim yaşamasam o sahneyi, diyeceğim ki, “Yazıyorsun hemşerim… Kim bilir hangi Hollywood filminden arak!”
Cem Özer’le o gün tanışmıştık… O küçücük rollerde olağanüstü başarılı olmuştu…
Sonra… Sonra sarhoş oldu… Erken gelen şöhret onda her şeyi yapabileceği kanısını uyandırmış olmalı. Panasonic’in ilk reklamlarında onunla çalışmıştık. Baktı kolay iş, hemen bir reklam ajansı kurdu. Sonra yeniden evlendi. Esin Maraşlıoğlu ile… Baktı modaevi numarası fena değil. Akmerkez’de dükkan açtı… Bir tekne aldığını; onu da çok beğenip tekne işine girdiğini falan da duymuştum…
Girdiğini duyduğum bütün işlerde battı. Sonra bir süre inziva… Arkasından Firuze’deki dillere destan performansı ve Melekler Adası’ndaki muhteşem Balıkçı Rıza tiplemesiyle hak ettiği geri dönüşü yaptı…
Şimdi onu sevenlerin tek bir beklentisi var: Nurgül Yeşilçay ile evliliğini özel hayatı içinde tutması. Yetenekli yıldızın gölgesinde kalmaması; gereğinden fazla aynı karede görülmemesi, aynı eserlerde rol almaması. Hiç hak etmediği halde, “karısının şöhretinden yararlanan müptezel koca” algısı yaratmaması…
Dün bizim gazetede onun için düzenlenen 48’inci yaş günü partisinin haberinin Nilgün Yeşilçay’a yapılan teklif haberine dönüştürülmesine içim cız etti yine… Cem’in yaş günü… Ön planda Nilgün hanım… Neymiş, Johnny Depp’in ajansı United Talent kızımıza teklifte bulunmuş. Aferin ona! Ama yazık değil mi Cem’e?..
Sevgili Cem, DVD’ye “A Star is born”un kasetini koyup bir izlesene!..
Kilit mesajsız reklam olur mu?
Tam sayfa ilanları oldum olası sevmem. ‘Page killer’ dedikleri, gazetelerin pek de sevmedikleri türden, reklamın dar ve uzun kenarlarında bir iki sütun yer bırakan reklamların daha etkili olduğunu düşünürüm…
Hafta sonu Lassa tam sayfa ilan vermişti. Kocaman… “Lassa Rally Team Türkiye Ralli Takımlar Birincisi” Altta da sponsorlar herhalde: Temsa, Yurtiçi Kargo, Castrol…
Kilit mesaj ne?.. Bence yok… Bu sayfayı izleyenleri ezberlediği gibi: Kilit mesaj yoksa iletişim de yok!.. Yani aslında o reklam yok…
Bilinirliği artırırsınız sadece. Belki biraz da itibar kat sayısını. Algıyı ve sonrasında satın alma davranışını etkileyemezsiniz kilit mesaj olmaksızın. Hedef kitlenin o fotoğrafı görüp, kuru haberi okuduktan sonra “Yaşasın Lassa Rally Team yarışı kazanmış; o halde demek ki iyi lastikmiş” gibi bir çıkarsama yapacağını düşünürseniz; yanılırsınız. O zaman size ‘ikna’ üzerine bir risale okumanızı tavsiye ederim. Mesela “Çaktırmadan İkna”yı (Vance Oakley Packard, MediaCat Kitapları).
Reklam biraz aceleye mi gelmiş dersiniz?
Keşke herkes flüt çalsa
Bizde pek rastlanmaz bu tür fotoğraflar. “Karı gibi sırıtma!”, “Ağır ol molla desinler”, “İcat çıkarma!” talimatlarıyla büyümüşüzdür.
Bu yüzden gazetelerde Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik’i öğrencilerin karşısında flüt çalarken görüntülenmesini son derece hayırlı bir iş olarak nitelendirmek gerek…
Çelik, Abdi İbrahim İlaç Sanayii Yönetim Kurulu Başkanı Nezih Barut ve Başkan Yardımcısı Nesrin Esirtgen tarafından Bahçeşehir'de yaptırılan Abdi İbrahim İlköğretim Okulu'nun resmi açılış törenine katılmış.
O kakavan tören Çelik’in ‘beşeri jestueli’ ile bir anda ısınıvermiş…
Ak Parti yağdanlığı olarak niteleyebilirsiniz. Ama kakavan siyasetçilerin bazı Ak Partililerden öğrenecekleri çok şey…
Biraz daha geriye gidelim. 20 yıl kadar. Şan Tiyatrosu. Egemen Bostancı yeni bir ‘iş’ için Sezen’i ikna etmiş. ‘Sezen Aksu Söylüyor’ müzikalinin çalışmaları başlamış. Onno ve Sezen müziklerle ilgileniyorlar. Engin Noyan yönetmenliği üstlenmiş. Galaya birkaç gece kala küçük rollerden biri boşalıyor. Oyuncu çekip gitmiş. Genç biri gerekli. O sırada salonda provaları izleyen bir çift var. Batı Yakasının Hikâyesini sahnelemişler. Enerji dolular. Delikanlı fırlıyor ortaya: “Ben yaparım!”…
Bizzat kendim yaşamasam o sahneyi, diyeceğim ki, “Yazıyorsun hemşerim… Kim bilir hangi Hollywood filminden arak!”
