AFAD korkuttu…
14 haziran 2022 - Yeni Şafak
Pazar günü bir şey oldu…
Pek çok kişinin cep telefonunda sirenler çaldı ve bir bildirim geldi…
Gelen mesajın başlığı ve tabii siren sesi, kısa süre için bile olsa insanların aklını başından aldı…
Mesaj, Mersin’de yaşayan bir dostumuza ulaştığında kendisiyle video görüşmesi yapıyorduk. Siren sesini duyduğumuzda toplantıdaki herkesin gözleri fal taşı gibi açıldı. Mersin’deki arkadaş panikle izin istedi: “Arkadaşlar bir dakika, AFAD’dan uyarı var!”
Önce durduk, sonra hemen telefonlarımıza yöneldik. Bize gelen bir şey yoktu. Gergin bekleyiş başladı. Daha önce böyle bir durumla karşılaşmamıştık. Devreye hemen ‘akıl yürütmeler’ girdi: Telefona baktık, deprem olmamış… Konu yalnızca Mersin’le ilgili olabilir… Mersin deniz kenarında… O zaman siren sesiyle gelen bu mesaj tsunami uyarısı mı? Hayırdır inşallah!
Arkadaş aramıza döner dönmez sorduk tabii: “Neymiş, ne olmuş?!”
Sonrası, Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı’nın (AFAD) gönderdiği siren sesiyle birlikte gelen “Hayati Uyarı Bildirimi” başlıklı mesajın okunması: “Ülkemizde devam eden meteorolojik şartlar nedeniyle karşılaştığınız taşkın, sel, heyelan gibi acil durumlarda tek numara 112 Acil Çağrı Merkezi’ni arayınız.”
Ve derin bir oh…
Toplantımız bitince internette küçük bir gezinti yaptık... Haber başlıkları, twitler çoğunlukla AFAD’dan gelen uyarının paniğe neden olduğu yönündeydi… Kimsenin aklına iyi bir şey gelmemişti… Yalnız değildik…
Bilindiği gibi İçişleri Bakanlığı son derece yerinde bir hamleyle acil durumlar için kullanılan farklı telefon numaralarını 112 altında topladı. Bundan böyle 155 Polis İmdat, 156 Jandarma İmdat, 158 Sahil Güvenlik, 110 Yangın İhbar, 112 Sıhhi İmdat, 177 Orman Yangın İhbar ve 122 AFAD’a tek numarayla ulaşmak mümkün. Bu çalışma, karmaşayı ortadan kaldırdığı gibi panik durumlarındaki işleyişi de kolaylaştırıyor. Ayrıca 7’den 77’ye her vatandaşın zaten bildiği tek numarayı öne çıkararak hizmete ulaşmayı da hızlandırıyor.
Bugüne kadarki çalışmalarını ve acil durumlara müdahale kasını takdirle izlediğimiz AFAD da aslında çok hayırlı bir iş yapmıştı… 112’nin tek numara olarak kullanılmasının iletişimini yapıyor; acil durumlarda “Nereyi aracağım?” endişesine yer bırakmamak ve kelimenin tam anlamıyla hayati önem taşıyan ‘vakit kaybını önlemek’ için şimdiden çalışıyordu…
O hâlde sorun neredeydi?..
Kanaatimizce sorun, bunun daha önce duyurulmamış olmasındaydı… Tıpkı yangın ya da deprem tatbikatlarında olduğu gibi bu çalışmanın da iletişimi ‘önceden’ yapılsaydı, siren sesiyle birlikte bilgilendirme mesajının ulaşacağı konusunda uyarı gitmiş olsaydı kimse korkmayacaktı…
Bir ‘işin nasıl yapılacağı’ ile o ‘işin iletişiminin nasıl yapılacağı’ birbiriyle bağlı ancak farklı konular… Her iki alanı da uzmanlarıyla birlikte yönetmek son derece önemli…
Mesaj, gönderenin AFAD olması bakımından da ele alınmalı… Acil durumlarda güvenilecek ve tek resmî yetkili olan kurumun itibarında hasara yol açılması, afetler sırasında yapılacak iletişimin dikkate alınmamasına yol açabilir… Ki bu merkezi yönetimin ‘hayati’ değerde olduğu anlarda en son isteyeceğimiz şeydir…
Gözümüze takılanlar…
Pek çok kişinin cep telefonunda sirenler çaldı ve bir bildirim geldi…
Gelen mesajın başlığı ve tabii siren sesi, kısa süre için bile olsa insanların aklını başından aldı…
Mesaj, Mersin’de yaşayan bir dostumuza ulaştığında kendisiyle video görüşmesi yapıyorduk. Siren sesini duyduğumuzda toplantıdaki herkesin gözleri fal taşı gibi açıldı. Mersin’deki arkadaş panikle izin istedi: “Arkadaşlar bir dakika, AFAD’dan uyarı var!”
Önce durduk, sonra hemen telefonlarımıza yöneldik. Bize gelen bir şey yoktu. Gergin bekleyiş başladı. Daha önce böyle bir durumla karşılaşmamıştık. Devreye hemen ‘akıl yürütmeler’ girdi: Telefona baktık, deprem olmamış… Konu yalnızca Mersin’le ilgili olabilir… Mersin deniz kenarında… O zaman siren sesiyle gelen bu mesaj tsunami uyarısı mı? Hayırdır inşallah!
