Ah, bir de anlayabilsem
02 Eylül 2009 Akşam Gazetesi
Bizim gazeteyi ve standart olarak bakmak zorunda olduğum gazeteleri hariç tutarsak, ilgiyle izlediğim sadece bir-iki yazarı nedeniyle satın aldığım gazeteler var. Örneğin D. Cündioğlu yüzünden Yeni Şafak, Telesiyej yüzünden Taraf bizim eve girer... Ayrıca her iki gazete de görüşlerine katılmadığım halde farklı seslere, nefeslere sayfalarında yer verirler. Yani oralarda değişik şeyler görmek mümkün. Diğerleri bazen fotokopi ile çoğaltılmış algısı yaratırlar... Hele Türkbükü ve Çeşme haberleri...
Farklılaşma adına uçuşmalarına bazen göz yummak mümkün tabii. Ancak şu Taraf'ın Bağbozumu haberine açıkçası bozuldum... Belki de Bozcaada'da tam da Bağbozumu'nun göbeğinde bulunduğum şu günlerde okuduğum için... Tam da Bozcaada Bağbozumu Şenlikleri'nin başlamasına birkaç gün kalmışken... Tam da Türk şarapçılığı müthiş bir ivme ile gelişirken... Tam da başta son yıllarda Ada'ya müthiş bir hava getirmiş olan Corvus olmak üzere, Çamlıbağ, Talay, Aral şarapları Bozcaada'yı bir yerel marka yapmak için hummalı bir çalışma içine girmişlerken... Tam da Kavaklıdere, Mey, Doluca, Gülor, Selendi, Şato Kalecik vb. Türk şarabının marka değerini yükseltmek için ciddi olarak çabalarlarken... Tam da restoranlarda Türk şarapları yabancı şaraplara kafa tutmaya başlamışken... İşte tam da bu sırada siz Taraf'ın dün birinci sayfadan kocaman verdiği habere bakın:
'Bağbozumu başladı'... Yaşasın, dedim, bizim Bozcaada'dan bahsedecek herhalde... Hayır... Koskoca renkli üzüm fotoğrafının altında şu haber var: 'Fransa'nın Bordeaux bölgesindeki Chateau Haut-Brion şaraplarının üretildiği Pessac'da mevsimlik işçiler beyaz üzümleri toplamaya başladı. Her yıl üzümlerin çiçeklenmesinden 110 gün sonra başlayan bağbozumunda iklim şartları önemli'...
Şaka gibi... Ama değil. Dünkü Taraf... Birinci sayfa... Neredeyse 'Açılım haberi' büyüklüğünde... Bu 'yabancılaşmayı' ('ecnebileşme' demek istemedim) anlamayı ne kadar isterdim... Evrensellik boyutlarım ve entelektüel birikimim buna müsaade etmiyor herhalde...
Ad değişikliği 40 yıla oturur...
Prof. Dr. Ali Murat Vural hoca yollamış... Bilimsel bir çalışma... Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi'nde yayımlanmış. Cilt: 10, Sayı: 2, Sayfa: 23-34, Elazığ-2000Ö Yazarı Harun Tunçel... Makalenin adı şu: 'Türkiye'de ismi değiştirilen köyler'...
Dünyanın başka hangi ülkesinde örnekleri var acaba? 'Kültürel transformasyon, akümülasyon' , 'Toplumsal devinim', 'Cumhuriyet projesi', 'Toplum mühendisliği' ne derseniz deyin... Gerekçe olarak anlatmakta zorlanabilirsiniz...
Çalışmanın 'Sonuç' bölümünde deniyor ki:
'Ülkemizde elli yılı aşan bir süreden bu yana yer adlarının değiştirilmesi işlemleri yapılmaktadır. Bu süre içerisinde yaklaşık 28 bin kadar yerleşme adı değiştirilmiştir. Bunların 12 binden fazlası ise köy adlarıdır.
...İsmi değiştirilen köylerin ülkedeki dağılışında en fazla dikkat çeken özellik Doğu Karadeniz, Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu'da sayılarındaki artış ve yoğunlaşmadır. Bu alan içinde yer alan köylerin tamamına yakın bir kısmının ismi Türkçe olmadığı için değiştirilmiştir. Yerleşmelerin bazılarının isim değişiklikleri üzerinden onlarca yıl geçmiş olmasına rağmen yöre halkı hala eski isimleri kullanmayı tercih etmektedir.
ÖAncak eski isimlerin kullanımında genç insanlar göz önüne alındığında belirgin azalmalar dikkati çekmektedir. Bu durum en az birkaç on yıl daha eski isimlerin kullanımının süreceğinin göstergesidir.'
Aslında biraz daha gayret ve sebat edilirse 30-40 yıla kadar insanlar yerleşim bölgelerinin yeni adlarına alışmış olacaklar... Ne var yani... Şunun şurasında toplamda 80-90 yıl sürecek bir süreçten söz ediyoruz... Ha gayret...