Cem Özer’le o gün tanışmıştık… O küçücük rollerde olağanüstü başarılı olmuştu…
Sonra… Sonra sarhoş oldu… Erken gelen şöhret onda her şeyi yapabileceği kanısını uyandırmış olmalı. Panasonic’in ilk reklamlarında onunla çalışmıştık. Baktı kolay iş, hemen bir reklam ajansı kurdu. Sonra yeniden evlendi. Esin Maraşlıoğlu ile… Baktı modaevi numarası fena değil. Akmerkez’de dükkan açtı… Bir tekne aldığını; onu da çok beğenip tekne işine girdiğini falan da duymuştum…
Girdiğini duyduğum bütün işlerde battı. Sonra bir süre inziva… Arkasından Firuze’deki dillere destan performansı ve Melekler Adası’ndaki muhteşem Balıkçı Rıza tiplemesiyle hak ettiği geri dönüşü yaptı…
Şimdi onu sevenlerin tek bir beklentisi var: Nurgül Yeşilçay ile evliliğini özel hayatı içinde tutması. Yetenekli yıldızın gölgesinde kalmaması; gereğinden fazla aynı karede görülmemesi, aynı eserlerde rol almaması. Hiç hak etmediği halde, “karısının şöhretinden yararlanan müptezel koca” algısı yaratmaması…
Dün bizim gazetede onun için düzenlenen 48’inci yaş günü partisinin haberinin Nilgün Yeşilçay’a yapılan teklif haberine dönüştürülmesine içim cız etti yine… Cem’in yaş günü… Ön planda Nilgün hanım… Neymiş, Johnny Depp’in ajansı United Talent kızımıza teklifte bulunmuş. Aferin ona! Ama yazık değil mi Cem’e?..
Sevgili Cem, DVD’ye “A Star is born”un kasetini koyup bir izlesene!..
Kilit mesajsız reklam olur mu?
Tam sayfa ilanları oldum olası sevmem. ‘Page killer’ dedikleri, gazetelerin pek de sevmedikleri türden, reklamın dar ve uzun kenarlarında bir iki sütun yer bırakan reklamların daha etkili olduğunu düşünürüm…
Hafta sonu Lassa tam sayfa ilan vermişti. Kocaman… “Lassa Rally Team Türkiye Ralli Takımlar Birincisi” Altta da sponsorlar herhalde: Temsa, Yurtiçi Kargo, Castrol…
Kilit mesaj ne?.. Bence yok… Bu sayfayı izleyenleri ezberlediği gibi: Kilit mesaj yoksa iletişim de yok!.. Yani aslında o reklam yok…
Bilinirliği artırırsınız sadece. Belki biraz da itibar kat sayısını. Algıyı ve sonrasında satın alma davranışını etkileyemezsiniz kilit mesaj olmaksızın. Hedef kitlenin o fotoğrafı görüp, kuru haberi okuduktan sonra “Yaşasın Lassa Rally Team yarışı kazanmış; o halde demek ki iyi lastikmiş” gibi bir çıkarsama yapacağını düşünürseniz; yanılırsınız. O zaman size ‘ikna’ üzerine bir risale okumanızı tavsiye ederim. Mesela “Çaktırmadan İkna”yı (Vance Oakley Packard, MediaCat Kitapları).
Reklam biraz aceleye mi gelmiş dersiniz?
Keşke herkes flüt çalsa
Bizde pek rastlanmaz bu tür fotoğraflar. “Karı gibi sırıtma!”, “Ağır ol molla desinler”, “İcat çıkarma!” talimatlarıyla büyümüşüzdür.
Bu yüzden gazetelerde Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik’i öğrencilerin karşısında flüt çalarken görüntülenmesini son derece hayırlı bir iş olarak nitelendirmek gerek…
Çelik, Abdi İbrahim İlaç Sanayii Yönetim Kurulu Başkanı Nezih Barut ve Başkan Yardımcısı Nesrin Esirtgen tarafından Bahçeşehir'de yaptırılan Abdi İbrahim İlköğretim Okulu'nun resmi açılış törenine katılmış.
O kakavan tören Çelik’in ‘beşeri jestueli’ ile bir anda ısınıvermiş…
Ak Parti yağdanlığı olarak niteleyebilirsiniz. Ama kakavan siyasetçilerin bazı Ak Partililerden öğrenecekleri çok şey…