Arkadaş aramıza döner dönmez sorduk tabii: “Neymiş, ne olmuş?!”
Sonrası, Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı’nın (AFAD) gönderdiği siren sesiyle birlikte gelen “Hayati Uyarı Bildirimi” başlıklı mesajın okunması: “Ülkemizde devam eden meteorolojik şartlar nedeniyle karşılaştığınız taşkın, sel, heyelan gibi acil durumlarda tek numara 112 Acil Çağrı Merkezi’ni arayınız.”
Ve derin bir oh…
Toplantımız bitince internette küçük bir gezinti yaptık... Haber başlıkları, twitler çoğunlukla AFAD’dan gelen uyarının paniğe neden olduğu yönündeydi… Kimsenin aklına iyi bir şey gelmemişti… Yalnız değildik…
Bilindiği gibi İçişleri Bakanlığı son derece yerinde bir hamleyle acil durumlar için kullanılan farklı telefon numaralarını 112 altında topladı. Bundan böyle 155 Polis İmdat, 156 Jandarma İmdat, 158 Sahil Güvenlik, 110 Yangın İhbar, 112 Sıhhi İmdat, 177 Orman Yangın İhbar ve 122 AFAD’a tek numarayla ulaşmak mümkün. Bu çalışma, karmaşayı ortadan kaldırdığı gibi panik durumlarındaki işleyişi de kolaylaştırıyor. Ayrıca 7’den 77’ye her vatandaşın zaten bildiği tek numarayı öne çıkararak hizmete ulaşmayı da hızlandırıyor.
Bugüne kadarki çalışmalarını ve acil durumlara müdahale kasını takdirle izlediğimiz AFAD da aslında çok hayırlı bir iş yapmıştı… 112’nin tek numara olarak kullanılmasının iletişimini yapıyor; acil durumlarda “Nereyi aracağım?” endişesine yer bırakmamak ve kelimenin tam anlamıyla hayati önem taşıyan ‘vakit kaybını önlemek’ için şimdiden çalışıyordu…
O hâlde sorun neredeydi?..
Kanaatimizce sorun, bunun daha önce duyurulmamış olmasındaydı… Tıpkı yangın ya da deprem tatbikatlarında olduğu gibi bu çalışmanın da iletişimi ‘önceden’ yapılsaydı, siren sesiyle birlikte bilgilendirme mesajının ulaşacağı konusunda uyarı gitmiş olsaydı kimse korkmayacaktı…
Bir ‘işin nasıl yapılacağı’ ile o ‘işin iletişiminin nasıl yapılacağı’ birbiriyle bağlı ancak farklı konular… Her iki alanı da uzmanlarıyla birlikte yönetmek son derece önemli…
Mesaj, gönderenin AFAD olması bakımından da ele alınmalı… Acil durumlarda güvenilecek ve tek resmî yetkili olan kurumun itibarında hasara yol açılması, afetler sırasında yapılacak iletişimin dikkate alınmamasına yol açabilir… Ki bu merkezi yönetimin ‘hayati’ değerde olduğu anlarda en son isteyeceğimiz şeydir…
Gözümüze takılanlar…
- Gözümüzün yanı sıra gönlümüze de takılan bir gelişme… Kültür ve Turizm Bakanlığı 15-17 Haziran’da I. Arkeoloji Şûrası’nı topluyor. İlk millî arkeoloji enstitümüz olan Türk Arkeoloji ve Kültürel Miras Enstitüsü’nün düzenlediği Şûra için kısmetse Ankara’ya gideceğiz. Hasbelkader başkanı olduğumuz “Arkeoloji ve Diplomasi Komisyonu”nun çalışmalarını sunacağız. Çeşitli konulara odaklanmış 11 komisyon, yaklaşık 10’ar kişiyle aylardır çalışıyor. Bizim Komisyonumuz da şu kıymetli isimlerin emekleriyle raporunu hazırladı: Fecir Alptekin, Doç. Dr. Hakan Öniz, Prof. Dr. Aslı Yağmurlu Dara, Haşim Koç, Ali İlker Tepeköy, Nuri Aksu, Prof. Dr. Ahmet Kasım Han, Mehmet Çebi, Prof. Dr. Alpaslan Ceylan. Şûra sonrası konuyu tekrar gündeme getiririz inşallah…
- Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı, bugün ülkemizin ‘yüksek verimli uydu’ sınıfının en yenisi Türksat 5B’yi hizmete alıyor. Böylece aktif haberleşme uydu sayımız 5’e yükselirken, kendi uydusunu uzaya gönderen sayılı ülkeler arasında da yerimizi koruyoruz. Bu, haberleşme gibi stratejik bir alanda, verinin millî imkânlarla elde edilmesi, saklanması için çok kıymetli bir adım. Türksat 6A da Cumhuriyet’imizin 100. kuruluş yıl dönümü olan 2023’te fırlatılacakmış. Yolları, yollarımız açık olsun…
- İş Bankası, tarihine, kimliğine çok yakışan “Karneni Göster Kitabını Al” kampanyasının 15. yılını kutluyormuş. Bu sene öğrencilere “Sherlock Holmes’un Maceraları” kitabı hediye edilecekmiş… Holmes’ün başrolünde olduğu cezbedici reklam filmine TV’de rastlamak mümkün. İnsanın yeniden çocuk olası geliyor… (Gül Mumcu Mutlay, Lobby PR)