Afganistan ‘vakası’ndan çıkarılacak dersler
19 Ağustos 2021 - Yeni Şafak
İlk ders: Amerika’nın ipiyle kuyuya inilmez! Bülent Korman’ın deyişiyle ABD; “Akşam kurtla birlikte sürüyü basıp, sabah çobanla birlikte yas tutar.”
Her seferinde arkasında harabe bırakmadı mı?… Afganistan, Pakistan ve Irak’taki savaşlara harcadığı toplam bütçe 5,9 trilyon dolarmış… Sonuç? Vietnam’dan kaçıştan bile beter sahneler, mahvolmuş ülkeler…
Afgan savaşında toplam 171 bin 336 kişi ölürken, bunun 2 bin 442’si Amerikan askeri, 3 bin 846’sı ABD’nin sözleşme imzaladığı paralı askerler, bin 144’ü diğer müttefik ülkelerin askeri, 444’ü insani yardım çalışanları, 72’si basın çalışanı ve gazeteci, 75 bin 314’ü Afgan hükûmet askeri ve polisi, 51 bin 191’i Tâlibân dâhil muhalif güçlerin savaşçısı ve 47 bin 245’i ise sivil halktanmış.
ABD Savunma Bakanlığı Afganistan’daki askeri operasyonların 824,9 milyar dolara mal olduğunu açıklarken, Brown Üniversitesi’nin araştırmacıları Afganistan ve Pakistan’daki askeri operasyonların toplam maliyetinin 2,3 trilyon dolar olduğunu belirtiyorlar.
İkinci ders: Sadece Amerika’nın değil, hiçbir ülkenin ipiyle kuyuya inilmez… Yıllarca üstünüzden para ve güç kazanıp sonra bir anda tası tarağı toplayıp gidiveriyorlar… Sizi baş başa bıraktıkları da kaderiniz değil, onların alçaklığının neden olduğu hırçın ve zalim bir dönem oluyor.
Üçüncü ders: Beslediğin terör örgütleri, döner başına bela olur. El Kaide, Tâlibân, IŞİD’i kuran ve eliyle büyüttüğü canavarlardan nasibini alan ABD’nin yakında başına PKK, YPG, PYD de çorap örecektir. Afgan yandaşlarına verdiği silahlar şimdi Tâlibân’ın elindeymiş…
Dördüncü ders: ABD ve yandaşları Tâlibân’ı yıllarca kullansalar da elleriyle besleyip büyütseler de, Tâlibân kendi ürünleri olsa da şimdi onun üzerinden oluşturdukları algı ile tüm İslam dünyasını bir kez daha karalamaya hazırlanıyorlar… Biz daha ağzımızı açıp “Tâlibân’ın radikal uygulamalarını bütün İslam âlemine mal etmeyin” diyemeden bu etiketi yapıştırıverecekler… İslamofobi ile mücadelede yeni bir cephemiz oldu… Dünyaya İslam’ı anlatmak bir ölçüde yine bize düşecek…
Beşinci ders: Muhalefetin “AK Parti ne diyorsa karşı çıkalım” zihniyetinden bir an önce kurtulması, “Suriye’de, Libya’da, Azerbaycan’da ne işimiz var?” gibi sorularla güvenliğimizi ve geleceğimizi ilgilendiren konuları baltalamaktan vazgeçmesi gerektiği gibi “Bir an önce Afganistan’dan çıkalım” sözünün de nerelere vardığını anlaması mühim. Biz ne Hollanda, Danimarka, İsveç konsolosluklarında yaşandığı söylenen Afgan çalışanları kaderine terk etme vicdansızlığına girebiliriz ne de ülkemizin güvenliğini ilgilendiren konularda geri adım atabiliriz!
Avrupa Birliği, doğu sınırlarının Edirne’de bitmediğinin, ta Afganistan’a kadar uzandığının bilincine vardı da muhalefet bunu hâlâ anlamadı!
Afganistan meselesi bizim için bir güvenlik sorunudur. Afganistan’ın huzuru, selameti ve iç barışı için orada ne kadar kalmamız gerekiyorsa, taraflarla diyaloğu sürdürerek, o kadar kalmalıyız…
Altıncı ders: Ülkelerin kendi kaderini tayin hakkına saygı göstermezseniz, sizi, ağır bedeller ödeterek bu saygıyı göstermek zorunda bırakırlar (Bkz. Vietnam). Osmanlı’nın yıkılışından bu yana Türkiye’nin kaderiyle de oynamaya çalışmadılar mı?! Aklı başında tüm nesillerin hatırlayacağı 15 Temmuz hain darbe girişimi bunun en vahim örneklerinden biri değil miydi?