Bizim gazeteyi ve standart olarak bakmak zorunda olduğum gazeteleri hariç tutarsak, ilgiyle izlediğim sadece bir-iki yazarı nedeniyle satın aldığım gazeteler var. Örneğin D. Cündioğlu yüzünden Yeni Şafak, Telesiyej yüzünden Taraf bizim eve girer... Ayrıca her iki gazete de görüşlerine katılmadığım halde farklı seslere, nefeslere sayfalarında yer verirler. Yani oralarda değişik şeyler görmek mümkün. Diğerleri bazen fotokopi ile çoğaltılmış algısı yaratırlar... Hele Türkbükü ve Çeşme haberleri...
Farklılaşma adına uçuşmalarına bazen göz yummak mümkün tabii. Ancak şu Taraf'ın Bağbozumu haberine açıkçası bozuldum... Belki de Bozcaada'da tam da Bağbozumu'nun göbeğinde bulunduğum şu günlerde okuduğum için... Tam da Bozcaada Bağbozumu Şenlikleri'nin başlamasına birkaç gün kalmışken... Tam da Türk şarapçılığı müthiş bir ivme ile gelişirken... Tam da başta son yıllarda Ada'ya müthiş bir hava getirmiş olan Corvus olmak üzere, Çamlıbağ, Talay, Aral şarapları Bozcaada'yı bir yerel marka yapmak için hummalı bir çalışma içine girmişlerken... Tam da Kavaklıdere, Mey, Doluca, Gülor, Selendi, Şato Kalecik vb. Türk şarabının marka değerini yükseltmek için ciddi olarak çabalarlarken... Tam da restoranlarda Türk şarapları yabancı şaraplara kafa tutmaya başlamışken... İşte tam da bu sırada siz Taraf'ın dün birinci sayfadan kocaman verdiği habere bakın:
'Bağbozumu başladı'... Yaşasın, dedim, bizim Bozcaada'dan bahsedecek herhalde... Hayır... Koskoca renkli üzüm fotoğrafının altında şu haber var: 'Fransa'nın Bordeaux bölgesindeki Chateau Haut-Brion şaraplarının üretildiği Pessac'da mevsimlik işçiler beyaz üzümleri toplamaya başladı. Her yıl üzümlerin çiçeklenmesinden 110 gün sonra başlayan bağbozumunda iklim şartları önemli'...
Şaka gibi... Ama değil. Dünkü Taraf... Birinci sayfa... Neredeyse 'Açılım haberi' büyüklüğünde... Bu 'yabancılaşmayı' ('ecnebileşme' demek istemedim) anlamayı ne kadar isterdim... Evrensellik boyutlarım ve entelektüel birikimim buna müsaade etmiyor herhalde...
Ad değişikliği 40 yıla oturur...
Prof. Dr. Ali Murat Vural hoca yollamış... Bilimsel bir çalışma... Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi'nde yayımlanmış. Cilt: 10, Sayı: 2, Sayfa: 23-34, Elazığ-2000Ö Yazarı Harun Tunçel... Makalenin adı şu: 'Türkiye'de ismi değiştirilen köyler'...
Dünyanın başka hangi ülkesinde örnekleri var acaba? 'Kültürel transformasyon, akümülasyon' , 'Toplumsal devinim', 'Cumhuriyet projesi', 'Toplum mühendisliği' ne derseniz deyin... Gerekçe olarak anlatmakta zorlanabilirsiniz...
Çalışmanın 'Sonuç' bölümünde deniyor ki:
'Ülkemizde elli yılı aşan bir süreden bu yana yer adlarının değiştirilmesi işlemleri yapılmaktadır. Bu süre içerisinde yaklaşık 28 bin kadar yerleşme adı değiştirilmiştir. Bunların 12 binden fazlası ise köy adlarıdır.
...İsmi değiştirilen köylerin ülkedeki dağılışında en fazla dikkat çeken özellik Doğu Karadeniz, Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu'da sayılarındaki artış ve yoğunlaşmadır. Bu alan içinde yer alan köylerin tamamına yakın bir kısmının ismi Türkçe olmadığı için değiştirilmiştir. Yerleşmelerin bazılarının isim değişiklikleri üzerinden onlarca yıl geçmiş olmasına rağmen yöre halkı hala eski isimleri kullanmayı tercih etmektedir.
ÖAncak eski isimlerin kullanımında genç insanlar göz önüne alındığında belirgin azalmalar dikkati çekmektedir. Bu durum en az birkaç on yıl daha eski isimlerin kullanımının süreceğinin göstergesidir.'
Aslında biraz daha gayret ve sebat edilirse 30-40 yıla kadar insanlar yerleşim bölgelerinin yeni adlarına alışmış olacaklar... Ne var yani... Şunun şurasında toplamda 80-90 yıl sürecek bir süreçten söz ediyoruz... Ha gayret...