Adam gibi adamdı
28 hAZİRAN 2007
Salı günü telefonum çaldı. Deniz Gökçe. İnsan alıştıra alıştıra söyler. Deniz’de böyle yumuşaklıklar yoktur: Derwall ölmüş!. Gözlerim dolacak, fırsat vermiyor: Yarın bir yazı yazacağım sana da okurum... Gözlerimin dolması için Deniz’le beraber Playboy için yaptığımız röportajı okumam, Jupp ile yayına hazırladığımız Jupp Derwall Türkiye Anıları kitabına göz atmam ve bir de Deniz’in bugün köşesinde yazdıklarını okumam gerekti. Derwall Türkiye anıları kitabının çevirisi bittikten sonra, biraz da teşekkür babında beni İsviçre’ye St. Gallen yakınlarındaki bir golf ve kayak merkezine davet etti. Ben ne kadar eğleneceğimizle ilgili hayaller kurarak gittim, onun ise planı başkaydı. Beş gün beni otel odasına kapatıp, bir güzel çalıştırdı. Gerek Deniz’le yaptığımız röportajın gerekse kitapla ilgili çalışmaların kıymetini anlamam için aradan yılların geçmesi gerekirmiş. Bugün kendimi bu büyük futbol adamının yakınında bulunmuş olmaktan son derece şanslı buluyorum. Aksi takdirde; 3 Turgut Özal nezdinde zımpara şeklindeki sahaların yeşillendirilmesi ve ışıklandırılması için verdiği mücadelenin ayrıntısını bilemeyecektim. (Yeşil saha olmadığı için savunma oyuncularımızın tek ve çift ayakla topa dalma hareketini yapamadıklarını, hücum oyuncularımızın da kendilerine böyle bir savunma yapıldığı zaman şaşırıp kaldığını söylerdi. Işıklandırma ise ondan da önemliydi. Çünkü Avrupa maçları, gece oynanıyordu.) Aksi takdirde; 3Suat Kaya örneğinde olduğu gibi futbolcuyu kiralık olarak vermenin bir zaaf değil, tersine herkese faydası olacak bir güçlülük olduğunu öğrenemeyecektim. Aksi takdirde; 3Futbolun ruh ve fizik kadar, akılla oynanabileceğini anlayamayacaktım. Aksi takdirde; 3Futbol adamı olmadan önce ‘adam’ olunması gerektiğini bilemeyecektim. Aksi takdirde; 3Başarılı olmak için çaba harcamaktan çok sevmenin gerekli olduğunu göremeyecektim. Aksi takdirde; 3Bir takımın gerçek sahibinin kimler olması gerektiğini (bak. Jupp Derwall Türkiye Anıları) kavrayamayacaktım. Adam gibi bir adamı kaybettik. Onun yakınında olmak; aklı, zekası kadar duygu aleminin içerisinde birlikte gezinmiş olmak çok büyük bir ayrıcalıktı.