Millî bağımsızlığın muhafazasının ve millî iradenin bir ülkenin kaderinde ne kadar büyük bir rol oynadığı Afganistan örneği ile bir kez daha kanıtlanmıştır.
Her seferinde arkasında harabe bırakmadı mı?… Afganistan, Pakistan ve Irak’taki savaşlara harcadığı toplam bütçe 5,9 trilyon dolarmış… Sonuç? Vietnam’dan kaçıştan bile beter sahneler, mahvolmuş ülkeler…
Afgan savaşında toplam 171 bin 336 kişi ölürken, bunun 2 bin 442’si Amerikan askeri, 3 bin 846’sı ABD’nin sözleşme imzaladığı paralı askerler, bin 144’ü diğer müttefik ülkelerin askeri, 444’ü insani yardım çalışanları, 72’si basın çalışanı ve gazeteci, 75 bin 314’ü Afgan hükûmet askeri ve polisi, 51 bin 191’i Tâlibân dâhil muhalif güçlerin savaşçısı ve 47 bin 245’i ise sivil halktanmış.
ABD Savunma Bakanlığı Afganistan’daki askeri operasyonların 824,9 milyar dolara mal olduğunu açıklarken, Brown Üniversitesi’nin araştırmacıları Afganistan ve Pakistan’daki askeri operasyonların toplam maliyetinin 2,3 trilyon dolar olduğunu belirtiyorlar.
İkinci ders: Sadece Amerika’nın değil, hiçbir ülkenin ipiyle kuyuya inilmez… Yıllarca üstünüzden para ve güç kazanıp sonra bir anda tası tarağı toplayıp gidiveriyorlar… Sizi baş başa bıraktıkları da kaderiniz değil, onların alçaklığının neden olduğu hırçın ve zalim bir dönem oluyor.
Üçüncü ders: Beslediğin terör örgütleri, döner başına bela olur. El Kaide, Tâlibân, IŞİD’i kuran ve eliyle büyüttüğü canavarlardan nasibini alan ABD’nin yakında başına PKK, YPG, PYD de çorap örecektir. Afgan yandaşlarına verdiği silahlar şimdi Tâlibân’ın elindeymiş…
Dördüncü ders: ABD ve yandaşları Tâlibân’ı yıllarca kullansalar da elleriyle besleyip büyütseler de, Tâlibân kendi ürünleri olsa da şimdi onun üzerinden oluşturdukları algı ile tüm İslam dünyasını bir kez daha karalamaya hazırlanıyorlar… Biz daha ağzımızı açıp “Tâlibân’ın radikal uygulamalarını bütün İslam âlemine mal etmeyin” diyemeden bu etiketi yapıştırıverecekler… İslamofobi ile mücadelede yeni bir cephemiz oldu… Dünyaya İslam’ı anlatmak bir ölçüde yine bize düşecek…
Beşinci ders: Muhalefetin “AK Parti ne diyorsa karşı çıkalım” zihniyetinden bir an önce kurtulması, “Suriye’de, Libya’da, Azerbaycan’da ne işimiz var?” gibi sorularla güvenliğimizi ve geleceğimizi ilgilendiren konuları baltalamaktan vazgeçmesi gerektiği gibi “Bir an önce Afganistan’dan çıkalım” sözünün de nerelere vardığını anlaması mühim. Biz ne Hollanda, Danimarka, İsveç konsolosluklarında yaşandığı söylenen Afgan çalışanları kaderine terk etme vicdansızlığına girebiliriz ne de ülkemizin güvenliğini ilgilendiren konularda geri adım atabiliriz!
Avrupa Birliği, doğu sınırlarının Edirne’de bitmediğinin, ta Afganistan’a kadar uzandığının bilincine vardı da muhalefet bunu hâlâ anlamadı!
Afganistan meselesi bizim için bir güvenlik sorunudur. Afganistan’ın huzuru, selameti ve iç barışı için orada ne kadar kalmamız gerekiyorsa, taraflarla diyaloğu sürdürerek, o kadar kalmalıyız…
Altıncı ders: Ülkelerin kendi kaderini tayin hakkına saygı göstermezseniz, sizi, ağır bedeller ödeterek bu saygıyı göstermek zorunda bırakırlar (Bkz. Vietnam). Osmanlı’nın yıkılışından bu yana Türkiye’nin kaderiyle de oynamaya çalışmadılar mı?! Aklı başında tüm nesillerin hatırlayacağı 15 Temmuz hain darbe girişimi bunun en vahim örneklerinden biri değil miydi?
Millî bağımsızlığın muhafazasının ve millî iradenin bir ülkenin kaderinde ne kadar büyük bir rol oynadığı Afganistan örneği ile bir kez daha kanıtlanmıştır.